Vergide en çok Hollanda’yı seviyoruz
Denetim, vergi, kurumsal finansman, kurumsal risk ve yönetim danışmanlığı hizmetlerinde dünyanın en büyük şirketlerinden biri olan Deloitte, ‘Avrupa Vergi Anketi’ raporunu yayınladı. Araştırmaya, Avrupa’dan 29 ülkeden 814 profesyonel katıldı. Özellikle Türk yatırımcıların yurt dışında 2013 yılında 953 milyon dolar yatırımı ile ilk sırada tercih ettiği Hollanda, vergisel açıdan ankete Türkiye’den katılan katılımcılar tarafından Avrupa geneline paralel olarak en çekici bulunan ülke oldu. Araştırmaya göre bu başarının ardında, Hollanda vergi idarelerinin ulaşılabilir ve iletişime açık olmaları, gerekli her türlü bilgiyi paylaşmaları, girişimcileri ve ekonomik büyümeyi destekleyen basit, açık prosedürlere sahip olmaları yatıyor.
Toplamda 7 ülkenin değerlendirildiği ankette ilk sırada yer alan Hollanda’yı ise sırasıyla İngiltere, Almanya, Fransa, İspanya, Rusya ve son olarak da İtalya takip ediyor. Geçen senenin vergisel açıdan çekicilik sıralamasında son sırada gelen Rusya, vergi sisteminin karmaşıklığı, bürokratik işlemlerin fazlalığı ve vergi denetimlerinin yavaşlığı/uzunluğu gibi sebeplerden dolayı diğer ülkelere göre daha az avantajlı görülse de, geçen seneye göre bir sıra atlayarak bu sene 6’ncı sıraya yükseldi. 2013 senesinde Türk firmalarının yurt dışı yatırımlarında (107 milyon dolar yatırım ile) yine en çok tercih edilen ülkeler arasında yer alan Rusya, Türk yatırımcılar tarafından vergisel açıdan 5’inci elverişli ülke olarak seçilerek Avrupa genelindeki sıralamaya kıyasla daha üst sırada yerini aldı. Rusya’nın Türk yatırımcılar tarafından nispeten daha olumlu bir yere konumlandırılmasının altında, Türk markalarının bu pazardaki deneyimi ve Türk yatırımcılarının risklere ve belirsizliklere daha toleranslı olması gibi faktörler yatıyor.
Deloitte Türkiye Vergi Bölümü Lideri Ahmet Cangöz araştırma ile ilgili şunları söyledi: “Geçtiğimiz sene olduğu gibi bu sene de Avrupalı yatırımcılar Hollanda’yı vergisel açıdan en çekici ülke olarak belirledi. Bu sonucun Türkiye’de de aynı çıkması hiç şaşırtıcı değil çünkü Türk yatırımcılar da Hollanda vergi sistemini çok seviyor. Vergisel açıdan önemli etkileri olmasını beklediğimiz OECD’nin vergi reformuna yönelik ‘Matrah Aşındırılması ve Kâr Aktarımlarına Karşı Tedbirler (BEPS)’ girişimleri konusunda Avrupa’ya kıyasla Türkiye’de henüz yeterli seviyede farkındalık ve dolayısıyla da hazırlık olmadığını görüyoruz. Araştırmada ortaya çıkan önemli konulardan biri verginin artık sadece muhasebecilerin ve müşavirlerin işi olmadığı, giderek yönetim kurullarında daha fazla ele alındığıdır. Bu da vergi profesyonellerinin rolünün önümüzdeki dönemlerde değişeceği, stratejik planlama süreçlerine ve alınan kararlara çok daha fazla entegre olacakları anlamına geliyor.”
Vergi, yönetim kurullarında tartışılıyor
Araştırmaya katılanlardan %15’i çeyrekte bir, %38’i ise ihtiyaç duyuldukça vergi konusunun yönetim kurulunda tartışıldığını iletiyor. Bununla birlikte, katılımcıların %61’i (geçen sene %58’i) vergi stratejilerinin yönetim kurulu tarafından onaylandığını belirtirken %38’i de ihtiyaç duyuldukça kişisel olarak vergi stratejilerini tartışmak üzere yönetim kurulu karşısına çıktıklarını ifade ediyor. Türkiye’de sadece gerektiği/ihtiyaç duyulduğu zaman yönetim kurulunda vergi konusunun gündeme alınma oranı ise daha yüksek.
Vergide başarının tanımı minimum risk ve yönetim kurulu gündemine girişte saklı
Araştırmaya katılan vergi yöneticileri başarının tanımını; vergi yöneticilerinin vergi yükümlüklerini minimum risk alarak tamamlamaları ve vergisel konuları stratejik planlama sürecinin ve üst yönetimin gündeminin önemli bir parçası haline getirmeleri olarak tanımlıyorlar. Türkiye’den araştırmaya katılan vergi yöneticileri, vergi konusunun üst yönetimin gündeminin bir parçası haline gelmesine birincil öncelik veriyor. Araştırma sonuçları, idealde vergi konularının yönetim kurullarının daha fazla gündem maddesi haline gelmesi düşüncesinin giderek artacağına işaret ediyor.
Deloitte Türkiye Vergi Bölümü Ortaklarından Erdal Dinçtürk konuyla ilgili olarak şu değerlendirmede bulundu: “Vergi yöneticisinin rolü değişikliğe uğruyor. Araştırmada tipik bir vergi yöneticisinin en çok zaman harcadığı, en meşgul olduğu konular arasında vergi idaresi ile olan ilişkiler, vergi tekniği ile ilgili konular, transfer fiyatlandırması, vergi karşılıklarının hesaplanması, birleşme ve satın alma işlemleri gibi konular sıklıkla dile getiriliyor. Vergi yöneticileri, artık üst yönetim ile daha sıkı bir dirsek teması içinde, kurumsal vergi stratejileri oluşturuyor ve vergi danışmanlığı gibi konularla meşgul. Vergi yöneticilerinin, şirketin faaliyetlerine ve alınan kararlara daha fazla entegre olmaları ile birlikte rolleri de daha kritik hale geliyor.”
Her iki kişiden biri vergi sisteminin basitleştirilmesi gerektiğine inanıyor
Katılımcıların %54’ü, ülkelerinde bulunan vergi konusundaki belirsizliği önemli bir zorluk olarak görüyor. Ancak geçen sene %60 seviyelerinde olan bu oran, OECD’nin uluslararası vergi reformları aksiyonlarının bir yansıması olarak bu konuya daha iyimser bakılmaya başlandığını gösteriyor.
Katılımcılara bir ülkenin rekabetçiliğinin artırılması ve vergisel açıdan yatırım yapmaya uygun olarak değerlendirilmesi için vergisel düzenlemelerinde ne tür değişiklikler yapılması gerektiği sorulduğunda çıkan yanıtlar ise ilgi çekici: Katılımcıların %49’u vergi sisteminin basitleştirilmesi gerektiğine inanıyor, %48’i ise vergi ikliminde belirginliğin artırılması gerektiğini düşünüyor. Bu konuların hemen ardından ise vergi idarelerinin yapıcı ve öngörülebilir olması geliyor. Bu son madde, vergi sisteminin basitleştirilmesi ihtiyacı ile birlikte, Türk yatırımcılar tarafından daha da ön plana çıkarılıyor.
Yöneticiler BEPS’e hazır değil
BEPS (Matrah Aşındırılması ve Kar Aktarımlarına Karşı Tedbirler-OECD Aksiyon Planı) tüm yatırımcılar nezdinde önemli bir gündem maddesi olarak öne çıkıyor. Bu konuda, Avrupa genelinde Türkiye’ye kıyasla daha yüksek farkındalık mevcut. Avrupa genelinde katılımcıların %69’u henüz kapsamlı hazırlıklara başlamadıklarını belirtirken bu oran Türkiye’de %83,3 olarak gerçekleşiyor. Ancak, Türkiye’de de BEPS konusundaki farkındalık giderek artarken önemi daha bilinir hale geliyor.