İkinci Ulusal Blokzincir Çalıştayı Ardından…
Tübitak Bilgem tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen “Dijital Kimlik” temalı Ulusal Blokzincir Çalıştayını geride bıraktık.
Çalıştay, her geçen gün yıkıcı etki yaratma beklentisi yükselen Blokzincir teknolojisinin Türkiye ekosisteminin oluşabilmesi için önemli bir etkinlik olarak hafızalarımızda yer edecek.
Bu yılki çalıştayın da teması olan dijital kimlik; Blokzincir ekosistemini oluşturacak, uygulamalar, ağlar ve platformların temel bir gereksinimi. Zira dijital yaşamın ve dijital ekonominin yapı taşlarından birisi olması beklenen Blokzincir tabanlı sistemlerde kimlik doğrulama en önemli olguların başında geliyor.
Geleneksel kimlik doğrulama yöntemlerinin verimsizliğinden kaynaklanan kimlik hırsızlığı, sistemden saklanma gibi olumsuzluklar, özellikle Türkiye gibi güvenliğin her zaman ön planda tutulması gereksinimi olan ülkeler için ciddi riskleri de bünyesinde barındırmaya devam ediyor.
Gerek ticari ve gerekse de sosyal yaşamda, mahremiyeti en ön planda tutan, gerçek ve tüzel kişilerin kendi kimliği ile ilişkili tüm verileri kendi kontrolüne bırakırken kimlik doğrulamasını da güvenilir ve kesin bir şekilde yapabilen sistemler için Blokzincir teknolojisi kullanımı hiç olmadığı kadar umut vadediyor.
Çalıştayda da örneklerini gördüğümüz, genellikle Hyperledger Indy üzerinde geliştirilen Dağıtık Dijital Kimlik (DDI – Distributed Digital Identity) uygulamaları bugün için kullanılabilecek çözümler olarak ön plana çıkıyor.
Profesyonel yaşantısının önemli bir bölümünü kimlik sahteciliği üzerindeki çalışmalar ile geçirmiş birisi olarak, hangi platform veya teknoloji ile geliştirilirse geliştirilsin, gerçek anlamda bir kimlik doğrulaması için dijital kimliğin mutlak surette her işlemde biyometrik bir doğrulama ile eşleştirilmesinin olmazsa olmaz olduğunun hatırda tutulması gerektiğinin altını çizmekte fayda görüyorum.
Dijital kimlik uygulamalarının iki farklı temelde ilerlemesi de yine Blokzincir ekosisteminin sağlıklı bir şekilde oluşturulabilmesi için başka bir gereksinim. Bugün dijital kimlik genellikle gerçek kişilerin kimliklerinin doğrulanması temeline -haklı olarak- odaklanıyor olsa da kurumsal dijital kimlik de bir o kadar önemli. Bunun nedeni; gerçek kişilerin dijital kimliklerinin tüzel kişilikler ile ilişkilendirilemediği veya tüzel kişiliklere ait bir dijital kimlik oluşturulamadığı durumlarda ticari yaşamda gerçekleşecek dijital etkileşimlerin doğrulanabilmesinde yaşanacak zorluklar. Şirketler arasında yapılacak işlemleri belirleyen akıllı sözleşmeler, Blokzincir ağları veya platformları üzerinde yapılan kurumsal işlemlerin doğrulanabilmesi ve güven unsurunun yaratılabilmesi, kurumsal dijital kimlik ile doğrudan ilişkili.
Blokzincir Türkiye Platformu (BCTR), gerek gerçek ve gerekse de kurumsal dijital kimlik alanlarındaki gereksinimlerin ve standartların belirlenebilmesi ve örnek uygulamaların hayata geçirilebilmesi için tüm paydaşlar ile birlikte geniş katılımlı çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor.
Bu noktada Avrupa Birliği için hazırlanan Blokzincir raporunda da vurgu yapıldığı üzere, hiçbir teknolojinin, altyapı standartları, kullanım politikaları ve ülke dışına da genişlediğinde kullanımı kısıtlamayacak yasal düzenlemelerin yapılmadan başarılı ve etkin sonuçlar üretmesi beklenmemesi gerektiğinin tüm paydaşlar tarafından dikkate alınması gerektiğini belirtmek gerekiyor.
Bu çerçevede Blokzincir – KVKK ilişkisi ile ilgili standart ve düzenlemeler, hangi verinin hangi koşullarda hangi fiziki sınırlar içerisinde kalacağının belirlenmesi, Blokzincir ağlarının birbirleri ve yurtdışı ağları ile veri alışverişi yapabilmesi için gerekli olan standart ve teknolojilerin belirlenmesi, kişisel ve kurumsal dijital kimlik uygulamalarının hangi standartlarda olması gerektiğini belirlenmesi konuları, önümüzdeki süreçte öncelikli gündem maddeleri olarak öne çıkıyor.
Cüneyt YETGİN, Ph.D. c.
Chain & Chain Technologies Ltd. Kurucu Ortağı
ATEZ Yazılım Teknolojileri A.Ş. Genel Müdürü