Reyting kuruluşları notumuzu neden kırmayacak?
ABD’deki faiz artırımı sonrasında şimdi herkes, derecelendirme kuruluşlarının riskli ülkeler arasında gösterdiği Türkiye’nin notunu kırıp kırmayacağını merak ediyor. Paniğe gerek yok. S&P, Moody’s ve Fitch “yoğurdu üfleyerek yemeye” devam edecek.
Yard. Doç. Dr. Vahit Ferhan BENLİ - İstanbul Ticaret Üniversitesi - İtibar ve Derecelendirme Merkez Müdürü
-----------------------------------------------------------
Kredi derecelendirme kuruluşları, “en fazla güce sahip olan ancak yaptıkları iş itibari ile en az anlaşılan finansal kuruluşlar oldukları şüphe götürmez bir gerçektir”[1].
Global finansal sistemin ve mimarinin yapı taşlarından biri olan “Reyting” ya da Türkçesiyle “Derecelendirme” kuruluşları, makro ekonomik datalardan gelen bilgileri kullanmak sureti ile global sermaye hareketlerinin arkasındaki yatırım kararlarının alınmasında etkili olurlar. Yatırım yapılan ülkeler, şirketler, fonlar ve hatta yatırım enstrümanları üzerinde bulunan asimetrik risk enformasyonunu giderebilecek ve piyasalara “şeffaflık” enjekte edebilecek kuruluşlar olarak sermayenin korunmasında ve mobilizasyonunda, ülkemizdeki algının aksine daha büyük ve önemli rol oynarlar. Amerikalı Senatör Joseph Lieberman’ın bir defasında belirttiği gibi kredi derecelendirme kuruluşları, sermaye ve likiditenin anahtarlarını ellerinde tutarlar ve Amerikan ekonomisinin ve kapitalist sistemin hayat damarlarını oluştururlar.
Reyting, bir kurumsal şirketin kredi alabilme yeteneğinin dışında bir yatırım fonunun ya da bir emeklilik fonunun yatırım yapacağı şirket tahvillerinin ne olabileceğini ve ayrıca hisse senedi fiyatlarını belirleyebilme gücüne sahiptir”[2].
Henry Varnum Poor tarafından 1849 yılında kurulan Standard and Poor’s (S&P), 7 Ağustos 2011 tarihinde, dünyanın en büyük ekonomisi olan Amerika’nın en yüksek kredi derecesi anlamına gelen “AAA” kategorisindeki derecesini indirerek “AA+” olarak teyit edebilecek kadar etkin bir güce sahip olduğunu ispatladı. Alınan “downgrade”, yani derece indirim kararın etkisi Amerikan dolarının küresel rezerv para olarak kalmasını etkileyebilecek kadar önemliydi. S&P 500 hisse endeksi % 10.8 değer kaybederek reyting kararından etkilenmişti. Dünyanın en güvenilir tahvilleri olarak bilinen Amerikan hazine bonoları ve tahvilleri de bu karardan nasibini alacak ve bu tahviller İngiltere, Almanya, Fransa ve Kanada tahvillerinin risk ve getiri çizgisine kadar inecekti[3]. Krizin Avrupa’ya yayıldığı dönemde aynı kaderi 2009-2012 tarihleri arasında İspanya, Fransa, Portekiz, Belçika, Yunanistan başta olmak üzere tam 14 Avrupa ülkesi de tecrübe edecek, kıta Avrupa’sındaki çok az ülke AAA derecelerini koruyabilecekti.
Dünyanın en büyük ikince derecelendirme kuruluşu olan Moody’s Mart 1918 den beri egemen ülkeleri ve bunların çıkarmış oldukları tahvilleri derecelendirmektedir. Reyting’in uluslararası ilişkilere damga vurduğu en önemli gelişme ise Meksika krizinin çözümü sırasında olmuştur. 1989 senesinde Amerikan Hazine Bakanı olan Nicholas Brady tarafından getirilen öneri ile gelişmekte olan ülkelerin uluslararası sermaye piyasalarından borçlanabilmeleri reytinge bağlı bir hale getirilmiştir.
Reyting kuruluşlarının global bir güç hale gelmesini sağlayan son büyük adım ise 2002 senesinde Amerikan Dış İşleri Bakanlığı tarafından atılmıştır. Bakanlık Fitch ile yaptığı anlaşma ile 15 tane Sahraaltı ülkeye reyting verilmesini kararlaştırmıştır.
2003 yılında bu anlaşma UNDP tarafından Fitch ve Standard and Poor’s u da içine alacak şekilde Ghana, Mali, Burkina Faso, Nijerya, Kamerun, Mozambik, Kenya, Gabon ve Uganda için uygulanmıştır. En son 2008 senesinde üç ana reyting kuruluşunun globalleşmesi Afrika’da teyit edilmiştir. Burada, hiç şüphe yok ki Amerikan yönetimi ciddi bir rol oynamıştır. Bu sürece en son Japon JCR ve Çin Dagong Credit Reyting Agency’de dahil olmuştur.
Reyting gücünün uluslararası yaptırım alanında uygulanmasına ise Rusya krizinde de devam edilmiştir. Rusya’nın Ukrayna ve Kırım politikalarındaki yayılmacı gücünün karşısında Amerikan donanması ve hava kuvvetlerinden ziyade Moody’s’in 20 şubat 2015 tarihinde Rusya’nın Baa3 yatırım yapılabilir ülke kategorisinden Ba1 spekülatif ülke kategorisine indirmesi daha etkili olmuştur. Not düşürme kararının dayandığı gerekçelerin başında, Rusya’nın Ukrayna politikasının ülkenin dış borç ödeme kapasitesini olumsuz yönde etkileyeceği varsayımı gelmektedir. Bu anlamda reyting, Rusya’nın özellikle Londra’daki sermaye piyasalarına ulaşmasındaki vakumu yaratacak bir diplomatik enstrüman olarak kullanılmıştır.
Son dönemlerde not düşümü yaşayan bir başka ülke ise Arjantin olmuştur. Yine Moody’s tarafından notu indirilen Arjantin ise uluslararası kreditörlere yapamadığı 539 milyon dolarlık faiz ödemesinin akabinde “temerrüt derecesine” terfi ettirilmiştir. Bu suretle Arjantin uluslararası ilişkiler nezdinde global finans kuruluşlarının ve reyting ajanslarının kaderine terk edilmiştir. Arjantin’in komşusu Brazilya da 2016’da reyting kuruluşlarının gündeminde olacaktır.
Gelişmekte olan ülkeler açısından 2016 senesinin bu anlamda çok iç açıcı geçmeyeceği aşikardır. Gelişmiş ülkeler arasında Türkiye ile birlikte Brazilya, Lübnan, Güney Afrika ve Rusya, not indirimi riskinde başı çekiyorlar.
Reyting kuruluşlarının gözünde Türkiye
Amerikan Merkez Bankası (FED)’in haziran 2006’dan beri ilk defa faiz arttırarak yeni bir rejime geçtiği dönemde, 2016 sonunda beklenen dolar - faiz oranının % 1.05 - 1.375 aralığında belirlenmesi, global likiditenin azalması riskini de beraberinde getiriyor. Bu anlamda Türkiye, kısa vadeli dış borcunu çevirebilme anlamında en riskli ülke olarak not ediliyor[4]. Moody’s Analytics tarafından yapılan ve anlık ülke temerrüt riskini gösteren çalışmalarda bu duruma analitik anlamda da işaret edebilmektedir. Fitch’in 22 Ekim’de İstanbul’da yapmış olduğu reyting toplantısında ise söz konusu risk, Brüt Finansman İhtiyacı / Döviz Reservleri (% 60) ve Uluslararası Likidite Oranı (% 55) olarak belirlendi. Böylelikle diğer benzer reyting kategorisindeki gelişmekte olan ülkeler arasında en kritik durumda olduğumuz not edildi.
Tüm bu analizler bizi reyting kuruluşlarının değerlendirmeleri nezdinde şu soruyla karşı karşıya bırakmaktadır: Türkiye’nin notu neden indirilmiyor? Neden Baa3 (Moody’s) ve (BBB-) (Fitch) ile yatırım yapılabilir seviyede tutuluyoruz?
Dünya reyting ligindeki % 90’lık payı elde tutan üç dev Amerikan reyting kuruluşu, özellikle Türkiye’nin sahip olduğu jeopolitik avantajlar ve bölgedeki son dönem oluşan askeri hareketliliğin gölgesinde piyasaya coşku yaşatmayı pek arzu etmemektedirler. Bu anlamda daha ziyade “görünüm” derecesinde ayarlamalar yaparak defansif adımları tercih etmektedir. Ayrıca spekülatif seviyeye çekilen bir ülkenin tekrar yatırım yapılabilir seviyeye gelinmesinin altı ila sekiz sene sürdüğünü bilen reyting kuruluşları, Türkiye örneğinde yoğurdu üfleyerek yiyor. Global reyting kuruluşları bu anlamda zaman tanıyarak Türkiye’nin kredi spreadlerinde de çok büyük kuantum sıçramaları yaşamamasının yolunu açmış bulunuyorlar. Türkiye daha öngörülür ve istikrarlı bir politik yapıya son seçimlerle kavuşmuştur. Yeni politik yapılanmanın efektif reformlarla kombine edilmesi durumunda ekonomimizin dış kaynak aktarımı ve finansmanından daha bağımsız olabilecek şekilde tekrar sağlıklı büyüme rakamlarına ulaşabilmesi, yeni bir reyting artırımı ile ülkemizin başarı hanesine yazılacak en gurur verici “not” olacaktır[5].
Türkiye ile aynı reytingdeki ülkelerin durumu
“ | Brazilya
Baa3 - istikrarlı |
Hindistan
Baa3 - pozitif |
Endonezya
Baa3 - istikrarlı |
Güney Afrika
Baa2 - İstikrarlı |
Türkiye
Baa3 - Negatif |
Cari Açık/GSYH (%) | -3.9 | -0.8 | -2.6 | -4.2 | -5.1 |
Dış Borç/GSYH (%) | 33.7 | 22.0 | 37.8 | 47.2 | 55.8 |
Kamu Dış Borcu / Kamu Kesimi Toplam Borç Tutarı (%) | 18 | 6.5 | 74.2 | 37 | 34.9 |
Kısa vadeli dış borç/Toplam dış borç tutarı (%) | 10.1 | 18 | 16.8 | 18.7 | 31.5 |
Büyüme Oranı (%) | 2.1 | 7.3 | 5.6 | 2.1 | 3.4 |
Kaynak: Moody’s
KUTU - 2
Moody’s reyting derecelendirme sistemi
Aaa – Ülke/Firma yükümlülüklerini karşılama derecesi en yüksek kalitede en minimal riskle karşılar
Aa – Ülke/Firma yükümlülük karşılama derecesi yüksek kalitede minimum riskle karşılar
A – Ülke/Firma yükümlülüklerini karşılama derecesi orta üstü kalite ve düşük risk ile karşılar
Baa – Ülke/Firma yükümlülüklerini karşılama derecesi orta kalitedir ve orta derecede risk ile karşılamakla birlikte belirli spekülatif özellikler gösterebilir
Ba- Ülke/Firma yükümlülüklerini karşılamada spekülatif olarak değerlendirilir ve ciddi kredi riskine haizdir
B –Ülke/ Firma yükümlülüklerini karşılamada spekülatif olarak değerlendirilir ve yüksek kredi riskine haizdir
Caa - Ülke/Firma yükümlülüklerini karşılamada spekülatif ve şüpheli olarak değerlendirilir ve çok yüksek kredi riskine haizdir
C – Ülke/Firma yükümlülüklerini karşılamada temerrüt durumu arz etmektedir ve alacakların tahsili ise şüphelidir.
[1] Langohr, H./Langohr, P.: The Reyting Agencies and Their Credit Reytings, Wiley 2008, s. 473.
[2] Reyting the Raters: Enron and the CRAs: Hearing Before the Senate Comm. On Governmental Affairs , 107th Comg. 116. In: Claire, A. Hill: Regulating the Reyting Agencies, 2002, s. 47.
[3] Reuters Business News, 7 August 2011, www.reuters.com.
[4] Standard and Poor’s: What’s Ahead For Emerging Market Sovereigns in 2016. In: Reytingsdirect, december 10, 2015, s. 3. Moody’s: Diverging Credit Resilence in Emerging Market Sovereigns, Turkey, November 2015, s. 8. Fitch Reytings: Sovereign – Turkey Near Term Pressures and Structural Challenges. In: Turkey Credit Outlook, 22 october 2015, Istanbul, s. 3-4
[5] Standard and Poor’s: What’s Ahead for Emergin Market Sovereigns in 2016, s. 7.