Dolar inip çıkarken şirketinizi nasıl korursunuz? İşte döviz riskinden korunma taktikleri
Döviz kurlarının son 6 ayda yüzde 40’a yakın değerlenmesi, birçok şirketin iş modelini temelden sarstı. Kur riskinden korunmaya firmanızın kur riski matriksini (haritasını) çıkartarak başlamanız lazım. Sonrasında alabileceğiniz pratik bazı önlemler var…
YAZI Özhan Atalay - Yönetim Danışmanı
Döviz kurlarını, ülkeler arasındaki ticaretin bağlantı kapıları olarak düşünmek gerekir. Fizikteki birleşik kaplar yasasındaki kaplar ülkeler ise, bu kapları birleştiren bağlantılar ise döviz kurlarıdır.
Bir kabın içindeki su, bağlantı seviyesine gelene kadar kabın içinde kalır, bağlantı noktasına geldiğinde diğer kaba sızmaya başlar. Dış ticarette bunun anlamı; bir ülkenin ürettiği herhangi bir ürün, özelliklerine göre başka ülkelerde bulunan bir üründen daha uygun fiyatlı ise bu ürünün ihracat imkanlarının açılacağıdır. Aynı şekilde bir ülkede üretilen ürün ile aynı kalitedeki bir başka ürün ithalat yolu ile daha uygun fiyata geliyorsa, serbest piyasa oyuncuları bunu fark edip bir yolunu bularak bu ürünü ithal edeceklerdir.
İç piyasaya giren bu ürün, bir süre sonra iç piyasadaki imalatçıların maliyetlerini düşürecek önlemler almasına sebep olacak, aynı şekilde yurt dışındaki bu ürünü üreten firma, talep yoğunluğu nedeni ile satış fiyatlarına ufak zamlar yapacak, bir süre sonra ürünün pazarı ve fiyatları oturacaktır
Hatırlarsanız Çin pazarının Dünya’ya açılması sonrasında uygun fiyatlı Çin ürünleri tüm ülkelerdeki imalatçıları darmaduman etmişti. Ama Çin, Dünya bileşik kaplarına neredeyse entegre oldu. Artık pek çok sektörde Çin baskısından eskisi gibi söz edilmiyor.
Bu nedenle sadece ithalata dayalı veya sadece ihracata dayalı olan iş modelleri en tehlikeli modellerdir ve döviz piyasalarında volatilitenin bu derece yüksek olduğu dönemlerde birleşik kaplar bağlantılarını bir başka seviyeye taşıdığından, iş modelleri bir anda çöküşe uğrayabilir. Önceki dönemlerde defalarca başımıza gelmiş olan krizlerin neticesinde pek çok kârlı ve sağlıklı firma, iş hayatına veda etmiştir. O dönemlerde çıkartılan kanunlar ile döviz girdisi olmayan firmaların döviz ile borçlanmalarının önüne geçilmiştir.
Ancak bir firmanın döviz girdileri, sadece aldığı döviz kredileri ile sınırlı değildir. İthalat yapan bir firmanın yurt dışı borçları, imalat yapan bir firmanın imalatında kullandığı ithal girdiler, dövizle ödediği kiralar, ücretler, enerji maliyeti, turizm firmalarının yabancı turist gelirleri, ihracat gelirleri olan firmaların ihracat gelirleri gibi pek çok görülen veya görülmeyen kur etkileri mevcuttur.
O zaman soralım: Ne yapmalıyız? İlk yapılması gereken şey firmanızın kur riski matriksini (haritasını) çıkartmaktır. İç piyasada benzer ürünlerin bulunabildiği piyasalarda sadece ithalat üzerine kurulacak iş modelleri, uzun vadede kalıcı olamaz. Aynı şekilde tamamen ihracata dayalı (Tekstil-konfeksiyon sektörümüzün bir kısmı gibi) modeller de oldukça riskli alanlardır. Böyle bir iş modelinin içinde yer alıyorsanız ürün ve pazarlarınızı düşük kârlılığa bakmadan başka alanlara da yayabilmeniz gerekiyor.
Genelde firma yönetimleri kârlı oldukları alanlardaki oranların altında gördükleri alanlara yatırım iştahı göstermezler, tam tersine daha fazla kârlılık gördükleri alanlara girmeye çalışırlar. Bu durumda kur risklerini yeterince elimine edemezler. Örneğin iç piyasaya yönelik imalat yapan bir firma iç piyasada yüzde 30 kazanırken yüzde 10 kâr marjı ile ihracat yapmaya sıcak bakmayabilir. Başka bir firma, ithal ettiği ürünlerin dağıtımından yüzde 30 kazanıyorsa, bunun yanında yüzde 10 kâr ile satma imkanı olan iç piyasa ürünlerini görmezden gelecektir.
Kur risklerinden koruma sistemi, daha fazla kâr etmek üzerine değil, uzun vadede daha kalıcı olma stratejisine dayalıdır. Bu sistem büyük oynamalarda artı ve eksilerin birbirini telafi etmesi üzerine kuruludur.
Firma risk matriksini yapmadan önce kısaca bilançonun ne olduğunun üzerinden geçelim. Bilanço, bir firmanın tek bir kur üzerinden o andaki durumunu gösteren denklik tablosudur. Bilanço, eldeki değerler + alacaklar = Sermaye+ borçlar dengesine dayalıdır.
Bu denkliğin sol veya sağ tarafında oluşan her artış, firmanın büyüdüğünü, yani kâr ettiğini göstermekte, her azalış ise firmanın küçüldüğünü, yani zarar ettiğini göstermektedir. İki ayrı dönem birbiri ile kıyaslandığında firmanın o arada yapmış olduğu kâr veya zarar ortaya çıkar.
Ancak bilançolar firmaların kur risklerini gösteremezler. Kurların değiştiği dönemlerde firmalar, iş modeline göre, olduğundan daha kârlı veya zararlı görünebilir.
Gelelim, firma kur risk matriksine… Kur risk matriksi, bir firmanın hem bilançosunun hem de gelir tablosunun döviz cinsinden denkliğinin çıkartılmasıdır.
Eldeki değerler TL + Alacaklar TL = Borçlar TL
Eldeki değerler $ + Alacaklar $ = Borçlar $
Eldeki değerler € + Alacaklar € = Borçlar €
Üstteki denkliğe göre para birimleri birbirine eşitlenmiyorsa döviz kuru riski taşıyorsunuz demektir. Örneğin üstteki denklikte alacağı TL ama borcu € olan bir firmanın ana işinin ithalat olduğu gayet net anlaşılacaktır ve en küçük bir döviz artışında alacakları eriyecektir.
Firma kur risk matriksinin diğer unsuru ise kur riski gelir tablosunun oluşturulmasıdır.
Kur riski gelir tablosu
Satışlar: TL+ Dolar +Euro
Satışların Maliyeti: TL+ Dolar +Euro
Satılan Hizmetin Maliyeti: TL+ Dolar +Euro
Ar-Ge Giderleri: TL+ Dolar +Euro
Pazarlama Satış Dağıtım Giderleri: TL+ Dolar +Euro
Genel Üretim Giderleri: TL+ Dolar +Euro
Genel Yönetim Giderleri : TL+ Dolar +Euro
Diğer Gelirler: TL+ Dolar +Euro
Diğer Giderler: TL+ Dolar +Euro
Brüt Kâr: TL+ Dolar +Euro
Yukarıdaki tabloda eğer son satırdaki brüt kar içindeki para cinsleri birbirine eşit ise en ideal kur riski korumasından söz edilebilir. Ancak bu elbette en ideal durumdur ve pratikte uygulanması çok zor olabilir. Her firmanın kendi iç dinamiklerine göre risklerin sıfırlanması değil de ancak en yüksek kârlılık noktasında minimuma indirilmesi daha akıllıca olacaktır.
Aşağıda bir firmanın gelir tablosu bileşenleri değişik para cinslerinden çıkartılmıştır. Firmanın ağırlıklı olarak dolar ve euro bazlı mal aldığı ve iç piyasada TL ile sattığı görülmektedir. Euro ve dolar kolonları, nominal değer olarak değil TL karşılıkları olarak gösterilmiştir.
Bu firmanın satışlarının sadece yüzde 3 ü ihracata yöneliktir. (100+10/3510.) Bu model şu anda yüzde 8 para kazanmakta olan kârlı bir modeldir.
Gelir Tablosu | TL | DOLAR | EURO | TOPLAM | |
Satışlar | 3.400 | 100 | 10 | 3.510 |
|
Satışların Maliyeti | 400 | 1.000 | 1.100 | 2.500 | |
Satılan Hizmetin Maliyeti | 300 | 0 | 0 | 300 | |
Ar-Ge Giderleri | 50 | 0 | 0 | 50 | |
Pazarlama Satış Dağıtım Giderleri | 100 | 20 | 5 | 125 | |
Genel Üretim Giderleri | 50 | 0 | 0 | 50 | |
Genel Yönetim Giderleri | 100 | 0 | 0 | 100 | |
Diğer Gelirler | 50 | 0 | 0 | 50 | |
Diğer Giderler | 50 | 0 | 0 | 50 | |
Brüt Kâr | 2.300 | -920 | -1.095 | 285 | 8 % |
Piyasalarda kurların bir anda yüzde 10 yükselmesi ile matriks aşağıdaki şekilde değişecektir. Firmanın bu döviz artışını iç piyasada fiyatlara yansıtamadığı durumdan söz ediyoruz. (Firma konusunda monopol ise ve döviz artışını hemen fiyatlarına yansıtabiliyorsa problem yoktur.)
Böyle bir durumda, aşağıda modelin bir anda yüzde 8 kârdan yüzde 3 zarar noktasına geldiğini görebiliriz.
Gelir Tablosu (Döviz % 10 Artarsa) | TL | DOLAR | EURO | TOPLAM | |
Satışlar | 3.400 | 110 | 11 | 3.521 |
|
Satışların Maliyeti | 600 | 1.100 | 1.210 | 2.910 | |
Satılan Hizmetin Maliyeti | 300 | 0 | 0 | 300 | |
Ar-Ge Giderleri | 50 | 0 | 0 | 50 | |
Pazarlama Satış Dağıtım Giderleri | 100 | 22 | 6 | 128 | |
Genel Üretim Giderleri | 50 | 0 | 0 | 50 | |
Genel Yönetim Giderleri | 100 | 0 | 0 | 100 | |
Diğer Gelirler | 50 | 0 | 0 | 50 | |
Diğer Giderler | 50 | 0 | 0 | 50 | |
Brüt Kâr | 2.100 | -1.012 | -1.205 | -117 | -3% |
Pratikte bu denklik nasıl yapılacak;
- Bir imalat firması iseniz ve girdilerinizin bir kısmı ithal ürünlerden oluşuyorsa, o kadarlık ihracat potansiyeli geliştirmeniz veya bazı ürünlerinizi iç piyasaya TL değil döviz ile satmanız gerekir.
- İhracata dayalı bir gelir sisteminiz varsa, giderlerinizin de o kadarını aynı döviz üzerinden yapmaya çalışmanız şarttır. Örneğin kiranız, maaşlarınızın bir kısmı, danışmanlıklar türü bazı giderlerinizi aynı döviz ile yapmanız gerekir.
- Ağırlıklı olarak ithal ürün satıyorsanız ürününüzü döviz ile satarak tahsilat günündeki kura dengelemeniz gerekli.
- Otel işletmecisi iseniz döviz girdilerinizi kontrol etmeniz, karşılığında o kadarlık döviz çıktısı oluşturmanız lazım. Örneğin gelirlerinizin 100 birimlik kısmı Dolar cinsinden ise maaşlarınızın da 100 birimlik kısmını Dolar yapmanız gerekir.
Türkiye’deki firmalar tabii ki TL ile raporlama yapmak durumundalar. Ancak gelirlerinin yüzde 60 veya fazlası başka döviz cinslerinden olan firmaların, yönetim raporlamalarını o döviz cinsi üzerinden yapmalarında büyük yarar vardır. Bu sayede gerçek kârlılığa daha çok hakim olurlar.
Özhan Atalay kimdir?
Atalay, Schindler Asansör’de Genel Müdür Yardımcısı, Premdor Masonite Kapı Sanayi‘de Genel Müdür, Muratlı Karton’da Genel Müdür Yardımcısı, Vega Services’de Genel Müdür, Century 21 Türkiye’de Genel Müdür olarak görev yaptı. Halen Era Gayrimenkul’ün Genel Müdürü.