AR-GE 250


Gül posasından 10 milyonlarca dolar ihracat getirisi elde edilecek

Turkishtime Dergi

Dünyada Türk gül yağı ve Isparta gül yağı olarak da tanınan “Rosa Damascena” bitkisinin atık olarak çevreye bırakılan posasının kozmetik alanında nasıl değerlendirilebileceğini düşünerek “Organik Sıfır Atık Yöntemi ile Rosae Damascena Posasından Yüz Maskeleri için Kozmesötik Hammadde Üretimi” projesini hayata geçiren Ahmet Arif Kurt, binlerce ton posanın faydalı bir hale dönüşmesini sağlayacak bir projeye imza attı. Kurt, eczacı bir bakış açısıyla geliştirdiği proje sayesinde binlerce ton gül posasının işlenmesi ile birlikte Türkiye’nin gül yağından 10 milyonlarca dolar ihracat getirisi elde edileceğinin de altını çizdi.


İKMİB’in tarafından düzenlenen “9. Kimya Ar-Ge Proje Pazarı” yarışmasının “Kozmetik, sabun ve temizlik ürünleri” kategorisinde sizi birinciliğe taşıyan projenin detaylarından söz eder misiniz?

Projenin adı “Organik Sıfır Atık Yöntemi ile Rosae Damascena Posasından Yüz Maskeleri İçin Kozmesötik Hammadde Üretimi” olarak geçiyor. Biraz daha ayrıntılı anlatmak gerekirse; projemizde geliştirmiş olduğumuz kozmesotik hammadde; dünyada Türk gül yağı ve Isparta gül yağı olarak da bilinen “Rosa Damascena” bitkisinin değerlendirilmeyen, atık olarak çevreye bırakılan posası ile ilgili. Bu noktada şunu söylemek isterim; Isparta ve çevresinde yılda yaklaşık 10 bin ton civarında gül çiçeği, gül yağı fabrikalarında işleniyor. Bu işlemlerden sonra sadece 10 binde 2’sine yakın oranda gül yağı eldesi ve gül konkreti, gül absolütü ve gül suyu elde ediliyor. Yani binlerce ton posa atılarak değerlendirilemiyor. Biz de bir eczacı bakış açısı ile değerlendirilmeyen bu ürünün kozmetik alanında nasıl değerlendirilebileceğini düşündük ve böyle bir projeye imza attık. Bu noktada projeye destek veren; Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Eczacı İsmail Aslan ve Süleyman Demirel Üniversitesi’nden Doç.Dr. Ümit Kara hocalarıma teşekkür etmek isterim.

“HAMMADDE SEKTÖRÜNDE TEMEL TAŞLARDAN BİRİSİ OLACAK”

Proje ile temelde hedeflenen neydi? 

Çalışmayı ön plana çıkaran noktalar sıfır atık ve doğal olmasının yanı sıra Türkiye’ye ait bir hammadde üretilmiş olmasıdır. Bizim projemizde geliştirmiş olduğumuz kozmesotik hammadde dünyada Türk gül yağı ve Isparta gül yağı olarakta bilinen Rosa Damascena bitkisinin değerlendirilmeyen atık olarak çevreye bırakılan posası ile ilgili. Bu proje ile birlikte Türkiye ihracatına katma değeri yüksek olan bir ürün kazandırmış olacağız. Ayrıca pandemi döneminde gördük ki; kaynakları kendinize ait olmayan bir hammaddenin temini çok zorlaşmış durumda ve her ülke kendi kaynaklarını kendi ihtiyaçları için kullanıyor. Geliştirmiş olduğumuz hammadde ile de az önce ifade ettiğim gibi Türkiye’ye ait, katma değeri yüksek bir hammadde elde edilmiş olunacak. 

Isparta bölgesinde 20’ye yakın firma gül yağı üretimi yapıyor. Bu fabrikalar bizim geliştirmiş olduğumuz standartlara uygun olarak tesislerinde yenilikler yapabilirse fabrikaları entegre bir tesis haline gelerek, ihracata hazır paketlenmiş bir ürün elde etmiş olacaklar. Ayrıca bu yeni tesisler yüzlerce kişi için de istihdam kaynağı anlamına gelecek. Tabii ki geliştirilen bu ürün aslında Türkiye için hammadde sektöründe temel taşlardan birisi olup, benzer hammadelerin geliştirilmesine de katkıda bulunabilir. Son olarak şunu söyleyebilirim binlerce ton gül posası işlenmesi ile birlikte Türkiye gül yağından 10 milyonlarca dolar ihracat getirisi elde etmiş olacak.

Söz konusu proje ile ilgili fikir nasıl doğdu?

Bu sene pandemi dolayısıyla diğer çalışmalarım için şehir dışına gidemedim. Gül bahçelerinde ve gül fabrikalarında bazı ziyaretlerde bulunma fırsatımız oldu ve bu vesile ile Ümit hocamla birlikte posanın atık olarak kullanıldığını ve bunun nasıl değerlendirebileceğimizle ilgi çalışmalara başladık. Literatür araştırmasından sonra gördük ki bu ürün kozmetik formülasyonlarda iş yapabilir. Daha sonra İsmail hocamla birlikte formülasyonları geliştirdik ve çeşitli parametreleri inceledik ve olumlu sonuçlar elde ettik.

Projenizin dünyada hayata geçmiş bir örneği veya benzeri mevcut mudur? 

Projemizi aslında sene başında İKMİB’e sunduk fakat, pandemi dolayısıyla “Kimya Ar-Ge Proje Pazarı” yarışması Kasım ayına ertelendi. Bu arada Mart ayında üretim tekniği ile ilgili patent başvurumuzu gerçekleştirmiştik. Konuyla ilgili Temmuz ayında bir kozmetik firmasının gül çiçeklerinden toz üretip, kozmetik formülasyonlarda kullanmak için çalışmalar başlattığını haberlerden öğrendik, tabi biz 4-5 ay kadar önce patent başvurumuzu yapmıştık.

Proje ile ilerleyen süreçte ne gibi planlarınız bulunuyor?

Bizim planımız ilk olarak bu projeyi ürün haline dönüştürmek. Daha sonra tabii ki çok faklı alanlarda kullanılabilir hale gelmesini amaçlıyoruz. Bununla ilgili hammaddemize yatırım yapmaya devam edeceğiz.

“BİYOLOJİK OLARAK UYUMLU BİR ÜRÜN”

Yaptığınız projeniz için girişimci olmayı planlıyor musunuz? Bunun için melek yatırımcı arayacak mısınız? 

Bizim öncelikli hedefimiz projemizi ürün haline dönüştürmek, bu noktada kurumsal ve ciddi yatırımcılara her zaman kapımız açıktır. Bu ürünü değerlendiren kazanır, çünkü toksik değeri yok, biyolojik olarak uyumlu ve tıbbı olarak antioksidan ve antiradikal etkinliği var. Kozmetik formülasyonlarda maliyetlerin ciddi anlamda düşmesini sağlayacak bir hammadde. Bu gibi nedenlerden dolayı tercih nedeni olabilecek, son derece değerli bir ürün olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Yeni projeleriniz var mı? Varsa kısaca bahsetmeniz mümkün müdür?

Yeni projelerimiz zaman zaman ortaya çıkıyor, yok diyemem, özellikle OTC pazarı için çok değerli innovatif bir kaç projemiz bulunuyor. Tabii ki ilk olarak gül posasından hammdde gibi değerli bir ürünle ilgili çalışmayı belirli bir noktaya getirip, yolumuza yeni projelerle devam edeceğiz.

Ahmet Arif Kurt kimdir? 

Lise eğitimini onur derecesiyle tamamlayan Ahmet Arif Kurt, üniversite sınavını da derece ile kazanarak hayalini kurduğu eczacılık mesleğini edinmek için Türkiye’nin en köklü eczacılık fakültesi “Darülfünun-i Osmani Eczacı Mekteb-i Alisi”nin devamı olan İstanbul Eczacılık  Fakültesi’nde eğitimini tamamladı. İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ni bitirdikten sonra Yedi Tepe Üniversitesi Kozmetik Bilim dalında bebek pişik kremleri ile ilgili tezi ile onur derecesi alan Kurt, eczacılık mesleğinin işletmecilik alanı ile ilgili, bitkisel kaynaklı droglar ve ayrıca laboratuvar uygulamaları ile ilgili çeşitli eğitimler aldı. Kurt bugün Süleyman Demirel Üniversitesi’nde eczacı akademisyen olarak meslek hayatına devam ediyor.