Sosyal medya nasıl vergilendirilir?

Elif Akın

Dijital dünya ışık hızıyla gelişirken, vergi kanunları ve uygulamaları bu dinamik süreci takipte çok zorlanmaya başladı.  Mevcut durumun, vergi matrahlarında bir aşınma yarattığı da herkesin kabulü. Bu nedenle Birleşmiş Milletler, OECD ve Avrupa Birliği gibi önemli uluslararası platformlar bu alanda ciddi çalışmalar ve girişimler yapıyorlar. KPMG Vergi Direktörü Emrah Akın bu girişimleri anlattığı bir rapor yayınladı. Bu rapora göre OECD'nin ilk eylem planı matrah aşındırma ve örtülü kâr aktarımı.

OECD’nin eylem planı…

Bu çalışmalardan en dikkat çekici olanı OECD’nin 2013’ün sonuna doğru ortaya koyduğu “Matrah Aşındırma ve Örtülü Kar Aktarımına” yönelik Eylem Planı (Action Plan on Base Erosion and Profit Shifting - BEPS). Plan’da bulunan 15 eyleme ilişkin gerekli aksiyonların 2 yıl içerisinde tamamlanması öngörülüyor. Dikkat çekici bir şekilde, OECD-BEPS’in ilk eylemi “dijital ekonominin vergilendirilmesi” başlığını taşıyor. Bu eylem, dijital ekonominin, uluslararası vergi yapısına bir tehdit oluşturup oluşturmadığının analiz edilmesini ve tespit edilen sıkıntılı noktaları giderecek yeni bir vergilendirme yapısının ortaya konulmasını amaçlıyor. Özetle eylemden beklenen çıktı; “Dijital ekonominin neden olduğu sorunların ortaya konması ve bu sorunlara yönelik eylemlerin tespiti”. OECD-BEPS’in bu eylem için öngördüğü süre ise Eylül 2014’te sona eriyor.

Türkiye - ABD çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması ne diyor?

Birçok dijital mecra ve sosyal medya girişiminin yasal merkezi ABD’de bulunuyor. Bu nedenle, vergileme konusunda Türkiye ile ABD arasındaki ÇVÖA’ya bakmamız da elzem oluyor. Bu noktada, Anayasa’nın 90. maddesini hatırlamakta yarar var; “(…) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (…)” Ayrıntılarına burada girmeyeceğimiz, Türkiye-ABD ÇVÖA’ya göre, bir teşebbüsün diğer akit devlette elde ettiği “ticari kazanç” burada yer alan bir işyeri (veya daimi temsilci) vasıtasıyla ticari faaliyette bulunmadıkça, sadece teşebbüsün bağlı olduğu akit devlette vergilendirilebiliyor. Yani, ticari kazançlar bakımından, teşebbüsün Türkiye’de bir işyeri mevcutsa Türkiye’nin vergileme hakkından bahsetmek mümkün; aksi halde konu karmaşık bir hal alıyor. “İşyeri” kavramından ne anlaşılması gerektiği ise ÇVÖA’nın 5. maddesinde oldukça ayrıntılı olarak düzenlenmiş durumda. Şunu da ekleyelim; teşebbüsün Türkiye’de bir işyerinin bulunması halinde, sadece bu işyeriyle ilişkili olan gelirlerin vergilendirilmesi gündeme gelebiliyor.

Dijital mecralar ve sosyal medya nasıl vergilenecek?

Türkiye’nin, Türkiye kaynaklı gelirler üzerinden vergi almak istemesinden daha doğal bir talep söz konusu olamaz; ancak yukarıdaki yasal tabloya bakınca özet olarak şu sonuçlar ortaya çıkıyor;

  • ​Dijital alanda faaliyet gösteren şirketlerin çalışma sistemleri ve mevcut ÇVÖA’lar bunların -Türkiye’de de olduğu gibi- faaliyette bulundukları diğer ülkelerde vergilendirilmelerini zorlaştırıyor.
  • Bu şirketleri vergilemede kritik nokta Türkiye’de bir “işyerlerinin” (veya daimi temsilcilerinin) bulunması; ancak bu konu şirketlerin takdirinde. Elinizde “işyeri” açma konusunda bu şirketlere baskı yapabileceğiniz legal bir enstrüman yoksa ve mevcut bir iş yeri açma iradeleri de bulunmuyorsa bu şirketleri vergilemek neredeyse imkânsızlaşıyor.
  • Türkiye’de yerleşik şirketlerin dijital mecralarda ve sosyal medyada yayınlattıkları reklamlar için “sorumlu sıfatıyla KDV” hesaplayıp ödemeleri gerekiyor. OECD’nin de ciddi olarak değiştirmek için çalıştığı, yukarıdaki yasal tablo değişmediği sürece; Türkiye Gelir Bütçesi bir süre daha sadece bu KDV geliri ile yetinmek zorunda kalacak gibi görünüyor.