Akıllı değil 'dahi' binalar

Haber: Selma Şimşek Bektaş
selmabektas@turkistimedergi.com

İnsanoğlu bir önceki yüzyılda binalarını çelikle inşa ettiği zaman devasa yapılar yapabileceğini keşfetmişti. 21. yüzyılda ise zekâ ile donatılan binaların neler yapabileceğine tanıklık ediyoruz. Bu durum elbette zekânın kaynağı yani “her şeyin interneti” ile mümkün oluyor. Her şeyin interneti (IoE) yapılara sadece girmekle kalmadı, iç ve dış mekânda tüm unsurları internetle donattı. Gartner 2020′de birbirine bağlı cihaz sayısının 26 milyar olacağını öngörüyor. Cisco bu sayının 50 milyara ulaşacağını tahmin ederken, Morgan Stanley 75 milyarda karar kılıyor. Her şeyin interneti ile ilgili boyut tartışıla dursun gerçek olan şu ki, bundan sonra internetsiz hiçbir şey kalmayacak. O her şeyin içinde yapılar/binalara düşen pay ise girişimciler için hâlâ büyük fırsat. Cisco'ya göre önümüzdeki 10 yılda IoE, dünya çapındaki işletmeler ve hükümetler için 19 trilyon dolarlık fırsat sunuyor.

Akıllı dünyaya entegre yapılar
Artık çevresiyle iletişime geçen sistemler olarak düşünülmesi gereken binalarda bu sistemler ayrı ayrı değil, birbirleriyle bağlantılı olarak yönetiliyor ve binlerce sensör hareket ve sıcaklıktan nem oranına, güvenlikten ışık koşullarına kadar her şeyi izliyor. Akıllı binalar, enerji tüketimini ve karbondioksit emisyonlarını yüzde 50 ilâ 70 azaltabiliyor ve su kullanımında yüzde 30 ilâ 50 tasarruf sağlayabiliyor. Akıllı binalarda genel hatları ile aydınlatmalar, perde ve panjurlar, iklimlendirme sistemi, TV, DVD, uydu alıcısı, müzik sistemi ve diğer tüm ev aletlerini tek dokunuşla kontrol etmek mümkün. Hareket sensörü sayesinde sönen ışıklar, mevsim koşullarına bağlı olarak kendini ayarlayabilen, açılıp kapanan perde ve panjurlar, evsahibi evde yokken klima, fırın gibi elektronik cihazları çalıştırarak zaman ve konfor kazandırılması... Bunların hepsi artık mümkün. Ev dekorasyonuna monte edilen entegre ekranlardan Devlet Meteroloji Genel Müdürlüğü sitesinden sağlanan hava raporları, Trafik Koordinasyonu Merkezi’nden alınan canlı kamera görüntüleri ve BIST’ten gelen borsa verileri anlık takip edilebilecek. Akıllı bina otomasyonları, yaşlıların ve bakıma ihtiyacı olan kişilerin de gündelik yaşamlarını kolaylaştıracak.

Kentin akıllıları çoğalıyor
Polat Towers Türkiye'nin ilk akıllı binası olarak kabul ediliyor. Günümüzde ise pek çok proje artık akıllı bina konseptinde yapılıyor. Örneğin Dumankaya, Q Evim/Ofisim Çözümleri daire içinde interkom altyapısından güvenliğe, aydınlatma ve ısıtmadan IP kontrole pek çok hizmet imkanı sunuyor. Dumankaya IQ ile daireye giriş anahtarla değil kumanda ile gerçekleşiyor. Tablet, bilgisayarlar ve internetle evdeki tüm eşyaları yönetmek mümkün. ABD patentli Smart Home teknolojisi ile donatılan Trend Smart Home projesinde ise perdelerin kontrolünden uyandırma servisine, kahve makinasının sabah kahvesini otomatik olarak hazırlamasına kadar her şey akıllı telefonla ev sahibinin parmaklarının ucunda.
Türkiye'deki akıllı yapılara örnekler arasında bir de stadyum var. Türkiye’nin ilk akıllı stadyumu Beşiktaş Vodafone Arena, fotovoltaik sistemi ile güneşten elektrik elde etme, çatı ve yapıya düşen yağmur suyunu depolayarak kullanma, yeşil bina sertifikalı yapı ürünlerinin kullanımı, soğutucularda, klimalarda ozon dostu gaz kullanımlı cihazların seçimi, kapalı mekanlara yüzde yüz taze hava veren klima gibi pek çok yeniliğe sahip.
Hindistan’ın Delhi kentinde inşa edilen GreenSpaces ofis kompleksi yapılar da akıllı yaklaşımın nasıl fırsatlar sunduğunun açık göstergesi. Bu kompleksin yüzde 100 atık su geri kazanma, tüm sistemlerin teknolojik aygıtlarla donatılması ve birbirine bağlı hale getirilmesi, elektrikli otomobiller için şarj noktaları ve havalandırmalı koltuklar gibi inovasyonlarla dünyanın en çevreci ve enerji verimi en yüksek ticari binası olması hedefleniyor. Hatta kendi oksijenini "yetiştirmesi" ve kapalı ortamdaki bitkilerin stratejik olarak konumlandırılmasıyla havadaki zararlı maddelerin giderilmesi planlanıyor.

Tüm sektörler akıllı binalarla birleşin!
Her şeyi her şeye bağlama kabiliyeti, yalnızca farklı cihazlar arasındaki iletişimi değil aynı zamanda farklı sektörleri de birbirine bağlıyor. Bir sağlık kuruluşunda tedavi gördünüz ve eve dönme vaktiniz geldi. Tedavi süreciniz boyunca hareket imkanlarınız kısıtlı olacağı için elektrik ve gaz tüketimi de dahil akıllı evinizde bulunan tüm hizmetleri bilekliğiniz ya da akıllı ev arayüzünüz aracılığıyla ayarlayabileceksiniz. Akıllı termostatlar, akıllı ışıklar, akıllı ev aletleri ve çevrenizdeki akıllı her şey, iyileşme süreciniz boyunca alışkanlıklarınızı takip ederek ve süreçleri öğrenerek kendiliğinden açılıp kapanabilecekler. Örneğin bilekliğiniz, hareketsiz kaldığınız süreyi göz önünde bulundurarak kanepedeki şekerlemeniz sırasında televizyonu otomatik olarak kapatacak. İyileştikçe hareket kabiliyeti artacağı için sistem de buna bağlı olarak değişecek. Sisteme bağlı otomobilinizle yol alırken aracınız konumunuzu sisteme bildirecek. Siz yol aldıkça, coğrafi mevki koruma duvarına sahip olan “akıllı” şeylerin hepsi aktif hale gelecek ve eve yaklaşırken evdeki ısıtma sistemlerini devreye sokacak. 35 bin metrekarelik çatı 3 bin aracın yarattığı kirliliği temizleyebiliyor.

Yapay zekâ asansörde
Asansörler yaklaşık 161 yıldır yapıların vazgeçilmez unsuru. Çokkatlı modern yapı projelerinin devam ettiği günümüzde asansörlere ilişkin teknoloji de yerinde saymıyor, ilerliyor. Önümüzdeki 30 yıl boyunca şehirleşme ve şehre yapılan yatırımların artarak devam etmesi bekleniyor. McKinsey'in verilerine göre, 48 trilyon dolarlık bir yatırım şehirleri bekliyor. Planlanan yerleşim birimlerinin büyük kısmının çokkatlı yapılardan oluşması asansör teknolojisini önemli kılıyor.
Teknoloji devlerinden Microsoft da yeni bir projeye imza atarak hangi kata çıkacağınızı tahmin eden asansör modeli üzerinde çalışıyor. Mevcut sistemde hangi kata çıkacağımızı asansör kabinindeki otomatik sistem belirlerken, Microsoft'un asansörü kullanıcıların günlük hareketlerini gözlemleyip elde ettiği veriler doğrultusunda kendisi tahmin yürütecek. Asansörler için özel olarak geliştirilmiş yapay zekâ sistemi, asansöre yerleştirilerek kişinin kaçıncı kata gideceği tahmin edilebilecek. Alman TyhssenKrupp'un geliştirdiği “Multi” projesine göre, geleneksel çelik halat ve ray sistemine karşılık tamamen manyetik alan prensibine göre çalışan sistem geliştiriliyor. Bu sistemde kabin sadece aşağı yukarı değil yatay da hareket edecek.

Mobilya da her şeyin internetine dahil
Her şeyin interneti ile yapılarda kullanılan mobilyalar hızla değişiyor. Yeni nesil mobilyalar artık bilgisayarlara entegre durumdalar. Ikea, bazı mobilya parçaları içine sığabilecek kablosuz şarj kitleri satmayı planlıyor. Bu şekilde tasarlanan bir sehpa ile kablosuz olarak mobil cihaz şarj edilebilecek. Yakında şarj istasyonları ve kablo karmaşasını ortadan kaldırmayı hedefleyen Ikea, sehpaya monte edeceği özel bir teknoloji ile üzerine bırakılan mobil telefonu şarj edebilecek. Alfemo da yeni nesil 'elektronik mobilya'ya tasarladığı yatak odası takımı ile yanıt veriyor. Mobilya, USB ve DVDportlara sahip Led TV ile karyolaya entegre cep telefonları ve tüm mobil cihazlarla senkronize çalışabilen, İOS ve android işletim sistemleri ile uyumlu Bluetooth Sound System bulunuyor.

Hologram teknolojisi binalara girdi
Hologram teknolojisi geliştikçe kullanım alanları da genişliyor. Microsoft bu teknolojiyi bünyesinde kullanacağı yönünde bir açıklama yaptı yakın zamanda... Şu anda günlük hayatımızda yeri olmasa da bu konudaki girişimler dikkat çekici. Bleen adlı girişim örneğin, holografik teknolojileri kullanarak evlerimize, herhangi bir gözlük gerektirmeksizin üç boyutlu görüntü desteği sunan hologram görüntü yansıtan cihazları sokmaya çalışacak. Bleen’in akla gelebilecek pek çok kullanım alanı olacak. Oyunlar, filmler, eğlence, e-ticaret ve sağlık gibi farklı alanlarda kullanılabiliyor. Geliştiricilere de açılan yeni bir platform olan Bleen’in içinde çok yakın bir gelecekte inanılmaz uygulamaları görmemiz mümkün olabilir. Mesela kullanıcı bir e-ticaret sitesinde beğendiği ürünü hologramla Bleen cihazına yansıtarak ürünün detaylarını inceleyebilecek.

Çatılar da akıllandı
Teknolojinin yapı sektörüne katacağı daha çok şey var. Bunun en son örneklerinden biri de çatı sistemlerinde uygulanan örnekler. Yeni nesil çatılar, hem mimari açıdan hem de kullanılan malzeme açısından akıllı çatı (smart roof) özelliği taşıyor. Neden akıllı bu çatılar? Çünkü yapıya gerek mimari gerekse kullanım süresi boyunca değer kattığı için... Akıllı çatı sistemlerinde kullanılan malzemeler nedeniyle ışık ve ısı geçirgenliği kontrol edilebiliyor. Bu ürünlerin bir diğer özelliği ise hem kendini hem de çevresini temizleme kabiliyeti. Kullanılan malzeme teknolojisi çatı yüzeyindeki organik maddelerden oluşan kirleri ve çevreye zararlı partikülleri (egzoz gazındaki Nox vb.) ayrıştırarak yüzeyi devamlı temiz tutabilecek ve bu partikülleri nitrata dönüştürerek çevre temizliğine katkı sağlayabilecek. Trabzon'da inşa edilen Akyazı Spor Kompleksi Stadyumu, çatı sistemiyle Türkiye'nin kendini temizleyen ve hava kirliliğini gideren ilk stadyumu olacak.

Enerji üreten camlar
Yapılarda teknolojinin dokunduğu ürünlerden biri de camlar... Enerji tasarrufu (ısı yalıtımı ve güneş kontrolü) emniyet ve güvenlik, gürültü kontrolü gibi konularda cam devreye giriyor. Enerji tüketiminin yüzde 30'u yapılarda harcanıyor. Bu da yapılardaki cam kalitesi ve teknolojisini önemli kılıyor. Trakya Cam'ın Low-E kaplamalı yüksek performanslı yalıtım camları “Isıcam Sinerji” ve “Isıcam Konfor” ısı kayıplarını yüzde 50 azaltıyor. Böylece daha aydınlık ve ferah bir atmosfer elde edilirken enerji tasarrufu da sağlanabiliyor. Ayrıca çatılara ya da bahçe kısımlarına döşenen fotovoltaik piller ve “Toprak Kaynaklı Isı Pompaları” gibi ürünler teknolojinin sunduğu diğer bileşenler. Bu sistemlerle konutların ısıtma-soğutma donanımı çok düşük işletme maliyetlerle çalıştırabiliyor.

Akıllı binalarla her şey mümkün
Şangay'da bulunan St. Regis Oteli enerji maliyetini gelir oranını yüzde 5'in altına düşürerek (diğer beş yıldızlı oteller için bu oran yüzde 8) 12 altsistemi tek bir sistemle bütünleştirip akıllı bir bina oluşturdu.
İsviçre'de bulunan GIB-Services veri merkezinden elde edilen fazla ısı ile bölgedeki halka açık bir yüzme havuzu ısıtılıyor.
Kanada'da bulunan bir madencilik şirketi, ülkedeki soğuk kışlarda depolarını ısıtmak için veri merkezindeki fazla ısıyı kullanıyor.
IBM'in Boulder, Colorado'da bulunan yeşil veri merkezinde yüksek düzeyde enerji tüketen klima sistemi, dışarıdaki havadan soğutma yapan ve yılın yüzde 75'inde kullanılabilen gelişmiş bir sistemle değiştirilerek enerji tasarrufu yüzde 50'ye çıkarıldı.