Serdar Urçar'ın kaleminden... Startup'ların dijital dönüşüme dört katkısı
Bugün ülkemizdeki startup ekosistemine baktığımızda kurumların sıkıntılarını çözecek, zengin bir bulut bazlı yerel çözüm portföyünün oluşmuş olduğunu görebiliyoruz.
Bugün artık dijitalleşme belli bir boyuta ulaşmış her şirketin ajandasında çok önemli bir yer tutuyor. Şirketler nasıl dijital şirketlere dönüşebilecekleri üzerine kafa yoruyor, bu konuda doğru bir strateji ve aksiyon planına sahip olmak için harıl harıl çalışıyor. Bu dönüşümün en riskli yanlarından birini, şirket ne kadar büyük olursa olsun, değişimi tamamen iç kaynaklarla hayata geçirmenin zorluğu oluşturuyor. İşte bu yüzden dijtalleşme çabası içerisindeki bir şirketin etrafında muhakkak bir startup ekosistemi barındırması ve bir startup işbirliği stratejisine sahip olması gerekiyor.
Startup’ların, kurumların dijital dönüşümünde aşağıdaki konularda bir katalizör rolü oynayabileceğine inanıyor ve bu durumu yaşadığım dijital dönüşüm yolculuğu deneyimlerinde gözlemliyorum:
1. Hız ve Esneklik- Bugün ülkemizdeki startup ekosistemine baktığımızda kurumların sıkıntılarını çözecek, zengin bir bulut bazlı yerel çözüm portföyünün oluşmuş olduğunu görebiliyoruz. Mesela görüntülü mülakat ve değerlendirme, mobil işgücü yönetimi, 360 derece çalışan ve yönetici değerlendirmesi, satış noktası denetimi alanlarında ciddi kurumsal müşteriler tarafından tercih edilen kapsamlı yerel çözümler bulunuyor. Bu çözümler, şirket içi geliştirmeye göre, hem ciddi bir hız, hem de esneklik sağlıyorlar. İçeride geliştirilecek sürenin örneğin üçte birinde sisteme entegre olup, kullanım miktarına göre kapasitelerini çok daha hızlı artırıp, azaltabiliyorlar.
2. Yenilikçilik ve Yaratıcılık Kapasitesi- Yeni ve yaratıcı fikirlerin ortaya çıkabilmesi ve daha önemlisi hayata geçebilmesi her şirketin üst yönetiminin en öncelikli hedefleri arasında yer alıyor. Bu konuda eğitimler, çalıştaylar, şirket içi fikir yarışmalar birbirini takip ediyor. Her ne kadar içeride bu kapasiteyi artırmaya çalışsanız da, istediğiniz seviyeye gelmeniz çok uzun süre alabiliyor. İşte startup’lar ve yenilkçi, yaratıcı kadroları burada devreye giriyor. Çalışan gücünün bir uzantısı olarak, hem yenilikçiliği artırıyor, hem de ortaya konan çözümlerle dijitalleşme için gereken kültürel değişimi tetikliyorlar. İçeride yaratmakta zorlandığınız bir yeni fikri dışarıdan alıp uyguladığınızda, bu içeride de bir takım yeni fikirlerin artan bir hızda ve oranda ortaya çıkmasına yol açabiliyor.
3. Verimlilik ve Maliyet Optimizasyonu- Özellikle ‘kullandıkça öde’ metodu ve daha uygun maliyetlerle geliştirilmiş, yeni ve çevik mimariye sahip yazılım çözümleri ile maliyetler ciddi aşağıya inebiliyor ve nakit akışına daha uygun bir şekilde zamana yayılabiliyor. Bir yandan da, bazı çözümlerin startup ekosistemi üzerinden sağlanması ile şirket içi teknoloji kaynakları daha stratejik projelere odaklanıyor ve kaynaklar daha verimli kullanılabiliyor. Yeni çözümler genellikle sezgisel tasarımla geliştirildiği için daha az kullanıcı eğitimi gerekiyor ve geleneksel çözümlerde bütçeye yük bindiren bakım ve destek maliyetleri çok azalabiliyor.
4. Yeni İş Alanı ve Stratejik Ortaklık Fırsatları- Belli bir konuda tedarikçi ve müşteri şeklinde başlayan ilişki, bazı durumlarda bambaşka bir yolculuğun başlangıcı olabiliyor. Kurumsal yapıya çözüm sağlayan startup’ın iş modeli, şirket için yeni bir iş birimi ve yeni bir iş alanı anlamına gelebiliyor. Bu durumda ya küçük bir yatırımla, startup’la olan ilişki güçlendirilebiliyor, ya da belki münhasır bir ilişki ile, işbirliği çok daha stratejik noktaya taşınabiliyor. Bundan sonraki adımlarda, belki ortaklaşa yeni bir iş alanına kaymak, hatta beraberce yeni bir girişime kalkışmak da mümkün olabiliyor.
Sonuç olarak dijitalleşme çabasında ciddi olan her kurumun bir startup yaklaşımına sahip olması, net bir başarı faktörü olarak ortaya çıkıyor.