Amerikalı iş insanlarının özellikleri
İşyerinde asker ruhlu olan Amerikalılar, bir kere karar aldılar mı sonuna kadar ilerler ve bir kere yola çıktıktan sonra planlarında fazla değişiklik yapmaktan hoşlanmazlar. Takım ruhunun ön plana çıktığı Asya kültürünün tersine, Amerikan iş dünyasında kişi fikirlerinde ve eylemlerinde tek başına hareket eder ve kendi başarıları/başarısızlıkları ile değerlendirilir.
YAZI KAYRA KAKÇIOĞLU
Geniş yüzölçümüne sahip toprakları ve onlarca farklı etnik çeşitlilikteki geniş nüfusuyla dünyanın en büyük ülkelerinden biri olan Amerika Birleşik Devletleri, 300 milyondan fazla kişinin bir arada yaşadığı çokkültürlü bir mozaik. Son yıllarda üst üste yaşanan ekonomik krizlerde paniğe kapılmak yerine iç yatırımlara ve reshoring'e (üretimi ABD ülke sınırları içerisine geri getirme) yönelen Amerikan iş dünyası, sahip olduğu yatırım yapma cesareti sayesinde ekonominin Avrupa'ya kıyasla daha hızlı toparlanmasında etkili oldu. Amerikan tarzı iş kültürüne baktığımızda ülkenin doğusu ile batısı arasındaki önemli farklılıklar dikkatimizi çeken ilk nokta olur. Doğu sahilleri daha iş odaklı ve kapitalist iken -inovasyon merkezi Silikon Vadisi'ni ayrı tutarsak- batı sahilleri daha casual ve hippy'dir. Kıyılar liberal, orta bölge daha muhafazakardır. Amerika’nın güneyine indiğinizde ise bambaşka bir mentalite dikkatinizi çekecektir. Örneğin, bir projede beraber çalıştığımız Teksaslı arkadaşım zengin ile yoksul Teksaslı arasındaki görsel tek farkı, 'zengin olanın kot pantolonun ütülü olması' şeklinde açıklamıştı. Bunun yanında, okul sınırları içerisinde bile silahla dolaşmayı yasal sayan bazı kanunlar karşısında şaşırmamak ise mümkün değil bu bölgede! Orta batıda ise yüzlerce yıl önce Alman göçmenler tarafından kurulmuş, tarıma yönelik yaşam tarzının kalıntıları bugün bile mevcuttur. Günler erken başlar, sabah saat 11.00'de yenen bir öğle yemeği geç yemek olarak adlandırılır.
Amerikan kültürünün en önemli özelliği; fırsatları değerlendirerek çalışan herkesin başarı ve finansal refaha kavuşacağı inancını yansıtan “Amerikan Rüyasıdır”. Bu anlayış güçlü bir iş etiğinin, ödül temelli bir sistemin ve uzun süreli çalışma saatlerinin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Doğu sahilleri dışında şehir merkezi kavramı Avrupa'dan oldukça farklıdır. İş merkezi, çalışmak içindir, yaşamak için değil. Yaşam ve çalışma alanları net bir şekilde ayrılmıştır. Hatta Wall Street'de bile bu geçerlidir!
Zaman bir servettir
İşyerinde asker ruhlu olan Amerikalılar, bir kere karar aldılar mı sonuna kadar ilerler ve bir kere yola çıktıktan sonra planlarında fazla değişiklik yapmaktan hoşlanmazlar. Bu kültür, hız kazandırmakla birlikte beklenmedik bir sonuçla karşılaştıklarında nasıl tepki vermeleri gerektiğine karar vermek nedeniyle zaman kaybettirmektedir. Zira kolay çözümleri göremeyebilir ya da tercih etmeyebilirler.
Amerikan kültürünün bir diğer özelliği olarak da 'individualism' yani bireyselliği sayabiliriz. Takım ruhunun ön plana çıktığı Asya kültürünün tersine, bu durum gereği kişi fikirlerinde ve eylemlerinde tek başına hareket eder ve kendi başarıları/başarısızlıkları ile değerlendirilir. Kişiler kendi halindedir, kimse kimseyi yargılamaz, garipsemez, bir anlamda ilgilenmez. Hele New York'da sokakta çıplak yürüseniz sadece bir avuç insan size dönüp bakacaktır! Ancak bireylerin kendi başarı ve başarısızlıklarıyla değerlendirilmeleri, takım çalışmasını becerebilmeleri zorunluğunun göz ardı edilmesini gerektirmez. Okul sistemleri içinde takım çalışması hep ön plandadır. Öğrenciler, henüz lise yıllarındayken geleceğin iş hayatına hazırlanır. Sunum becerileri, okulda başarının bir diğer anahtarıdır. Küçük yaştan itibaren, öğrencilerin toplum karşısında konuşma yapabilmesi, kendisini iyi ifade etmesi, tezlerini savunabilmesi beklenir. Zaten Amerikan iş dünyasında takım çalışması ve sunum yeteneğinin yaygın oluşu hemen fark edilir. Bütün üst düzey yöneticiler çok iyi sunum yapar, onların bu konuda kendilerine duydukları güven farkını ses tonlarından hemen anlarsınız.
Bireysel yaklaşımın bir uzantısı olarak sadece kendine bağımlı olma ve fırsatları değerlendirebilme önem taşıyan konulardır. Zaman kavramı da kişinin elindeki bir fırsat olarak görülmektedir. Dolayısıyla zamanı etkin kullanmak, oldukça önem verilen bir konudur. Amerikalılar için “vakit nakittir” ve boşa harcanan zaman onlar için gerçekten boşa harcanan para ile eşdeğerdir. Bu nedenle dakik olmak, Amerikan iş kültürünün önemli bir parçasıdır ve geç kalmak saygısızlık / kabalık olarak addedilir. Toplantı ajandası önceden belirlenir ve saat aralıklarına dakikası dakikasına uyulur.
İş dünyasında iletişim kurarken Amerikalılar direkt iletişim tarzını benimser. İletişimin ilk amacı bilgi ve fikir alışverişidir. Neyin söylendiği ile nasıl söylendiği arasında kuvvetli bir bağ vardır. Bir tartışma esnasında söylenmesi gerekenler doğrudan ve açıkça söylenir. Bu iletişim tarzı nedeni ile Amerikalılar “hayır” demekten ve birini başkalarının önünde eleştirmekten çekinmez. Direkt iletişim, tartışmaların dolaylı yollardan çözümlenmeye çalışıldığı ve kişisel ilişkileri iş dünyasının temeline yerleştiren bizim gibi kültürlerden gelen yabancıları rahatsız edebilir. Bunun yanında iletişim dilinde kullanılan “süper”, “mükemmel”, “harika iş” gibi yüksek enerji yükleyen ve motivasyon artırıcı kelimeler çok dikkat çeker.
Kişisel mesafe diyalogda esastır
Ayrıca, kişiler arasında belirli bir psikolojik ve fiziksel mesafenin korunması önemli bir başka konudur. Dolayısıyla Amerikan iş dünyasında hem vücut dili hem de sözcük seçiminde temkinli olmak önem taşıyor. Aksi durumlar, günümüzde yasal yaptırımlarla sonuçlanabiliyor, ‘taciz’ olarak adlandırılıp dava konusu bile olabiliyor.
Amerika’da dikkatinizi çekebilecek bir diğer özellik ise servis kültürünün ne kadar gelişmiş olduğu. Gittiğiniz her restoranda daima güler yüz ve nezaketle karşılanırsınız. Bahşiş, kültürün önemli bir parçasıdır, zira birçok servis elemanı geçimini bahşişle sağlar. Büyük şehirlerde çoğunluk, üniversite yıllarında servis elemanı olarak çalıştığı için herkesin bu sektörde çalışanlara empatisi vardır. Barda barmene, takside şoföre bahşiş vermek, Avrupalılara genellikle garip gelse de Amerikan kültüründe önem taşır.