AR-GE Yatırım Trendleri ve Analizi

Özel sektörlerdeki Ar-Ge büyümesi reel olarak maalesef negatiftir. Ar-Ge büyümesi büyük oranda Savunma Sanayi firmaları ile sağlanmaktadır. Uluslararası güvenlik, politika konuları nedeniyle Türkiye bir tarafta Savunma Sanayi Ar-Ge’sine devam etmek zorundadır. Ancak, küresel rekabette yer alabilmek için de özel sektör Ar-Ge’sindeki reel küçülmenin önüne geçmek, Ar-Ge yatırımlarının eskiden diğer güçlü sektörleri olan Otomotiv, Beyaz Eşya ve önemi giderek artan Yazılım ve Telekom’a daha fazla yönelmek, mesleki eğitime ve Ar-Ge’ye daha uzun vadeli bakmak ve değerli Ar-Ge mühendislerinin yurtdışına kaybını azaltmak da gerekmektedir.
2021 Ar-Ge yatırımlarında gördüğümüz başlıca unsurları aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:
a) İlk 50 firmanın Ar-Ge yatırım toplamı nominal TL olarak 2020’de %5,5, 2021’de %52,5 artmıştır. Bu dönemlerde ÜFE’nin sırasıyla %25,2 ve %79,9 olduğu düşünüldüğünde Ar-Ge yatırımları reel anlamda aslında küçülmektedir.
b) Bunda firmaların dünya ve ülkemizdeki olumsuz koşullar nedeniyle düşen kâr oranları ve pandeminin olumsuz etkileri de neden olmuştur.
c) Ülkemizdeki Ar-Ge yatırımlarının ekipman bölümü firmalarda çoğunlukla $ planlanıp hesaplanmaktadır.
Bu çerçevede, 2017’de 3,65 civarında olan yıllık ortalama TCMB $/TL ortalama alış kurunun 2019’da ortalama $/TL 5,67’den %23,5 artışla 2020’de $/TL 7,00’e, 2021’de de ortalama %23,5 artışla yıllık ort. $/TL 8,85’e, günlük olarak da 20.12.2021’de $/TL 17.473’e yükseldiği ve 31.12.2021’de $/TL 13,329 olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. İlk 50 firmamızın, özellikle de özel sektör firmalarımızın Ar-Ge yatırımları toplamı döviz bazında ve enflasyondan arındırılmış reel rakamlarda küçülmektedir.
d) Otomotiv, Otomotiv Yan Sanayi, Beyaz Eşya-Tüketici Elektroniği, İlaç gibi özel sektördeki firmalarının Ar-Ge yatırımları toplamı reel olarak küçülmektedir. Bu sektörlerin ilk 50 firma Ar-Ge yatırımları içindeki payı giderek düşmektedir. Bu özel sektörler için ciddi bir alarm durumudur.
e) Devlet teşviklerinin olmasına rağmen Ar-Ge yatırımları büyümekte artık zorlanmaktadır. Sıralamadaki firma değişiklikleri dikkate alınarak, en fazla Ar-Ge yatırımı yapmış ilk 50 firmanın Ar-Ge yatırımları toplamı 2017’deki 6.461 milyon TL’den, %47,2 artışla 2018’de toplam 9.507 milyon TL’ye, %31,7 artışla 2019’da 12.521 milyon TL’ye, 2020’de ise sadece %5,5 artışla 13.214 milyon TL’ye, 2021’de ise %52,5 artışla 20.155 milyon TL’ye ulaşmıştır.
f) İlk 50 firmanın Ar-Ge yatırımları toplamının 2021’de %66,3 gibi çok ciddi bir oranını Savunma Sanayi firmaları oluşturmaktadır. Aselsan, TUSAŞ-TAI, Roketsan, TUSAŞ-TEI ve Havelsan gibi 5 büyük TSK Vakfı firmasının 2021 toplamındaki payı zaten %62,8 gibi çok yüksek bir orandır. 2021’de toplam 6.941,5 milyon TL’lik Ar-Ge büyümesinin %76,9’unu Savunma Sanayi firmaları sağlamıştır. İlk 50 firma Ar-Ge yatırımlarında Savunma Sanayi’nin payı 2017-2021 yıllarında sırasıyla %54,1, %56,3, %62,6, %60,7, %66,3 gibi çok yüksek oranlardır. Hatta ilk 50 firma yatırımının 2017-2021 arasında sırasıyla %50,8, %49,7, %58,2, %55,9, %62,8 gibi çok yüksek bölümünü sadece Aselsan, TUSAŞ, Roketsan, TEİ ve Havelsan gibi TSK Vakfı’nın 5 önemli firması gerçekleştirmiştir.
g) Aselsan’ın Ar-Ge yatırımları 2020’de 381 milyon TL, 2021’de 2.258 milyon TL’lik artışlar ile 2021’de 5.615 milyon TL’ye ulaşmıştır. Son yıllarda Ar-Ge’nin lokomotifi olan Aselsan’ın ülkemiz Ar-Ge büyümesine liderlik etmesinde toplamı 700’ü bulan, bir bölümü ise çığır açan Ar-Ge projelerinin katkısı vardır. Bir bölümüne benim de destek verme şansı elde ettiğim bazı öne çıkan projeleri; Kuantum Radar Sistemleri, GaN ve SiGe çiplerinin yerli üretimi, ARMERKOM Gürültü Radarı, Derin Öğrenme Karar Sistemleri KEMENT veri bağı projesi, KAPLAN bomba imha robotu, ilk yerli MR cihazı çalışmaları, M60T Tank modernizasyonu, nano İHA geliştirme projesi, Grafen Bazlı e-Tekstil, Solunum ve Giyilebilir Sensör Projesi, kimyasal tehditlerin tespitine yönelik akıllı ve esnek gaz sensörleri geliştirilmesi çalışmaları, Doğal Dil İşleme çalışmaları, Biyosensör Geliştirilmesi gibi ileri seviye inovasyon projeleridir. Aselsan’ın ayrıca birkaç farklı koldan Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik, Nükleer Teknolojileri, İleri Malzeme ve Enerji Teknolojileri, Bilgi Yönetimi ve İleri Kumanda Teknolojileri alanında son yıllarda ciddi çalışmalar yaptığını bizzat gözlemledim.
h) Ülkemizdeki Ar-Ge büyümesinin 2. önemli unsuru otomotiv ve onun yan sanayidir. Onun da en önemli 3 firması yakın çalıştığım Ford Otosan, Tofaş ve Mercedes (MBT) firmalarıdır. Ford Otosan 2021’de Rakun Pro 2 ve Pro 3 modeli İnönü Fabirkası’nda üretilecek tam elektrikli motosiklet, Gölcük Fabrikası’ndeki Transit (EV) elektrikli araç üretim ve yatırım çalışmaları, Batarya Montaj Fabrikası, BEV (Tam Elektrikli), Fuel Cell (Yakıt Hücresi) gibi yeni karbonnötr teknolojiler ve Hidrojen Yakıt Hücreleri üzerinde geliştirme çalışmaları, kamyonlar için “Platooning-Otonom Konvoy” projesi, ağır ticari filo CO2 emisyonlarını 2025’te %15 ve 2030’da %15 daha düşürecek karbon ayak izini azaltma ve bu amaçla Termal verimliliği %50’ye çıkaran Ecotorq 12.7L motoru projesi gibi önemli projeleri üretmiştir. Ford Otosan ve Tofaş, son 5 yıl toplamında Savunma Sanayi dışında en yüksek Ar-Ge yatırımı yapan iki firmadır.
i) Tofaş son yıllarda Egea modelinin ailesini yenilemiş, Sedan, Hatchback ve Station Wagon gövde seçeneklerine ek olarak bu aileye Egea Cross(over)’ı ve belirli bir elektrikli sürüş sağlayan Fiat Egea1,5 lt Hibrit’i eklemiştir. Tofaş 2021’de içinde yer aldığı AB araştırma projeleri sayısını 29’a çıkarmıştır. Pandemide C19’a karşı sağlık çalışanlarına yönelik ürünler de geliştiren Tofaş’ın 2018-2019-2020-2021 Ar-Ge yatırımları 269, 355, 575 ve 553 milyon TL gibi yüksek rakamlarda seyretmiştir.
j) Diğer yandan, Ford’un 2021’deki %54’lük ciddi büyümesini hariç tutarsak otomotiv sektörü Ar-Ge toplamları 2019, 2020 ve 2021’de aslında reel olarak küçülmüştür. Halbuki ihracatın lokomotifi olan otomotiv ve yan sanayisi ciddi katma değer, istihdam ve teknolojik gelişim sağladığı için Ar-Ge’de reel büyüme sağlaması ülkemiz için çok önemlidir.
k) Otomotiv sektörü her zaman kendi yan sanayisiyle birlikte geliştiğinden Bosch, Figes, Kordsa, Brisa, Jantsan, Tırsan ve (TOGG’un da tedarikçisi olan) Farplas gibi firmaların da bulunduğu Otomotiv Yan Sanayi’ni Otomotiv sanayindeki gelişmelerin bir parçası olarak düşünmek gerekir.



Dipnotlar*: 2017-2020 yıllarında ilk 50’de olan firmaların Ar-Ge yatırımlarına o yılın toplamında yer verilmiştir. Bu firmaların bir bölümü 2021 yılında ilk 50’de ve dolayısı ile 2021 yılı toplamında yer almamıştır. Örneğin, **: İlaç firmalarında 2020 payına (ilk 50 listesine 2020’de giren, 2021’de giremeyen) Sanofi İlaç ve Turgut İlaç da dahildir.
l) Yakın çalıştığım Arçelik’in SAYEM akıllı ev aletleri ekosistemi, 01.07.2021’de açıklanan Hitachi ortaklı yeni firma için yenilikçi buzdolabı, çamaşır makinası ürünleri üretimi, SafeConsumE tüketici bazlı gıda sorunlarını çözme projesi, UV Bölmeli Buzdolabı, UV Hijyenik Havalandırma Programlı Kurutma Makinesi, Oksi Hijyen Programlı Çamaşır Makinesi, HygieneIntense bulaşık makinesi, Rakun EV Motosiklet motorları Ar-Ge ve C19’a karşı solunum cihazı ortak üretiminde yer aldığı yenilikçi çalışmalarına, ayrıca Vestel’in
ve Almanya’da birçok Ar-Ge projesini ülkemize getiren BSH’ın gayretlerine rağmen Beyaz Eşya sektörü Ar-Ge toplamı da reel anlamda küçülmektedir.
m) Otomotiv ve Beyaz Eşya Ar-Ge’leri reel olarak niçin büyümüyor?: Yukarıda adı geçen firmalar başta olmak üzere birçok Savunma Sanayi, Otomotiv ve Beyaz Eşya firmasının Ar-Ge projelerinde, özellikle de ilk 12 sıradaki firmanın 10’unun Ar-Ge projelerinde yer aldığım için özel sektördeki bu durumun iki temel dinamikten çokça etkilendiğini bizzat gözlemledim.
i. Savunma Sanayi’nin aksine yurt içi ve dışı piyasa daralmalarından direkt etkilenen ve kâr marjları giderek azalan özel sektör firmaları pandeminin olumsuz etkilerini de arttıran bu zorlu durumda Ar-Ge yatırımlarını mecburen azaltabiliyorlar. Bu, ülkemizin teknolojik gelişimi için olumsuz bir gelişmedir.
ii. Özellikle Mercedes-Benz (MBT), MAN ve BSH gibi yabancı ve Ford, Tofaş, O.Renault gibi yarı-yabancı firmaların Ar-Ge projelerinin içinde yer aldığımda gözlemlediğim, bu firmalar başardıkları Ar- Ge projelerinin referansı ve ülkemizin Ar-Ge teşviklerinin katkısı ile artık Avrupa’daki (özellikle Almanya’daki buna dirençli) Genel Merkezleri’ni Ar-Ge ve Ürün Geliştirme projelerini Türkiye’ye kaydırma konusunda artık daha etkililer. Bu ise ülkemiz teknolojisi için hem Türk mühendislerimizi hem de bu firmalardaki yerli-yabancı üst yöneticileri takdir ve onlara teşekkür etmemiz gereken çok olumlu bir gelişmedir. Bu çalışkan ve başarılı ekiplere ve yöneticilerine ülkemiz adına şükran borçluyum. Halbuki Otomotiv, Beyaz ve Elektronik Eşya Ar-Ge’leri geçtiğimiz yıllarda bir çok başka sektör için öncü örnekler oluşturmuştur ve ülkemizin Ar-Ge gelişimi açısından önemlidirler.
n) Tekstil Sektörü: İstihdam ve ihracatımızda çok önemli yeri olmasına ve geçmişin en büyük, son yılların (otomotivden sonra) 2. büyük sektörü olmasına rağmen Tekstil sektöründe özellikle de Teknik Tekstil’de Ar-Ge çok zayıftır. Halbuki özellikle pamuk üretiminde ve boyada su tüketiminin azaltılması ve diğer önemli Sürdürülebilirlik Ar-Ge’si konularında tekstil sektörü dünyada öncü konumdadır. 2020’de ilk 50 firma arasına giren Tekstil firması olmamış, 2021’de ise sadece Mavi Giyim 45., Almaxtex (eski Yeşim Tekstil) 49. sırada yer almıştır. Çünkü ülkemiz tekstil sanayi hala emek yoğundur ve Ar-Ge ile katma değeri yüksek ürünlere yeterince geçememektedir.
o) Turkcell Teknoloji, son 3 yılda hep ilk 6’da yer alıyor artık. Birlikte yaptığımız Ar-Ge çalışmaları ile Çin’deki Ar-Ge merkezinden Avrupa’ya gidebilecek birçok projeyi Ümraniye Ar-Ge merkezine kazandıran Huawei 2020’de 146 milyon TL, 2021’de 270 milyon TL Ar-Ge yatırımı yapmıştır. Huawei ve diğer Uzak Doğu Ar-Ge yatırımlarını ülkemize daha da fazla çekmemiz gelecek yıllar için Türkiye açısından önemli bir strateji hamlesi olacaktır.
p) 4. Sıradaki Turkcell Teknoloji, 14. Türk Telekom, 17. Logo, 21. Netaş, 15. Huawei ve hatta sanayi firmalarındaki yazılım çalışmaları ile ülkemizde yazılım Ar-Ge’si gelişmektedir. Ancak, sektörün gelişim hızı yeterli değildir. Dergimizin daha önceki sayılarında yayımlanan Global Ar-Ge 1000 firma analizlerimde belirttiğim üzere; dünyada en fazla Ar-Ge yatırımı yapan ilk sıralardaki Amazon, Alphabet/Google, Samsung, Huawei, Microsoft gibi devlerin Ar-Ge yatırımlarının önemli bölümü Yapay Zeka (#AI), Metaverse, Sanal Gerçeklik (#VR), Bulut ve Büyük Veri Yönetimi, İş Zekası, Görüntü-Ses işleme gibi alanlarda gerçekleşmektedir. Ülkemizin; katma değeri düşük sektörlerden bu sektörlere daha fazla yönelmesi, ama bunun için de niteliksiz iş gücünün istihdamı, nitelikli mühendislerin de yurt dışına beyin göçü sorunlarını halletmesi gerekmektedir. Ülkemiz sivil sektörlerin bu alanlarında çok geri kalmakta, gelişmeleri ve fırsat trenini bir kez daha kaçırmaktadır.
r) Kadın İstihdamı: Ar-Ge Merkezleri’mizdeki kadın çalışanların tüm Ar-Ge çalışanlarına oranı Deva Holding, Netaş ve Turkcell Teknoloji’de göreceli yüksek, Ar-Ge istihdamının en yüksek olduğu Savunma Sanayi’de ise genellikle %16-%25 aralığındadır. Bu alanda birçok İK ve İstihdam projesi yapan bir kişi olarak firmalarımızın kadın istihdamı artışı için yapabileceği birçok sosyal girişim olanağı olduğunu belirtebilirim.
s) Daha da acısı ülkemizde yetişmiş çok iyi Ar-Ge mühendislerimizin ciddi bir bölümünü kaybetmemizdir. Göçmen politikalarını değiştirerek gelecek yıllarda yazılım, elektronik, Yapay Zekâ ve teknoloji yatırımları için gerekli nitelikli iş gücü açığını özellikle Hindistan ve Türkiye’den sağlama stratejisine geçen Almanya ve Hollanda (başta ASML ve TE firmaları için) özellikle en nitelikli mühendislerimizi işe almak için çaba göstermektedir. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın TÜBİTAK ile birlikte Tersine Beyin Göçü Projesi ile yurt dışından Türkiye’ye geri getirmeye çalıştığı mühendis ve akademisyenlerden çok daha fazlası ülkemizi terk etmektedir. Ama ülkemizde bu daha büyük kayba yeterince odaklanılmamaktadır. Ar-Ge’nin gelişmesinin en önemli temel taşı olan nitelikli mühendis ve akademisyen kaybımıza karşı (canı yanan Aselsan ve TUSAŞ gibi bazı firmalar dışında) bu konuda somut bir adım atan özel kurum ve kamuda henüz ciddi bir reaksiyon göremedim. Halbuki Ar-Ge beyin göçü, haklı olarak önemsediğimiz Bor madenlerindeki katma değerini kaybetmemizden bile çok daha önemlidir.
t) İlaç Sektörü: Stratejik önemi pandemide daha da fazla anlaşılan Sağlık ve İlaç Sektörü Ar-Ge’si ülkemizin stratejik önceliklerinden birisi olmak zorundadır. Ancak, ilk 50 firmanın ilaç sektöründeki yatırımları da reel olarak küçülmektedir.
u) Savunma Sanayi Ar-Ge yatırımlarının dolaylı yollardan teknolojinin ve inovasyon kültürünün gelişmesine ciddi yararları vardır. Ancak, toplumun refahına yansıma oranı sivil sektörlere göre daha düşüktür. Ayrıca, ülkemizdeki Ar-Ge yatırımlarının çoğu aslında Ürün Geliştirme yatırımlarıdır. Savunma Sanayi’nde mühimmata yapılan yatırım ise mühimmatın (örneğin roketin) kullanılması ile tüketilebilmektedir. Özel sektörde elde daha çok teknolojik, sistemsel ve know-how yatırımları kalmaktadır.
v) Ülkemizin gelişebilmesi, “10 Bin Dolar Tuzağı”ndan yukarılara doğru çıkabilmesi için Ar-Ge’lerimizi gerçek Ar-Ge, yani THS 2-5 seviyelerine getirmemiz. Bunun için ise:
- Bir türlü hâlâ istenilen seviyelere gelemeyen üniversitelerin-sanayi iş birliklerinin gelişmesi, yani üniversite hocalarımızın teorik söylemleri bırakıp endüstri içine girmesi, kısa vadeli düşünen iş adamlarımızın Ar-Ge ve üniversite iş birliklerine yakınlaşması,
- Bu bağlamda, Ar-Ge ve bilim ile sanayi arasında olması gereken California Institute of Technology, Argonne Nat. Laboratory (ABD), Korea Institute of Science & Technology (Kore), Fraunhofer Society (Almanya) Chinese Academy of Sciences (Çin), National Center for Scientific Research (Fransa) gibi sanayi için çalışan enstitülerin oluşturulması ve (örneğin TÜBİTAK MAM gibi az sayıdaki mevcutların da) daha işlevselleştirilmesi,
- Ülkemizin geleceği olan hangi sektörlerde uzmanlaşacağının yol planının yapılması (30 yılı aşkındır iş dünyasındayım, önümüzdeki 10 yılda hangi sektörlerden çekileceğiz stratejisini hâlâ göremedim). Halbuki Almanya bunu rekabetin güçleştiği TV’de, tüketici elektroniğinde, Japonya Tekstil’in belli alanlarında bu çekilmeyi 1980’lerde bile yapmıştır,
- Yine üniversiteler ve MYO’ları ile ilgili olarak, ileride iş olanağı sağlamayacak birçok eğitim alanı yerine mühendisliği veya teknikerliği özümsemiş, meslek olarak gören, araştırmacı mezunların yetiştirilmesi ve yurtdışı göç ile kaybetmek yerine daha iyi şartlar sunularak teknoloji gelişimimizde yer verilmesi!
- Tüm bunlar için de ülkemizdeki birçok kurumun günlük ve sürekli strateji değiştirerek değil, en az 3-5 yılı planlayan, stratejik düşünme anlayışına geçmesi gerekmektedir.
y) Diğer yandan, Temel ve Uygulamalı Araştırma seviyelerinde teknoloji geliştirmek dünyanın her ülkesinde zor, masraflı ve başarısızlık riskleri içeren süreçlerdir. Ar-Ge çalışmalarının birçok başka gelişmekte olan ülkede de başlangıçta ürün seviyelerinden başlaması doğaldır ve çoğu durumda kısa dönemde kâr getirmeyebilir. Bu bağlamda, THS 6-9 arasındaki çalışmalar gelişmekte olan birçok ülke tarafından da tercih edilmektedir. Ayrıca, özellikle Yeni Ekonomi’de bazı durumlarda Ar-Ge temelli büyümek yerine İş Modeli İnovasyonu ile başarılı sonuçlar elde eden Starbucks, DHL, Zara, M&S, eBay, ülkemizde de Getir, Yemeksepeti, Sahibinden.com, n11, GittiGidiyor gibi yerel/küresel birçok başarılı yenilikçi firma örneği de vardır. İnovasyonun bu alanlarında da büyümemiz önemlidir.
z) Orta Doğu’daki siyasi belirsizlikler, Azerbeycan, Suriye, Doğu Akdeniz ve diğer bölgelerde askeri gerginliklerin süreceğini düşündüğümüzde Savunma Sanayi’nin önümüzdeki yıllarda da yüksek Ar-Ge yatırımlarına devam etmesini gerektirecektir. Ama ekonominin giderek artan zor ortamına, yükselen enflasyon ve döviz kuru risklerinin de ekleneceği dikkate alındığında bu durum Savunma yatırımları ile ekonomik öncelikler arasında bir açmaz oluşacaktır.
Özetle, 2020-2021’de sivil sektörlerin Ar-Ge yatırımları toplamı reel olarak küçülmüştür. İlk 50 firmanın Ar-Ge toplam büyümesi Savunma Sanayi firmaları, özellikle de 5 büyük TSK Vakfı firması sayesinde olmuştur. Ancak, 2022-2023’te negatif ekonomik ve küresel koşullar nedeniyle Ar-Ge’lerimiz başta sivil sektörlerde, hatta devlet destekli Savunma Sanayi’nde büyümekte ve finanse edilmekte zorlanabileceklerdir. Bu durum da teknolojik gelişmede ve uluslararası rekabette daha da zorlanma olasılığımızı beraberinde getirmektedir.
Ayrıca, ülkemiz nitelikli Mühendis ve Ar-Ge çalışanlarını ülkemizde daha iyi şartlar ile tutmak, bu konuda daha fazla çaba ve proje geliştirmek zorundadır.
YEKTA ÖZCAN ÖZÖZER
İnovasyon ve Dijital Dönüşüm Danışmanı, Eğitimcisi, Yazar