Zeynep Zorlu: “Startup ekosistemi geride, toparlamak mümkün”
Zorlu Ailesi’nin genç üyesi Zeynep Zorlu, bilgisayar eğitimini bitirdikten sonra kurumsal hayattan sıkılıp TRPE Venture Partners’la startup’lara yatırım yapmaya başladı. Türk girişimcisinin “zehir gibi” olduğunu düşünen Zorlu, kendisini bir “geek” (Teknoloji odaklı yaşayan kişi) olarak tanımlıyor.
Kendini biraz da “geek” olarak tanımlayan Zeynep Zorlu bilgisayar mühendisi. İşletme alanında da eğitim aldı. Mezun olduğunda ise girişimciliğin henüz farkında değildi. Bunu da “Google bile hayatlarımıza yeni yeni girmeye başlamıştı” şeklinde açıklıyor. Kurumsal şirketlerde yer aldıktan sonra 2013 yılında melek yatırımcı olmak üzere bir yolculuğa çıktı. Mentorlarından biri olarak gösterdiği Cengiz Ultav ile birlikte tekno kentleri gezmeye başladığında, ekosistemin gelişmemiş olmasından ya da yanlış yerde yanlış kişilere baktığından aradığı startupı göremediğini söylüyor. Sonra da zaten şu an fon yönetimi ekibinde yer aldığı TRPE Venture Partners ile tanışıyor…
TRPE Venture Partners’ta sizi etkileyen ne oldu? Nasıl parçası olma kararı verdiniz?
TRPE Venture Partners yatırım modeli “company builder”, yani Türkçe’ye “şirket kuran” diye çevirebileceğimiz sistem bana çok mantıklı geldi. Yatırım tezimizde kod yazma becerisi ve kendi şirketini kurma isteği olan üniversiteden yeni çıkmış genç arkadaşlara “fikir, takım ya da iş modelinizin olmasına gerek yok, başvurun” diyoruz. Görüşmeler sonrası girişimci adayları oldukları takdirde biz onları destekleyip şirketleştiriyoruz. Ekosistemin gelişmekte olduğu ülkelerde company builder model iyi çalışıyor. Çünkü bizim girişimci adaylarımızın biraz daha çılgın olması gerekiyor. Amerika’da ya da Avrupa’da girişimci örneklerinde 1 sene çalışmayıp sadece kendini geliştirmeye vakit ayıran gençler var. Fakat bu bizim coğrafyamızda pek mümkün olmuyor. Bizde gençler hemen kurumsal hayata atılıyorlar. Bu sistem sayesinde birlikte çalışma kararı aldığımız gençler şirketleri kurulana kadar geçen süreyi de maaş alarak değerlendiriyorlar.
Bünyenizde 6 farklı şirket bulunuyor. Bu sayıyı artırmayı düşünüyor musunuz? Arayışta mısınız?
Bu sistemde bir seferde 10 tane girişimci adayı arkadaşla çalışmaya başlıyoruz. Sonunda 2 şirket çıkmasını bekliyoruz. Biz bu sürece 3 kez zaten girdik ve bunun sonunda 6 şirket kurduk. En genç şirketimiz olan Creatorden bile 12 kişilik bir şirket. İlk yatırım yaptıklarımızı siz düşünün… Artık bütün şirketlerin ivmesi farklı bir noktada. Sıfırdan bir grup insanla çalışmaya başlamayı düşünmüyoruz. Tüm enerjimizi 6 şirkete yoğunlaştırmış durumdayız. Geri kalan fonumuzu da konvansiyonel şekilde işleteceğiz.
Ekosistemi gözlemlemiş biri olarak sizce ekosistem nasıl evrildi?
Biz de aslında kendi çevremizde sürekli bunları konuşuyoruz. 2013 ile 2017 arasında çok büyük bir fark görüyorum. Ekosistem çok gelişti. Tabii bunda ekosistemi besleyen üniversiteler, kuluçka merkezleri ve hızlandırıcı programlar etkisi çok. Artık bu etkinlikler arı kovanı gibi yerler. Erken evre yatırım yapan yatırım araçları aktifleşti. Melek yatırımcılar arttı. Ve en önemlisi startup kültürü diye adlandırdığımız girişimcilik, üniversitelerde daha popüler oldu. Bir şekilde kendi yolculuklarına çıkmanın yolunu buluyorlar.
Türkiye diğer ekosistemleri takip edebiliyor mu?
Eğri oturup doğru konuşmamız da gerekirse hala California’nın 5-7 sene gerisindeyiz. Bunu çözmenin yolunun da bizim Silikon Vadisi’ne gitmemiz yerine, oradan birilerini buraya getirmenin olduğunu düşünüyorum. Yaratıcı kitlenin çoğunluğu California bölgesinde sıkıştığı gözlemleniyor. Ben demiyorum ki Uber’in bir numaralı adamını getirelim. Fakat 20 kişilik ekibin daha ortalama yerlerinde olan, oranın da tozunu yutmuş kişileri buraya 2-3 senelik eğitimler için getirirsek California’yı daha rahat yakayabileceğimizi düşünüyorum. Usta-çırak ilişkisini yaşatmamız da bu anlamda önemli çünkü biz ne kadar zehir gibi mühendislerle olsak da ekosistem kadar varız. Ekosistem kısıtlı olursa onu aşıp geçemezsiniz. O yüzden yeni ekonominin, startup ekonomisinin gelişmesi gerekiyor. Ürün müdürü, “chief of staff” gibi yeni doğmuş uzmanlık alanlarına kişi yetiştirilmesi gerekiyor.
Röportajın tamamı Turkishtime'ın Ağustos sayısında...