Maden sektörü 'ticaret savaşı'nın gölgesinde
Amerika ile Çin arasında yaşanan ticari ve siyasi gerginlik Türk maden ihracatını düşürdü.
Maden ihracatında yaşanan düşüşün Çin kaynaklı olduğunu söyleyen İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Başkanı Aydın Dinçer, “Çin, Türkiye’deki metalik madenler, endüstriyel hammaddeler ve doğaltaşta en büyük alıcı. Türkiye ihracatının yüzde 40’ını Çin’e yapıyor. Maden ihracatının yarısı doğaltaş. Amerika ile Çin arasında yaşanan ticaret savaşı Çin’de sanayi ve inşaat sektöründe daralmalara neden oldu. Bu da maden ihracatımızda düşüşe neden oldu. Toplamda yüzde 3 olan düşüş, doğaltaş ihracatında ise yüzde 15 seviyesinde gerçekleşti.
“Doğal taş madeninde ilk 3’teyiz”
200 milyar dolarlık maden pazarından Türkiye’nin yüzde 1’lik pay aldığını kaydeden Dinçer, doğal taş ihracatında ise Türkiye’nin madeninde ilk üçte olduğunu söyledi. Türkiye’nin doğaltaş ihracatını artırma potansiyelinin olduğunu ifade eden Dinçer, “Bunun için rezervlerimizi hızlı şekilde işletip bürokratik süreçleri biraz daha kısaltarak üretimi çoğaltmalıyız” diye konuştu. Türkiye’de madenlerin öneminin yeni yeni anlaşıldığını bildiren Dinçer şöyle devam etti; “Diğer madenlerden kömür ve altın özelinde de Türkiye’de rezervler var. Kömür ve altında Türkiye ithalat da yapıyor. 5 milyar dolara yakın kömür ithalatı yapıyoruz. Olan rezervler varken ithalat yapmamızın nedeni rezervlerin değerlendirilememesi. Her maden rezervimiz muhteşem diyemeyiz ama en azından 2-3 katına yükseltilebilir.”
Madenciliğe kullandırılan kredi oranı yüzde 1
Madencilik sektörünün yüzde 98’inin KOBİ’lerden oluştuğunu vurgulayan Dinçer, “Ancak Türkiye’deki kullandırılan kredilerin yüzde 1’i madencilik sektörüne kullandırılmakta. Bunun nedeni de bankaların madencilik sektörünü riskli görmesi” diye konuştu. “ Madenciler teminat göstererek üretim yapıyor” diyen Dinçer şöyle devam etti: “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından kurulan Ulusal Maden Kaynak ve Rezerv Raporlama Komisyonu (UMREK) denilen bir kod var, bu ulusal maden rezerv tespitle alakalı. Yurt dışında CRISCO diye bir yapı var. Bu senenin başında çıkan kanunla, önümüzdeki dönemde madenler böyle bir raporlamayla uluslararası yetkinliğe sahip kişiler tarafından hazırlanınca uluslararası finans kurumları da o madene finans sağlayabilecek. Öyle olursa ancak madencilik sektörü gelişebilir. Madencilik sektörü madeni çıkaran olarak bakmamak lazım entegre bir sektördür.”
Sektörün en büyük sıkıntısı finansman
İzin süreçlerinin sektör için en büyük sıkıntılardan biri olduğunu aktaran Dinçer, “Finansal mali işler de normal faaliyetlerin önüne geçiyor. Faiz oranlarının yüksekliği ve kurların çok oynak hareket etmesi öngörülebilirliği engelliyor. Finans kaynağına erişimde zorluk yaşanmasıyla yatırım planlamış madencilerin yatırımlarını bekletmekte. Madencilik sektörünün akaryakıt ve enerjide ÖTV’den muaf tutulması da önem arz ediyor. Aslında ayıracağınız bu bütçeyi yatırıma döndürme durumları var. Teşvik gelirse üretim yapılabilecek, istihdam sağlanabilecek ve ihracat oranında artış yaşanabilecek” diye konuştu. Bu isteklerinin yerinde olduğunu ve sektörün diğer alt sektörlere 40 milyar dolar katkı sağladığını hatırlatan Dinçer, “Dünyada rekabet ettiğimiz ülkelerde ciddi manada akaryakıt ucuzluğu söz konusu” dedi.
“Bor madeninin 1 milyar dolar ihracatı var”
Bor madeninin 1 milyar dolar ihracatı olduğunu dile getiren Dinçer, “Bunun 275 milyon doları cevher olarak, geri kalan kısmı da rafine edilip bir işlemden geçirilip kimya sektöründe yer alıyor. Bor madeninin aslında bir ara ham madde. Mesela mobilya sektöründe kullanılırsa böceklenmeyi önlüyor, çelik sanayinde kullanıldı daha mukavemetli çelik ortaya çıktı” şeklinde konuştu. Bor madeninin enerjide kullanımına yönelik konuşan Dinçer, “Aslında bor yakıt değildir, hidrojen yakıttır. Hidrojeni en iyi tutan madde bordur. Dolayısıyla borla birlikte o hidrojen kullanılması gerekir” dedi. BOREN adlı bor enstitüsünde bu yönde çalışmalar olduğunu kaydeden Dinçer, “Bunların hepsinin kullanılması için kendi piyasasında borlu ürüne talep yaratması gerekir ki insanlar normal bir ürün yerine borlu olanını tercih etsinler” şeklinde konuştu.
ABD’ye ihracat düşmez, yükselir
ABD ile olan ihracatta Türkiye’nin genelleştirilmiş tercihler listesinden çıkarıldığını hatırlatan Dinçer, “ABD’de bizim sattığımız ürünlerin yarısı zaten vergiden muaf değildi. Yarısına vergi ödeniyordu. Türkiye bu muafiyetten çıkarılınca ABD’deki alıcılar için yüzde 2 ile 7 arasında bir vergi söz konusu olacak” dedi. Bu yaşanan durumun Çin’e vergi uygulanmaması durumunda Türkiye’ye daha fazla etkileri olacağını düşündüğünü söyleyen Dinçer, “Yani ABD’ye ihracatta düşüş yaşanacağını düşünmüyoruz, artış yaşanabilir hatta” diye konuştu.