Türkiye-Birleşik Krallık Anlaşması: Menşe Kurallarının Önemi

Türkiye ile Birleşik Krallık anlaşmasının menşe kurallarının önemini konunun uzmanı DCS Dijital Gümrük Hizmetleri A.Ş.'den Gümrük Müşaviri Dr. Kenan Güler'e sorduk.
İngiltere ile bu Anlaşma neden imzalanmıştır?
Bildiğiniz gibi Brexit kararı nedeniyle İngiltere 1 Ocak 2021 tarihi itibarıyla Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılacaktır, ancak ayrılmadan hemen önce geçen hafta AB ile bir Ticaret ve İşbirliği Anlaşması imzalamıştır. Ben bu anlaşmanın son şeklini görmedim, ama AB web sayfasında yayımlanmış olan taslak haline göre AB ve İngiltere menşeli eşyalar menşe kurallarına uygunluk halinde karşılıklı olarak gümrük vergilerine ve miktar kısıtlamalarına tabi olmaksızın iki taraf arasındaki ticarette serbestlikten yararlanacaktır.
Türkiye için İngiltere ile Anlaşma imzalanması, öncelikle AB ile İngiltere arasındaki anlaşma sonucu kaçınılmaz olmuştur. Çünkü; birincisi, İngiltere AB üyesi olarak Türkiye ile bir gümrük birliği içerisinde iken ayrılmış, ama Türkiye birlik içerisinde kalmıştır ve ikincisi, İngiltere Avrupa ülkeleri arasında Türkiye’nin ihracat yaptığı en büyük ikinci ülkedir. Dolayısıyla, AB menşeli ürünler İngiltere pazarına vergisiz ve kısıtsız olarak girebilecekse, Türk menşeli ürünlerin de girebilmesi gerekir. Anlaşma ile bu sağlanmıştır.
Diğer önemli bir gerekçeyi de belirtmem gerekir. İngiltere’nin AB’den ayrılacağı 2020 yılının başlarında kesinlik kazanmış ve bundan sonra İngiltere 30’a yakın ülke ve ticari birlikle serbest ticaret anlaşmaları (STA) imzalamıştır. Birçok ihraç ürünlerimiz açısından Türkiye’nin rakibi konumunda olan bu ülkeler veya birlikler menşeli eşya da İngiltere pazarına serbest olarak girebilecektir. İmzaladığımız anlaşma ile bu rekabet eşitsizliği de ortadan kaldırılmıştır.

Anlaşma neleri kapsamaktadır?
Anlaşma birçok konuda düzenlemeleri kapsıyor ama, ben mesleğim itibarıyla ticaret ve gümrük alanlarında getirdiği düzenlemelere yoğunlaşmış durumdayım.
Belirttiğim gibi, Anlaşma uyarınca Türkiye ve İngiltere menşeli eşyaların ticareti, eskiden gümrük birliği içerisinde olduğu gibi karşılıklı olarak gümrük vergisi ödenmeden yapılabilecektir. Ancak gümrük uygulamasında önemli değişiklikler olmuştur. Öncelikle, gümrük birliği “eşyanın serbest dolaşımı” kuralına dayanırken, serbest ticaret anlaşması “eşyanın menşei” kuralına dayanmaktadır. Gümrük birliği çerçevesinde birlik içerisinde üretilen veya üçüncü ülkelerden ithal edilen eşya İngiltere dahil AB içerisinde A.TR belgesi eşliğinde serbestçe alınıp satılırken, artık İngiltere bu uygulamanın dışına çıkmıştır. AB ülkelerinde veya Türkiye’de üretilen eşya İngiltere’ye bundan böyle “menşe beyanı” eşliğinde gönderilecek, oradan da aynı şekilde gelecektir.
Ancak, menşe kurallarının tamamıyla Türkiye’de üretilmiş ürünler için bir etkisi bulunmamakla birlikte, başka ülkelerden ithal edilerek üretimde kullanılan hammadde ve ara ürünler açısından çok önemli etkileri olacaktır. Eskiden bu tür, yani üretim girdisi olarak üçüncü ülkelerden ithal edilen eşya aynen, yani işlenmeksizin, veya işlendikten sonra ne kadar işlendiğine bakılmaksızın serbest dolaşım kuralı uyarınca vergisiz olarak İngiltere’ye gönderilebilirdi. Artık böyle değil, menşe kurallarına bakılacak ve söz konusu üçüncü ülkenin İngiltere ile bir STA’sı yoksa ve kurallara da uygunluk yoksa vergi tahsil edilecek.
İngiltere bazı Akdeniz ülkeleri ile imzalamış olduğu STA’lara Türkiye menşeli eşyanın o ülkelerde üretimde kullanılabileceğine ilişkin hükümler koymuş durumda. Türkiye ile imzalanan Anlaşmada da aynı hükümler var mı, yok mu, Anlaşma henüz yayımlanmadığı için menşe kurallarını bilmiyoruz.
Bunları örneklerle açıklayabilir misiniz?
Çin Halk Cumhuriyeti ve Mısır en güzel örnekler olacaktır.
Çin ile İngiltere’nin de Türkiye’nin de bir STA’sı yok. Türkiye’de faaliyet gösteren bir imalatçı Çin’den ithal ettiği parçaları kullanarak yeni bir ürün imal ettiğinde, imal edilen nihai ürün AB’ye vergisiz gönderilebilecek, ama İngiltere ile yaptığımız anlaşmada belirlenmiş menşe kuralları sağlanamamış ise vergiye tabi olacaktır.
Mısır açısından durum farklı. Mısır ile hem İngiltere’nin ve hem de Türkiye’nin STA’sı var ve her iki anlaşmada da menşe kümülasyonuna imkan tanındığı için, eğer aynı imkan daha önce belirttiğim gibi Türkiye-İngiltere Anlaşması’nda da tanınmış ise, Türkiye’deki imalatçı Mısır’dan ithal ettiği girdileri yeteri kadar işleme tabi tutarak ürettiği yeni ürünü İngiltere’ye vergisiz olarak satabilecektir.
Ancak, 1 Ocak 2021 itibarıyla AB-İngiltere-Türkiye ekseninde durum biraz daha karmaşık hale geldi.
Bir dakika, Menşe kümülasyonu dediniz, öncelikle bu nedir?
STA’lar ile taraflar arasındaki ticareti daha da arttırmak amacıyla getirilmiş bir uygulama. İkili kümülasyon iki ülke arasında, çapraz kümülasyon da üç veya daha fazla ülke arasında geçerli. Taraflardan biri menşeli eşya, bir diğer tarafta imalatta girdi olarak yeterli miktarda işçiliğe tabi tutularak kullanıldığında imalat yapılan taraf menşeli sayılıyor. Çapraz kümülasyon uygulaması çok önemli, çünkü bir taraftan alıp, üretimde kullanıp, ürettiğinizi diğer taraflara vergisiz satabiliyorsunuz. İşte Mısır-Türkiye-İngiltere ticaretinde işleyiş böyle olacak. Umarım Türkiye-İngiltere Anlaşması çapraz kümülasyon olanağını içeriyordur.
Peki, AB-İngiltere-Türkiye ekseninde durum ne olacak, karmaşık olan nedir?
AB ile İngiltere arasındaki Ticaret ve İşbirliği Anlaşması’nda maalesef çapraz kümülasyon imkanına yer verilmemiş. Yani AB, İngiltere’nin STA imzalamış olduğu ülkeler menşeli eşyanın İngiltere’deki imalatta kümülasyon imkanından yararlanmasına izin vermemiş durumda. Tabi ki karşılık olarak İngiltere de AB’ye izin vermiyor. Bu durumda, Türk menşeli eşyanın AB’de veya İngiltere’de üretimde kullanılması ve bu ülkeler arasında birbirlerine ihraç edilmesi halinde tabi olacağı muamele açık değil. Özellikle AB’de yapılan imalatta durum iyice karışık, çünkü Türkiye AB’ye gümrük birliği çerçevesinde serbest dolaşım kuralına uygun olarak, menşe kuralına bakmaksızın ihracat yapıyor.
Hem AB’nin ve hem de İngiltere’nin STA imzalamış olduğu ülkeler için de durum karmaşık. Örneğin, İngiltere Tunus ile AB arasındaki kümülasyonu kabul ediyor, ama AB-İngiltere Anlaşmasında AB’nin Tunus ile İngiltere arasındaki kümülasyonu kabul edeceğine ilişkin bir hüküm göremedim.
Brexit öncesi bu ülkeler arasında düzenli bir ticaret varken, Brexit sonrası ortaya çıkan bu karmaşık durumları açıklığa kavuşturmak açısından en önemli görev AB’ye düşmektedir.
Peki bu menşe kurallarına uygunluk sağlamak çok mu zor?
Onu, hani derler ya, “ne siz sorun, ne ben söyleyeyim!”, o iş Türkiye dahil birçok ülke için iyice karmaşık hale geldi maalesef.
Bir kere, AB 2013 yılında “Union Customs Code” adı altında yeni bir Birlik Gümrük Kanunu kabul etti ve bazı hükümlerini 2014’ten bazılarını da 2016’dan beri uyguluyor. Bu yeni kanunun menşe kuralları da “yeni nesil” diye adlandırılan, Dünya Ticaret Örgütü’nde menşe kuralları konusundaki gelişmelere bağlı olarak düzenlenmiş kurallar. Esasını üretimde girdi olarak kullanılan eşyanın gümrük tarifesinde girdiği, duruma göre Faslın, Pozisyonun veya Alt Pozisyonun değişmesi prensibi oluşturuyor. Bazı kurallar da kullanılacak miktarlara ve/veya eşyaya katılan değere veya uygulanması gereken işçiliklere sınırlamalar getiriyor.
Birlik Gümrük Kodunu AB üyesi olarak İngiltere de uyguladığı için, aralarındaki yeni anlaşmanın menşe kuralları da bu esaslara göre tespit edilmiş durumda. Menşe ispatı olarak da daha basitleştirilmiş bir uygulama getirilmiş. İhracatçı beyanı ve hatta ithalatçının gümrük beyannamesinde menşei bildiğini beyan etmesi yeterli sayılmış. Yani, AB İngiltere’yi kendi ekonomisine biraz daha bağımlı hale getirmiş durumda. Örneğin, elektrikli otomobil imalatındaki menşe kuralına göre, üretimde kullanılan üçüncü ülkeler menşeli ürünlerin maksimum kıymeti otomobilin fabrika çıkış fiyatının % 45’ini geçmeyecektir ve bataryanın da menşeli olması gerekiyor. Yani, İngiltere imalatta ya kendi ürettiği bataryayı ya da AB’den alacağı bataryayı kullanmak zorunda. Çin, ABD, Japon, vs. menşeli batarya kullanamaz.
Bu menşe kuralları halen AB’nin ve Türkiye’nin dahil olduğu ve en yaygın kullanımı bulunan Pan-Avrupa Akdeniz Menşe Kurallarına göre önemli farlılıklar getiriyor. Bazı kurallar daha sıkı hale getirilmiş, bazıları ise biraz daha yumuşatılmış. Eğer İngiltere-Türkiye Anlaşması menşe kuralları da bu yeni kuralları içeriyorsa, Türkiye henüz Gümrük Kanunu’nu AB’nin Birlik Gümrük Kanununa paralel olarak yenileyemediği için bu yeni menşe kurallarına yabancı. Türk sanayicisi ve/veya ihracatçısı, odalar, birlikler ve gümrük çalışanları bu kuralların nasıl işlediğini henüz açık ve anlaşılır şekilde bilmiyor. Hatta itiraf edeyim, ben de bilmiyorum!
Üstelik, AB’nin ve Türkiye’nin daha önce, İngiltere’nin de Brexit kararından sonra diğer ülkelerle imzalamış oldukları STA’lar da eski tip menşe kurallarına dayalı. Dolayısıyla, kimin neyi nerden alıp nasıl işleyip nereye hangi menşe belgesi eşliğinde vergisiz ihraç edeceği iç içe geçmiş durumda.
Dolayısıyla Ticaret Bakanlığımıza çok iş düşüyor. Dilerim bu hususlar en kısa zamanda açıklığa kavuşturulur.
Doğal olarak, Anlaşma yayımlandıktan sonra daha ayrıntılı olarak inceleyeceğiz ve daha net yorumlar yapabileceğiz.
Dr. Kenan Güler Kimdir?
1967 yılında doğan Dr. Kenan GÜLER, 1987 yılından bu yana Gümrük Müşavirliği alanında çalışmakta olup 1988 yılında Gümrük Müşavir Yardımcısı, 1993 yılında Gümrük Müşaviri olmaya hak kazanmıştır.
1996 -1999 yılları arasında Avrupa’ nın çeşitli ülkelerinde gümrük ve lojistik alanlarında faaliyet gösteren şirketlerde çalışmıştır. 1999 yılında kendi şirketini kuran Dr. Güler , halen DCS Dijital Gümrük Hizmetleri A.Ş.’ nin Yönetim Kurulu Başkanıdır. Aynı zamanda %100 yerli sermayeli Türk şirketleri olan Atez Yazılım Teknolojileri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Londra’da kurulmuş olan Chain & Chain Technologies Limited firmasının da kurucu ortağıdır.