Rusya’nın Ukrayna’yı İşgali ve Yaşam Maliyeti Krizi, Avrupa ve Orta Asya Bölgesinin Yükselen Ekonomilerinde Büyüme Beklentilerini Sönükleştiriyor
Dünya Bankası’nın Avrupa ve Orta Asya (ECA) bölgesi için hazırladığı, bugün yayınlanan ECA Ekonomik Güncelleme Raporuna göre, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin devam eden yansımaları, inatçı bir şekilde devam eden yüksek enflasyon ve sıkılaşan finansal koşullar sebebiyle bölgede ekonomik faaliyetin bu yıl durgun seyretmesi bekleniyor.
2023 yılı için daha önce yüzde 0,1 olarak tahmin edilen bölgesel hasıla artışının, şu anda yüzde 1,4 gibi çok daha iyi bir oranda gerçekleşeceği öngörülmektedir. Her ne kadar derin bir durgunluk içerisinde olsa da, 2023 yılı için beklenen bu olumlu ekonomik faaliyet, Rusya ekonomisindeki daralmada gözlenen gevşemeyi ve Ukrayna’nın görünümündeki iyileşmeyi yansıtmaktadır. Enflasyonun düşmesi, iç talebin toparlanması ve dış ortamın iyileşmesi ile birlikte, bölgesel büyüme hızının 2024-2025 yıllarında ortalama yüzde 2,7’ye çıkması beklenmektedir.
Özellikle gıda ve enerji olmak üzere, tüketici fiyatlarında yaşanan sert artışlar, Avrupa ve Orta Asya bölgesindeki yükselen piyasalarda ve gelişmekte olan ekonomilerde (EMDE) medyan yıllık enflasyonun 2022 sonlarında yüzde 15,9’a çıkmasına yol açmıştır. Bu 20 yıldan uzun bir süredir kaydedilen en yüksek orandır ve dünyanın tüm gelişmekte olan bölgeleri arasındaki en yüksek enflasyon oranıdır. 2021 yılında yükselmeye başlamadan önce Avrupa ve Orta Asya bölgesindeki EMDE ülkelerinde ortalama enflasyon yüzde 4’ün altındaydı.
Görünüm halen oldukça belirsizdir. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin sebep olduğu savaşın tırmanması, gıda ve enerji fiyatlarının artmaya devam etmesi, küresel olarak veya bölgede faiz artışlarının hızlanması veya bölgeye sermaye akışlarının ani bir şekilde tersine dönmesi durumunda, 2023 yılındaki büyüme daha da zayıf gerçekleşebilir. Bazı gelişmiş ekonomilerde bankacılık alanında yaşanan mevcut gelişmelerin büyüme üzerinde yayılma etkileri olabilir.
Rusya’nın ülkeyi işgal ettiği 2022 yılında yaşanan yüzde 29,2’lik sarsıcı daralmanın ardından Ukrayna ekonomisinin bu yıl yüzde 0,5 büyümesi beklenmektedir. İşgal sonucunda Ukrayna’nın yaşadığı ekonomik hasarın boyutları çok büyük olmakla birlikte, Ukrayna’nın Karadeniz limanlarının yeniden açılmasının ve tahıl ticaretinin yeniden başlamasının yanında önemli seviyelerdeki donör desteği bu yıl ekonomik faaliyeti desteklemektedir. Dünya Bankası’nın son tahminlerine göre, Ukrayna’da yeniden inşa ve iyileştirme çabalarının maliyeti, Ukrayna’nın 2021 yılındaki savaş öncesi ekonomisinin büyüklüğünün iki katının üzerine, 411 milyar ABD dolarına çıkmıştır.
Türkiye 6 Şubat 2023 tarihinde iki yıkıcı deprem yaşamıştır ve bu depremler Dünya Bankası’nın tahminlerine göre yaklaşık 34,2 milyar ABD$ veya ülkenin 2021 GSYH’sının yüzde 4’ü kadar bir doğrudan hasara yol açmıştır. Tüm iyileştirme ve yeniden inşa çalışmalarının gerçek maliyeti, doğrudan hasarın iki katı kadar olabilir. Son depremlerin etkisi ile birlikte, devletin devam eden yeniden inşa çalışmaları için hanehalklarına ve yatırımlara sağladığı destek sayesinde, büyüme oranının 2023 yılında yüzde 3,2 olması, 2024-2025 yıllarında ise ortalama yüzde 4,2’e çıkması beklenmektedir.
Yavaş büyümenin ve yüksek enflasyonun hakim olduğu bir arka plan üzerine hazırlanan rapor, bölgedeki yaşam maliyeti krizi üzerinde odaklanarak, yüksek enflasyonun insanların yaşam standartlarına etkilerinin incelendiği özel bir bölüm de içermektedir.
Dünya Bankası’nın Avrupa ve Orta Asya Bölgesi Baş Ekonomisti Ivailo Izvorski rapor ile ilgili olarak yaptığı açıklamada şunları vurguladı: “Enflasyon insanların reel gelirlerini aşındırmaktadır ve yüksek enflasyon nüfusun en yoksul kesimlerini en zengin kesimlere göre çok daha kötü etkilemektedir. Kırılgan grupları daha iyi korumaya ve ekonomik büyümeyi teşvik etmeye yönelik politikaların, enflasyonun farklı gelir düzeyleri arasındaki değişen etkilerini dikkate alması ve yüksek fiyatların en yoksul gruplar üzerindeki gerçek maliyetlerini ölçmek için daha hassas göstergelerin kullanılması gerekmektedir.”
Bölge genelinde hükümetler yaşam maliyeti krizine sosyal yardımlar ve sübvansiyonlar ile müdahale etmiştir. Sübvansiyonlar arasında enerji fiyat artışlarına karşı uygulanan moratoryumlar, toplu taşıma ücretlerinin düşürülmesi ve hanehalkları ve işletmeler için elektrik ve doğal gaz fiyatlarına tavan uygulanması yer almıştır.
Bununla birlikte, raporda yer alan analizler, yaşam maliyeti krizinin yükünün eşit olmayan bir şekilde dağıldığını ortaya koymaktadır. Enflasyonun, nüfusun en yoksul yüzde 10’luk dilimi için en zengin yüzde 10’luk kesim ile karşılaştırıldığında iki puan daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bu fark Moldova, Karadağ ve Kuzey Makedonya gibi bazı ülkelerde 5 puanı aşmaktadır.
Rapora göre, hanehalklarının karşı karşıya olduğu farklı enflasyon oranlarını hesaba katmayan politikaların, bir yandan kırılgan gruplara yetersiz destek sağlanmasına yol açarken, aynı zamanda verimsizlik ve etkisizlik ile sonuçlanması muhtemeldir. En yoksul kesimler için gerçek yaşam maliyetini daha doğru bir şekilde tespit edebilmek için, enflasyon ölçümünde standart tüketici fiyatları endeksinin (TÜFE) ötesine geçilmesi tavsiye edilmektedir. Bu, daha iyi büyüme ve yoksulluğu azaltma politikaları tasarlayabilmek için temel bir gerekliliktir.