Kadınlar için kota konusunu gündeme almak

Geçen ay, başkanlığını üstlendiğim İstanbul Rotary Kulübü’ne çağırdığım konuşmacılardan Carlsberg Türkiye CEO’su Damla Birol muhteşem bir konuşma yaptı. Konusu ise çok enteresan olan “Azınlık Olmayan Azınlık Kadınlar” idi. (blogu: info@damlabirol.com) Konuşmasında, kadınların iş dünyasında ne kadar zor rekabet şartları altında çalıştıkları ve önlerindeki engellerle ilgili çok renkli örnekler verdi.
Türkiye Avrupa Birliği kapısını 2005 Aralık ayında açınca hepimiz çok sevinmiştik. 2005 sonrası birçok konuda açılmış olan müzakerelerde standartlarımızı Avrupa'dakine benzer boyutlara çekmeyi düşlemiştik. Avrupa’da kadınların işgücüne katılım oranları bizdeki yüzde 30 oranının iki misli yani yüzde 60 civarındaydı. Aradan 10 yıl geçmiş olmasına rağmen bu farkı kapatamadık ve hala kadınlarımızın sadece yüzde 30’u işgücüne katkı sağlayabiliyor. Bunu altı silindirli bir arabanın üç silindirinin tıkalı olmasına benzetiyorum.
Yazımın konusu daha çok yönetici seviyesini ele alacağından bu konuya odaklanacağım.
Kadın yöneticiler konusunda Avrupa da sınıfta kalmış durumda. Londra’daki finans firmaların tepe yöneticilerine bakıldığında sadece yüzde 16’lık kadın oranı olduğu ortaya çıkıyor. McKenzie firmasının yaptığı yeni bir araştırmaya göre, avukatlık firmalarında partner seviyesine yükselmede erkeklerin on kat daha şanslı olduğu ve büyük denetleme firmalarında da aynı şekilde erkeklerin partner olma oranının kadınlara göre üç misli daha fazla olduğu ortaya çıkmış.
Tabu olarak görülmemeli...
Heidrick&Struggles firmasının yeni yaptığı bir başka araştırma ise kadın tepe yöneticilerin oranının Amerika’da sadece yüzde 9, Fransa'da yüzde 2 ve Almanya’da yüzde 1 olduğunu ortaya koymuş. Tüm dünyada son 30 yılda bu konuda çok yazıldı, çizildi, birçok konferanslar verildi ve şirketler bu konuya önem verecekleri konusunda sözler verdiler. Fakat görüyoruz ki ilerleme kaydedilmemiş.
Avrupa ülkelerinin gelişme kaydetmekte zorluk çektiği bu konuda Türkiye’de belli bazı ilerlemeler olsa da kadınların üst yönetimde kaplumbağa hızında ilerlediği bir gerçek. Yönetim kurullarımızda bu oran daha da vahim.
Şahsi fikrim daha fazla zaman kaybetmeden dünyadaki tüm şirketlerin kadın kotası konusunda kendilerinin bazı uygulamaları gündeme getirmeleri. Birçok kişi tarafından tepkiyle karşılanan ve tabu olarak görülen bu konunun konuşulması ve uygulanması gerektiğini düşünüyorum.
TÜSİAD yönetim kurulu üyeliği yaptığım 2001 yılında yönetim kurulumuza bir öneri sunmuştum: “Bir sene için sadece kadın üye alalım” diye. Bugün çalıştığım şirkette bir firmaya aday sunarken son listede bir kadın bulunması konusuna özellikle önem gösteriyorum. Hızlı ve efektif bir çözüm için her firma veya kişi kendi çabası ile bir çeşit kota sistemi gündeme getirmeli diyorum. Halka açık şirketlerin senelik raporlarında çalıştırdığı kadın oranlarının yayınlanmasında yarar olacağını düşünüyorum. Bazı firmalar “çalışanlarımızın yüzde 50'si kadın” diyerek reklam yapıyorlar ama biraz analiz edince kadınların çoğunun alt seviye işlerde konumlandığı ortaya çıkıyor.
Bu ayki mesajım bu yazıyı okuyan herkese “Siz de kendi kadın kotanızı koymaya bir şekilde başlayın”. Bu belki ziyaret ettiğimiz doktorlardan veya şirketlerimizdeki ortamdan başlayabilir. Amaç bir yerden başlamak…