“Piyasanın Mimarisi Değişecek”
“Ben Türkiye’ye geldiğimde siz belki daha doğmamıştınız”… Bu sözler Ashmore Portföy Yönetimi Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Johan Hattingh’e ait. Hattingh’in bu cümleleri bile tek başına Türkiye’ye ne kadar vakıf olduğuna ilişkin güçlü izlenimler veriyor. Ashmore Grup, Londra dışındaki ilk ofisini İstanbul’da 2008 yılında açmasına rağmen, Türkiye’ye yaklaşık 20 yıldır yatırım yapıyor. Yönettikleri fonların büyüklükleri ve performanslarıyla dikkat çeken Ashmore Portföy Yönetimi’nin 2012 hedefi, en az iki yeni ürünü yatırımcılara sunmak.
Ashmore Portföy Yönetimi’nin ürün stratejisinden bahseder misiniz?
Ürün stratejimizde yerel yatırımcılara yönelik ürün çeşitliliği söz konusu. Ashmore olarak Türkiye’ye, Türk yatırımcılara özgü ürünler geliştiriyoruz. Bunun yanında dünya genelinde geçerli olan uluslararası ürünleri de buraya getiriyoruz. Hem yerel ürünleri hem de grubun küresel ürünlerini birlikte sunan bir anlayışımız var.
Nedir bu uluslararası ürünler?
Ashmore Grup yalnızca gelişmekte olan piyasalara odaklı yatırım yönetimi gerçekleştiren dünyanın önde gelen fon yöneticilerinden biri. Gelişmiş ülke piyasalarına yatırım yapmadığımızın altını çizmek isterim. Gelişmiş ülkelerdeki yatırımcılara fonlarımız vasıtası ile gelişmekte olan ülkelere yatırım imkanı sağlarken, gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerine büyük katkıları olan uzun vadeli kaynak yaratmış oluyoruz. Henüz Türkiye’de ulaşılabilir olmayan bu ürünleriGaranti Bankasıişbirliğimiz ile bu yıl ilk defa yatırımcılara sunacağız. Yatırımcılar 50’ye yakın gelişmekte olan ülkenin büyüme potansiyeline bir yatırım fonu ile kolayca erişim imkanına kavuşacak.Garanti Bankasışube satış ağı ile Türkiye’nin lider bankalarından.
Dağıtım kanallarınızla ilgili daha detaylı bilgi verir misiniz?
Örneğin bizim bu uluslararası ürünümüzGaranti Bankasışubeleri aracılığıyla müşterilere ulaştırılacak. Bu ürünümüz dışında halihazırda üç adet yerel yatırım fonumuz İş Yatırım şubeleri aracılığı ile satılıyor. Ashmore, ağırlıklı olarak kurumsal müşteri odaklı çalışıyor. Şu aşamada doğrudan bireysel yatırımcılara yönelik bir dağıtım yapmıyoruz. Elbette ki bu segmentte de faaliyetlerimiz var. Ama çoğunlukla kurumsal müşteriler için çalışıyoruz. Kurumsal müşterilerimizin oranı toplam portföyümüz içerisinde neredeyse yüzde 99 düzeyinde.
Bireysel segmenti geliştirme yönünde bir planınız var mı?
Bu durum Türkiye’de biraz zor gözüküyor. Çünkü dağıtım kanallarının yüzde 80’i bankaların elinde.
Halen kurumsal segmentte liderliğinizi sürdürüyor musunuz?
Türkiye’de kurumsal yatırımcıların ellerinde tuttuğu büyüklüğün bireysel yatırımcılara göre yüzde 90 seviyesinde olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de 3 tane perakende fonumuz var. Bu fonlarda İş Yatırım ile işbirliği içerisindeyiz.
2010’da bağımsız portföy yönetim şirketleri içerisinde liderdiniz. Bunu nasıl başardınız?
Bunun birinci nedeni bizim diğer oyunculardan daha büyük olmamız. Ashmore’un offshore fonları bulunuyor. Bizim Türkiye ofisimizden yönettiğimiz biri özel sermaye fonu olmak üzere toplam 3 adet offshore fonumuz var. Bu fonların tamamı uluslararası yatırımcılar tarafından kullanılıyor. Bu durum yerel yatırımcılar için sermayelerini yükseltmek yönünde önemli bir avantaj sağlıyor.
Peki offshore fonlarınızı Türk yatırımcılar kullanabiliyor mu?
Hayır. Bu üç fonumuz SPK kanunu gereği Türkiye’de yerleşik yatırımcılar ile paylaşılamıyor. Dolayısıyla bu fonlar içinde hiçbir Türk yatırımcımız yok. Bu tümüyle uluslararası bir süreç.
2011’de yönettiğiniz toplam büyüklük ve müşteri sayınız ne oldu?
Şirket politikaları gereği müşteri sayılarıyla ilgili bilgi vermem çok mümkün değil. Bunun nedeni Ashmore Grup’un yönettiği tüm fonlar için fon hizmet servisinin üçüncü parti fon hizmet ve saklama kuruluşları tarafından gerçekleştirilmesi. Bu kurumlar tarafından kaydı tutulan müşteri bilgileri kamu ile paylaşılamaz. Büyüklüğe gelince 2011 ortalama olarak 256 milyon TL toplam portföy büyüklüğüne ulaştık. Bu tahmin ettiğimizden daha büyük bir gerçekleşmeydi.
2011’de ürünlerinizin getiri performanslarını temel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu getiriler tatmin edici miydi?
Ürünlerimizin getiri konusunda tatmin edici olduğunu düşünüyorum. Fonlarımız arasında offshore Türkiye hisse fonumuz ve Türkiye borçlanma araçları fonumuz 2011 yılında Türkiye odaklı diğer offshore hisse senedi ve borçlanma araçları fonları arasında en iyi ikinci fon oldular. 2010 yılında yüzde 33,62’lik performansı ile yılı ikinci sırada tamamlayan yılı hisse fonumuz ise, 2011 yılında 47 fon içinde yılı 1.çeyrek içinde tamamladı.
Türkiye pazarı için sizi zorlayan temel unsurlar nelerdir?
Türkiye’de faaliyet gösteren portföy yönetim şirketlerine göre bazı farklılıklarımız olduğunu düşünüyorum. Bizim küresel ürünlerimiz var ve biz Türkiye’deki portföy yönetim işine yeni boyutlar getiriyoruz. Bizi bu noktada zorlayan temel unsur dağıtım kanalları. Fakat Garanti Bankasıgibi şube ağı kuvvetli bankalarla yapacağımız işbirliklerinin bu konuda bize yardımcı olacağı inancındayım. Bence Türkiye’deki pazar ileride önemli bir gelişme gösterecek ve farklı kurucuların fonlarının aynı dağıtım kanalında yatırımcılar ile buluşması olarak tanımlayabileceğimiz açık mimari yapıya geçilecek. Şu an geçerli olan açık platform niteliğindeki Takasbank Fon Dağıtım platformu henüz gerektiği gibi bir işlev göremedi. Fakat yatırımcıları tamamlayan platformlar kurulması konusunda yeni inisiyatifler söz konusu. Bu durum daha geniş bir erişim sağlama potansiyeli taşıyor.
Bu sektörde yer alan yabancı bir oyuncu olarak ne tür regülasyonlara ihtiyaç duyuyorsunuz?
Türkiye’de yabancı yatırımcılar için Türkiye’de kayıtlı olan ürünler için uygulanan vergi sınıflandırmalarında ciddi zorlayıcı unsurlar bulunuyor. Bu sınıflandırma Türk yatırımcılara yönelik sınıflandırmalardan farklı nitelikler arz ediyor. İhtiyaç duyulan regülasyonların başında birinci olarak bu durumun çözülmesine yönelik düzenlemeler geliyor. Bir diğer konu ise fonların Türk Lirası cinsinden kurulma zorunluluğu.
Bu durum yabancı şirket ve resmi kurumların yabancı ürünleri teşvik etmesine yönelik zorluklar yaratıyor.
2012’ye hızlı girdiniz, gelecekte sizden başka hangi adımları göreceğiz?
Garanti Bankasıile yeni bir ürünü piyasaya sürüyoruz. Bununla birlikte toplamda iki ürün daha çıkarmayı planlıyoruz. Yeni fonlar, Türkiye’de bulunan mevcut yatırım temalarından farklı ürünleri bünyesinde barındıracak. 2012’de bu ürünleri hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Böylelikle ürün çeşitliliğimizi daha da genişleteceğiz ve daha fazla yatırımcıyı çekebileceğiz. Türkiye’deki en büyük zorluk ürünlerde mevcut vadeli mevduat oranlarından daha fazla geri dönüş yaratmaktır. Türkiye’deki yüksek mevduat oranları portföy yönetim sektörünün gelişimi için ciddi bir zorluk oluşturuyor.
Türkiye’deki saklama kuruluşlarınız hangileri?
Bireysel Portföy Yönetimi hizmetimiz çerçevesinde 3 ayrı saklama bankası ile anlaşmamız bulunmakta. Saklama bankası tercihini müşterilerimize bırakıyoruz.
“TÜRKLER TAMAMEN DUYGUSAL!..”
Türk yatırımcılar, paralarını nereye yatıracakları konusunda duygusal etkilere de açıklar. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Gözlemlerime göre Türkiye’de bu yönde değerlendirilebilecek iki unsur var. Birincisi güven duygusu ile ilgili. 2001 yılında yaşanan sarsıcı finansal kriz, Türk profesyonelleri ve yatırımcıları paralarının yönetiminde temkinli olmaya itti. Bu konuda faaliyet gösteren kurumlar arasında güvenebilecekleri kurumları aradılar. Bunun yanında bu dönemde kimi önyargılar da edindiler. Bu durum Türkiye’deki yabancı oyuncular için hala zorlayıcı etkiler yaratıyor. Her ne kadar bu kurumların sunduğu ürünler daha iyi performans gösterse de halen mesafeli bir tutum söz konusu.
“ORTADOĞU SERMAYESİ TÜRKİYE’DE SEÇİCİ DAVRANIYOR”
Arap Baharı süreci sonrası Ortadoğu’dan çıkan portföyün Türkiye’ye çekilmesi konusunda bölgesel bir odağınız var mı?
Ashmore Grup’un yatırımcı tabanının yüzde 17’si Ortadoğu’da bulunan yerleşik yatırımcılardan oluşuyor. Bu sebeple çok uzun yıllardır Ortadoğu piyasasını tanıyoruz ve çalışıyoruz. Daha önce de belirttiğim gibi Ashmore Grup yalnızca gelişmekte olan ülkeler odaklı yatırım yönetimi yapan bir fon yöneticisi. Ortadoğu’da yerleşik yatırımcılarımız Ashmore’un gelişmekte olan piyasalar ekspertizinden faydalanabildikleri global ürünlere yatırım yapıyorlar. Sadece Türkiye spesifik değil, Çin, Vietnam, Arjantin gibi birçok gelişmekte olan ülkeye dağılmış yatırımlar bu fonları oluşturuyor. Ortadoğulu yatırımcıların önümüzdeki dönemde Türkiye kapsamında sermaye piyasalarından ziyade sektör spesifik yatırımları içeren ortaklıklar kapsamında olabileceğini düşünüyoruz.