Otomotivde kritik eşik: İç pazarın büyümesi

KPMG Türkiye’nin bu yıl 3'üncü kez hazırladığı ve ana teması Türkiye otomotiv sektörünün stratejik yatırım hedefleri olan “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”na göre, Türkiye otomotiv sektöründe hâlihazırda var olan üreticiler yatırımlarını artırmaya devam ediyor. Ancak bir sonraki aşamaya geçebilmek ve üretimdeki katma değeri artırmak için yeni stratejik yatırımları hedeflemek gerekiyor. Bunun için de iç pazarın büyümesi şart. Sanayi ve iç pazar dengesi, ülkenin dış ticaret dengeleri de dikkate alınarak iyi bir şekilde oturtulursa, Türkiye otomotiv sektörünün önü açık görünüyor.
KPMG Türkiye Otomotiv Sektörü Lideri ve Denetim Bölümü Şirket Ortağı Ergün Kış liderliğinde KPMG Türkiye tarafından bu yıl üçüncüsü hazırlanan “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması”, otomotiv sektörü yöneticilerinin önümüzdeki 5 yıla yönelik beklentilerini ve görüşlerini kapsıyor. 2014 yılının gelişmeleri ışığında, yani Türkiye otomotiv sanayisinin yüzde 4’lük bir büyüme ve pazarının yüzde 10’luk bir küçülme yaşadığı bir ortamda hazırlanan ve 2019 yılına kadar yöneticilerin öngörülerini değerlendiren araştırmanın bu seneki ana teması, Türkiye otomotiv sektörünün stratejik yatırım hedefleri.
İç pazarın büyümesi yeni stratejik yatırımlar için en önemli teşvik
“KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması” katılımcıların sanayi ile pazar arasında daha net ve doğrudan bir bağlantı kurduğunu gösteriyor. Sanayinin istenen yüksek seviyelere ulaşmasında önemli bir koşul olan iç pazarın büyümesinin sektör açısından önemine vurgu yapılıyor. Araştırma sonuçları otomotiv yöneticilerinin Türkiye otomotiv sektörüne, önümüzdeki 5 yıl içinde yeni yatırım yapılması beklentisinin hala olumlu olduğunu ancak azaldığını ortaya koyarken, bu durumun sebepleri arasında iç pazarın yeterli seviyede olmaması ilk sıraya yerleşiyor. 2013 yılında Türkiye’ye 5 yıl içinde yeni bir yatırım gelmesini beklediğini bildiren sektör yöneticilerinin oranı yüzde 61 iken bu oranın “KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması” sonuçlarına göre yüzde 55’e gerilediği görülüyor.
Sanayi ve iç pazar dengesi, ülkenin dış ticaret dengeleri de dikkate alınarak iyi bir şekilde oturtulursa, Türkiye otomotiv sektörünün önünün açık olacağını dile getiren Ergün Kış konuya ilişkin yaptığı açıklamada “Türkiye’de halihazırda yatırım yapmış olan üreticiler, yatırımlarını artırıyorlar. Ancak yeni otomotiv üreticilerinin gelmesi veya yeni stratejik yatırımların değerlendirilmesi gerekiyor. Bu devamlılığı sağlayabilmek için Türkiye’nin, yatırımcıların engel olarak değerlendirdiği konuları ele alması gerekiyor. Yatırım ortamının iyileştirilmesi sadece teşvikle sınırlı kalmamalı. Bunun dışında vergi kanunlarından hukuki düzenlemelere, lojistik ve altyapıdan rekabet kurallarına kadar birçok unsuru barındırıyor. Geçen sene Türkiye’ye yeni yatırım gelmesinin önündeki en önemli engel olarak büyük rakip ülkelerin gücü belirtilmişti ancak bu yıl iç pazarın yetersiz oluşu kayda değer bir artışla birinci sıraya yerleşti. Geçen yıl araştırmaya katılan otomotiv üreticilerine göre iç pazarın yetersizliği her 3 kişiden 1 kişi tarafından en önemli engel olarak belirtilirken bu sene neredeyse tüm katılımcıların (yüzde 93) konu ile ilgili hemfikir oldukları görülüyor” dedi.
Araştırmadan önümüzdeki beş yıl için diğer öngörüler şöyle:
- Türkiye’deki otomotiv pazarı büyüyecek
Sektör yöneticileri, otomotiv pazarının büyümesinde etkili faktörler arasında önceliği, vergi yükünün azaltılmasına veriyor. 2013 yılı sonuçlarında üst seviyelerde olan otomotiv satış vergilerinin katılımcıların yüzde 32’si tarafından bu yıl ilk sıraya yerleştirilmiş durumda. 2014 yılında Türkiye’deki otomotiv pazarının yüzde 10 küçülmesine rağmen gelecek beş yıl içinde büyümeye geçeceği beklentisi var. Yöneticilerin yüzde 88’lik bir kısmı pazarın büyümesini öngörüyor ancak büyümenin yavaşlaması bekleniyor. Özellikle ÖTV, KDV gibi satışa bağlı vergilerin fiyatları artırdığı ve satışları azalttığı ve pazarı daralttığı yönünde bir sonuç çıkıyor.
- Hurda araç programı gündeme gelecek
Raporda vergiden sonra yüzde 15’lik oranla hurda araç programı ve benzer satış destekleri geliyor. Bir önceki yılın sonuçlarında da ikinci sırada yer alan bu konu yerini koruyor. Otomotiv sektörü en azından orta vadede bu vergilerle devam edeceği ancak pazarı genişletmek için milli gelir artışı, hurda araç programı, benzer satış teşvikleri ve çevre dostu araçların sektörde payının artırılması konularını önümüzdeki günlerde daha fazla gündeme gelmesi bekleniyor.
- Üreticiler cephesinde üretim artışı bekleniyor
“KPMG Türkiye 2015 Otomotiv Yöneticileri Araştırması” sonuçları sektör yöneticilerinin, 2013 yılında toplam üretimin 1.1 milyon, kapasitenin 1.6 milyon adet ve 2014 yılında toplam üretimin 1.2 milyon, kapasitenin 1.7 milyon adet olarak gerçekleştiği Türkiye otomotiv sanayisinin önümüzdeki 5 yılda üretiminin artacağından yüzde 100 emin olduğunu gösteriyor. Halihazırda açıklanmış olan yatırımların gerçekleşmesi ile üretim artmasına kesin gözüyle bakılıyor. Aynı zamanda raporun sonuçlarına göre 2014 yılında yüzde 93’lük kapasite artışı beklentisinin 2015 yılında yüzde 87'ye gerilemesinin nedeni de gelecek dönemde yeni ve stratejik yatırım beklentilerinin azalmasından kaynaklanıyor.
- Katma değer artışı ve Ar-Ge'nin önemi artıyor
Araştırma sonuçları Ar-Ge ve kritik teknoloji yatırımlarının ana sanayi ve tedarik sanayisi tarafında öne çıkan konular arasında olduğunu gösteriyor. Türkiye’de otomotiv sanayisinde katma değerin artması için Ar-Ge ve ürün geliştirme faaliyetlerine verilen önemin, halihazırda yüksek seviyedeyken 2015 yılında yüzde 80’lik yüksek bir oranla daha da önem kazandığı görülüyor. Rapora göre yeni teknoloji alanı çok geniş olsa da bağlanabilirlik, baş üstü göstergesi (Heads-Up-Display), otonom/şoförsüz araç vb. şu an Türkiye’de olmayan ürün özellikleri ya da katmanlı üretim ve üç boyutlu baskı gibi güncel teknolojilere yatırım yapmak bir seçenek olabilir.
- Küresel pazarlar yeniden düzenleniyor
Araştırmaya göre ihracat pazarlarının büyütülmesi için öncelikli konuların başında AB dışındaki pazarlarla Serbest Ticari Anlaşmalarının gerçekleşmesi ilk sırada geliyor. Ancak bir önceki seneye göre bu konudan, gelişmekte olan pazar ülkeleri ile ikili anlaşmaların yapılmasına (yüzde 27) yönelik ciddi bir kayma var. Bu da gelişmekte olan pazarlara verilen önemin artışına işaret ediyor.
- Türk şirketlerinin yatırım planları
Tedarik sanayisinin işbirliği anlamında ilgi gösterdiği ülkelere gerçekten yatırım planlanıp planlamadığına ilişkin uyumlu bir tablo çıkartan araştırmanın sonuçlarına göre, Türk şirketleri tarafından yatırım yapılması planlanan ülkeler arasında ilk sırada yüzde 21’le yer alan Rusya, krizin etkisiyle önceliğini bir ölçüde kaybetmiş görünüyor. Buna karşın Çin ve Doğu Avrupa ülkeleri önemli bir artış göstermiş durumda. Araştırmada ilginç bir sonuç olarak göze çarpan Almanya’nın yatırım yapılması beklenen ülkeler arasında bu yıl ilk defa ve önemli oranla belirtilmesini değerlendiren Ergün Kış, “Bilindiği gibi Almanya teknolojisi gelişmiş, işçilik maliyeti yüksek bir ülke. Türkiye’deki tedarikçilerin de mevcut teknoloji transferi için Alman OEM ve Tier 1 şirketlerine yaklaşma planları olabilir. Türkiye özellikle otomotiv tedarik sanayisinde ciddi üreticilere sahip olan bir ülke. Dünyadaki ekonomik ve jeopolitik konjonktüre baktığımız zaman, genel hatları ile önümüzdeki 10 yıl içerisinde geçmişteki kadar hızlı büyüyemeyecek bir Rusya ve Çin öngörülüyor. Bu ise hem bu ülkelerdeki ekonomilerin küresel platformda daha katı rekabetçi olacaklarına hem de Türkiye gibi ülkeler için yeni fırsatların doğacağına işaret ediyor. Fakat Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin önündeki en büyük engel, markalı ürünlerinin yaygın bir şekilde bulunmaması. Rekabetçiliği ucuz işçilikle idame ettirmek de uzun vadede sürdürülebilir bir durum değil. Bunun bilincinde olan Türkiye, Turquality® adında bir marka koçluk ve teşvik programı geliştirdi. Hem işletmeden tüketiciye hem de işletmeden işletmeye mal ve hizmet üreten ve küresel bir marka olma potansiyeli taşıyan Türk şirketleri Turquality sürecine başvurmayı stratejilerinin önemli bir parçası haline getirmelidir” dedi.