Einstein'ın ilham perisi
İlhamsız bir beyin, haritasız kalmış bir gezgine benzer. Nereye gideceğini bilemeden yol alır ve sonuçta büyük olasılıkla kaybolur. Dünyanın en zeki insanının bile ilham perisine ihtiyacı var. Einstein'de bir istisna değildi.
Günümüzün bilim kurguları geleceğin icatlarıyla dolu. Hologramlar ve sürücüsüz arabalar gibi bir kaç yıl öncesine kadar ancak fantezileri süsleyen bir çok buluş, bugün hayatlarımıza giriyor. Einstein'ın birçok teorisinin kaynağı da okuduğu bilim kurgu romanlarından başka bir şey değildi. Kendi teorilerini insanlara açıklayabilmek için de bu romanları kullanmaktan çekinmedi. Einstein'in en ünlü teorilerinden görecelilik kavramının oluşmasında Felix Eberty ve Aaron Bernstein gibi bilim kurgu romanı yazarlarının etkisi oldu.
Eberty tarafından kaleme alınan “Yıldızlar ve Dünya Tarihi” isimli eser 1846 yılında bir insanın ışık hızından daha hızlı hareket etmesi halinde olabilecekler hakkında yazılmıştı. Einstein, Eberty'nin sorduğu bu sorunun peşine düşmeseydi belki bugün Einstein'ı Einstein yapan teorilerinin hiç biri hayat bulamayacaktı. Kendisi de bunun farkındaydı ve teorilerini seyircilerine açıklayabilmek için bu romandan birçok alıntıya başvurdu. Çünkü Einstein sadece iyi bir fikre sahip olmanın yeterli olmayacağının farkındaydı. O fikri anlatmanın da en az fikrin kendisini bulmak kadar önemli ve zorlu bir iş olduğunu biliyordu. Bu yüzden fikrini aktarabilmek ve daha az sıkıcı hale getirebilmek için Eberty'den yardım aldı. Ayrıca ünlü bilim adamı kitap yeniden baskıya gireceği zaman yazarla anlaştı ve önsözü yazmayı kabul etti.
Fransız felsefeci Henri Bergson'a göre Einstein'in yeteneği “Zaman Makinesi” isimli kitabın yazarı olan H. G. Wells'ten pek farklı değildi. Çünkü işin aslı Wells zamanın 4 boyutlu bir yapıya sahip olduğunu Einstein'den çok daha önce dile getirmiş ve savunmuştu. Ancak kullandıkları yöntemlerle birbirlerinden ayrılıyorlardı.