Lüks pazarının lideri Louis Vuitton
Dünyanın önde gelen profesyonel hizmet firmalarından biri olan Deloitte, “Lüks Tüketimin Küresel Güçleri 2015” raporunu yayımladı. Rapora göre lüks tüketim alanında faaliyet gösteren dünyanın en büyük 100 firması 2013 mali yılında kurlardaki dalgalanma ve teknolojideki karmaşaya rağmen 214.2 milyar dolarlık satış geliri elde etti. Bu şirketlerden her birinin ortalama satış rakamı ise 2.1 milyar dolar oldu.
Lüksün lideri bu yıl da değişmedi: Louis Vuitton
Rapora göre, lüks tüketimin küresel güçleri sıralamasında ilk üç firma (Louis Vuitton, Compagnie Financiere Richemont, Estée Lauder) konumlarını korurken, ilk on şirket arasına iki yeni firma katıldı; ABD’li tekstil firması PVH (Calvin Klein) ve Hong Kong’lu mücevher firması Chow Tai Fook… Listeye bu firmaların katılması ile Shiseido ve Rolex ise ilk 10 dışına çıktı. En hızlı büyüyen yirmi şirketin ilk sırasında ise Hong Kong’lu Michael Kors yer aldı.
Türkiye pazarını değerlendiren Deloitte Danışmanlık Hizmetleri Perakende Sektörü Lideri Hakan Göl “Lüks Tüketimin Küresel Güçleri İlk 100 listesine henüz Türkiye’den bir markamız girmemiş olsa da gelecekte yer alma potansiyelleri mevcut. Türk hazır giyim üreticilerinin lüks ürün üretim gücü, Türkiye’nin gelişen hazır giyim perakende pazarı, lüks segmentine odaklanan ve bu segmentte oluşmaya başlayan markalar bu potansiyeli tetikleyen unsurlar arasında yer alıyor” dedi. Lüks segmentte marka olmanın zorlu ve maliyetli bir yolculuk olduğunu ifade eden Göl, lüks pazarının sunduğu yüksek finansal potansiyelin ve prestijin ise girişimcilere cazip geldiğini belirtti. Lüks markası yaratma yolculuğunda lüksün merkezlerinde markalaşma, kültür ihracı rüzgârından faydalanma ve niş segmentlere odaklanma gibi inovatif stratejilerin izlenebileceğini sözlerine de ekledi.
Türkler gösterişi seviyor
Deloitte Türkiye tarafından hazırlanan ve Türkiye lüks pazarını ve Türk markalarının durumunu analiz eden çalışmaya göre, bir ülkede lüks pazarının gelişiminin beş temel fazdan geçtiği belirtiliyor. Türkiye ise birçok gelişmekte olan ülkede olduğu gibi “Gösteriş Zamanı” fazında bulunuyor ve lüks, hâlâ ekonomik statünün sembolü olarak görülüyor.
Türkiye’nin mevcut 5.3 milyar TL’lik lüks pazarının, arz ve talep tarafındaki gelişimler doğrultusunda 2018 yılına kadar her yıl % 7’lik artış ile 7 milyar TL’ye yükseleceği öngörülüyor. Bu büyümeyi tetikleyecek unsurlar arasında ise;
üst gelir grubunun yaptığı harcamalar ile orta gelir grubunun ulaşılabilir lüks markalara gösterdiği talep, kadınların hem iş yerlerinde hem sosyal ortamlarda çanta ve ayakkabı kategorilerini statü sembolü olarak görmeleri, aynı zamanda lüks markaların güzellik ve kişisel bakım ürünlerini kullanması, ünlülerin özellikle sosyal medya ile daha da görünür hale gelmelerine paralel olarak genç kuşağın bu kişilerin satın aldıkları markalara artan ilgisi, lüks markalara yönelik alışveriş merkezlerinin başta İstanbul olmak üzere İzmir, Ankara ve Bursa’da artması; Adana, Antalya, Gaziantep, Mersin gibi Anadolu şehirlerinde ise çok katlı lüks mağazaların açılması ile lüks markalarının bu şehirlerdeki tüketiciler ile buluşması, Türkiye’yi ziyaret eden Arap ve Rus turistlerin alım gücü, düzenlenen moda festivalleri/haftaları, Türk dizilerinin Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Doğu Avrupa ülkeleri gibi pek çok ülkede yayınlanması ve izleyicilerin oyuncularla kendilerini bağdaştırarak, onların giyim ve aksesuarlarına ilgi duyması yer alıyor.
Lüksün dijital tüketiciye uyum sağlaması gerekiyor
Marka ve tasarımlarını koruyabilme düşüncesiyle lüks sektöründe dijitalleşmenin daha geç gerçekleştiğini belirten rapora göre, günümüzde dijital ve lüksün birbirinden ayrı düşünülmemesi gerektiği belirtiliyor. Özellikle de firmaların geleceğin lüks tüketicilerini çekebilmek için teknolojiyi üç noktada entegre etmeleri gerekiyor:
Ürün geliştirme (3 boyutlu baskı, akıllı saatler, giyilebilir teknolojiler vb.), CRM sistemleri ile tüketici bilgilerinin toplanması, mağaza içi ve online deneyimin tüketiciye özelleştirilmesi, tüketicilere online ve offline tüm platformlarda (kısa filmler, uygulamalar, mikro siteler vb.) entegre bir deneyim sunulması. Türkiye’nin ise, e-ticaret payının büyümesine rağmen lükste dijitalleşme yolunda gelişmiş ülkelere kıyasla daha hızlı adım atması gerekiyor.