Serdar Urçar yazdı... Yeni dönemde kimler kazanacak?
Serdar Urçar
Mentor ve Melek Yatırımcı
KİMLER KAZANACAK?
Beni çok etkileyen iş kitaplarından biri “Farklılaş Ya Da Yok Ol” adlı eserdi. Bugün o kitap yeniden yazılsa eminim başlığı ‘ya dijital dönüşümün liderlerinden ol ya da yok ol’ olurdu.
İçinde bulunduğumuz yıllara damgasını vuran ana faktörlerden bir tanesi hiç şüphesiz hızını ve şiddetini her geçen gün artıran değişim olgusu. Bu değişimin bir süredir en önemli tetikleyicisi de teknoloji. Dolayısı ile değişime ayak uydurmak için teknolojik araç ve gereçleri kullanmaktan, yani moda tabiri ile dijital şirket olmaktan başka çare yok. Bu hem bireyler, hem şirketler, hem de devletler için daha önce hiç olmadığı kadar geçerli ve hayati. Bu yazının ana konusu hem yayınlandığı mecra, hem de benim kişisel deneyimim gereği şirketlerin değişimine ya da çağın gereklilikleri ile ifade edersek dijital dönüşümlerine odaklı olacak.
Uzunca bir zaman önce okuduğum ve beni çok etkileyen iş kitaplarından biri “Farklılaş Ya Da Yok Ol” adlı eserdi. Bugün o kitap yeniden yazılsa eminim başlığı ‘ya dijital dönüşümün liderlerinden ol ya da yok ol’ olurdu. Tabii buradan yanlış bir sonuç çıkarılmasına sebep olmak da istemiyorum. Teknoloji kullanımı ya da dijitalleşme bir ana amaç değil, olmazsa olmaz bir araç. Sonuç itibari ile yine kültür, organizasyon, iş modeli, pazara gidiş biçimi ve iş süreçlerinin dönüşümünden bahsediyoruz. Ama buradaki hassa nokta şu ki bunu artık 21. yüzyıl teknolojisinin bize sunduğu olanakları kullanmadan rekabetçi bir şekilde yapmak, başarmak olanaksız.
Kendi iş deneyimim bana iş hayatındaki en ölümcül hatalardan birinin stratejik değişim hamlelerinde geç kalmak, yükselen dalgayı kaçırmak olduğunu çok açık bir biçimde öğretti. Dolayısı ile bilinen iş yapma modelleri ve süreçleri ile devam eden, değişim ve dijital dönüşüm konularını gündemine almayan şirketlerin uzun vadeli başarı için ölümcül bir risk aldığını söyleyebilirim. Öte yandan bu gerçeği gören birçok şirkette dijital dönüşüm programları yönetim kurullarının en önemli öncelikleri arasında yer alıyor. Sürdürülebilir başarının peşinde olan bu şirketler yıkıcı olabilecek değişime ayak uydurabilmek için kendi dijital dönüşümleri üzerine kafa yoruyor, bunun için iç yapılar kuruyor, dış akıldan ve farklı deneyimlerden yararlanmaya çalışıyorlar.
Gitgide daha çok karşılaşmaya başladığım “Dijital Lider” kavramı liderlik kabiliyetleri ile dijital kapasitesini doğru şekilde birleştirebilen şirketleri tanımlıyor. Yani hem yeteneğe, vizyona ve stratejik kapasiteye, hem de doğru dijital altyapı ve üstyapıya yatırım yapmaya ihtiyaç var. Bu durumda her patron ve üst düzey yöneticinin kendine sorması gereken soru bence net: Ben zamanın ruhuna uyup, kendi sektörümün, ülkemin dijital liderlerinden biri olmak istiyor muyum, bunun için yapmam gerekenlere hazır mıyım, ayırmam gereken kaynakları ayırabilecek miyim? Görünen o ki bu sorunun yanıtı, orta ve uzun vadede kimlerin kazanacağını belirleyecek.