Kişisel verilerin korunması kanunu araştırma sektörünü nasıl etkileyecek?
Kişisel verilerin korunması kanunu, 7 Nisan 2016 tarihli resmi gazetede yayımlanarak yasalaştı. Kanuna göre, kişisel veriler ilgili kişinin açık rızası olmadıkça işlenemeyecek. Peki, kişisel verilerin en çok kullanıldığı sektörlerin başında gelen araştırma sektörü bu yasadan nasıl etkilenecek?
Kişinin yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı, kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilgi ‘’kişisel veri’’ olarak adlandırılıyor.
Yeni yasada kişisel veri: Kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi olarak tanımlanıyor. Özel nitelikli kişisel verinin tanımı daha net. Kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verileri özel nitelikli bilgi olarak geçiyor. Kişisel verilerin korunması başta özel hayatın gizliliği olmak üzere kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin korunması için çok önemli.
Kişisel verilerin toplanması ve işlenmesinde ilk koşul ilgili kişiyi bilgilendirmek ve onun açık rızasını almak!
Araştırma şirketi Barem’in Kurucu Başkanı Pervin Olgun kişisel verilerin korunması kanunu ile birlikte araştırma sektörüne, işlerin yasaya uygun olarak yapılmasını kontrol edecek, garanti altına alacak ve bu konunun sorumluluğu devralacak bir ‘’Veri Sorumlusu’’nun gireceğini söylüyor.
Olgun ayrıca bazı istisnaları olsa da hem kişisel verilerin, hem de özel nitelikli kişisel verilerin toplanması ve işlenmesinde ilk koşulun ilgili kişiyi bilgilendirmek ve onun açık rızasını almak olduğunu vurguluyor ve ekliyor: “Yasa bu konuda veri sorumlusuna veya onun yetkilendirdiği kişiye görev veriyor. Görüşülen kişinin veri toplayan firma, görevli, verinin işlenme amaçları gibi konularda bilgilendirilmesi gerekiyor. Aynı zamanda bu kişilerin verdikleri bilgiler üzerinde; diledikleri zaman silinmesini istemeye kadar varan hakları var. Kişisel verilerimizi sorgulayan her türlü çalışmada, kurallara uygulamayanlar, yasaya karşı zor durumda kalacağı için gösterilen özen biraz daha artacak.”
Araştırma şirketlerinin ellerinde var olan verileri anonimleştirerek saklaması gerekiyor
Kişisel verinin işlenmesinin yasaya aykırı bir durum olmadığının altını çizen Pervin Olgun, araştırma şirketlerinin asıl işinin veriyi toplamak ve işlemek olduğunu, bundan dolayı da geçmişte işledikleri verileri bu yeni yasa kapsamında da işlemeye devam edeceklerini belirtiyor.
Olgun, “Yeni yasanın istisnalar bölümünde “Kişisel verilerin resmi istatistik ile anonim hâle getirilmek suretiyle araştırma, planlama ve istatistik gibi amaçlarla işlenmesi” de var. BAREM olarak biz ve ESOMAR kodlarına uygun olarak çalışan birçok araştırma şirketi için yapılması gereken çok fazla şey yok aslında. Ancak yasadaki bir çok konu sonraki düzenlemelere bırakılmış durumda. Durumumuz bu düzenlemeler sonrasında daha netleşecek. Kanunlar geçmişe dönük işlemez, bu nedenle geçmişte bu yasaya uymadan işlenmiş veriler için bir uygulama yapılacağını düşünmüyorum, ancak elimizde var olan veriyi artık anonimleştirerek saklamamız gerekiyor. Özet olarak; yeni yasaya göre araştırma için bilgi toplarken hep yaptığımız gibi kişinin rızasını alacağız, veriyi anonimleştirerek saklayacağız, veriyi her zamanki gibi anonim şekilde paylaşacağız ve bir veri sorumlusu atayacağız” dedi.