Çocuk da yaparım, şirketimi de büyütürüm
Yönetim kurullarındaki kadın yönetici sayısının kâra olan etkisi şirketler tarafından daha iyi anlaşıldıkça, yeni çalışma modellerine de daha fazla önem verilmeye başlandı. Çünkü mevcut 9-6 ya da 8-5 çalışma saatlerinin özellikle çocuklu kadın profesyonellere uygun olmadığı bir gerçek. ABD’nin en büyük şirketlerinde işe giriş pozisyonlarını yüzde 50 oranında paylaşan kadınlar, üst düzey yönetici pozisyonlarında yüzde 28, yönetim kurulunda yüzde 14 ve CEO koltukların yüzde 3 paya sahipler.
Bu durumun nedenleri olarak mühendislik dallarındaki kadın varlığının azlığı ileri sürülse de baş faktör olarak çocuk sahibi olmak öne çıkıyor. McKinsey’in araştırmasına göre üst düzey yönetici kadınların yüzde 54’ü çocuk sahibi değilken erkeklerin sadece yüzde 29’u çocuk sahibi değil. Performans araştırmaları kadınların özellikle çocuk sahibi olmadan önce yükümlülüklerini yerine getirmek için erkeklerden daha fazla çalıştıklarını ve verimli olduklarını ortaya koyuyor.
Bu durum kadınları görece daha az baskının olduğu PR ve HR pozisyonlarına yöneltse de bu engeli aşmak isteyen şirketler yeni modeller geliştiriyor. Yazarlar Alison Maitland ve Peter Thompson “Future Work” adlı kitabında değişen şirket kültürlerini ele alıyor. Örneğin 2015’e kadar üst düzey yöneticilerinin yüzde 55’ini kadın olması hedefini koyan Unilever çalışanlarının daha az sürede ve sınırsız mekanlarda çalışmasını sağlayacak modeller üzerinde çalışıyor. Yine McKinsey danışmanlarının haftada üç gün çalışacağı sistemleri hayata geçirdi. Facebook gibi yeni nesil firmalarda kadın üst düzey yöneticiler çocuk sahibi olduklarında saat 5:30’da ofisi terk edebiliyor. Bu tip örnekler şimdilik çok nadir. Ancak Egon Zehnder International’dan Laurence Monnery’nin söylediği gibi şirketlerin kariyerlerinin bir bölümünde part-time çalışma zorunluluğu yaşayan çalışanlarına karşı daha az zalim olması ve yeni çalışma modelleri üzerinde düşünmesi gerekiyor.