Fora Genel Müdürü: Markalı zeytin ihracatı Ar-Ge’yle mümkün

Turkishtime Dergi

 

İç pazarın lideri Fora Zeytin, Ar-Ge’yle geliştirdiği sarımsak ve badem dolu zeytinleri Amerika’dan Japonya’ya, dünyanın dört bir yanına satıyor.

Türkiye’nin dünyada en çok zeytin tüketilen ülke olduğunu biliyor muydunuz? Ben bilmiyordum, Fora Zeytin Genel Müdürü Efe Yazıcı’dan öğrendim. Bunun nedeni, Türkiye’de zeytinsiz kahvaltının düşünülememesi. Oysa zeytin Batı’da ve diğer bölgelerde kahvaltının ayrılmaz parçaları arasında yer almıyor. Zeytin genellikle içkinin yanında meze olarak tüketiliyor. Bu arada zeytinin işleniş biçimleri arasında da farklılık bulunduğunu belirtmek gerek. Türkler zeytini tuzlu seviyor. Batı’da ise zeytinin, farklı kimyasal işlemlerden geçirilmiş çeşidi makbul. Fora Zeytin hem iç pazarda hem de ihracatta etkili olduğu için zeytinin her çeşidini de üretiyor.

Fora, ambalajlı zeytin pazarının Türkiye’deki en güçlü markalarından biri. Türkiye’de 5 bin üretici bulunuyor. Markalı zeytin üretenlerin sayısı ise iki elin parmaklarını geçmiyor. Markalı zeytinin pazar payı yüzde 25’i geçmiyor. Fora, bu pazarda lider. Ama Türkiye’nin büyük çoğunluğu hala açık zeytin tüketiyor. Markalı ile açık zeytin arasındaki en önemli fark, hijyende. Markalı zeytinler, hijyen konusunda sıkı bir denetimden geçiyor. Örneğin Fora Zeytin, yerli – yabancı pek çok denetim firması tarafından denetleniyor ve İngiliz BRC’den aldığı ve dünyada sadece iki zeytin firmasında bulunan AA+ reytingiyle gurur duyuyor.

Şirket 1994 yılında kuruldu. Uzun yıllar İş Bankası’nda kaldıktan sonra 2014’ün ortalarında Billur Tuz’un da sahibi olan Mermer ailesi tarafından satın alındı. Sonraki süreçte logodan ambalaja kadar çok önemli değişiklikler yapıldı. Edremit Havran’da bulunan ve dünyanın en büyük entegre zeytin işleme fabrikası özelliğini taşıyan fabrika modernize edildi. Şirket o tarihten bu yana yer sene yüzde 50 büyüyor.

Edremit’teki fabrikanın 60 bin ton işleme kapasitesi var. Türkiye'nin yıllık kapasitesi ise 400 bin ton. Kısacası tam kapasite ile çalıştığında Türkiye’nin ihtiyacının önemli kısmını karşılayabiliyor. Ama bu her zaman mümkün olamıyor. Örneğin Efe Yazıcı’dan, geçtiğimiz yıl sadece 10 bin ton zeytin aldıklarını öğreniyorum. Hedef, 30 bin tona çıkmak.

Biraz önce Fora’nın dünyanın tüm zeytin çeşitlerini ürettiğini belirtmiştim. Efe Yazıcı, “Türkiye’de bizim kadar çeşidi olan firma yok” diyor. Şirket Avrupa’dan Japonya’ya kadar dünyanın dört bir yanına zeytin satıyor. Örneğin Amerika pazarı için içi sarımsak dolgulu zeytinleri üretiyorlar. Bu çeşit Türkiye’de yok.

Şirket Batılı marketlerin Private Label, yani market markalı ürünlerini de üretiyor. Çok sayıda çeşit ve kalite sertifikaları olmadan bunu yapabilmek hiç kuşkusuz imkansız. Nitekim Türkiye’den dünyaya markalı ihracat yapabilen zeytin firması sayısı çok az.

Türkiye’nin zeytindeki rakipleri İspanya, İtalya, Yunanistan gibi Akdeniz ülkeleri. Tarımı çok verimli yaptıkları için henüz Türkiye’nin birkaç adım önündeler. Yazıcı aradaki farkı, “İspanya’da zeytin ağaçlarının verimliliği Türkiye’nin iki katı. Ağaçlar çok düzenli ekilmiş. Hasat bile zeytine özel traktörlerle yapılıyor. Bizde ise zeytin ağaçları üst üste binmiş vaziyette” diyor. Kısacası başta zeytin olmak üzere Türkiye’nin iddialı olduğu tarımsal ürünlerde markalı ihracat yapmak, güzel bir hayal ama gerçeğe dönüştürmek için daha almamız gereken epey bir yol var.