TÜRKONFED ve İPM’nin hazırladığı ‘Kent-Bölge: Yerel Yönetimde Yeni Dinamikler Raporu’nun Adana-Mersin sonuçları açıklandı
Yerelden başlayacak yeni bir kalkınma modelini tartışmaya açan TÜRKONFED ve İPM iş birliği ile hazırlanan ‘Kent-Bölge: Yerel Yönetimde Yeni Dinamikler Raporu’nun, Adana ve Mersin’e özel sonuçları,
Çukurova SİFED desteği ve MESİAD ev sahipliğinde düzenlenen toplantı ile açıklandı.
Toplantının açılışını yapan TÜRKONFED Başkanı Orhan Turan, konuşmasında “demokrasi-ekonomi-kalkınma ve yerel yönetimler” arasındaki değer zincirinin sürdürülebilirliğine odaklandıklarını söyleyerek, “İlk raporumuzda ortaya koyduğumuz yeni bir kalkınma modeli olarak Türkiye’nin gündemine de yerleştirdiğimiz ‘Kent-Bölge’ kavramına, ikinci raporumuzla ‘yerel kalkınma-yerel yönetimler’ ilişkisiyle yeni bir bakış açısı getiriyoruz. Yerel yönetimler, yerel kalkınmanın kilit aktörleridir.” diye konuştu.
Mersin / Kent-Bölge kavramı ile yerelden başlayacak yeni bir kalkınma modelini 2017 yılında tartışmaya açan Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) ve İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), hazırlanan ikinci rapor ile yerel kalkınma yerel yönetimler ilişkisine dikkat çektiği ‘Kent-Bölge: Yerel Yönetimde Yeni Dinamikler Raporu’nun Adana ve Mersin illerine yönelik sonuçlarını açıkladı.
Çukurova Sanayici ve İş İnsanları Federasyonu (Çukurova SİFED) desteği ve Mersin Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (MESİAD) ev sahipliğinde düzenlenen toplantının açılış konuşmaları Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, ÇUKUROVA SİFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez ve MESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Engin tarafından yapıldı. Toplantıda, İPM Proje Koordinatörü Ayşe Köse Badur moderatörlüğünde düzenlenen “Kent- Bölge Kavramı: Yerel Yönetimde Yeni Dinamikler ve Mersin Örneği" paneline ise, İPM İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Fuat Keyman ve TÜRKONFED Ekonomi Danışmanı Pelin Yenigün Dilek
katıldı.
“21. yy dünyası kentlerin dünyası olacaktır”
Orhan Turan
Yirmi birinci yüzyıl dünyasının pek çok açıdan “kentlerin dünyası” olacağını söyleyen TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, açılışta yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Ülkelerin yanı sıra kentlerin, bölgelerin, sektörlerin ve işletmelerin, bu yeni dijital sistemde ortaya koyduğu performans; potansiyelleri ölçüsünde yerelden ulusala, ulusaldan küresele uzanan katma değer zincirinin de en önemli halkası haline geldi. Kentler ve o kentlerin çevrelerinde yarattığı ekonomik, siyasal ve toplumsal dinamikleri harekete geçirmesiyle ortaya çıkan ‘artı değer’, ülkelerin de geleceğini belirleyecek konuma geldi. Kent-Bölge’lerin öne çıktığı ekonomik, siyasal ve toplumsal kalkınma modeline doğru geçiş söz konusu. Dolayısıyla kentlerin kalkınması, öncelikle etki alanı içindeki bölgelerin ve ülkemizin kalkınmasına da pozitif bir ivme kazandıracaktır. Kentimiz, ne kadar yüksek katma değer yaratırsa, ülkemiz de o ölçüde bundan yararlanacaktır.”
“Yerel kalkınmada, yerel yönetimlerin kilit aktörlerden biri olduğunu düşünüyoruz. Yerel yönetimlerin, yerel kalkınmayı ateşleyecek bir yönetişim modeli ile yeniden kurgulanmasını, günümüz dijitalleşen dünyasında zorunluluk olarak görüyoruz” diyen Turan, şunları aktardı: “Türkiye’nin sürdürülebilir ekonomik büyümesi, ‘orta gelir tuzağı’ sorununu aşmaktan geçiyor. Bu tuzağın aşılmasında ‘Bölgesel Kalkınma Ajansları’nın yanı sıra ‘Bölgesel Yatırım Bankaları’nın kurulması, yerel ekonomik dinamiklerin yaratılmasına katkıda bulunacaktır. Orta gelir tuzağından kurtulacak, kapsayıcı bir ekonomik büyüme dinamiğinin yakalanması hedefi, daha katılımcı ve kalıcı bir demokrasiye kavuşma hedefiyle örtüşmektedir.”
“Adana ve Mersin, dünyanın her yerinden girişimciyi ağırlayabilecek potansiyele sahip”
Süleyman Sönmez
Adana ve Mersin’in oluşturduğu Çukurova’nın, tarım ve enerjide önemli bir potansiyeline sahip olduğunu kaydeden ÇUKUROVA SİFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez, “Çukurova, Ortadoğu’ya yakınlığının yanı sıra demir, deniz ve karayolu bağlantıları, yetişmiş işgücü, dinamik iş dünyası ve sivil toplum örgütleri ile de sosyokültürel açıdan da gelişmiş bir bölgedir. Yeni yatırımlar ve teşvikler, Çukurova’yı Türkiye’nin geleceğinde önemli bir rol üstlenecek konuma ulaştıracaktır” dedi. Sönmez, şöyle konuştu: “Çukurova yetişmiş insan gücü, üniversite-akademi ve genç nüfusuyla; eğitim ve sosyo-kültürel gelişmişlik açısından da yerelin dinamiklerini harekete geçirecek fırsatlarıyla öne çıkmaktadır. Ülkemizin önemli lojistik, antrepo ve liman altyapısının yanı sıra turizm, hizmet ve mutfak kültürüyle gastronomi turizmi altyapısıyla bilinen Çukurova, atılacak stratejik adımlarla Türkiye’nin parlayan yıldızı olmaya adaydır. Çukurova’nın verimli ekonomik habitatını, stratejik yatırımlar, bölgesel ve sektörel teşvikler ve yeni teknoloji eko-sistemine yönelik adımlarla geliştirmemiz gerekmektedir. Ulusal ve uluslararası platformlarda potansiyeli ile hak ettiği ilgiyi gören bölgemiz; şimdi merkezi ve yerel yönetimler ile iş dünyası kuruluşları, sivil toplum örgütleri, akademi dünyası ve üreten insan kaynağının birlikte ortaya koyacağı Yeni Çukurova Vizyonu ile önemli bir ivme kazanacaktır. Yeter ki ülkemiz ve bölgemiz için geniş bir uzlaşma ile hep birlikte değer yaratma iradesini gösterelim. Ortadoğu’nun en güvenli sığınağı konumundaki Adana ve Mersin, dünyanın her yerinden yabancı girişimcileri ağırlayabilecek geniş bir yelpazeye, altyapıya, yatırım iklimine ve potansiyele sahip iki kenttir. Belediyelerimiz, sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği halinde ulusal ve uluslararası yatırımcıların ilgisini Adana ve Mersin üzerine çekebilmek amacıyla yeni girişimlerde bulunmalıdır.”
“Belediyeler, kentin ve bölgenin lokomotifi olmalı”
Hasan Engin
Konuşmasında, teknolojik gelişmelerle birlikte dünyada yaşanan değişime dikkat çeken ve kentlerin de “Kent 4.0” ile bu değişime adapte olması gerektiğini söyleyen MESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Engin, şöyle devam etti: “Aynı paralelde siyaset kurumu da bir dönüşüm ve çağı yakalama gayreti içerisine girmelidir. Belediyelerin görevleri sadece temel belediyecilik hizmetleri ile bitmemektedir. Yerel yönetimlerde hizmetler, bütüncül bir bakış açısıyla ele alınmalı, katılımcı ve kapsayıcı bir yönetim anlayışıyla bölgede yaşayan vatandaşların talep ve ihtiyaçlarına göre şekillendirilmelidir. Aynı zamanda istihdam ve üretim için kurumlar oluşturulması ve kentler adına katma değer üretilmesi de belediyelerin görevleri haline getirilmelidir. Belediyeler, yönetim politikalarını bu hususa göre değiştirmeli, kentin ve bölgenin lokomotifi olmalıdır.”
“Adana-Mersin’de, hem yerel hem de ulusal bazda yatırımların önünün açılması gerekmektedir”
TÜRKONFED, kentler bağlamında Türkiye’nin iktisadi ve idari sorunları üzerinde çalışmak ve çözüm üretmek üzere ilk raporunu, 2017 yılında “Kent Bölge: Yerel Kalkınmada Yeni Dinamikler: Türkiye’nin Kentlerinden Kentlerin Türkiye’sine” adıyla yayınlamış ve 12 öncü şehri ele almıştı. Raporda, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Gaziantep, İzmir, Konya, Samsun, Van, Adana ve Mersin illerinin ekonomik-sosyal-kültürel
potansiyelleri ele alınmış, riskler ve fırsatlar tespit edilmişti.
‘Kent-Bölge: Yerel Yönetimde Yeni Dinamikler Raporu’nda ise İzmir, Konya, Adana/Mersin ve Van ileri derinlemesine ele alınarak, kentlerin rekabetçiliğini artıracak şekilde yerel kalkınmaya ve yerel yönetimlere odaklanıldı. Raporun açıklanan ilk fazı olan Adana-Mersin bölümüyle, söz konusu iki kentte ‘yerel kalkınma-yerel yönetim’ ilişkisinin fotoğrafı çekilerek, riskler ve fırsatlar belirlendi ve öneriler sunuldu. Buna göre, 1980 sonrası başlayan küreselleşme evresi ile geleneksel sanayi kollarında güç kaybeden Adana-Mersin bölgesinin, önemli lojistik noktaları üzerinde olması nedeniyle yeniden yükselişe geçme potansiyeli taşıdığı belirtilen raporda, şu önerilere yer verildi: “Adana-Mersin’in, yeniden yükselişe geçme potansiyelini ortaya çıkarabilmesi için hem yerel hem de ulusal bazda yatırımların önünün açılması gerekmektedir. Bölgede farklı siyasi
tercihe sahip kimliklerin, görece daha demokratik ve katılımcı bir kentsel koalisyon oluşturması bölgenin en güçlü yanı iken; yerel yönetimlerin muhalefet parti temsilcileri tarafından yönetiliyor olması, yatırımların aciliyetine gölge düşürmektedir. Türkiye’nin kalkınmasına da katkı sağlayacak bir kent-bölge olan Adana-Mersin’de, her şeyden önce yerel aktörler arasındaki ilişki ve etkileşim pekiştirilmelidir. Böylelikle özellikle ulaştırma ve enerji gibi kamu yatırımlarının bilhassa önemli olduğu sektörlerde bölgenin kalkınmasına ivme kazandıracak adımların atılması mümkün olacaktır.”
KENT-BÖLGE: YEREL YÖNETİMDE YENİ DİNAMİKLER RAPORU_ADANA ve MERSİN
Bölgenin Güçlü Yönleri:
• Görece açık ve demokratik bir siyasal ortama ve kültüre sahiplerdir.
• Küreselleşmenin son evresinde önemini yitiren sanayi kollarına karşın lojistik ve enerji gibi kimi sektörler öne çıkmaktadır.
• Türkiye’nin ikinci büyük ihraç limanı olan Mersin lojistik alanında önemli bir avantaja ve potansiyele sahiptir.
• Enerji nakil hatlarının varış noktalarından birinde yer alan bölgede bu sektördeki büyük ölçekli kamu ve özel sektör yatırımlarının hayata geçirilmesi söz konusudur.
Kırılganlıklar:
• Bölge ekonomisi 1980 sonrasında ulusal ölçekte sahip olduğu konumu tedrici olarak kaybetmiştir.
• Metropoliten bölgenin asıl sanayi odağı olan Adana’da geleneksel olarak belirgin bir ağırlığa sahip bulunan gıda ve tekstil sanayileri, küresel ölçekte sanayi alanındaki değişim nedeniyle eski gücünü ve önemini yitirmiştir.
• Göçlerin de etkisiyle bölgede gelir adaletsizliği son derece yüksektir.
• Her iki ildeki büyükşehir belediye yönetimlerinin muhalefet partilerinde oluşu nedeniyle bölgede toplanan vergiler ile bölgeye gelen yatırımlar arasında ciddi fark söz konusudur.
• Her iki kentteki öncü yatırımların gecikiyor oluşunda yerel koalisyonun biraz gerde duruyor olması da etkilidir.
• Yerel yönetişim alanına dahil olan kurumların kendi aralarında bir koordinasyon ve eşgüdümün varlığından söz etmek güçtür.
• Bölgedeki yerel kurumlar arasında eşgüdümü zorlayacak, vizyon belirleyecek aracı aktörler mevcut değildir.
Riskler:
• Mersin Limanı’nın kapasitesinin arttırılmasının, Anadolu’daki yerleşimlerle arasındaki ulaştırma bağlantılarının
(hızlı tren, bölgesel havalimanı) iyileştirilmesinin gecikmesi.
• Mersin Limanının hala ileri düzey yatırımlara kavuşamamış olması.
• Yerel yatırım ortamının güçlendirilmesine yönelik adımların istendiği ölçüde atılamaması.
• Adana-Mersin bölgesinde lokomotif sektörlerdeki öncü yatırımların merkezi hükümetle yerel aktörler arasındaki ilişkilere bağlı olması.
• Merkezin yerel üzerindeki sınırlayıcı etkilerinin aşılamadığı bir konjonktürde, arzu edilen türden sıçramanın gerçekleştirilmesinin sınırlı olması.
Fırsatlar:
• Adana-Mersin bölgesinde gündem, strateji ve öncelikler konusunda bir eşgüdüm yaratılabilecek bir yerel mutabakat temelinin olması.
• Mersin Limanı’nın, ulusal ve küresel ölçekli plan çalışmalarında yüksek bir potansiyel ile öne çıkıyor olması.
• Bölgenin enerji, liman ve turizm alanlarının kesişim noktasında bulunması nedeniyle büyük ölçekli kamu ve özel sektör yatırımlarına açık olması.
• Bölgenin turizm sektöründe sıçrama yapılabilme potansiyeline sahip olması.