AR-GE 250 DIGIT 250 EN-VERIM 100


Emre Alkin: Büyümeyi değil, kalkınmayı hedeflemeliyiz

Turkishtime Dergi

Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin, üç çeyrek üst üste daralan ekonominin toparlanabilmesi için Türkiye'nin “büyümeyi değil, kalkınmayı” hedeflemesi gerektiğini söyledi. Alkin, canlanma için ihracatçı sektörlerin desteklenmesini önerdi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre Türkiye ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde yüzde 1.5 oranında daraldı. Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) verilerini değerlendirirken hangi matematik metodu kullanılırsa kullanılsın Türkiye ekonomisinin üç çeyrek üst üste daraldığını belirterek “Dolayısıyla hastalığın teşhisini doğru koymak ona göre de tedaviyi belirlemek lazım” dedi.

“Problem konjonktürel değil yapısal”

Nisan-Haziran döneminde kamu harcamaları yükselmiş, ihracat yüksek performans göstermiş olmasına rağmen Türkiye ekonomisinin bir çeyrek daha daraldığına dikkat çeken Prof. Dr. Emre Alkin, “Bu durum, problemin konjonktürel olmaktan çok yapısal bir karakter taşıdığını net şekilde gösteriyor. Dolayısıyla ortadaki ciddi meseleyi ‘mevsimsellikten arındırılmış rakamlar’ ile basitleştirmek veya olumlu göstermeye çalışmak bizi büyük bir yanlışa götürür” diye konuştu.

Faiz kararı üzerinde etkili olacak

Prof. Dr. Emre Alkin, ikinci çeyrekteki negatif büyüme verisinin ekonomi yönetiminin alacağı kararlar üzerinde de etkisi olacağını ifade ederek şöyle dedi:
“Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun faiz oranlarına ilişkin karar alırken yüzde 1.5’lik daralma verisi ile yarın (3 Eylül 2019) açıklanacak enflasyon rakamı arasında kalacağını şimdiden görebiliyorum. Merkez Bankası mecburen bir seçim yapacak, maliye politikasından ekonomiye destek gelmediğini gördüğü için henüz düşmeye başlamamış olan enflasyona rağmen fonlama maliyetini düşürecek bir hamle yapmaya çalışacaktır.”

“Merkez Bankası tehlikenin farkında”

Kimi yorumcuların negatif büyümenin geleceğe yönelik olumsuz etkilerini küçümser yaklaşımlar sergilediğine dikkat çeken Alkin “Her ne kadar istatistikle uğraştığı halde ekonominin temel kavramlarına pek fazla dikkat etmeyen uzmanlar negatif büyümenin tehlikesini küçük göstermeye çalışsalar da Merkez Bankası’nın elindeki veri ve analiz seti sayesinde söz konusu tehlikenin farkında olduğunu tahmin ediyorum” dedi.

Yıllık büyüme sıfıra yakın

“Eğilim anketleri ve endeksler yardımıyla bu çeyrekte negatif bir büyüme çıkacağını hepimiz tahmin ediyorduk” diyen Prof. Dr. Emre Alkin, her şeye rağmen Türkiye’nin yıl sonu itibariyle hâlâ yüzde sıfırın etrafında dönecek bir büyüme oranı yakalama imkanına sahip olduğunu söyledi. Bunun için Ekim, Kasım ve Aralık aylarında bugüne kadarki desteklerden daha farklı adımlar atılması gerektiğini fade eden Alkin “Ancak ben 2020 yılının kurtarılması için çaba harcanmasını daha doğru buluyorum” diye konuştu.

“İhracatçı sektörler desteklenmeli”

Prof. Dr. Emre Alkin, Türkiye’nin halen, kredi büyümesi yoluyla tüketim harcamalarından daha fazla vergi toplamayı hedefleyen ve doğru olmayan bir maliye politikası uyguladığını savundu. KDV iadeleri ve yatırım indirimlerinin mükelleflere ödenmediğini kaydeden Alkin, ihracatçıya şu ana kadar verilen desteklerin üzerine yeni destekler verilmesi gerektiğini savundu.

“İnşaatla istikrarlı büyünemez”

İhracatçı kesimin böylesi kötü dönemlerde ülke ekonomisine önemli katkılar sunduğunu ve bunun rakamlardan da göründüğünü ifade eden Prof. Dr. Emre Alkin, “Şapkamızı önümüze koyup düşünmeliyiz. Uygulanan büyüme modeli demodedir. İnşaatla kalkınamayacağımız belliydi ama istikrarlı büyümenin de inşaatla olmayacağının anlaşılmış olduğunu umuyorum” ifadelerini kullandı.

"Büyüme değil kalkınma hedeflensin”

Prof. Dr. Emre Alkin, durgunluktan çıkıp istikrarlı bir ekonomik büyüme yakalanması için neler yapılması gerektiği sorusuna şu karşılığı verdi:
“Aslında ben en baştan beri hep tekrar ediyorum. Adalet, eğitim ve özgürlükler konusunda adımların atılmadığı, kalkınmayı değil büyümeyi hedefleyen ekonomi politikalarının uygulandığı bir yerde darboğaz olur. Yapısal reformların önemini daha nasıl anlatabiliriz bilemiyorum.”