Dünya ekonomisindeki büyümede Çin belirleyici olacak

Ersin Kaplan

Çin’in mevcut sorunları

  • Perakende sektöründeki zayıflık

  • Maden sektörü gelirlerinin azalması

  • Finansal ürün ve şirketlerdeki temerrüt risklerinin artması

  • Mevduat rekabetinin artması

  • Sanayi üretimi ve yatırımların yavaşlaması

  • Emlak sektöründeki riskler

  • Banka kârlarının düşmesi

Tüm bu risklerin ön plana çıkması, haliyle “Dünyanın en büyük ikinci ekonomisine sahip Çin büyüme hedeflerini tutturamayacak mı?” sorusunu ön plana çıkardı. Çin’in ekonomisinde meydana gelebilecek mevcut daralma, dünya ekonomisindeki büyümeyi etkileyebileceğinden oldukça önemli. 2008 yılından bu yana, yani küresel kriz patlak verdiğinden beri Çin büyümeyi konuşmakta. Ancak mevcut duruma baktığımızda, Çin’deki endişelerin ortadan kalkması için büyümeden ziyade yapısal reformlara odaklanılması gerekmekte. Dolayısıyla Çin’in mevcut büyüme hedeflerine ulaşabilmesi için özel sermayenin önündeki engellerin kaldırılması, onay süreçlerinin basitleştirilmesi ve sermaye girişlerinin kademeli bir şekilde serbestleştirilmesi lazım. Ayrıca büyük tekellerin hâkimiyeti azaltılarak, küçük işletmeler üzerindeki bürokratik engeller kaldırılıp yatırımcılara daha şeffaf, daha güvenilir bir ortam sunulmalı. Son dönemlerde 1,8 trilyon Dolarlık tröst sektöründeki temerrüt vakaları da yatırımcıların daha çok şeffaflık istediklerinin sinyalini vermiş bulunmakta. Bir diğer önemli nokta da verimsiz sermaye dağıtımı ve işçi verimliliğinin yükseltilmesi. Çünkü finansal riskleri kontrol altına almak için uygulanan sıkı para politikaları bankalararası piyasada faiz oranlarını ve maliyetleri yükselterek yavaşlamaya neden olmakta.

 Büyümedeki daralma ihracat nedeniyle olursa etkisi sınırlı kalabilir

Çin, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olması nedeniyle de küresel büyüme açısından önemli. Ancak burada Çin’deki daralmanın küresel büyümeye etkisi açısından dikkat edilmesi gereken nokta sebebin ne olacağı. Yani büyümedeki daralma zayıf ihracat nedeniyle olacaksa etkisinin de sınırlı kaldığını görebiliriz. Ancak yavaşlama iç talep ve özellikle yatırım talebi nedeniyleyse, o zaman bazı ülkeler üzerindeki etkisi de tahmin edilenden daha fazla olabilir.

Özellikle Çin gibi güçlü ekonomiye sahip ülkelerde aslında geçici süreli ekonomik yavaşlama kötü değildir. Yapısal sorunların çözülmesi için hükümetlere fırsat bile yaratabilir. Dolayısıyla sürekli ve istikrarsız büyümektense, zamanla büyümede yavaşlamalar olabileceği ve istikrarlı büyümenin daha önemli olduğu unutulmamalıdır.