COVID-19 şoku yeşil ve adil bir geçiş için tarihi bir fırsat sunuyor

COVID-19 krizi çok fazla sayıda insanın hayatını kaybetmesine neden oldu ve daha önce benzeri görülmemiş boyutlarda bir ekonomik yıkımı tetikledi. Bununla birlikte, krize karşı uygulamaya konulan müdahaleler, iklim değişikliği ve çevresel bozunum ile ilgili giderek büyüyen tehdit ile başa çıkabilmemize imkan tanıyacak bir yeniden inşa fırsatı da sunuyor.
Artık iklime karşı harekete geçmemek bir seçenek değil Küresel olarak, son yedi yıllık dönem şimdiye kadar kaydedilen en sıcak dönmem oldu ve atmosferdeki ısı tutan karbon dioksit konsantrasyonu yakın zamanda rekor derecede yüksek seviyelere ulaştı. Artan sıcaklıklar büyüme, istikrar ve yolsuzlukla mücadele için temel bir tehdit oluşturmaktadır ve bu sebeple iklim değişikliği artık sadece çevresel bir sorun olmaktan çıkmış ve ekonomik bir sorun haline de gelmiştir.
Dolayısıyla, Dünya Bankası-IMF Bahar Toplantıları sırasında, pandemi sonrası toparlanma sürecinin yeşil (yani karbon nötr) ve adil (yani insan merkezli ve kapsayıcı) bir geçiş süreci için kaldıraç olarak nasıl kullanılabileceğini tartışmak için yaptığımız daveti Avrupa ve Orta Asya bölgesinden bu kadar çok sayıda maliye ve ekonomi bakanının kabul ettiğini görmek sevindiriciydi.
Avrupa ve Orta Asya bölgesinde iklim zorlukları kemikleşmiş durumdadır. Bölge dünyanın en karbon yoğun 20 ekonomisinden 10’una ev sahipliği yapmaktadır. Bu arada, doğal kaynaklar– hava, su ve ormanlar– sürdürülemez oranlarda tükenmektedir. Avrupa’da her 8 ölümden biri kirliliğe bağlanabilirken, Batı Balkanlar’da her 4 ölümden 1’i kirliliğe bağlıdır.
Gerçekler çıplak bir şekilde ortada ve acil bir şekilde harekete geçmek gerekiyor. Maliye Bakanları ülkelerin kasalarının anahtarını ellerinde bulundurduklarından dolayı benzersiz bir rol oynayabilirler ve bir yandan gelecek nesillerin refahını korurken aynı zamanda düşük karbonlu kalkınmaya geçişi hızlandırmak için çok çeşitli mali politikalar ve araçlar kullanabilirler. Karbon vergileri, fosil yakıt sübvansiyonlarının azaltılması, yeşil enerjiye yapılan yatırımlar ve iklim bütçeleme stratejileri; büyüme, istihdam, vergi gelirleri ve gezegenin korunması için faydalıdır.
Kolay bir çözüm yok. Bölgedeki tüm ülkelerin farklı ekonomik ve sosyal bağlamları yönetmeleri gerektiğinden dolayı, yeşil geçiş için herkese uyan tek bir yaklaşım yoktur. COVID-19 pandemisinin insan hayatı ve geçim kaynakları üzerindeki etkileri ve hükümetleri karşı karşıya bıraktığı önemli mali kısıtlar sadece zorlukları daha da ağırlaştırıyor.
Bu zorlu bağlam göz önüne alındığında, iklim eyleminin bölge bakanları için en önemli öncelik olduğunu duymaktan büyük memnuniyet duydum. Avrupa Yeşil Mutabakatı, ekonomik toparlanmayı iklim, çevre ve sosyal kapsayıcılık için dönüştürücü eylemlerin gerçekleştirilmesinde bir kaldıraç olarak kullanmanın bir öncüsü durumundadır ve etkileri Avrupa Birliği (AB) sınırlarının çok ötesinde bile hissedilmektedir. Gerçekten de, yeşil bir toparlanma sürecine dönük iddialı girişimler bölge genelinde devam etmektedir. Bunlardan birkaçı aşağıda sıralanmaktadır:
- Bölgedeki birçok ülke, ekonomik toparlanmaya yönelik uyguladıkları programları, bir yandan karbon emisyonlarının en büyük iki kaynağını ele alırken aynı zamanda kısa vadede iş imkanları sunabilen ve kapsayıcılığı destekleyen enerji açısından verimli konut ve sürdürülebilir ulaşımı teşvik etmek için de kullanmaktadır.
- Hükümetler 2015 Paris Anlaşması kapsamında iklim eylemi ile ilgili giderek daha iddialı hale gelen ulusal olarak belirlenmiş katkıları (NDC) desteklemek için yenilenebilir enerjiye yaptıkları yatırımları arttırmaktadırlar. Bu yöndeki çabalar enerji depolama ve hidrojen gibi ileri teknolojileri araştırmaya yönelik programları da içermektedir.
- Bölgedeki bazı ülkeler aynı zamanda ekonomik toparlanma programlarını, istihdam yoğun ve doğa tabanlı çözümler dahil olmak üzere iklim dayanıklılığını güçlendirmek için de kullanmaktadırlar.
- Bölgedeki hükümetler ayrıca yeşil dönüşümü desteklemek için özel sektör finansmanını devreye sokacak bir ortam yaratmak için de çalışmalar yapmaktadırlar.
Bizlerin Dünya Bankası’nda müşterilerimizin AB Yeşil Mutabakatının sunduğu fırsatlardan faydalanmalarına ve Paris Anlaşması kapsamındaki daha geniş kapsamlı taahhütlerini karşılamalarına yardımcı olmak amacıyla kaynaklarımızı harekete geçirerek bu tarihi anı yakalamak amacıyla çabalarımızı katladığımız bir dönemde bu taahhütler oldukça cesaret vericidir.
Zaten halihazırda gelişmekte olan ülkelere en fazla iklim finansmanı sağlayan kuruluş olan Dünya Bankası Grubu’nun Başkanı David Malpass tarafından “artan iklim değişikliği tehlikeleri” ile mücadele için açıklanan yeni iddialı hedeflerimiz oldukça iyi bir zamanlama ile duyurulmuştur. Önümüzdeki beş yıllık dönemde, yatırımlarımız kapsamında sağladığımız finansmanın yüzde 35'i gelişmekte olan ülkelerin iklim faydalarının desteklenmesine harcanacaktır. İklim finansmanımız, sera gazı emisyonlarını ve etkilerini azaltmak için “hafifletme” çabalarında ve ülkelerin olumsuz iklim etkilerine hazırlanmalarına yardımcı olmak için “uyum” çabaları doğrultusunda kullanılacaktır. Bunun için ikinci önemli bir hedef daha belirledik: önümüzdeki beş yıllık dönemde toplam iklim finansmanımızın en az yüzde 50'si adaptasyon yatırımlarını destekleyecek.
Belirlediğimiz bu büyük taahhütler, müşterilerimizi yeşil ve adil bir geçişe yönelik çabalarında desteklemek için büyük çözümlerle bir araya getirilmiştir. Avrupa ve Orta Asya bölgesinde;
- Ulusal olarak belirlenmiş katkı (NDC) beyanlarının hazırlanmasını ve uygulanmasını desteklemek için yeni Ülke İklim ve Kalkınma Raporlarının (CCDR'ler) yayınlanması da dahil olmak üzere güçlü bir analitik temel oluşturacağız. Ayrıca, iklim ve çevre üzerine yenilikçi analitik çalışmaları bölge çapında yaygınlaştırmaya devam edeceğiz ve yeşil geçişi makro-mali ve yoksulluk değerlendirmeleri de dahil olmak üzere tüm temel analitik çalışmalarımıza giderek daha fazla entegre ediyoruz.
- Ülkeleri iklim eylemlerini hızlandırmaya yönelik temel politika reformlarını ve kurumsal reformları gerçekleştirme çabalarında desteklemek için yenilikçi ve sonuç odaklı kredilendirme uygulamalarımızı yaygınlaştırılıyoruz.
- Bölge genelinde, yeşil dönüşümün adil bir dönüşüm olmasını sağlamak amacıyla, sosyal sonuçların yönetilmesi de dahil olmak üzere kömürden uzaklaşma için sağlanacak desteği önemli ölçüde arttırmaya kararlıyız.
Gidişatı değiştirmek için çok önemli bir fırsat ile karşı karşıyayız ve iklim değişikliğinin yarattığı ortak tehdidi ortadan kaldırmak ve yeşil, dayanıklı ve kapsayıcı bir kalkınma yoluna girmek için Avrupa ve orta Asya bölgesindeki ortaklarımız ile işbirliği yapmayı sabırsızlıkla bekliyorum.
ANNA BJERDE
Anna Bjerde 1 Mayıs 2020 tarihi itibariyle Dünya Bankası’nın Avrupa ve Orta Asya bölgesinden sorumlu Başkan Yardımcısı olarak göreve başladı.
Anna Bjerde bu görevi kapsamında Dünya Bankası’nın bölgedeki stratejik, analitik, operasyonel ve bilgi çalışmalarına liderlik edecek. Anna Bjerde yeni görevi öncesinde Dünya Bankası’nın Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde Strateji ve Operasyonlar Direktörü olarak görev yapmaktaydı. Daha öncesinde ise Banka’nın altı bölgesinin tümünde sürdürülebilir kalkınmaya ilişkin stratejilerini, kredilerini ve analitik çalışmalarını yönetiyordu. Ayrıca 2014-15 yıllarında Avrupa ve Orta Asya bölgesinden sorumlu Başkan Yardımcısı vekili olarak görev yaptı.
Afrika, Orta Doğu, Avrupa ve Orta Asya, Latin Amerika ve Karayipler, Doğu Asya ve Güney Asya bölgelerinde kalkınma alanında 25 yıldan uzun bir çalışma deneyimine sahip olan Anna Bjerde ekonomik kalkınma alanında tanınmış bir liderdir ve kapsayıcı büyüme ve sürdürülebilir kalkınma konuları ile özellikle ilgilenmektedir.
Anna, büyük ve yerel işgüçlerinin ve ülke ofislerinin yönetilmesi ve güçlü ikili ve çok taraflı ortalıkların geliştirilmesi konularında deneyim sahibi bir lider ve yöneticidir. Anna Bjerde Stockholm Üniversitesi’nde İşletme ve Ekonomi alanında yüksek lisans eğitimi almıştır.