Faiz artışına kesin gözle bakılıyor
Piyasalar yarın yapılacak Merkez Bankası PPK toplantısına kilitlendi. Bankanın enflasyon rakamlarının açıklandığı gün yaptığı açıklama nedeniyle faiz artırımına kesin gözüyle bakılıyor.
Geçtiğimiz hafta pazartesi günü TÜİK, TÜFE’nin yıllık bazda yüzde 17.9 arttığını açıkladı. Bu veriyle enflasyon 2003 bazlı serinin, yani son 15 yılın zirvesine ulaşırken ekonomistler enflasyon beklentilerini yüzde 22’ye çıkardı. Piyasa, yüksek enflasyona tepki vermeye başladığı sırada Merkez Bankası’ndan Eylül PPK toplantısında parasal duruşun yeniden şekillendirileceği duyurusu geldi. Bu açıklama, bir faiz artışı yapılacağı beklentisini güçlendirdi. Şimdi, yarın yapılacak PPK’da faiz artırımı beklemeyen bir ekonomist ya da kurum kalmadı. Bu noktada TCMB’nin yüzde 17.75 seviyesindeki haftalık repo faizini ne kadar artıracağı büyük önem taşıyor.
Aslında 1000 baz puan artırmalı
• Bir hafta vadeli repo faizinde en düşük faiz artırım beklentisi 200 baz puan en yüksek 800 baz puan. Beklentiler ağırlıklı olarak 300-500 baz puanlık bir aralıkta yoğunlaşıyor. Merkez Bankası’nın 300-500 puanlık bir aralıkta faiz artırımı yapması ‘temkinli’ davrandı yorumlarını da beraberinde getirecek. Bazı analistler, beklentilerine yansıtmasa da MB’nin reel faizleri tekrar pozitif alana çekmek ve piyasalara güven telkin etmek için yapması gereken artışın 1000 baz puan olduğunu da söylüyor.
• Manşet enflasyonun gelecek aylarda yüzde 20’ye hatta yüzde 22’ye ulaşma riskinin arttığını kaydeden analistler, “TCMB’nin son resmi faiz artışını yaptığı 7 Haziran’da yıllık enflasyon yüzde 12.15 seviyesindeydi. O zamandan bu yana enflasyonun 575 baz puan hızlanmasına karşılık efektif politika faizi TCMB’nin fonlamayı yüzde 19.25’e kaydırmasıyla sadece 150 baz puan arttı. Bu TCMB’nin efektif fonlama oranını 425 baz puan daha artırarak yüzde 23.5 seviyesine getirmesi gerektiği anlamına geliyor. Aslında ileriye dönük bozulma da dikkate alındığında haftalık repo faizinin üzerinde yaklaşık 1000 baz puan gibi bir artış gerekiyor. Ancak TCMB’nin bu kadar önemli bir adımı atmaya hazır olup olmadığı konusunda emin değiliz” yorumunu yaptı.
• Enflasyonun önümüzdeki 6 ay içerisinde 4-5 puan artacağı düşünüldüğünde Merkez Bankası’nın önden yüklemeli olarak bir faiz artırımı yapmasının piyasa için en iyimser beklenti olduğu ifade ediliyor. Fakat bunun aynı zamanda, Türkiye ekonomisi açısından büyüme değil küçülme anlamına geleceği için Merkez’den böyle bir reaksiyon da beklenmiyor.
• 200-250 baz puanlık beklentileri karşılamayan bir faiz artırımının dolarda yeni zirveleri test ettirme ihtimali de bir başka endişe konusu olarak ön plana çıkıyor. Bu durumda piyasada 300-500 baz puanlık bir faiz artırımı piyasada en çok kabul gören görüş olarak ön plana çıkıyor. Bu durumda kurun yüzde 2-3’lük bir kayıpla 6.20’li seviyelere gerileme ihtimallerinden bahsediliyor. 500 baz puanın üzerindeki bir artışın ise kuru 6’nın bile altına çekebileceği belirtiliyor.
• Bankacılar, ekonominin kur-faiz sarmalına girmemesi gerektiğinin de altını çiziyor. Bu nedenle yabancı yatırımcı açısından Türkiye resmini daha net ve daha yatırım yapılabilir bir yola yeniden döndürmek için yapısal programın da açıklanması gerektiğini belirtiyor. Bankacılara göre, Merkez Bankası ve faiz artırımı tek başına yeterli değil. Kısa vadeli volatiliteyi düşürmeli.
• “Merkez Bankası’nın Ağustos TÜFE’ye verdiği tepki ve sözlü müdahale sonrası, PPK’dan faiz artırım kararı çıkmamasını bekleyen ekonomist bence kalmadı” diyen TEB Yatırım Stratejisti Işık Ökte’ye göre, yıl sonu TÜFE beklentilerinin yüzde 19-22 bandında geliştiği ortamda, swap piyasasının gösterdiği haftalık repo faizine 500-600 baz puan artırım gelebilir. Ökte, “Merkez Bankamızın gelişen ülke para birimleri negatif gelişen küresel ortamda, enflasyon beklentilerindeki kötüleşme kadar dolar/TL kısa vade oynaklık oranlarını da düşürmek isteyeceğine inanıyorum. Özellikle 1 aylık dolar/TL zımni oynaklık oranının yüzde 40’ların üzerine çıktığı ortamda 13 Eylül toplantısı daha da bir önem kazanıyor” diyor.
• QNB Finansinvest Yatırım Danışmanlığı ve Portföy Yönetimi Birim Yöneticisi Serdar Pazı ise kamuoyu ile yapılan iletişim sonrasında piyasada eylül toplantısında faiz artırım beklentisinin fiyatlandığını ifade ediyor. Pazı’ya göre, orta vadeli olarak yüzde 20’nin üzerine çıkması beklenen enflasyonist görünüm açısından değerlendirildiğinde yüzde 17.75 olan politika faizinde 300 baz puan artırım beklenebilir.
• Gedik Yatırım Yatırım Danışmanlığı Müdürü Üzeyir Doğan da Merkez Bankası’ndan faiz artırımı bekliyor. “Haftalık fonlamanın gerçekleştirildiği politika faizinde asgari 300 maksimum ise 500 puanlık faiz artışı bekliyoruz” diyen Doğan’a göre, daha önce 150 baz puanla sınırlanan koridorun alt ve üst bandında ise bu sefer marj biraz daha yükseltilebilir.