Alfa yöneticinin devri geçti mi?
Oscar’ın bu yılki yıldızı Whiplash filmindeki otoriter müzik öğretmeni onları yeniden gündeme getirdi. Türkiye’de de çoklar. Oyuncusunu tokatlayan Galatasaray basketbol takımı başantrenörü Ergin Ataman, onların son örneği. ‘Tek adam’ yönetiminin timsali ‘alfa yöneticilerden’ söz ediyoruz. Uzmanlar “Y Kuşağı’nda onlara yer yok!” diyor.
Şirketini başkalarına çok fazla söz hakkı vermeden “Tek adam” olarak yönetenlere ingilizcede “Alpha boss” deniyor. Türkçesi ‘Alfa patron’ veya ‘Alfa yönetici.’ Türkiye’de geçtiğimiz ay Galatasaray basketbol takımında yaşanan bir tokatlama olayıyla gündeme geldiler. Galatasaray Liv Hospital Başantrenörü Ergin Ataman’ın, genç oyuncusu Göktürk Oral’ı tokatladığı ortaya çıktı. Bir antrenörün ne kadar başarılı olursa olsun oyuncusunu tokatlama hakkının bulunup bulunmadığı tartışması, Galatasaray Yönetim Kurulu’nu da ikiyi böldü. Galatasaray Başkanı Duygun Yarsuvat, Ergin Ataman’ı destekler mahiyette açıklama yaparken, onunla aynı fikirde olmayan yöneticilerden Can Topsakal istifa etti. Alfa patronun özelliklerine ve modasının geçip geçmediği konusunda süren tartışmaya geçmeden önce bir örnek daha verelim. Oscar Ödülleri’nde büyük başarı kazanan Whiplash filmi de çok başarılı ama öğrencilerine “diktatörce” davranan bir müzik öğretmeninin öyküsünü anlatıyordu...
Yerli yabancı tüm kaynakların ve bu haberi hazırlarken görüşüne başvurduğum yönetim danışmanları ve akademisyenlerin ortak kanısı, alfa patronları parlatan niteliklerinin aynı zamanda onları birlikte çalışılması zor insanlar hale getirdiği yönündeydi. Alfa patronların iyi yönetici olduğuna kuşku yok. Doğal bir karizmaları bulunduğuna da. Ama her şeyi bilmek ve kontrol etmek isterler ve fakat bildiklerini kendilerine saklayıp, çalışanlarına güvenmezler. Bu nedenle de katılımcı şirket yönetimi anlayışından uzak bir profil çizerler. Zaman zaman agresif eğilimler sergilerler. Eleştirilerini doğrudan ve fütursuzca sergilerler. Başkalarının fikirlerine saygı göstermezler. Başarılı olabilmek için “diktatörce” davranmaktan kaçınmazlar. Bu nedenle çalışanlar için zor, motivasyon düşüren ve özgüven zedeleyen patronlara dönüşebilirler. Dışardan bakınca onları "hisleri olan robotlar" gibi yorumlamak mümkündür, çünkü çoğunun bitip tükenmek bilmeyen bir enerjileri vardır.
Bu patron profilinde dikkat çeken bir diğer özellik de kendileri gibi etki alanı yüksek ve biraz sivrice çalışanlara tahammüllerinin az olmasıdır.
Özellikle Türkiye gibi ülkelerde mevcut kültürel kodların uygun zemin oluşturması nedeniyle daha çok erkek patronlar ve erkek egemen sektörlerde görülüyor alfalar. Türkiye'de medya, mobilya, sağlık, sanayi, fen bilimleri ve futbol endüstrisi gibi erkek egemen anlayışın daha etkili olduğu alanlarda sık görülüyorlar. (Ama bu kadın bir alfa yöneticiye rastlamayacağınız anlamına gelmiyor.)
Alfa patronlar X Kuşağı’nda çok yaygındılar. Ama zaman değişiyor. Y Kuşağı artık büyüdü, şirket yönetimine girdi. Ve Y Kuşağı, daha demokratik bir yönetim kültürüne sahip. Y Kuşağı’ndan yönetici ve girişimcilerin sayısının artması “Alfa patronlar ve beraberinde getirdikleri yönetim anlayışı demode mi oluyor?” sorusunu akla getiriyor.
Haberin devamı Turkishtime'ın Mart sayısında...