Ar-Ge 250 Araştırması Analisti Yekta Özözer'den Türkiye Ar-Ge Analizi

AR-GE YATIRIMLARI TOPLAMI SON DÖRT YILDIR REEL OLARAK KÜÇÜLÜYOR
Ülkemizdeki Ar-Ge yatırımları savunma sanayi ağırlıklı devam etmekte, diğer birçok sektör ve çok özel sektör firmaları Ar-Ge yatırımları reel anlamda son dört yılda küçülmektedir. Savunma sanayi Ar-Ge’sine jeopolitik nedenlerle devam etmek zorundayız Ancak, küresel rekabette daha önde yer alabilmek için de özel sektör Ar-Ge’sindeki reel küçülmenin önüne geçmemiz, Ar-Ge yatırımları eskiden daha güçlü olan olan otomotiv, beyaz eşyadaki Ar-Ge yatırımlarını yeniden artırmamız şarttır. Ayrıca, Ar-Ge’de dünyadaki önemi giderek artan yazılım ve onun Yapay Zeka (#AI), Makine Öğrenmesi (#ML), Sanal Gerçeklik (#VR), Bulut, Büyük Veri Yönetimi, Siber Güvenlik gibi alt katmanlarına daha fazla yönelmemiz, mesleki eğitime ve Ar-Ge’ye daha uzun vadeli bakmamız ve değerli Ar-Ge mühendislerinin yurt dışına kaybını azaltmamız da zorunludur.
2023 Ar-Ge yatırımlarında gördüğümüz başlıca eğilimleri aşağıdaki başlıklarda özetleyebiliriz: a) Devlet teşviklerinin olmasına rağmen Ar-Ge yatırımları daha gerçekçi enflasyon* rakamları alındığında 2020’den bu yana reel olarak küçülmektedir. İlk 50 firma arasındaki firma değişiklikleri dikkate alındığında, en fazla Ar-Ge yatırımı yapmış ilk 50 firmanın Ar-Ge yatırımları toplamı, 2018’deki 8.932 milyon TL’den, 2019’de %21,0 reel büyüme ile 11.598 milyon TL’ye yükselmiştir. Ancak bu toplam Ar-Ge rakamı 2020’de -%12,0 reel küçülme ile 12.776 milyon TL olmuş,
2021’de -%16,1, 2022’de -%9,1, 2023’te -%6,5 oranlarında reel küçülmeye devam ederek 2023’te 89.880 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. Özetle, Ar-Ge toplam rakamları son dört yıldır reel olarak küçülmektedir. b) Bu gerilemede dünya ve ülkemizdeki olumsuz ekonomik koşullar, yabancı firmaların ülkemize (teşvik harici) yatırımları artık yapmamaları, pandeminin 2020-2021 dönemindeki olumsuz etkileri, 23 Eylül 2023’te alınan yanlış negatif reel faiz kararları ile enflasyon ve ekonominin kontrolden çıkması, bunun da etkisi ile firmaların giderek düşen kâr oranları ve bazı yatırımların yurt dışına yönelmesi neden olmuştur.
c) Son 10 yıldır, en yüksek Ar-Ge yatırımları yapan ilk 50 firmanın Ar-Ge yatırımları toplamının en önemli payını savunma sanayi firmaları oluşturmaktadır ve 2017’de %55,5 olan bu oran 2021, 2022, 2023’te sürekli %65 üzeri gibi çok yüksek seviyelerde seyretmiştir.
d) Savunma sanayi Ar-Ge yatırımlarının en önemli oranını da Aselsan, TUSAŞ-TAI, Roketsan, TUSAŞ-TEI ve Havelsan gibi beş büyük TSK Vakfı firması oluşturmaktadır. Ayrıca bu firmaların Türkiye’nin toplam Ar-Ge yatırımlarındaki payı ve ilk 50 firma Ar-Ge yatırım toplamı içindeki payı giderek artmaktadır: Bu pay 2018’de zaten yüksek olan %52,9’dan da yukarı çıkarak 2021, 2022, 2023’te sırasıyla %64,6, %64,4, %62,8 seviyelerinde seyretmiştir. Bu beş firmanın da Inovasyon ve Ar-Ge danışmanı ve eğitimcisi olduğum için bir çok Ar-Ge ve Teknoloji projesini başarı ile tamamladıklarına bizzat şahit oldum. 2023’te ilk 50 firmanın toplamının sağladığı her 100 TL nominal Ar-Ge yatırım artışının 63.8 TL’sini bu beş firma sağlamıştır. Son yıllarda bu alanda başka bir gelişme daha olmuş, bu beş firma dışındaki seçilmiş bazı özel sektör firmaları da teşvik ile Ar-Ge projelerine yoğun bir şekilde girmişlerdir. Kamuoyunda yoğun Ar-Ge Merkezi desteği aldığı bilinen bu özel savunma sanayi firmalarının bir bölümü 2023’teki yüksek Ar-Ge artışları ile göze çarpmaktadır. Bir bölümü ise anketimize katılmamış, bu nedenle listemizde yer almamışlardır. Beş büyük savunma firması dışına doğru yapılan bu yönelmeler, aşağıda bahsi geçen diğer önemli sivil sektörlerin Ar-Ge kaynaklarının reelde küçülmesi ortamında olmuştur.
e) Ülkemizdeki ihracatın birinci önemli, Ar-Ge büyümesinin ise ikinci önemli unsuru otomotiv sanayidir. Tümü ile yakın çalıştığım otomotiv sektöründeki 3. Ford Otosan 11. Mercedes (MBT), 13. MAN, 14. Tofaş, 22. T.Traktör, 26. Oyak-Renault, 28.. Anadolu Isuzu firmaları hem Ar-Ge ve teknoloji yatırımları, hem de sağladıkları ihracat gelirleri (sektör 2023’teki 30 milyar dolar ihracat ile yine lider oldu) ve istihdam ile ülkemize ciddi fayda sağlamaktadır. Tüm olumsuz şartlara rağmen bu firmaların, Türk ve yabancı yöneticilerinin Ar-Ge ve üretim yatırımlarını ülkemize yönlendirmek için yurt dışında ve içinde ciddi mücadele verdiklerine defalarca bizzat şahit oldum.
f) 2023’te otomotiv sektörü Ar-Ge yatırımlarının ilk 50 firma büyük firma Ar-Ge yatırımları içindeki payının %9,8’den %11,7’ye yükselmesinde en önemli etken 2022’teki Ar-Ge yatırımlarını önce 4.145 milyon TL’den 2023’te 10.540 milyon TL gibi çok yüksek bir seviyeye artıran Ford Otosan’dır. Firmanın Ar-Ge projelerinden bir bölümü: i) Ford Otosan, FMC yöneticilerini Ford’un Craiova/Romanya Fabrikası’nı 2021’de bir JV olan Ford Otosan’a devretmeye ikna etmişler, bu fabrikada yeni nesil tam elektrikli (BEV) Yeni Nesil Courier araçların 4Ç2024’de üretime başlamasını planlamışlardır. ii) Ford Otosan, Ar-Ge projeleri ile ayrıca yine yeni nesil binek araç Puma’yı da geliştirmektedir. iii) 2023’teki ZEV-UP Ar-Ge projesi ile 2024’ten itibaren sürdürülebilir kentsel mobilite için modüler, tasarruflu ve bataryalı e-araçlar geliştirmeye başlamıştır. iv) Firma İnönü Fabrikası’nda üretilmekte olan tam elektrikli motosiklet projesi için de Ar-Ge çalışmaları yapmaktadır. Bunlar dışında Ford Otosan Ar-Ge’de %100 Elektrikli Ford Trucks kamyon Ar-Ge geliştirme, Gölcük Fabrikası’nda 2023 yılının ikinci yarısında başlanan E-Turneo Custom minibüs elektrikli araç üretim ve yatırımları, Batarya Montaj Fabrikası, BEV (Tam Elektrikli), Fuel Cell (Yakıt Hücresi) gibi yeni karbonnötr teknolojiler ve Hidrojen Yakıt Hücreleri üzerinde geliştirme çalışmaları, kamyonlar için “Platooning- Otonom Konvoy” projesi, Dizayn stüdyo, CAVE Lab, araç ve motor HIL laboratuvarları, ağır ticari filo CO2 emisyonlarını 2025’te %15 ve 2030’da %15 daha düşürecek karbon ayak izini azaltma ve bu amaçla termal verimliliği %50’ye çıkaran Ecotorq 12.7L motoru projesi, Hidrojenle çalışacak ilk yakıt hücreli elektrikli (FCEV) projesi ile İnönü Fabrika’da üretilen F - MAX kamyonların ilk yakıt hücreli konsept aracı olması gibi bir çok önemli projeleri yapmaktadır. Avrupa Hafif Ticari Araç (LCV) pazarının zorlandığı bir ortamda yine Türkiye ihracat lideri olan Ford Otosan toplam ihracatını 2022’de 8 milyar dolara, 2023’te 10,2 milyar dolara yükseltmiştir. Türkiye’de yeni nesil kamyon, otobüs üreten, aerodinamik hesaplamaları, iç donanım, iç aydınlatma konseptleri, dokümantasyon, elektrikli konfor sistemleri, kablo demetleri, bağlanabilirlik Ar-Ge projeleri ve “Dijital İkiz” modelleri Türkiye’deki Ar-Ge merkezlerinde geliştiren Mercedes- Benz de (MBT) ülkemizin otomotiv Ar-Ge’sine ve ihracatına yukarıda bahsi geçen otomotiv firmaları gibi ciddi bir katkı sağlamaktadır. Özellikle Mercedes-Benz (MBT), MAN ve BSH gibi yabancı ve Ford, Tofaş, Oyak Renault gibi yarıyabancı firmaların Ar-Ge projelerinin içinde yer aldığımda gözlemlediğim net bir durum var. Bu firmalar başardıkları Ar-Ge projelerinin referansı ve ülkemizdeki Ar-Ge teşviklerinin katkısı ile özellikle Almanya’daki ve Fransa’daki genel merkezlerinde bu Ar-Ge ve Ürün Geliştirme projelerini Türkiye’ye verme konusunda artık daha etkililer. Ülkemizde teknoloji ve istihdam gelişimine katkı sağlayan bu çabaları için hem yetenekli Türk mühendislerimize, hem de bu firmalardaki yerli-yabancı üst yöneticilere takdir ve teşekkürlerimizi sunmamız gerekiyor. Onlara şükran borçluyum.
g) Diğer yandan, Ford Otosan, Türk Traktör, Oyak-Renault ve Anadolu Isuzu gibi Ar-Ge’si 2023’te reel büyümüş firmalar dışındaki otomotiv firmalarının Ar-Ge yatırımları ülkemize yabancı sermayenin gelme tereddütlerinin de etkisi ile 2023’te reel olarak küçülmüşlerdir. Halbuki ihracatın lokomotifi olan otomotiv ve yan sanayisi ciddi katma değer, istihdam ve teknolojik gelişim sağladığı için Ar-Ge’de reel büyüme sağlaması ülkemiz için çok önemlidir. Otomotiv sektörü her zaman kendi yan sanayisiyle birlikte geliştiğinden listede yer alan, çoğu ile sürekli çalıştığım Bosch, Tırsan Treyler, Coşkunöz, Bosch, Odelo, Brisa, Kordsa gibi firmaların da bulunduğu otomotiv yan sanayini otomotiv sanayindeki gelişmelerin bir parçası olarak düşünmek gerekir. Ford Otosan’ın 2022 ve 2023’teki çok yüksek Ar-Ge yatırımlarını hariç tutarsak hem otomotiv, hem de otomotiv yan sanayi sektörleri Ar-Ge toplamları 2020-2023 döneminde aslında reel olarak maalesef küçülmüştür. Bu durum, otomotiv, otomoitv yan sanayi ve Ar-Ge yatırımlarında zorlanan beyaz eşya ve elektronik eşya gibi ülkemizin üretim, istihdam ve ihracatında lokomotif görevi gören dört sektör için de ciddi bir alarm durumudur ve bu kritik sektörlerimizin uluslararası rekabet edebilirliğini olumsuz etkilemektedir.
h) Ülkemizin gelişebilmesi için ISO 500 Teknoloji Yoğunluklarına Göre Katma Değerin Dağılımı Tablosu’nda da gözüken 2023’te %3,6 seviyesine gelen Yüksek Teknoloji ürünü üretim ve ihracatını artırmamız, bunun için de Ar-Ge’lerimizi gerçek Ar-Ge seviyelerine getirmemiz gerekiyor. Ayrıca, WTO Tablo’sunda da görüldüğü üzere, payı düşen Dünya Teknolojik Ürünler ihracatında düşen payımızı (zamanında teknolojiden uzak Vietnam’’ın yaptığı hamlenin bir bölümünü bile yaparak artırmamız gerekiyor.
i) “Ar-Ge yatırımları / Ciro” oranında önemli bir unsur elbetteki firmanın yaptığı Ar-Ge yatırımlarının büyüklüğüdür. Ancak bir diğer önemli unsur da firmanın ve o sektörün iş yapma modelidir. Kârın seri üretime dayalı ölçek ekonomisinden elde edildiği otomotiv, beyaz eşya, elektronik sektörlerinde üretim hacminin yüksek olabilmesi kârlılık için yaşamsaldır ve bu sektörlerde Ar-Ge yatırımlarının ciroya oranı doğası itibariyle daha düşüktür. Elektrikli araçlara (BEV) doğru ani değişim veya Çinli üreticilerin hızlı teknolojik gelişimi ve agresif ihracatları tam da bu nedenle bu ölçek ekonomisi sektörleri için (diğer sektörlere kıyasla) dünyada çok daha öldürücü bir etki yaratmaktadır. Bu nedenle, bu sektörlerde önümüzdeki beş yıl içinde dünya devi bir çok büyük firmanın direkt zarara geçmesini ve el değiştirmesini bekliyorum. Diğer yandan, savunma sanayi, yazılım, hatta Odelo otomotiv aydınlatma gibi ürün bazında geliştirmelerin yoğun olduğu sektörlerde (Türkiye’deki Ürün Geliştirme projelerinin neredeyse tamamı Ar-Ge projesi olarak adlandırıldığı için), Ar-Ge yatırım/ciro oranları bu sektörlerin doğası itibariyle daha yüksektir. 2023’te uçak gibi özel tasarım ağırlıklı ürün üreticisi TUSAŞ/TAI (%49,7), savunma sanayi yazılım firması Havelsan (%37,1), bir ölçüde seri üretimi de olan Aselsan (%26,5), Logo Yazılım (%31,4), Integro Robotik (%44,6), Doğuş Bilgi İşlem (%25,8) gibi “ürüne özel özel tasarım ve mühendislik” firmalarında bu oranın yükseliği Ar-Ge yatırımı yükseliğinin yanı sıra sektörün bu dinamiğinden kaynaklanmaktadır.
j) Tekstil sektörü: İstihdam ve ihracatımızda çok önemli yeri olmasına ve geçmişin en büyük, son yılların (otomotivden sonra) ikinci büyük sektörü olmasına rağmen tekstil sektöründe özellikle de teknik tekstilde Ar-Ge çok zayıftır. Halbuki özellikle pamuk üretiminde ve boyada su tüketiminin azaltılması ve diğer önemli sürdürülebilirlik Ar-Ge’si konularında tekstil sektörü dünyada öncü konumdadır. 2020, 2021, 2022, 2023’te sadece Mavi Giyim, sırasıyla 54, 45, 48, 32. sırada istikrarlı bir şekilde yer almıştır. Çünkü ülkemiz tekstil sanayi Ar-Ge ile katma değeri yüksek ürünlere yeterince geçememektedir, hala emek yoğundur, hatta 2023-2024’te “yüksek enflasyonlu düşük kur” politikası ile bir çok tekstil üreticimiz ya iflas etmiş ya da Mısır gibi Euro bazında daha ucuz iş gücü ülkelerine göçmüşlerdir.
k) Telekom sektörü ve yazılım-bilişim sektörü: Yapay Zekâ ve Veri Bilimi’nin son yıllarda dünya Ar-Ge ve teknoloijik gelişiminde çığır açması ve Devrimsel İnovasyon (Breakthrough Innovation) yaratması ile dünyada bu sektörlere inanılmaz yüksek Ar-Ge yatırımlar yapılmaktadır. Ülkemizde de Turkcell, Türk Telekom, özellikle Huawei, Netaş ve Netaş’tan kopma Net RD gibi Telekom bazlı Ar-Ge yatırımı yapan firmalar ile Siemens, Logo, Doğuş Bilgi İşlem gibi yazılım-bilişim firmalarının ciddi Ar-Ge yatırımları olmasına rağmen, dünyadaki bu hızlı ve dinamik değişimde geri kalmaktayız. Hem bu iki sektörün ve savunma sanayi, havacılık, otomotiv, elektronik, beyaz eşya gibi BT ile çok iç içe sektörlerin genelinde, tekstil sektörü dünyada öncü konumdadır. 2020, 2021, 2022, 2023’te sadece Mavi Giyim, sırasıyla 54, 45, 48, 32. sırada istikrarlı bir şekilde yer almıştır. Çünkü ülkemiz tekstil sanayi Ar-Ge ile katma değeri yüksek ürünlere yeterince geçememektedir, hala emek yoğundur, hatta 2023-2024’te “yüksek enflasyonlu düşük kur” politikası ile bir çok tekstil üreticimiz ya iflas etmiş ya da Mısır gibi Euro bazında daha ucuz iş gücü ülkelerine göçmüşlerdir. hem de Yapay Zekâ (#AI), Makine Öğrenmesi (#ML), Sanal Gerçeklik (#VR), Bulut, Büyük Veri Yönetimi ve Siber Güvenlik gibi alt katmanları özelinde çok daha büyük yapısal ve eğitimsel atılımlar yapmazsak gelecek bir 10 yılı daha şimdiden kaçıracağız. Ülkemizin; katma değeri düşük sektörlerden bu sektörlere daha fazla yönelmesi, ama bunun için de önce planlama yapması, yurt dışıdaki teknolojik gelişmeleri daha çok içselleştirmesi ve bunun için eğitim devrimi yapması, nitelikli iş gücünün istihdamı, (bana göre ülkemizin asıl bekaa sorunu olan) nitelikli mühendislerin ve bilim insanlarının yurt dışına beyin göçü sorunlarını halletmesi gerekmektedir. Ülkemiz sivil sektörlerin bu alanlarında çok geri kalmakta, gelişmeleri ve fırsat trenini bir kez daha kaçırmaktadır.
l) Ar-Ge istihdamı, özellikle de kadın istihdamı artırılabilir: Ar-Ge merkezlerindeki istihdam sayısında, yüksek Ar-Ge yatırım tutarları ile tutarlı olarak en yüksek istihdamı 6.447 kişi ile Aselsan ve 4.898 kişi ile TUSAŞ/TAI sağlamaktadır. Kadın istihdam oranının diğer tüm iş alanlarında olduğu gibi Ar-Ge yükseltmemiz sadece sürdürülebilirlik ve eşit haklar açısından değil, aynı zamanda yapılan işlerin/projelerin kalitesinin, bölümler arası iletişimin ve çözümlerin artması açısından da gerekli. Bu nedenle bu amaçla da bir çok firmada kadının istihdamını artırma projesi başlattık. Bir bölümünde kadın istihdamı artışına benim de destek verdiğim, ilk 50 firma arasında Ar-Ge merkezlerimizdeki kadın çalışanların tüm Ar-Ge çalışanlarına oranı en yüksek firmaların sıralaması: Ar-Ge istihdamının en yüksek olduğu savunma sanayinde ise genellikle %16-29 aralığındadır. Bu alanda birçok İK, Ar-Ge ve istihdam projesi yapan bir kişi olarak firmalarımızın kadın istihdamı artışı için yapabileceği birçok sosyal girişim ve üniversiteler ile işbirliği olanağı olduğunu belirtebilirim. Ar-Ge çalışanı istihdamının en yoğun olduğu savunma sanayi başta olmak üzere, Ar-Ge’de kadın personel sayısının daha da fazla artırılması gerekmektedir.
m) 2023 yılında da ülkemizde yetişmiş çok iyi Ar-Ge mühendislerimizin ciddi bir bölümünü kaybetmeye devam ettik. Göçmen politikalarını değiştirerek gelecek yıllarda yazılım, elektronik, Yapay Zekâ ve teknoloji yatırımları için gerekli nitelikli iş gücü açığını özellikle Hindistan ve Türkiye’den sağlama stratejisine geçen Almanya ve Hollanda (başta ASML ve TE firmaları için) özellikle en nitelikli mühendislerimizi işe almak için çaba göstermektedir. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın TÜBİTAK ile birlikte “Tersine Beyin Göçü Projesi” ile yurt dışından Türkiye’ye geri getirmeye çalıştığı mühendis ve akademisyenlerden çok daha fazlası ülkemizi terk etmektedir. Ama ülkemizde bu daha büyük kayba yeterince odaklanılmamaktadır. Ar-Ge’nin gelişmesinin en önemli temel taşı olan nitelikli mühendis ve akademisyen kaybımıza karşı (canı yanan birkaç firma dışında) bu konuda somut bir adım atan özel kurum ve kamuda icraate yönelik henüz sonuç alıcı ciddi bir koordinasyon göremedim. Halbuki asıl beka sorunlarından birisi yurt dışına Ar-Ge ve bilim insanı beyin göçüdür.
n) İlaç sektörü: Stratejik önemi pandemide daha da fazla anlaşılan sağlık ve ilaç sektörü Ar-Ge’si ülkemizin stratejik önceliklerinden birisi olmak zorundadır. Ancak, ilk 50 firmanın ilaç sektöründeki yatırımları da dünya liglerinde bize yer verecek kadar yeterli bir büyüme sağlamamaktadır. Bu sektörde Ar-Ge yatırımlarının en istikrarlı şekilde artırması, “Ar-Ge Yatırımı / Ciro” oranını yüksek tutması ve uzun yıllardır Ar-Ge personelinin %66’sını kadın çalışanlardan oluşturması nedenleri ile Deva Holding ayrı bir övgüyü de hak etmektedir.
o) Savunma sanayi Ar-Ge yatırımlarının dolaylı yollardan teknolojinin ve inovasyon kültürünün gelişmesine ciddi yararları vardır. Ancak, toplumun refahına yansıma oranı sivil sektörlere göre daha düşüktür. Ayrıca, ülkemizdeki Ar-Ge yatırımlarının çoğu aslında Ürün Geliştirme yatırımlarıdır. Savunma sanayinde mühimmata yapılan yatırım ise mühimmatın (örneğin roketin) kullanılması ile tüketilebilmektedir. Özel sektörde elde daha çok teknolojik, sistemsel ve know-how yatırımları kalmaktadır.
SONUÇ: 2020-2023 arasındaki son dört yılda özellikle sivil sektörlerin Ar-Ge yatırımları toplamı reel olarak küçülmüştür. İlk 50 firmanın Ar-Ge toplam yatırımları savunma sanayi firmaları, özellikle de beş büyük TSK Vakfı firması sayesinde belirli bir seviyede tutulabilmişse de toplamda reel olarak küçülmüştür. 2024-2025’te de “düşük kur-yüksek enflasyon” ile zorlanan ihracat sektörleri, negatif ekonomik ve küresel koşullar nedeniyle Ar-Ge’lerimiz başta sivil sektörlerde, hatta devlet destekli savunma sanayinde büyümekte ve finanse edilmekte zorlanabileceklerdir. Bu durum da teknolojik gelişmede ve uluslararası rekabette daha da zorlanma olasılığımızı beraberinde getirmektedir. Ayrıca, ülkemiz nitelikli mühendis ve Ar-Ge çalışanlarını daha iyi şartlar ile ülkemizde tutmak, bu konuda daha fazla çaba ve proje geliştirmek, dünya genelinde payımızın düştüğü, katma değeri daha yüksek bilgi ve iletişim teknolojileri Ar-Ge yatırımlarımlarına ve ihracatına yönelmek zorundadır.
YEKTA ÖZCAN ÖZÖZER
İnovasyon ve Dijital Dönüşüm Danışmanı, Eğitimcisi, Yazar
yekta.ozozer@surekligelisim.com.tr