AR-GE 250


Yelena Novomlinskaya Turkishtime için yazdı... Rusya ile yeni dönemin şifreleri

Turkishtime Dergi

 

Türkiye ve Rusya liderleri, enerji alanındaki iki mega projenin yenilenmesi konusunda anlaştı. Bunlar Türk Akımı doğal gaz boru hattı ve Akkuyu nükleer santrali. Peki ya bu anlaşmanın arkasında neler var?

 

 Yelena Novomlinskaya - Russian Business Consulting Yayınevi editörü, Global Connection gazetecisi

 

 

Söz konusu projeler üzerine çalışmaların yeniden başlaması, iki lider Recep Tayyip Erdoğan ve Vladimir Putin'in 9 Ağustos'ta Sankt-Petersburg buluşmasında gündeme getirildi. Bu iki proje, geçen senenin sonunda ülkeler arasında artmış olan gerginlikten dolayı dondurulmuştu. Bugün bu mega projelerden birlikte bahsediyorlar, fakat aslında projelerin her birinin ayrı ve hiç de kolay olmayan hikayeleri var.

 

Belirsizlikler denizinde Türk Akımı

Türk Akımı doğal gaz boru hattı Ocak 2015 tarihinde doğdu. Bulgaristan'da inşaat izni ile ilgili gecikmeler ve Avrupa Birliği'nin pozisyonundan dolayı Güney Akım projesi iptal edilmişti. Projeye 5 milyar dolardan fazla kaynak harcamış olan Rusya, alternatif bir yol aramaya başlamıştı. Türkiye, inisiyatif gösterdi ve bir ay sonra Türk Akımı projesi başladı. Yeni proje, bir öncekinin altyapısının bir kısmını kullanarak Ukrayna'yı pas geçmeli ve Rus doğal gazı için bir Avrupa kapısı açmalıydı.

Boru hattının deniz altı kısmının uzunluğu 910 kilometre olarak değerlendiriliyor. Türk Akımı'nın ilk planlanmış kapasitesi senede 63 milyar metreküp doğal gaz olarak değerlendiriyordu ve projenin dört dalı olacaktı. Doğal gazın dörtte üçü, Güney Avrupa piyasalarına, geri kalan kısmı ise Türk tüketicilerine ulaştırılacaktı. Gazprom, bu dört dalın maliyetini 11,4 milyar euro olarak hesaplıyordu. Ancak sonra projenin kapasitesi bir dala indirgenmişti.

Türk Akımı'nın başlatıldığı süreçte her şey çok hızlı gelişiyordu. Bir ay içerisinde hattın güzergahı belirlenmişti ve Haziran için ilk boruların döşenmesi planlanmıştı. Fakat hükümetler arası anlaşma imzalanmadı. Resmi olarak açıklanan neden, Türkiye'nin hükümet kriziydi. Ancak Enerji Politikası Enstitüsü Müdürü Vladimir Milov'a göre, projenin askıya alınmasının asıl sebebi, taraflar arasında doğal gaz fiyat hesaplama formülü ile ilgili bir anlaşmaya varılmaması idi. Rus uçağının düşürülmesinin ardından proje tamamıyla durduruldu.

9 Ağustos buluşmasında Türkiye ve Rusya cumhurbaşkanları, Türk Akımı'nı yeniden hayata geçirdiler, fakat bu projenin gerçekleştirme şansını değerlendirmek biraz zor. Çok sayıda belirsizlik söz konusu. İlk olarak, projenin parametreleri belli değil. Türkiye, projenin tek bir boru hattından ibaret olmasından yana. Bu hat, ülkenin doğal gaz ihtiyacını karşılayacak. Rusya ise dört boru hattı ve Türkiye-Yunanistan sınırında doğal gaz hub'ı inşa etmek istiyor. Böylelikle Rusya, doğal gazı Güney Avrupa'ya da taşıyabilecek.

İkinci olarak, projenin finans tarafında da belirsizlikler mevcut. Sankt-Petrersburg'daki buluşmada Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin projenin yarısını finanse etmeye hazır olduğunu ileri sürdü. Univer Kapital Yatırım Şirketi'nin Müdür Yardımcısı Dmitriy Aleksandrov, “Bu, Türkiye tarafından son derece önemli bir gösterge. Projenin Türk finansmanıyla gerçekleştirilmesi, Gazprom'un risklerini kesinlikle azaltır” diye düşünüyor.

Fakat buna başka bir noktadan bakanlar da var. RusEnergy Danışmanlık Şirketi Ortağı Mihail Krutihin, “Maliyetlerin paylaşılması konusunda hazır olunduğu ilan edildikten sonra taraflar herhangi bir ilerleme göstermezler. Bu proje ticari değildir, zarar edeceği ortada, çünkü bu vasıtayla Avrupa'ya gidecek Rus doğal gazı çok pahalı olacak. Türkiye'nin de bu doğal gaz taşıma yolundan nasıl bir avantaj sağlayacağı belli değil. Azerbaycan'dan gelen mevcut doğal gaz boru hattı, Türkiye'nin bütün ihtiyaçlarını karşılıyor" diyor.

Son zamanda yeni bir belirsizlik etkeni de ortaya çıktı... Türk Akımı'nın yeniden başlatılması gündeme geldikten hemen sonra Güney Akım projesi konusu ortaya çıktı. Bulgaristan, denizaltı doğal gaz boru hattının kendi ülkesinden geçmesini yeniden önerdi. Bu güzergah, Rusya için ekonomik olarak daha avantajlı. Rusya Enerji Bakanı Aleksandr Novak, “Doğalgaz üreticisi ve ihracatçısı olarak Rusya, farklı projeleri hayata geçirmeye hazır. Bu projelerin ekonomik olarak avantajlı, altyapılarının da güncel olması gerekiyor. Bize doğal gaz satabileceğimiz konusunda garantiler lazım” diyor. Bununla birlikte Novak Güney Akım projesinin yeniden gündeme gelmesinin mümkün olduğunu söyledi ve bu konuda birçok şeyin Avrupalı tüketicilere bağlı olduğunu da aktarıyor.

Ancak Türk Akımı, bu proje yarışmasında kesinlikle liderdir. Aleksandr Novak, bu konuda yeni Türk-Rus anlaşmasının 2017 Ekim ayında hazırlanıp imzalanacağı konusunda umutlu. Novak'a göre, projenin ilk boru hattı 2019'da faaliyete geçebilir.

 

Akkuyu nükleer santral - Rusya her şeyi ödüyor

Türkiye'nin Akdeniz kıyısındaki Mersin ilinde yer alacak Akkuyu nükleer santral anlaşması 2010'da imzalanmıştı. Proje, dört enerji blokunun (VVER-1200 reaktörler) inşa edilmesini öngörüyor. Her blokun kapasitesi 1,2 GWt. Santralin proje aşaması, inşaatı ve kullanımı Rus şirketler tarafından yapılacak. Örneğin, Rosatom devlet şirketine bağlı olan Atomstroyeksport adlı Rus şirket, inşaat aşamasında faaliyet gösterecek. İnşaatın finansmanı da Rusya tarafından karşılanacak. Projenin maliyeti 22 milyar dolar olarak değerlendiriliyor.

TASS Rus haber ajansına göre Rusya, bu proje için halihazırda 3 milyar ruble harcamış. Birinci blokun faaliyete geçmesi, 2020 yılında planlanmış fakat büyük ihtimalle bir erteleme söz konusu olacaktır. Proje, hukuki zorluklarla karşılaştı ve Türkiye'de gerekli izin belgelerin alınması planlandığından daha üzün süreceği anlaşıldı. Uçak olayından sonra Akkuyu projesi yaptırım listesine girmemişti, fakat finansmanı Rusya tarafından askıya alınmıştı. Rusya devlet duması Enerji Komitesi'nin üyesi Yuriy Lipatov, “2016 federal bütçesinde Akkuyu nükleer santral finansmanı için herhangi bir kaynak öngörülmemiş” şeklinde açıklama yapmıştı.

Şunu da belirtmemiz lazım - Akkuyu nükleer sanal projesi, Rusya'da ciddi kınamalarla karşılaşıyor. Bunun ana nedeni, bu büyüklükteydi bir yurtdışı projesini Rusya'nın tek taraflı olarak finanse etmesi. Akkuyu, orijinal bir plana göre inşa edilmeli –dünyada ilk kez BOO  (build-own-operate, inşa et - sahip çık - kullan) modeli bir nükleer santral projesinde uygulanacak. Rus proje şirketi, planlama aşamasından kullanıma, inşaattan faaliyeti kapatma aşamasına kadar santralin inşaatının tümünü finanse edip gerçekleştirecek. Bundan dolayı şirket, çok fazla risk ve yükümlülük almış oluyor. Aldığı riskler de çok büyük, çünkü inşaat bölgesi jeopolitik olarak sakin bir bölge değil (Suriye sınırına 100 km'den daha az bir mesafede yer alıyor). Enerji sorunları enstitüsünün raporunda Rusya eski enerji bakanı yardımcısı Bulat Nigmatullin, “Bugünkü haliyle Akkuyu nükleer santral projesi ekonomik, finansal ve jeopolitik olarak Rusya için kârlı değildir” diyor.

Yazının tamamını Turkishtime'ın Eylül sayısında okuyabilirsiniz.

Eylül sayısında Rus gazeteci Aleksey Şukin'in Türkiye - Rusya turizm ilişkilerinin ne zaman eski güzel günlerine döneceği ile ilgili derinlikli analizi de bulabilirsiniz.