Şirketlerde sürdürülebilirlik

Elif Akın

1980’lerde toplam hisse değerlerinin yüzde 81’i makine, fabrika gibi duran varlıklardan oluşuyordu. Marka değeri, itibar, know-how, çalışan kalitesi gibi değerler sadece yüzde 19’u kapsıyordu. Bugüne geldiğimizde bu tamamen tersine dönmüş durumda. Piyasada işlem gören şirketin yüzde 80 hisse değeri kurum itibarı, know-how ve lisanstan geliyor. Artık bu noktada sürdürülebilirlik vazgeçilmez bir noktaya oturuyor. Eğer bir şirket sürdürülebilirlik anlamında çevre, enerji, insan kaynaklarına yatırım yapmıyorsa bu şirket yaşamını sürdüremiyor.

Sürdürülebilirlik, bugünkü ihtiyaçlarımızı karşılarken, gelecek kuşakların hakkını tüketmeden doğal kaynakları tasarruflu kullanmak, çevre üzerinde kalıcı izler bırakmayan ve insana, yani hem çalışana hem de topluma, saygılı üretim süreçleri
uygulamak şeklinde tanımlanıyor. Kurumlar açısından sürdürülebilirlik deyince çevre (doğa), sosyal (insan), yönetişim, etik ve finansal performansın yönetimi anlaşılıyor. Artık işletmeler için dar tanımıyla sadece kâr etmeye odaklanılan günler geride kaldı.
CSR Consulting Türkiye Kurucu Ortağı Özlem Çevik Koper ve Bahar Keskin, “Rekabet gücünü korumak isteyen şirketler günümüzde paydaşlarının beklentilerini dinleyerek geleceğe yatırım yapıyorlar ve çevresel, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirliği kurumsal stratejilerinin merkezine alıyorlar” diyor. Sürdürülebilirlik bir mega trend olarak tanımlanıyor ve ticarette rekabeti etkileyen bir unsur olduğu kabul ediliyor. Sürdürülebilirlik yönetiminin en önemli faydalarından ilki işletme giderlerinde tasarruf sağlaması olarak karşımıza çıkıyor. Bir başka avantaj da son yıllarda uluslararası sermaye piyasalarında ivme kazanan “sorumlu yatırım” havuzu. Sürdürülebilirlik yönetimi yapan şirketler sorumlu yatırımcılara ve kreditörlere erişim imkanı da buluyor. Birleşmiş Milletler Sorumlu Yatırım Prensipleri (UNPRI) girişimi, IFC, EBRD gibi uluslararası kalkınma bankaları ve pek çok ticari banka artık müşterilerinin çevresel, sosyal ve yönetişim performansını inceliyorlar.

1000 şirketten yüzde 37’sinin kârı arttı
Sürdürülebilir kalkınma birçok ülkede iş dünyasının temel stratejilerinden biri haline geldi. Küresel krizin ardından bu kavramın dünya çapında önemi artıyor. Çin ve Hindistan gibi hızla büyüyen pazarların yanı sıra diğer gelişmekte olan ülkeler de çalışmalarını artırıyorlar. Sürdürülebilir iş modelinin nabzını tutan ve Boston Consulting Group ile MIT Sloan Management’ın yıllık gerçekleştirdiği sürdürülebilirlik araştırmasından çıkan son sonuçlar da bunu ortaya koyuyor. Dünya çapında 1000 şirketin katıldığı araştırmaya göre şirketlerin yüzde 37’si sürdürülebilirlik ilintili eylemlerin şirket kârlılığına olumlu katkısı olduğunu belirtiyor. Bu rakam geçtiğimiz yıla göre yüzde 23 artmış durumda. Bu kârlılık artışına iş modelinin değişmesinin büyük katkı sağladığı düşünülüyor. Araştırmaya katılan şirketlerin yarısı, iş modellerini sürdürebilirlik fırsatlarından yararlanmak için değiştirdiğini belirtiyorlar. Bu da yine geçtiğimiz yıla göre yüzde 20’lik bir artışa denk geliyor.

Türkiye’den başarılı örnekler var
Sürdürülebilir kalkınma Türkiye’de henüz emekleme safhasında ama uluslararası bazı lider şirketlerin konuyla ilgili çok önemli çabaları var. Yapı Kredi, Vodafone, Turkcell, Zorlu Enerji, TAV, Yaşar Holding, Akbank, Bilim İlaç, Eczacıbaşı gibi Türkiye’nin önemli şirketleri sürdürülebilirlik konusunda oldukça önemli faaliyetler yürütüyorlar. Her yıl Bu faaliyetler enerji verimliliğinin sağlanması, orman kayıplarının önüne geçilmesi, düşük emisyon teknolojilerinin büyümesi, yenilenebilir yakıt ve enerji depolama altyapılarının geliştirilmesi, yüksek karbonlu yakıtların yerine düşük karbonlu yakıtların tercih edilmesi, karbon tutma ve depolama, biyolojik çeşitliliğin korunması, su ve geri dönüşüm modelleri ve teknolojileri olarak özetlenebilir. Tüm bu aktiviteler şirketlerin maliyetlerini düşürüp, kârlılığını artırırken, onlara rekabet üstünlüğü de sağlıyor.

Sürdürülebilirlik raporlaması önem kazandı
Kurumsal faaliyetlerin içeriği artık şirketin iş ortakları, çalışanlar, sivil toplum kuruluşları, yatırımcılar, kamu gibi çok çeşitli paydaşların hepsini ilgilendiriyor. Özellikle çevresel ve sosyal konularda yaşanan sorunlar ve şirketler üzerindeki baskısı bu faaliyetler konusunda şirketlerin daha şeffaf ve hesap verebilir olması gerekliliğini getiriyor. Bunun en güzel yolu ise “raporlama” yapmak. Önceleri sağlık ve güvenlik raporlamaları ve takiben çevre ve iş güvenliği / kurumsal sosyal sorumluluk raporlamaları isimleri altında anılan bu raporlama çalışmaları konunun iş stratejilerine daha fazla etki yapması nedeni ile “Sürdürülebilirlik Raporlaması” adını aldı. Sürdürülebilirlik Raporlaması, bir şirketin sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda ekonomik, çevresel ve sosyal performansını gösteriyor. Şirket, bu raporu bir iletişim aracı olarak, (olumlu ve olumsuz yönleriyle) bu alanlardaki risk yönetim performansını, tüm iç ve dış paydaşları ile paylaşıyor.

Türkiye’deki şirketlerin yüzde 62’si destekliyor
İMKB'de işlem gören, 11 farklı sektörden 215 şirketin katıldığı ve İMKB Sürdürülebilirlik Endeksi çerçevesinde İMKB, Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD) ve PricewaterhouseCooper (PwC) tarafından yapılan bir araştırma 2011 yılında PwC tarafından raporlandı. SKD Başkanı Galya Frayman Molinas, “Türk İş Dünyasında Sürdürülebilirlik Uygulamaları Değerlendirme Raporu” sonuçlarından bilgiler verdi: “Ankete katılan şirketlerin yüzde 62'si sürdürülebilirlik stratejilerinin olduğunu belirtiyor. Bu yüzde 62'lik kısmına daha detaylı bakıldığında, yüzde 80’inin “sürdürülebilirlik” yaklaşımını şirketin misyon ve vizyonunda ifade ettiği görülüyor. Ankete katılan şirketlerin yüzde 95'i sürdürülebilirlik konusunun iş yapış tarzları ile ilgili olduğunu belirtiyor. Bununla birlikte, çevre duyarlılığı, sürdürülebilirlik konusunda önem taşıyan konular içerisinde ancak son sıralarda gündeme geliyor. Verilen cevaplar şirketlerin sürdürülebilirliğin ekonomik ve sosyal boyutlarıyla daha çok ilgilendiğini gösteriyor.”

Sorumlu yatırım fonları çok etkili
Dünyada özellikle son 10 yılda çok hızlı artan “sorumlu yatırım fonları” var. Bu fonlar trilyonlarca dolarlık varlıkları yönetiyorlar, şirketler de küresel piyasalarda yatırımlar yapıyorlar. Kerem Okumuş, “Bu şirketler uzun dönemli yatırım yapan fonlar oldukları için girdikleri piyasalardaki tüm riskleri analiz ediyorlar. Türkiye’de fon çeken bir ekonomi ama artık büyük yatırımcılar sürdürülebilir fonlara yatırım yapmak istiyorlar. Eğer bir maden şirketine yatırım yapıyorsa o şirketin riskleri ne olabilir diye araştırıyorlar. Kaza riskleri, iş güvenliği, işçi sağlığı gibi riskleri analiz ediyorlar” diyor.
Okumuş’tan aldığımız bilgiye göre, Santa Clara Üniversitesi ve Barclays Global Investors tarafından geçtiğimiz yıl yayınlanan araştırma raporunda 15 yıllık bir süreç içinde sosyal açıdan sorumlu davranan şirketlerin hisseleri güçlü bir şekilde değerlenirken, faaliyetlerinde sosyal konulara duyarlı olmayan şirketlerin hisseleri aynı süreçte daha düşük performans gösteriyor.

İMKB’de “sürdürülebilirlik endeksi” açıldı
London Business School’un 1990-2010 yılları arasında şirketleri eşleştirdiği bir araştırma oldukça önemli. Burada borsada işlem gören şirketler sürdürülebilirlik ilişkilerine göre karşılaştırılıyorlar. Bu araştırmaya göre 20 yıllık perspektifte sürdürülebilirliğe yatırım yapan şirketlerin yapmayanlara göre çok daha fazla değer gördüğü saptandı. Diğer yandan operasyonel anlamda da ciddi bir artış olduğu görülüyor. Bu hem operasyonlardan kaynaklı kârlılığın artışı hem de piyasalardaki hissesinin değer kazanmasına katkı sağlıyor. Küresel piyasalarda yatırımcıları çekmek adına borsalarda “sürdürülebilirlik endeksleri” kuruluyor. İngiltere, Brezilya, Güney Afrika, Çin’de böyle endeksler var. Borsalarda artık sürdürülebilir olan şirketler ayrı bir kategoride yer alıyorlar ve yatırımcı en yüksek endeksi alan şirketi görüp ona yatırım yapabiliyor. Önemli borsalar uluslararası yatırımları kendi ülkelerine çekmek için bu endeksleri kurmaya başladılar. “Türkiye de bu konuda adım attı” diyen Kerem Okumuş, “İstanbul Borsası içinde Karbon Borsası açma planı var ama asıl önemli olan İMKB’de sürdürülebilirlik endeksi çalışmaları tamamlandı, Sermaye Piyasası’nda onay bekliyor. Böylece sorumlu yatırım fonlarını Türkiye’ye çekmek çok daha kolay olacak” diyor.

 

******KUTU*******

 

3 ÖNEMLİ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK STRATEJİSİ

KEREM OKUMUŞ
Bölgesel Çevre Merkezi Direktör Yardımcısı

“Başarılı bir sürdürülebilir stratejisi için 3 önemli faktör var: “İlki, operasyonel kârlılık. Kullandığınız hammaddeyi daha verimli kullanmanız gerekiyor. Su çok önemli bir kaynak ve ona ulaşmak gittikçe pahalılaşıyor. Daha öncesinde suya 2 metreden ulaşırken, bugün 50 metre aşağıya inmek gerekiyor. İçecek şirketleri yüzde 75-80 oranında yer altı suyu kullanıyorlar. 50 metre aşağıda yer alan suya ulaşmak haliyle ekstra bir maliyet getiriyor. Yer altı suyunu çektiğiniz için ekolojik denge de tamamen bozuluyor. Bu operasyonu yönetmek doğrudan kârlılığa etki ediyor. İkincisi, risklerin yönetimi. Küresel riskler, enerjiden kaynaklı riskler, kaza riskleri, itibar riskleri var. Siz çalışanlarınızla bir grev mücadelesine girdiğiniz anda itibar riskleri hemen devreye giriyor. Bütün bu risklerin yönetimi sürdürülebilirlik açısından çok önemli. Üçüncüsü ise büyüme. Dünyanın nereye gittiğini bir yönetici olarak bilmeniz gerekiyor. Gıda şirketi olduğunuzu düşünün. Şu an dünyadaki en önemli sorunlardan biri de obezite. Ben şirket olarak obezite konusunda tüketici taleplerine nasıl cevap verebilirim? sorusunu şirketin kendisine sorması gerekiyor. Gıda şirketinin önümüzdeki dönem portföyünün içinde sağlıklı gıdalar, düşük sodyumlu gıdalar üretilmek zorunda. Aksi düşünülemez çünkü tüketici tarafından ciddi bir baskı var.”

 
*******KUTU*******

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN REKABETE KATKILARI

  • Sürdürülebilirlik inovasyonu tetikleyen unsurların başında yer alıyor.
  • Risk ve fırsatları sistematik şekilde tespit etmeyi beraberinde getiriyor.
  • İşletme giderlerinde tasarruf sağlıyor.
  • Yetenekli profesyonellerin kuruma ilgisini artırıyor.
  • Yatırımcılara ve kreditörlere erişim imkânı sunuyor.
  • Marka değerinin artmasına ve kurumsal itibara katkı sağlıyor.