ING Bank’dan, Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması
ING Bank’ın girişimi ile hayata geçirilen ve Sabancı Üniversitesi gözetiminde yürütülen “Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması”nın saha çalışmasını IPSOS KMG gerçekleştirdi. Sonuçlar, ING Bank Genel Müdürü Pınar Abay, ING Bank Baş Ekonomisti Sengül Dağdeviren, Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alpay Filiztekin ve IPSOS KMG Sosyal Araştırmalar Enstitüsü Genel Müdürü Tonguç Çoban’ın katılımıyla düzenlenen basın toplantısında açıklandı.
Türkiye ekonomisinin en önemli sorunlarından birisi olan düşük tasarruf oranına dikkat çekmek ve bu alandaki istatistiki veri açığının kapatılmasına destek olmak amacıyla gerçekleştirilen araştırma 2011 Ekim ayında başlatıldı.
"Türkiye’nin lider tasarruf bankası olma yolunda attığımız önemli bir adım"
Düzenlenen basın toplantısında böyle bir araştırmayı hayata geçirme nedenlerini paylaşan ING Bank Genel Müdürü Pınar Abay “Bugün sizlerle Türkiye’nin lider tasarruf bankası olma yolunda attığımız önemli bir adımı paylaşmak üzere toplandık. İyi bir tasarruf bankası olabilmek için Türkiye’de tasarruf konusunda bilgi birikimini, farkındalığı ve ihtiyaçları anlamaya gerek olduğunu gözlemledik. Türkiye’de, tasarruf konusunda ciddi bir veri açığı var. Bir ilke imza atarak ilk Tasarruf Eğilimleri Araştırması’nı hayata geçirdik.
Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması’nın bu boşluğu doldurmak konusunda önemli bir işlev göreceğine inanıyorum ve bu çalışmayı gerçek anlamda toplumsal bir yatırım olarak görüyorum. Bu araştırmayı bundan sonra düzenli olarak yapıp sizlerle paylaşıyor olacağız.
Bu vesile ile Türkiye’nin lider tasarruf bankası olma stratejimizin ilk rakamsal sonuçlarını da sizlerle bugün paylaşmak isterim. 2012 ilk çeyrek itibari ile ING Bank olarak tasarruf mevduatımızı yüzde 7 büyüterek sektörde oldukça hızlı bir büyümeye imza attık. Sektörde aynı dönemde tasarruf mevduatı büyümesi sadece yüzde 1’dir. Nitekim rakamlara bakarsak; 2012 Mart itibari ile sektörde 50 bin TL ve altı mevduatın oranı yüzde 18,3 iken ING Bank’ta bu yüzde 33,6 olarak gerçekleşti. Bu da ING Bank olarak küçük tasarruf sahibine verdiğimiz değerin en güzel göstergesidir. Önümüzdeki dönemde de Türkiye’de bireyleri tasarruf etmeye yönlendiren iletişim yapmaya ve ürünler çıkarmaya devam edeceğiz” dedi.
Araştırmanın dikkat çeken sonuçlarına da değinen Abay şunları kaydetti:
“Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri araştırma sonuçları gösteriyor ki, Türkiye’de kentsel nüfusun çok düşük bir bölümü tasarruf sahibi. Bunun arkasındaki en büyük sebep yeterli gelire sahip olmayışları. Ancak katılımcıların yüzde 40’a yakını ise tasarruf ihtiyacı olmadığı için ya da tasarruflarını nasıl değerlendireceğini bilmediği için tasarruf yapmadığını iletiyor. Dolayısıyla Türkiye’de tasarruf seviyelerini arttırabilmek için finansal okuryazarlık, tasarruf yapma alışkanlıklarını edinme ve nasıl yapılabileceğini göstermek üzerine hepimize görevler düşüyor. Örneğin ING Bank olarak biz bu kapsamda sosyal sorumluluk projelerimizi finansal okuryazarlık ve tasarruf alışkanlıklarını edindirme üzerine yapma kararını aldık.
Aynı araştırma bize gösteriyor ki; bireyler için gelir oranı dışında tasarruf alışkanlığı da önemli bir etmen. Tasarruf yapmaya başlayanlar, bir kere tasarruf yaptıklarında bu eğilimlerini sürdürüyorlar. Biz ING Bank olarak Turuncu Hesap ürünümüz ile 100TL’lik tasarrufa bile rekabetçi bir faiz vererek sektörde bir ilke imza attık ve ilk kez tasarruf yapacak kişileri bankamız ile tasarrufa alıştırmaya başladık.
Tasarruf etmenin en önemli nedeni gelecek kaygısı
Araştırmada öne çıkan diğer bir sonuç ise kişiler çoğunlukla beklenmedik olaylar örneğin ani bir iş kaybı gibi sebeplerden tasarrufa yöneliyor ya da tatil, ev gibi yakın zamanda elde etmek istediği bir hayali için tasarruf etmek istiyor. Emeklilik ve yaşlılık için tasarruf ise nedenler arasında üçüncü sırada. Bu da sistemdeki tasarrufların uzun dönemli tasarruflar olmasının önünde bir engel teşkil ediyor. Burada kişileri daha orta ve uzun vadeli tasarrufa yönlendirmek için de tedbirlerin alınması gerektiği görüşündeyiz. Tasarruf konusu bildiğiniz gibi Hükümetin de öncelikli konusu ve uzun bir süredir gündeminde. Hükümet son dönemde uzun vadeli tasarrufun teşvik edilmesi yönünde birtakım aksiyonlar aldı ve almaya devam ediyor. Bu çerçevede bireysel emeklilik sisteminde yapılan düzenlemelerin tasarrufların artmasında etkili olacağına inanıyorum. Bankacılık sistemi açısından da küçük tasarruf sahiplerinin orta uzun vadeli tasarruf yapmalarını teşvik edecek yapılar faydalı olacaktır.”
ING Bank’ın tasarruf yaklaşımının sadece mevduat ürünleri çıkarmak yönünde olmadığını da hatırlatan Abay, ING Günlük’ün tasarrufu teşvik ettiğini vurguladı: “Müşterilerimize her ay ödedikleri faturaların yüzde 2’sini iade ediyoruz, kart aidatı almıyoruz ve EFT/Havale ve hesap işletim ücreti gibi herhangi bir bankacılık ücreti almıyoruz. Bu şekilde kabaca yaptığımız bir hesap ile ortalama bir birey bizimle bankacılık yapınca yılda yaklaşık 300 TL tasarruf yapmış oluyor. Biz banka olarak müşterilerimize; ‘başkalarında aramayın çünkü yok’ diyecek kadar da iddialıyız” dedi.
Her ay 26 ilde 800 kişi ile görüşülüyor
Toplantıda araştırmanın nasıl bir yöntemle yapıldığına dair bilgiler veren IPSOS KMG Sosyal Araştırmalar Enstitüsü Genel Müdürü Tonguç Çoban, tasarrufun şu kalemleri içerdiğinin altını çizdi:
• Bankalarda duran TL veya döviz cinsinden vadeli hesaplar
• Bankalarda ve/veya aracı kurumlarda duran hisse senedi, hazine bonosu, devlet tahvili gibi menkul değerlerin parasal tutarı
• Bankalarda duran yatırım hesapları ve katılım fonları
• Bireysel emeklilik fonları
• Bankalarda vadesiz hesapta / likit fonda TL veya döviz cinsinden duran miktarın o ay içinde harcanmayan/harcanmayacak bölümü
• Cüzdan, kasa, yastık altında duran paranın (döviz, altın dahil) o ay içinde harcanmayan/harcanmayacak bölümü
Sonuçlar Türkiye’nin dünyada tasarruf oranı en düşük ülkelerden birisi olmasıyla örtüşüyor
Araştırmanın 2011 son çeyrek ve 2012 ilk çeyrek sonuçlarını karşılaştırmalı olarak paylaşan ING Bank Baş Ekonomisti Sengül Dağdeviren tasarruf sahipliği ve nedenleri ve bankacılık sisteminde tasarruf konularına değindi. Dağdeviren’in araştırma sonuçlarında dikkat çektiği konular şunlar oldu:
• 2011 son çeyrek ve 2012 ilk çeyrekte kentli 18 yaş üstü nüfus içinde tasarruf sahiplerinin oranı yüzde 10 ile yüzde 12 arasında kaldı. Bu oranlar, Türkiye’nin dünyada tasarruf oranı en düşük ülkelerden birisi olmasıyla örtüşüyor.
• 2012’in ilk üç ayında tasarruf sahipliği oranı gerilese de, gelecekte tasarruf yapmayı planlayanların oranında artış gözleniyor.
• Tasarrufu olmayanların yüzde 61’inin yeterli geliri olmadığı için tasarrufu yok.
• Tasarrufu nasıl değerlendireceğini bilmeyenlerin oranı da yüzde 15 ile hiç de azımsanmayacak düzeyde. Bu kesime finansal “okuryazarlık” kazandırılması, tasarruf sahiplerinin oranını arttırabilir.
• Tasarruf yapmak aslında bir alışkanlık. Tasarruf sahiplerinin yarısından fazlası düzenli tasarruf yaptığını belirtiyor. Mart 2012 dönemi itibarıyla düzenli tasarruf yapmayanların yüzde 40’ı da geçen 3 ayda tasarruf yaptığını, yüzde 54’ü gelecek 3 ayda tasarruf yapmayı planladığını söylüyor.
• Tasarrufun en önemli nedeni gelecek kaygısı:“Beklenmedik olaylara karşı güvence” olması için tasarruf ettiğini belirtenlerin oranı 2011 son çeyrekte yüzde 58, 2012 ilk çeyrekte yüzde 46 olarak gerçekleşti.
• En çok kullanılan tasarruf aracı vadeli/vadesiz hesap, altın ve nakit. Tasarruf araçları arasındaki sıralamada son iki çeyrekte ilk üç değişmedi ama 2012’nin ilk üç ayında dövize ilginin azaldığı, fonlara ilginin arttığı söyleyebiliriz.
Sengül Dağdeviren, iki çeyrekte yaşanan değişimlerin daha doğru analiz edilmesi için araştırmaya daha uzun dönemli bakmak gerektiğini ve bunun ancak bir yıllık veri setine ulaşılması ile birlikte olabileceğini de hatırlattı.
"İlerleyen dönemlerde daha sağlıklı analiz yapabileceğiz"
Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alpay Filiztekin ise toplantıda araştırmadan çıkan sonuçları değerlendirdi. Çok çeşitli büyüme modellerinin tasarrufların önemine vurgu yaptığını hatırlatan Filiztekin, “Tasarrufların yatırıma dönüştürülmesi, sürdürülebilir ekonomik büyümenin ve gelecekte refaha ulaşmanın olmazsa olmaz gereğidir. Bu nedenle de, tasarrufu özendiren güdülerin anlaşılması ve bu tasarrufların yatırıma yöneltebilmenin yollarının bulunması gerekiyor. Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması’nı bu açıdan önemli bir girişim olarak değerlendiriyorum” dedi.
Araştırma kapsamında elde edilen 6 aylık verilerin henüz sağlıklı yorum yapak için yeterli olmadığına dikkat çeken Prof. Filiztekin “İlerleyen dönemlerde eldeki verileri hem daha iyi anlama şansına sahip olacağız, hem de ne kadar önemli olduğunu daha açık olarak görebilecek, detaylı analiz yapabileceğiz. Yine de elimizdeki iki dönemin temel bulgularına baktığımızda gelir yetersizliğinin altını ben de çizmek isterim. Makroekonomik istikrar ve sürdürülebilir büyümeye yönelik tüm politikaların yurtiçi tasarruf oranını gelir artışı kanalıyla yükselteceği çok açık. Diğer bir deyişle Türkiye’de tasarruf yapamayan çok büyük bir kesim var. Öte yandan tasarrufların yastık altı nakit ve altında tutuluyor olması bulgusu ile önemli bir kesimin tasarruflarını nasıl değerlendireceğini bilemiyor oluşunu alt alta koyunca, var olan ve potansiyel tasarrufların yatırıma dönüştürülmesinin de sorunlu olduğu görülüyor. Hâlihazırdaki ve olası tasarruf sahiplerini bilgilendirmenin ve ihtiyaca yönelik ürün çeşitlemesine gitmenin önemli olduğu anlaşılıyor” dedi.