T.C. Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat; ''Son 20 Yılda AR-GE ve İnovasyona Büyük Yatırımlar Yapıldı''

Ülkemiz, son yıllarda ön plana çıkan genç ve dinamik beşerî kaynağı, önceki yıllardan daha fazla ayakları yere basan sanayi alt yapısı ve yenilikçi-rekabetçi-güçlü ekonomik çerçevesi ile Türkiye Yüzyılı’nın oluşturacağı yeni vizyonla yeni küresel bir ticari merkez olacaktır.
Ülkemizin, dünya ekonomi sahnesindeki rolünü daha da güçlendirmek ve uluslararası alanda etkin bir oyuncu olmasını sağlamak adına Ar-Ge ve tasarım faaliyetleri ve bu faaliyetler sonucunda ortaya çıkan yenilikçi ve yüksek teknolojili ürün ihracatının ekonomimize sağladığı katkının önemi yadsınamaz bir gerçektir. Türkiye’nin yüksek teknolojili ve katma değerli ürünlerdeki marka değerini artırarak uluslararası arenada daha fazla talep oluşturma hedefi, aynı zamanda ülkemizin dünya ekonomisindeki etkinliğini artırma yolunda atılan kararlı adımların ve iradenin de bir yansıması niteliğindedir. Yüksek teknolojili ihracatımızı çeşitlendirmek adına belirlediğimiz bu hedefleri gerçekleştirmek için Ar-Ge ve inovasyona dayalı faaliyetlerin desteklenmesi büyük önem taşımaktadır. Bu çabalar, hiç şüphesiz Türkiye’nin dünya pazarlarında daha etkili bir rol üstlenmesine ve sürdürülebilir bir büyüme hızı yakalamasına olanak sağlayacaktır. “Türkiye Yüzyılı”nın gerektirdiği dinamizmle, yüksek teknolojili ürünlerdeki marka değerini artırma hedefiyle, uluslararası ticaret sahnesinde daha etkili ve rekabetçi bir konuma gelme vizyonumuz bizim en önemli önceliklerimizdendir.
Türkiye’nin özellikle son 20 yılda Ar-Ge ve İnovasyon faaliyetlerine yaptığı yatırım bu konuya verilen ehemmiyetin göstergesidir. Bütçe, merkez sayısı, personel sayısı ve harcamaların milli gelire oranı bakımından önemli artışlarla Ar-Gr ve İnovasyon alanında ciddi kazanımlar elde edilmiştir.
Son yıllarda; ülkemizde Ar-Ge harcamalarının GSYH’ye payı 1,32 seviyesine yükselmiş olmasına rağmen yine de bu oran oldukça genç ve dinamik bir nüfusa sahip olan ülkemiz potansiyelini yansıtmamaktadır. İhracatta ürün başına ortalama kg değerini 1,6 dolara yükselten Türkiye, küresel ihracattan aldığı payı ise yüzde 1,06’ya taşımış durumdadır. Dünya Ticaret Örgütü’ne göre dünyanın en fazla ihracat yapan ülkeler sıralamasında 30. sırada yer alan Türkiye’nin ihracatta orta vadeli kg değeri hedefi ise 2,5 dolar seviyesidir. Hiç şüphesiz ihraç edilen ürünlerin birim değerini artırmanın yolu ise yüksek teknoloji, inovasyon, Ar-Ge, tasarım ve markalaşmadan geçmektedir. Bu hedef doğrultusunda daha teknoloji yoğun ve katma değerli üretime yönelen ülkemiz Ar- Ge yatırımlarını hızla artırmaktadır.
Küresel ticaret ortamı çeşitli küresel olayların cereyan etmesiyle belirli kırılmalar yaşayabilmektedir. 21’inci yüzyıl küresel ticareti; 2008 krizi, Covid-19 pandemisi ve Rusya-Ukrayna Savaşı ile kırılmalar yaşayarak kendine yeni çözümler bulma yoluna gitmiştir. Pandemiyle birlikte başlayan süreç, yeni dinamiklerin ticaret sahnesine çıkmasına sebep olmuş ve yaşanan kısıtlamalarla küresel ticaretin seyrini de değiştirmiştir. Bu değişimin etkisi ise, 2008 yılındaki küresel resesyona nazaran, pandeminin getirmiş olduğu etkilerin daha etkili olacağı yönünde kendini göstermektedir. Böylesine bir ticaret ortamının oluşmasının en temel nedenlerinin arasında ise belirsizlik ortamının varlığı, tedarik süreçlerinin sekteye uğraması ve sosyal etkileşim imkanlarının kısıtlanması kendini belirgin bir şekilde göstermektedir ki önemli bir arz şoku oluşmuştur.
Böylelikle oluşan arz şoku, pandemi nedeniyle ülkelerin aldığı tedbirlerden kaynaklanmaktadır. Özellikle de pandemi dönemi itibarıyla geleneksel tedarik zincirinin geçmişe oranla daha esnek bir kimlik kazanmasıyla, ülkeler küresel ticaret konusunda yenilikçi teknoloji ve Ar-Ge faaliyetlerine büyük önem vermiştir.
Bunun yanında, küreselleşmenin etkisiyle artan karşılık bağımlılığın olduğu bir küresel ticaret ortamında Rusya-Ukrayna Savaşının enerji-gıda tedarikindeki aksamalara neden olduğu görülmektedir. Bu olumsuz gelişmelere rağmen Türkiye ekonomisi meydana gelen şoklara güçlü bir büyüme ve ihracat yükselişi ile cevap vermiştir. Pandemi ve savaş ortamının yaratmış olduğu belirsizliğin hâkim olduğu ekonomik ortamda Türkiye’nin ihracat rakamlarının artması küresel ölçekte Türk ticaretinin rekabet kabiliyetine vurgu yapmaktadır ve oluşabilecek muhtemel şoklara karşı direncinin arttığının bir göstergesi olarak görülebilir.
Böylesine bir ortamının ekonomik, mali ve ticari etkilerinin azaltılması adına teknoloji, inovasyon ve Ar-Ge girişimlerinin büyük bir öneminin olduğunu vurgulamak gerekir. Pandemi dönemi itibarıyla geleneksel tedarik zincirinin geçmişe oranla daha esnek bir kimlik kazanmasıyla, ülkeler küresel ticaret konusunda yenilikçi teknoloji ve araştırma-geliştirme faaliyetlerine büyük önem vermiştir. Bu bağlamda, küresel ölçekte AR-GE harcamalarının GSYİH içindeki payının sürekli bir artış eğilimde olduğu görülebilmektedir. 2007 yılında bu oran yüzde 1,9 iken 2020 yılında yüzde 2,5’e yükselmiştir. Bunun yanında, Ar-Ge faaliyetlerinin ticari çıktılarının en başında gelen yüksek teknolojili ürünlerin küresel ihracattan aldığı pay yüzde 20 dolaylarında seyretmektedir.
21’inci yüzyılda küresel siyaset ve ekonomide bir değişim yaşanmaktadır. Bu yüzyılın dikkate değer argümanlarının başında çok boyutlu ekonomik ilişkiler ağı gelmektedir. Daha açık bir ifade ile ekonomi bir yanda yeşil ekonomi dinamikleri ile meşgulken diğer yanda da yapay zekâ gibi yenilikçi teknolojilerin ekonomiye adaptasyonu büyük bir önem arz etmektedir. Böylesine bir değişimin arifesinde olan ülke ekonomileri için belirli boyutlarda riskler olduğu gibi fırsatların da bulunduğu unutulmamalıdır.
Ülkelerin Ar-Ge ve inovasyon bağlamındaki girişimleri küresel ticari rekabetçiliğin sağlanabilmesi adına büyük bir öneme haizdir. Bu girişimlerin en değerli çıktılarının başında ise ülkelerin küresel ticaretteki konumlarını güçlendirmesi, verimliliklerinin arttırılması ve ihracat odaklı ticaretin ön plana çıkması gelmektedir. Ayrıca son yıllarda yenilikçi teknolojiler, yeşil ekonomi ve teknolojik dönüşüm unsurlarının entegrasyonunun temel alındığı stratejiler üretilmesinin Ar-Ge yatırımları ile desteklenmesi ülkelerin birincil gündem maddesi olagelmiştir.
Ülkemizdeki ticaretin olumlu anlamda geliştiğini görmek mümkündür. Küresel ticarette yaşanan 2 trilyon dolarlık düşüşe rağmen ülkemiz ihracatını 2023 yılında da artırmayı sürdürmüş, bu yılı 255,5 milyar dolar mal ve 99,9 milyar dolar hizmet ihracatı rakamıyla tamamlamıştır. Son dönemde ticari ve ekonomik ilişkilerimizin geliştiği Ortadoğu bölgesine ihracatımız yüzde 2,2 artışla 46,2 milyar dolara yükselmiştir. Benzer şekilde Türk Cumhuriyetlerine ihracatımız 10,2 milyar dolarla tarihi rekorunu aşarak 2023’te yüzde 26,9 artmıştır. İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyesi ülkelere (57 ülkeye) ihracatımız 67,3 milyar dolarla 2023 yılında yeni rekora imza atmıştır. Ülkemizin AB-27 ülkelerine ihracatı geçen yıla göre yüzde 1,2 artarak 2023’te 104,3 milyar dolara ulaşmıştır. Bu başarıların en önemli etkenlerinin başında ise 2002 yılında 31.855 olan ihracatçı firma sayımızın, 2023 yılında yüzde 339 artarak 139.830’a yükselmesi gelmektedir. Ayrıca, 2023 yılında ilk kez ihracat yapan firma sayısı 38 bin 574 olurken, bu firmaların toplam ihracata katkıları 6,6 milyar dolar seviyelerine kadar çıkmıştır.
Ülkemizin GSYİH içinde Ar-Ge harcamalarının payı, araştırmacı ve patent başvurusu sayısındaki artışa ek olarak son yıllarda bir gelişim eğilimi içindedir. Türkiye’nin Ar-Ge harcamalarının GSYH’ye oranı 2022’de yüzde 1,32’ye yükselerek cumhuriyet tarihinin üçüncü en yüksek seviyesine ulaşmıştır. 2022 yılında, Ar-Ge harcamalarının yüzde 61,4’ü şirket temelli, yüzde 33,8’i akademik kökenli ve yüzde 4,8’i ise kamu kökenlidir. Ar-Ge harcamalarının 2022 yılında yüzde 50,2’si mali ve mali olmayan şirketler tarafından finanse edilirken genel bütçe, Ar-Ge harcamalarının yüzde 32,8’ini, yükseköğretim yüzde 15,7’sini, yurt dışı kaynaklar yüzde 1,3’ünü ve diğer yurt içi kaynaklar yaklaşık olarak yüzde 0,02’sini finanse etmiştir. Ülkemizde Ar-Ge’ye yapılan yatırımlar yenilikçi teknolojilerin ve inovasyon girişimlerinin temelini oluşturmaktadır. Ar-Ge merkezilerinin yüzde 32’si İstanbul’da, yüzde 11’i Ankara’da ve yüzde 10’u ise Kocaeli’nde yer almaktadır. 2023 yılı itibarıyla ülkemizde 1.294 Ar-Ge ve 325 tasarım merkezi bulunmakta olup Ar-Ge merkezilerinin faaliyetleri sonucunda 35.636 patent alınmıştır.
İmalat sanayinde Ar-Ge faaliyeti yürüten girişimler teknoloji düzeylerine göre sınıflandırıldığında, 2022 senesinde imalat sanayinde meydana gelen 72 milyar 311 milyon TL Ar-Ge harcamasının yüzde 49,1’inin yüksek teknoloji faaliyetinde yer edinen girişimler tarafınca gerçekleştirildiği görülmüştür. Bu oran 2015 senesinde yüzde 35,1 idi. İmalat sanayindeki toplam Ar-Ge harcamasının yüzde 37,3’ü orta yüksek teknoloji faaliyetindeki girişimler, yüzde 9,4’ü orta düşük teknoloji faaliyetindeki girişimler ve yüzde 4,3’ü düşük teknoloji faaliyetindeki girişimler tarafınca yapılmıştır.
Ar-Ge harcaması 2022 yılında bir önceki yıla göre 96 milyar 932 milyon TL artarak 198 milyar 670 milyon TL’ye yükselmiştir.
Kaynak Ar-Ge 250 Araştıması
https://turkishtimedergi.com/arge250/