Patrondan kurtulma sanatı!

Ersin Kaplan

Dünyanın ünlü ekonomi dergilerinden herhangi birinde insan kaynakları ve yönetim üzerine  yazılan makaleleri karıştırdığınızda söz bir şekilde dönüp dolaşıp “Horrible Bosses” (Patrondan Kurtulma Sanatı) filmine gelir. Film, her biri patronuyla farklı  sorunlar yaşayan üç kafadarın komik maceralarını anlatıyor. İş hayatındaki birçok profesyonele tanıdık gelen bu öyküde, üç arkadaşın bulduğu çözüm, patronlarını ortadan kaldırmak. Cinayet planlarının sonuca ulaşıp ulaşmadığını filmin sürprizini bozmamak için anlatmayalım... Ancak şimdiden yönetim ve İK literatürüne giren “Patrondan Kurtulma Sanatı”, çalışan-yönetici ilişkilerini öyle gerçekçi anlatıyor ki, iş hayatındaki pek çok kişinin kendini özdeşleştirmemesi mümkün değil.

Peki filmdeki gibi ‘kötü yöneticilerle’ çalışıyor olsaydınız, sizin kurtuluş planınız ne olurdu? İşyerinde profesyonel tatminsizlik, çalışan-yönetici ilişkilerinde yaşanan çözümsüzlükler ve ruhunu kaybetmiş ekipler üzerine sayısız kitap yazılmış olsa da bunlar, çözümü o kadar kolay olmayan sorunlar.

working with you

İşyerinde mutsuzluk dediğimiz şey, en çok ast-üst ilişkilerinde yaşanıyor. Patron         veya yöneticisiyle anlaşamayan kişilerin yaşadığı sorunlar, şirket kültürünü yıprattığı gibi çalışanların psikolojisini bozuyor. Sevmediği  bir yöneticiyle çalışan kişiler, potansiyelinin tamamını kullanmaya yanaşmıyorlar. Daha fazla katkıda bulunabilecek iken inisiyatif almayı reddediyorlar. Bu da yaratıcılığı öldürüyor. 2011 Kasım ayında Harvard Business Review’da (HRB) yayımlanan bir makaleye göre ABD’de çalışanların çoğunun gözünde işyerindeki hoşnutsuzluğun nedeni kötü yönetim stilleri.

Yöneticiler 3 maymunu oynuyor

Peki bir yönetici hangi nedenlerle çalışanları tarafından sevilmiyor? Üst düzey yöneticilere ve çalışanlara iş koçluğu yapan Arzum Akduran Köseoğlu’nun getirdiği açıklama çok net: “Çalışanlar, kendilerini görmeyen, duymayan ve dinlemeyen yöneticileri sevmiyorlar”. Görüşlerine değer verilmediğinde yöneticileri tarafından anlaşılmadıklarında mutsuz oluyorlar. Böyle durumlarda Köseoğlu, yöneticisini sevmeyen bir çalışanın kendisine şu soruyu sorması gerektiğini savunuyor: “Bu ilişkiden ne bekliyorum?” Daha sonra ise şunların yapılmasını öneriyor: “Yönetici ve çalışanın ilişki içinde olduğunu anlayıp bu ilişkide hem yönetici hem çalışan taraf olduğu bilinmeli. Bir ilişkinin herhangi bir şekilde oluşmasında her iki tarafın da karakter, ihtiyaç ve davranış biçimlerinin etkisi var. Yaptıklarımız ve yapmadıklarımızla, söylediklerimiz ve söylemediklerimizle belli bir yönde memnuniyet yaratmak istiyoruz. Bu noktada ise önemli olan şey empati kurabilmek. Her şeye rağmen iş yerinde mutlu olmak, içinde bulunulan durumu yönetmek mümkün.”

Çalışan ve yönetici kendini sevmiyor

Liderlere koçluk yapan Serdar Lale'ye göre çalışanların yöneticilerine olumsuz hisler beslemesinin en büyük nedeni şöyle: “Yönetici kendini ekipten daha fazla düşünüyor olabilir. Bu noktada yöneticiyle diğer çalışanlar arasında bir mesafe doğuyor. Ayrıca yöneticiler işyerine samimiyet getirmekten korkuyor. Samimiyetin çalışan performansını etkileyeceği görüşündeler. Bu sebeple yönetici iki ayrı kişiymiş gibi davranıyor. Yani işyerinde farklı, dışarıda farklı olabiliyor. Ortaya çıkan bu durumun sebebi temelde kişinin kendini sevmemesi. Çünkü bir insan, kendini sevmediği zaman bir sürü şeye eleştirel yaklaşabiliyor. Bu da insanları yıldırabiliyor”.

Mesafe kuruluyor

Çalışanların yöneticilerini yargıladıklarını da söyleyen Lale, “Bu özellikle kurumsal şirketlerde yaygın olarak görülen bir durum. Çalışanlar bazen patronu olduğundan fazla önemsiyor. Yani kafalarında çeşitli senaryolar yaratıyorlar. Aslında yöneticilik pozisyonunu çok abartıyorlar. Bir taraftan ‘Şeyh uçmaz, mürit uçurur’ sözünü haklı çıkartıyorlar. Çalışanla yönetici arasında bir çeşit mesafe kuruluyor” diyor.

Negatif güç

Çalışan ve yönetici arasında farkındalığın yüksek olduğu bir güç farkı mevcut. “Bir yönetici gücünün diğerlerini nasıl etkilediğinin farkına varmazsa, çalışanları negatif bir güce maruz kalıyor” diyen Lale, bu güçle uygulanan baskının çalışanların öç alma duygularını tetiklediğini anlatıyor. Bu noktada patronlar açısından en iyi tedavi, alternatif ilişkiler kurmak ve çalışanlarla işbirliği yapmak. Lale, “Yöneticilerin birlikte çalıştıkları insanları nasıl gördükleri önemli. Onları birisi mi ya da oradaki pozisyonu dolduran kutu gibi mi görüyorlar? Çalışanı insan gibi görmek gerektiği, yöneticiler tarafından atlanıyor”.

7/24 göreve hazır eleman

Birçok yönetici, çalışanları üzerinde tam denetim kurmak istiyor. Emir altında çalışanların 7/24 hazır olmaları bekleniyor. Çalışanların yöneticilerin etkilerini azaltmak için öznel önlemlerden çok nesnel önlemler alması tavsiye ediliyor. Meslektaşlar arası çok yönlü ve güçlü ilişkileri teşvik eden organizasyonlar, otokratik bir patronun kontrolünü zayıflatıyor. Çalışanlar, ortak hareket ederek, birbirlerine dayanarak bu tatsız durumu hafifletebiliyor. Sevilmeyen yöneticilerin etkisini azaltmak için diğer iyi bir yöntem de işe odaklanmak ve diğer kişilerle dayanışma geliştirmek. Kimi zaman da yöneticinize sizi rahatsız eden şeyin ne olduğunu açıkça anlatmak, bir iletişim köprüsü kurmak bakımından faydalı olabiliyor.

Aynı zamanda endüstriyel psikolog olan Davranış Bilimleri Enstitüsü (DBE) Eğitmeni Burcu Çanacık, “Eğer bir çalışan sevilmeyen yöneticilerle çalışmak zorunda kalıyorsa, bu durum onu depresyon, tükenmişlik, kendinden nefret etme, aşırı motivasyon kaybı ya da psikosomatik rahatsızlıklara sürükleyebilir” diyor ve çözüm önerisi olarak şunları söylüyor: “Bir çalışanın yöneticisiyle olan ilişkisi kurtulamayacak kadar kötüyse ve arada hiçbir iletişim kurulamıyorsa ve kişi kullanıldığını, mobbing’e uğradığını, aşağılandığını düşünüyorsa söz konusu yöneticiyle çalışmasının doğru olmadığını düşünüyorum” diyor.

 

ÇALIŞANLAR İÇİN TÜYOLAR

  1. Sorunlar çözümsüz gibi görünse de yöneticinizle iletişim kurmaktan kaçınmayın.
  2. Anlaşılamadığınızı düşünüyorsanız, yöneticinizle daha fazla zaman geçirin
  3. İletişiminizde açık olun, yapıcı yaklaşımı benimseyin
  4. Yöneticinizin pozisyonunu zihninizde abartmayın
  5. Empati kurmaya çalışın, işbirliğine hazır olduğunuz mesajını verin.
  6. Yöneticinizin bazı tutumları, sizinle doğrudan ilgisi olmayabilir. Eleştirileri kişiselleştirmeyin
  7. Çalışma arkadaşlarınızla dayanışma içerisinde olun
  8. Sorunlardan çok, yaptığınız işe odaklanın
  9. Eleştirileri yapıcı ele alın, daha iyisini yapabileceğinize inanın, özgüveninizi kaybetmeyin
  10. Yöneticinizle aranızdaki ilişkiden ne beklediğinizi iyi analiz edin, gerekirse yeniden değerlendirin

 

“SEVİLEN BİR PATRON OLMAK İMKANSIZ DEĞİL”…

Davranış Bilimleri Enstitüsü (DBE) Proje Yöneticisi ve Eğitmeni Burcu Çanacık

Türkiye’de çalışanlar yöneticilerden anaç ya da babacan bir tavır bekliyor. Çalışana karışmayan, onları yetenekleri doğrultusunda güçlendiren, ekiplerini sürekli motive eden yöneticiler daha çok seviliyor. Yöneticilerin görünür hale gelmesi, gülümsemesini istiyorlar. Yani padişahın halka karışmasından yanalar. Takdir edilmek de çok önemli. Kurumun çalışana değer verip vermediği, yönetici üzerinden ölçülüyor. Yöneticilerin işleri konusunda bilgili olmasını önemsiyorlar. Hiyerarşiyi öne çıkaran yöneticiler sevilmiyor. Türkiye’deki çalışanlar yöneticileriyle konuşamıyor. Söylediği her şeyin daha sonra aleyhlerinde kullanılacağını düşünüyorlar. Çalışanlara makine gibi davranan, değer vermeyen yöneticiler istenmiyor. Çalışanların ağırlıklı yaptığı şey ise sadece şikayet etmek".