Yönetim katındaki ‘gazeteciler’
Dijital devrimin bilgi toplumunu kökten değiştirmesinin aynı zamanda üretim ve pazarlama süreçlerine de etkisi büyük oldu. Artık arz zincirinden bahsettiğimizde başarılı şirketler sürecin başlangıcını müşterilerinin beyninde oluşan fikir ve duyguya kadar götürmüş durumda. Peki müşterinin duygusu nasıl hissedilir, daha da önemlisi nasıl yönlendirilir? Bu sorunun cevabını kovalayan şirketler yönetim katında yeni rollerin ortaya çıkmasını tetikledi. Özellikle Chief Content Officer (CCO), yani İçerik Müdürü önemi giderek artan bir pozisyon haline geldi. Lüks tüketimden perakendeye, finans hizmetlerinden otomotiv sektörüne kadar CCO artık dünyada rastlanan bir pozisyon.
CCO’nun çalışma yöntemi başarılı bir gazeteci gibi. Okuyucu/müşterinin ilgisini çekecek bir yandan da marka pozisyonunu düşünerek ona içerik üretecek bir yönetici… Amaç basit, müşteriyi markayla daha güçlü bir iletişime tabi tutmak, çekici ve hatta provokatif içeriklerle müşterileri oyuna davet etmek. Tabii bir CCO’nun elinde bir gazeteciden daha komplike bir data ve analiz imkanı var. CCO’lar içerikler oluşturma aşamasında bir yandan pazarlama departmanından markanın yaratmak istediği algıyı öğrenirken diğer taraftan müşterilerle ilgili dataları CRS kanallarından alabilir. Şirket medya içeriği, içerideki yeteneklerle ya da ajanslar yoluyla oluşturulabilir. İkisinde de CCO’nun rolü giderek büyüyor. Çünkü dijital çağ, hızla yol aldıkça müşterileri markaya çekebilecek içerik de CCO’nun liderliğinden geçiyor.