AR-GE 250


10. Uluslararası Etik Zirvesi Gerçekleşti

Turkishtime Dergi

İş hayatında etik değerlerin benimsenmesi, itibar yönetimi ve uyum alanlarında faaliyetlerini sürdüren Etik ve İtibar Derneği TEİD, 10. Uluslararası Etik Zirvesi ''Etiğin Renkleri'' teması ile gerçekleştirildi.

Etik ve İtibar Derneği TEİD tarafından düzenlenen 10. Uluslararası Etik Zirvesi gerçekleştirildi. Zirvenin bu yılki teması ''Etiğin Renkleri'' olurken, Uluslararası Etik Zirvesi’nde TEİD üyeleri, etik, uyum ve itibar yönetimi konularına ilgi duyan profesyoneller bir araya gelerek, geleceğe ışık tuttu. Etkinlikte konusunda uzman ve deneyimli konuşmacılar İş Etiği, ESG, Sürdürülebilirlik, Dijitalleşmede Etik, Uyum, İç kontrol ve Denetim Süreçleri gibi konu başlıklarına değinerek, merak edilenlere cevap verdi.

Zirvenin açılış konuşmasını yapan Etik ve İtibar Derneği (TEİD), Yönetim Kurulu Başkanı Menteş Albayrak, “Küresel nüfusun dörtte birini barındıran 25 ülke her yıl son derece yüksek su stresiyle karşı karşıya ve mevcut su kaynaklarının neredeyse tamamını düzenli olarak kullanıyorlar. Dünya nüfusunun en az yüzde 50'si ise yaklaşık 4 milyar insan yılın en az bir ayı boyunca su sıkıntısının yüksek olduğu koşullar altında yaşıyor.

DÜNYAYI HEP BİRLİKTE KURTARMAK ZORUNDAYIZ

2050 yılına kadar ise 1 milyar insanın daha aşırı yüksek su stresiyle yaşaması bekleniyor. Dünya nüfüsunun %60’ından fazlası yüksek su sıkıntısı içerisinde olacağı bekleniyor. Dünya tarihinde birçok felaket yaşandı. Bu seferki felaket ne gökyüzünden ne de yerin içinden geliyor. Bizzat insanın neden olduğu çevre kirlenmesi ve özellikle küresel ısınmadan geliyor. Güneş sistemimizde ve evrende yerleşeceğimiz başka bir yer yok. El birliği ile yuvamızı kurtarmaya çalışmak zorundayız.

TAAHHÜT EDİLEN VE YAPILANLAR ARASINDA BOŞLUK VAR

S&P şirketlerinin % 95’i sürdürülebilirlik raporu yayınlıyor. Dünyanın en büyük 250 şirketinin (G250) 2022’de raporlama oranı ise %96. Fakat bu alanda zemin sağlam değil. Söylenen ile yapılan arasında boşluklar var. Bunun temel sebepleri; Regülasyon eksikliği, Global Raporlama Standartlarının gelişme ihtiyacı, Mevcut yönetişim, ölçme ve raporlama sistemleri yetersizliği, Finansal raporlamada olan güçlü iç kontroller ve yönetim imzasının olmaması ve Yönetim Kurullarında bilgi birikimi eksikliği.

Şirketlerin üzerinde çok ciddi yatırımcı, paydaş ve tüketici beklentisi ve baskısı var bu konuda. Net olmayan bir patikada verilen taahhütler bazen yerine getirilemiyor. Yeşil aklama, sadece olumlu konuları raporlama veya yanlış yapmaktan korkanlar açısından da “yeşil suskunluk” yani bu konularda sessiz kalmak çok tartışılıyor. Fakat iyi haberler de var. Yakında bu alan daha fazla netlik kazanmış olacak. Avrupa Birliği'nde faaliyet gösteren şirketler, Ocak 2024'ten itibaren AB'nin Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD) kapsamında yeni finansal olmayan ve sürdürülebilirlik raporlama gereklilikleriyle karşı karşıya kalacak. ABD'de Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu kendi iklim açıklama düzenlemelerine ince ayar yapmakla meşgul.

Bir konunun iş dünyasında kabulu için iki ön koşul var. Regülasyon, yani zorunluluk veya Değer Yaratması. Regülasyon konularındaki mevcut boşluk göz önüne alındığında ESG (ÇSY) konularının önceliklendirilmesi için ikna edici bir değer taahhüdüne ihtiyaç var. Bir çok organizasyon bu alanlardaki çabalarının finansal etkisini ölçmekte güçlük çekiyor. Fakat son araştırmalar cesaret verici veriler ortaya koyuyor.

McKinsey ve NielsenIQ ortak çalışması neticesine göre; ÇSY ile ilgili iddialarda bulunan ürünlerde son beş yıllık dönemde yüzde 28 kümülatif büyüme elde edilirken,  bu tür iddialarda bulunmayan ürünlerde bu oran % 20 oldu. Dünyanın En Etik Şirketleri unvanını alan halka açık şirketlerin bir araya geldiği Ethisphere'in 2023 Etik Endeksi, beş yıllık bir süre içinde büyük ölçekli şirketlerin karşılaştırılabilir endeksinden 13,6 puan daha iyi performans gösterdi.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK FONLARI 3 TRİLYON DOLARA ULAŞTI

Sürdürülebilirlik Temalı Fonlar Dünyada 3 Trilyon $’a ulaştı. Bu alana yatırım yapan şirketlerler için bu veri daha ucuz ve kolay finansmana erişim anlamına geliyor. Gelir artışı, Müşteri ve çalışan bağlılığı, İtibar ve diğer artılarını değerlendirdiğimizde CSY ve Etik uzun vadede değer yaratımını destekler ve rekabet avantajı yaratır.” diye konuştu.

NE YAPACAĞINIZDAN ZİYADE NASIL YAPACAĞINIZ DAHA ÖNEMLİ

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Executive Direktör Vekili, Uyum Sorumlusu & Dürüstlük Projesi Direktörü John Mair ise konuşmasında “Yıllar önce yüz binlerce çalışanımız, 15 milyon müşterimiz bulunurdu. Ne türde güçlüklerle karşılaşıyoruz düşünmenizi istediğim için böyle bir örnek verdim. O kadar fazla insanı, çalışanı, müşteriyi doğru yere konumlandırmak çok önemli. Peki etik kalmak neden bu kadar zor? Kendimiz için bile çok zorken düşünün ki bu kadar kalabalık bir insan topluluğunda etik sağlamak daha da zor. Olay ne yapmak zorunda kaldığınızdan ziyade, ne yapacağınızı bilmek. Bu çok daha büyük bir mesele. Burada sağlıklı bir para harcamak istiyorsanız ne yapılacağından ziyade nasıl yapmaları gerektiğini sorun ve verilen yanıtlarda bir önceki danışanın üzerine yaptığı şeyi sizin şirketinize yapmasına izin vermeyin, mutlaka üzerine sizin şirketinizi tanıyarak ekleme yapılması lazım. Sizin paranız ve sizin bütçeniz ve bunun karşılığında bir şey aldığınızdan emin olun. Şirketiniz 25 kişi veya 250 bin de olabilir. Sayısı hiç önemli değil. Önemli olan doğru şeyin yapılabilmesi. Uyum kelimesine bayılmıyorum. Dürüstlük veya bütünlük olarak değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Böylesi çok daha iyi olacaktır. Uyum ifadesini mi dürüstlük veya bütünlüğü mü tercih edersiniz. Günün sonunda hepimiz bunu yapmaya çalışıyoruz.

DAHA BAŞARILI, DAHA SAĞLIKLI OLMAK İÇİN ÇALIŞMALIYIZ

Kalkınma ve İmar bankasında en iyi yaptığımız şeylerden biri yani konularımızdan biri davranışlar bütünümüz. Etik ve davranış kodlarına göre herhangi birinin itibarında bir sorun olursa, ne yaptığından ziyade eğer çalıştığı o bankanın ismi o itibarsızlığa çekilirse bütün spot ışıkları kurumun yaptığına odaklanmakta. Çünkü kişiye değil markaya odaklanma oluyor. Uyum programları için kültürü doğru bir şekilde biçimlendirmek ve konumlandırmak çok önemli. Çünkü zoru kolay yapmaya çalışıyoruz. Sürekli koltukta oturan bir insan ile sağlıklı bir insan olmak için çalışan arasında fark var. Daha sağlıklı, daha başarılı ve daha iyi olmaya çalışabiliriz.” dedi.

Moderatörlüğünü Harward Business Review Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turan’ın yaptığı "Etiğin Renkleri: Yükselen Riskler ve Fırsatlar’’ panelinde söz alan Anadolu Grubu, Kurumsal İlişkiler, İletişim ve Sürdürülebilirlik Başkanı Atilla D. Yerlikaya şöyle konuştu:

Finansman, operasyon, pazarlama, insan kaynakları yönetimi süreçleri gibi etik ve uyum yönetimi de stratejik bir iş fonksiyonu ve nasıl diğer fonksiyonların bir stratejisi, iş planı kaynakları varsa etik yönetiminde de olmalıdır. Kapsamlı bir etik ve uyum stratejisi insa edebilmek için yönetişim, farkındalık, aynı dili konuşmak ve ortak değerleri ifade etmek çok önemli. Bu süreçleri yönetebilmek için de öncelikle etik ve uyum programlarının hangi coğrafi, kültürel ve sektörel bağlamlarda oluştuklarını anlamak gerekiyor.  Kültürler arası farklılığı anlayarak ve gözeterek süreçlerin tasarlanması önemlidir. Örneğin itiraz ve şikayet kültürünün yüksek olduğu bir coğrafyada etik süreçleri tasarlarken aynı etik standartları ama farklı enstrümanları kullanmak gerekebilir.

ÖZGÜNLÜK VE SAMİMİYET İKİ KRİTİK NOKTA

 Özellikle farklı kültürleri, coğrafyaları, sektörleri anlamak için onların dillerini anlamak lazım. Farklılaşan beklentileri ile tüm çalışanları kapsayıcılık ve çeşitlilik anlayışı ile kucaklamak lazım. Hem etik hem de sürdürülebilirlik tartışmasında samimiyet ve özgün dil vurgusunu tekrar yapmak isterim. Özgünlük ve samimiyet çok kritik öneme sahiptir. Her ne diyorsak söylediğimizi sadeleştirmeli ve tevazu içerisinde ifade etmeliyiz.

TÜM ŞİRKETLER YEŞİL MUTABAKATA YENİ KÜRESEL ESG DÖNÜŞÜMÜNE HIZLA ADAPTE OLMALI

Borusan Cat, İnsan Kaynakları ve Gelişimden Sorumlu İcra Kurulu Üyesi İrem Erdoğan da TEİD’e teşekkür ederek sözlerine başlarken, uyum yolculuğuna şirket olarak çok uzun zaman önce başladıklarını söyledi. Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: “Borusan Cat olarak Turuncu Rehberimizin kapsamında Çalışma ilkelerimiz ve Etik kuralların, faaliyet gösterdiğimiz ülkelerdeki çalışma arkadaşlarımızca içselleştirmesini sağlamak amacı ile bir program üzerinde çalışıyoruz. 2022 yılında KMPG ile çalışarak Grup bünyesinde Uyum Yönetimi yapımızı gözden geçirdik ve gelecek dönemin ihtiyaçlarına uygun şekilde yeniden şekillendirdik. Bu süreçte Holding yönetişim yapımızı da tüm grubu gözetecek şekilde yeniledik. Faaliyet gösterdiğimiz ülkeler ve uluslararası mevzuatlara uygun olarak çalışıyor, değişimlere hızlıca uyum sağlıyoruz. Bu amaçla ilgili mevzuat gelişmelerini, idari kararları ve yaptırım paketlerini yakından izliyoruz.

Borusan Sürdürülebilirlik odak alanlarımızı İklim – İnsan - İnovasyon (i3) olarak belirledik. “Geleceğe İlham” adını verdiğimiz bu yolculuğumuzda, bugünden geleceğe daha iyi bir dünya inşa etmek için hedeflerimize bağlı kalarak çevresel ve toplumsal fayda yaratan ve Borusan’ı “200 yılın ötesine taşıma” vizyonuna ulaştıracak projeleri hayata geçiriyoruz. Türkiye’de Holdingler arasında ilk Entegre Faaliyet Raporunu yayınlayarak çevresel, sosyal ve ekonomik performansımızı, hedeflerimizi ve stratejimizi tüm paydaşlarımızla şeffaf ve hesap verebilir olma ilkelerimize bağlı kalarak paylaştık ve finansal olmayan beyanlarımız için sınırlı güvence hizmeti alarak raporumuzun güvenilirliğini güçlendirdik. Grubumuz 725 MW kurulu yenilenebilir enerji kapasitesine ulaşırken 1,1 milyon karbon salımını önledi. 2030 yılına kadar karbon nötr olma yolunda koşuyoruz. AB Yeşil Mutabakatını ve AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) başta olmak üzere ESG alanındaki önemli uluslararası gelişmelerini yakından takip ediyoruz. Sürekli değişen bir dünya içindeyiz. Biz de süreçlerimizi sürekli yeniliyor, sistemlerimizin ve yeteneklerimizin gelişimine yatırım yapıyoruz

Ayrıca Sürdürülebilirliğin Uyum’a yansıyan başlıklarına yönelik Şirketlerin ESG performanslarına önem vermesi, mevcut iş modellerini değişen dünyaya hızlı uyarlaması gerekiyor, Borusan olarak şirket içinde kurduğumuz ekiplerle iş modellerimizin sürdürülebilirliği için çalışmalar yürütüyoruz. Uyum, İç Kontrol ve Risk yönetimi yapılarımızın iyi işlemesini sağlıyoruz. Sürdürülebilirlik konusunda mevcut ekiplerimizin donanımını artırmak için eğitim programları hazırlıyor ve sunuyoruz. Bu konuda regülasyonları takip etmek amacıyla Narter & Partners Hukuk iş birliğiyle 4 haftalık bir eğitim serisi düzenledik. Tüm şirketler ESG’ye yaptığı yatırımla öne plana çıkacak, itibar kazanacak ve EBITDA’sını başarı ile yönetecek. Önümüzdeki dönemde iş ortağı olarak güvenilir, finansmana kolay erişebilir şirketler, ESG başlıklarında uyum kalitesi yüksek olan şirketler olacak.

EN ÖNEMLİSİ ÇALIŞAN BAĞLILIĞI VE SADAKATİ

Çalık Holding, Baş Hukuk ve Uyum Müşaviri Ayşe Nilüfer Türkçü Hıra da, “Şirketlerimizin faaliyet gösterdiği sektörlerin dinamik yapısı ve beraberinde getirdiği riskleri yönetebilmek amacı ile 2020 yılından itibaren kendi iş etiği kurallarımızı belirlemek ve bunları da tüm süreçlerimize entegre etmek üzere harekete geçtik ve Çalık Grubu nezdinde yazılı hale getirdiğimiz etik kurallarımızı İş Etiği Kuralları ve Uyum Yönetmeliği olarak yeniden kaleme aldık. Bu noktada organizasyon yapımızda da değişiklik yapmak üzere Hukuk Müşavirliği’ni Hukuk ve Uyum Müşavirliği olarak konumlandırdık ve bünyesinde Uyum Departmanı açarak ayrı bir Uyum Yöneticisi istihdam ettik. Ayrıca hukuk departmanlarındaki tüm hukukçularımızı kendi şirketlerinde Uyum Yetkilisi olarak konumlandırmak ve bu alanda yetiştirmek üzere 8 haftalık Grup İçi Etik ve Uyum Yönetimi Sertifika Programı almalarını sağladık. Farkındalığı artırmak adına ise iç ve dış eğitimler düzenledik, düzenliyoruz. 2022 yılı içinde 4.597 çalışan ve 19 Grup şirketi bu eğitimi tamamladı. Ayrıca hem çalışanlarımızın hem de diğer üçüncü kişilerin erişimine açık olan etik hattının kullanımının artması ve speak-up kültürünün yaygınlaştırılması adına çeşitli çalışmalar da yapıyoruz. Ancak yeterli görmedik. 2022 yılının 4. çeyreğinde kapsamlı bir “Uyum Projesi” çalışması başlattık. Böylelikle yerel mevzuatı odağına alan uyum programımız geliştirilerek uluslararası mevzuatın gereklilikleri de eklendi. İş Etiği Kuralları ve Uyum Yönetmeliği’miz revize edilirken bir yandan da 11 adet politika metni üzerinde detaylı bir çalışma yapıldı. Bu dönemde çok önemli üyelikler gerçekleştirdik. Bunlardan biri de TEİD oldu.

Uyum programlarının işleyişi ve başarısı için üzerinde durulması gereken en önemli noktalardan birinin yazılı hale getirdiğimiz etik kurallarımızın kağıt üstünde kalmaması, güncel ve uygulanabilir olması ve böylelikle uyum programımızın kültür hale getirilmesidir.

Güncel gelişmelere ve trendlere baktığımızda, ESG, Uluslararası Yaptırımlar, Teknoloji ve Yapay Zeka, Kapsamlı Üçüncü Taraflar Due Diligence gereksinimlerini uyum programları açısından hem risk hem de fırsat olarak değerlendiriyorum. Çünkü bu saydığımız riskleri iyi yönetebilen şirketlerin bir adım önde olacağına inanıyorum.

Yurtdışındaki şirketleri incelediğimizde etik ve uyumu sağlayan şirketlerin daha önde olduğunu gözlemliyoruz. Kurumsal itibar artık iş performansındaki en önemli etkenlerden biri, o nedenle çalışanları ve tüm paydaşları kapsayan etkin bir uyum programı oluşturan şirketler bir adım önde olacak.

Bunun da beraberinde getireceği fırsatlar sektör lideri tedarikçiler ve iş ortakları ile çalışma, rekabet gücünün artması, uluslararası ticaret ve yatırımda kilit rol alma olacak. Yine bu alanda öne çıkan şirketler kredi ve finansmana ulaşımda da avantajlı konuma gelecek. Yine önemli bir faktör olan müşteri sadakatinin sağlanması ve müşteri memnuniyetinin artması, marka değerinin artması ile iş ve hizmet ağlarında büyüme imkanı bu yolla sağlanacak. Ancak en önemlisi çalışan bağlılığı ve sadakati sağlanacak, en kıymetli sermayemiz olan iş gücümüzü koruyor olacağız.  ” diyerek sözlerini tamamladı.

DOĞAL AFETLER 2023 YILINDA 300 MİLYAR DOLARI AŞKIN ZARARA YOL AÇACAK

Pera ESG Danışmanlık, Risk Yönetimi Direktörü Özgün Çınar da, “Dünya’da çok karmaşık şeyler oluyor. Önde gelen risk yönetimi raporlarına baktığımızda son dönemde Dünya’da çevresel, Türkiye’de ise ekonomik risklerin ön sıralarda yer aldığı görülüyor. Çevresel riskler etkileriyle de can yakmaya başladı. Otoritelerin hazırladığı raporlar son 50 yıl içerisinde doğal afetlerin sayısının beşe katlandığı, her gün yüzden fazla insanın bu sebeple hayatını kaybettiği, 2023 yılında iklim değişikliğine bağlı olarak gerçekleşen zararların 300 milyar doları aştığı, 2050 yılında ise bahis konusu hasarların trilyonlarca dolara ulaşacağı saptamasını yapıyor. Sürdürülebilirlik de bu sebeple daha sık konuşulur hale geliyor. Türkiye’de sürdürülebilirlik konularının daha ciddiye alınması, işletmelerin sürdürülebilirlik ilkelerini içselleştirmeleri ve iş süreçlerine daha fazla entegre etmeleri gerekiyor. Bu husus, işletmelerin çalışanlar tarafından tercih edilmesi, müşterilerin bağlılığının kazanılması, daha uygun maliyetlerle finansmana ulaşılması kadar şirketlerin varlıklarını korumaları anlamında da önem taşıyor. Bu açıdan bakıldığında, şirketler henüz konuya ilişkin herhangi bir girişimde bulunmadıysa danışmanlık almalarında, mevcut olgunluk seviyelerini belirlemek ve hedeflerine ulaşmak için eylem planı oluşturmak istiyorlarsa ESG derecelendirmesi yaptırarak yola başlamalarında fayda bulunuyor. Adım atmak için geç kalmamak gerekiyor. Çünkü gelecek zorluklarıyla geliyor ve hazırlıklı olanlar önümüzdeki zorlu süreci daha az hasarla atlatacak.” şeklinde konuştu.

ŞİRKETLERİN ESG KARNESİ DİKKAT ÇEKECEK

Index Grup Yönetim Kurulu Başkanı, TÜSİAD 2017-2018 Dönemi Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik de “Bir yerde en çok ne konuşuluyorsa orada o yoktur derler. Bizim durumumuz da biraz öyle. Sürdürülebilirlik konusunda daha yolun çok başındayız. Bizi motive eden konular olmalı ki daha hızlı ilerleyebilelim. Sürdürülebilirlik öyle kolay bir kelime değil. Sürdürülebilirlik hedefi olan bir olgu.  İnsan söyledikleri değil yaptıklarıdır. Her geçen gün endişe yaratan bir dünyada yaşıyoruz. O kadar sıkıntılı ana konular ve temalar var ki. Çevre krizi, sağlık, adaletsizlik, gelir dağılımı gibi bir dizi konu adeta dünya için alarm veriyor.

Dünya değişiyor. Kuyuyu susamadan önce kazmak gerekir. İleride pişman olmak yerine riskler için şimdiden hazırlıklı olmalıyız. Türkiye’yi geleceğe hazırlamak için elimizi taşın altına koymamamız gerekir. ESG’nin etkisini çok yakından hissetmeli ve daha çok şirketin bunu sorgulaması gerektiğini önemle belirtmek isterim. Yarın durum çok farklı olacak. Şirketlerin sadece finansmanına bakılarak yapılan yatırımlar yakın gelecekte mazide kalacak gibi görünüyor. Karlılık tabii ki çok önemli ama bunun yanı sıra şirketin çevreye karşı duyarlı olması, sürdürülebilirlik artık daha çok dikkat çeken unsurlar arasında yer alıyor. Yakın gelecekte de şirketlerin ESG karnesi ön resimde olacak. Eski köye yeni adet gelmesini sağlayacak çok fazla unsur var artık. Çözümün bir parçası olmak için harekete geçmek gerekir.  ESG iş dünyası için bir acil durum çağrısıdır. Bugün rekabette zirvede olan kurumların yarısı yakın gelecekte konumlarını koruyamayabilirler. Sürdürülebilirliği bugün ele alan kurumlar yarın ayakta kalacak..” dedi

ATATÜRK HEDEFİNDEN ASLA VAZGEÇMEZDİ

Bilecik’in ardından Atatürk’ün Etik Mirası Eserinin Yazarı Prof. Dr. Hikmet Özdemir söz aldı. Özdemir, “Türkiye Cumhuriyet’i etik değerler üzerine kurulmuş çağdaş bir devlettir. Atatürk’ün yaptığı yolculuk itibar yolculuğudur bizim yolculuğumuzdur. Dağın ötesini görmek için bilgelik gerektiğini, işlerimize odaklanmak için sabır gerektiğini, riskleri yönetmek için cesaret gerektiğini biliyoruz. Özellikle liderlik açısından Atatürk bizlere neyi miras bıraktı? Birincisi teşkilat kurmak ve yönetmek. Siyasi ve askeri anlamda da toplumsal anlamda da hep teşkilat kurmuştur ve bizzat kendi ilgilenmiştir.

Bu özellik büyük derslerle doludur. Bunların içinde etik anlamda dersler de vardır. Atatürk’ün 1919 yılında muazzam bir ders hazırlıyor. Bu teşkilatları kurmak için hep meşrutiyet düşüncesi var. Kendi başına değil ekiple hareket ediyor. En önemli özelliklerinden biri de Atatürk’ün insan biriktirmesi. Böyle bir kadroyla yola çıkan Atatürk’ün ikinci bir önemli özelliği de hedeften asla vazgeçmemesi. Ancak bu zararlı bir inat değil, varılması gereken hedeften vazgeçmiyor.

Hesap verebilir olmak ta Atatürk’ün en önemli özelliklerinden biridir. Nutuk bir hesap verme olayıdır. Baştan aşağı bir hesap vermedir. İnsanın kendine hesap vermesi de çok önemli.” diyerek sözlerini tamamladı.

UYUM ŞİRKETİN BÜYÜMESİNİ SAĞLIYOR

Gerçekleşen öğle yemeğinin ardından Panel / “Bir Rekabet Avantajı Olarak Uyum –Uyum’a Bakış Açışını Ve Uyum Algısını Yeniden Konumlandırma”
panelinde söz alan Akerman LLP, Ortak Bradley Henry, “Burada bulunmaktan dolayı çok mutluyum. Uyum konusunun Türkiye’de ne kadar çok mercek altına alındığını görmek çok mutlu ediyor. Uyum gerekli ama bir taraftan da angarya gibi görünebiliyor. Şirket içinde bir polis oluyorsunuz. Ama uyumu bşr gereç olarak görmeyi başarırsanız yeni dünyalar açılıyor, yeni fırsatlar yaratabiliyorsunuz. İşin önünü tıkayan değil, işin önünü açan bir unsur haline geliyor. Şirketin ayrım yapabilmesi de kritik. Kağıda kalemi bir tarafa bırakarak “Neyi iyi yapıyorum” sorusunu sorabilmeliyiz. Şunu yapın, bunu yapmayın mantığını sevmiyorum. Uyum dediğinizde, uyumu öncü olarak uygulayan şirketler gelir üretiyor, şirketin büyümesini sağlıyor, bir sonraki krediyi almasını sağlıyor. İlerleme konusunda asla sorun yaşamıyorlar. Şirket neyi nasıl yapıyor bu çok önemli. Müşterilerinize de kendinizi kanıtlamış oluyorsunuz. Şirket aslında hayali bir karakter. Uyum şirketin yönünü çizen bir beyin fonksiyonu gibi düşünülebilir. “ diyerek sözlerini tamamladı.

UYUM YA SİYAHTIR YA BEYAZ

Compliantly LLC, Kurucu ve Danışman Sofia El Mansouri de, “Bütün bu analizleri incelediğimizde şirketler neden uyum konusunda başarısız oluyorlar diye sorguluyoruz. Buradaki yanlış davranış yönetimin de onayıyla geçmiş. Sağlam bir taahhüt üst yönetimden gelmediği zaman başarılı bir uyum programı da sağlanamaz. Dünyamızda dürüstlük, etik güzel ama bu çok felsefi ir kavram. Uyum ya siyahtır ya da beyazdır. Etik olmak iyi bir şey ama herkesin etik kavramı çok farklı olabilir. Ama uyum öyle değil, uyum topluluk için uyulması gereken bir unsur.  Eğer uyum kelimesini değiştirmek isteseydim güven olarak değiştirirdim. Güven mutlak bir kural. Güven değerini somuta dönüştürmek gerekir. Güven ve uyumu birbirine uyumlamak gerekir.” dedi.

DİJİTAL YOLSUZLUKLAR ARTIYOR

Neqsol Holding, Baş Hukuk, Uyum ve Kurumsal Yönetim Görevlisi Toğrul Ahmadov da “yolsuzluk zamanla artıyor. Finansal belgelerde imza taklit eden vardı ama şimdi dijital olarak yolsuzluklar var. Yolsuzluk önleme gereçleri geliştirirken, bir taraftan onlar da kendilerini geliştiriyor bu detayı atlamamalıyız. Uyum öyle bir adım ki kök neden analizi yapılmalı ve sahteciliğin nereden geldiği anlaşılmalıdır. Ardından sağlıklı bir ortam yapılmalıdır. E-posta üzerinden yapılan sahteliklerin de arttığını görüyoruz. Sahte kimlikler ve adreslerle isteklerde bulunuyorlar. Bir sahtekar gerçekten çok fazla bilgiş veriyor, güven sağlıyor. Başka bir yöntem de taklitçilik. Başkasının resimlerini, bilgilerini kullanarak sahtekarlık yapıyorlar. 1 yıl boyunca kendi iş harcamalarını şirkete ödetebiliyorlar. Uyum işlevi şirketleri bu tür risklerden korumak için önem taşıyor. Şirketin iyi bir etik programı olmalı ki çalışanlar da kendilerini güvende hissetsin. Çalışanların hissini anlamak çok önemli. İyi bir liderin çalışanlarını çok iyi anlaması lazım. Çalışanlar şirketi değil, kötü lideri, kötü yöneticiyi bırakır.

UYUM GÖREVLİSİ DEĞİL UYUM DANIŞMANI DENMELİ

Studio Etica, Etik Danışmanı, Konuşmacı, Uyum Yazarı Vera Cherepanova da, “Daha önce denetçiydim. İnsanlar bana uyum görevlisi demeye başladılar, şimdi de uyum danışmanı oldum. Uyum görevlisi polis gibi anlaşılıyor. Tek başına uyum tek başına yeterli değil olmasa da uyumun yapabileceği çok ciddi fırsatlar da sunuyor. CHATGPT’ye uyumu sordum ve aldığım cevaplardan anladığım, uyum etik ile uyumu. Uyum programlarını işletmelerde farklı olgunluk seviyesine sahip olduğunu görmek mümkün. Olgunluk seviyelerini atlayıp zıplayıp gidemezsiniz. Uyum programınızın, şirket kültürünüzün evrim geçirmesi lazım. Uyuma kendi içinde baktığınızda insan odaklı olduğunuzu görüyorsunuz. Kurallara uyacak da, kuralları ihlal edecekler de insanlar.” şeklinde konuştu.

Optimazyon ve Etik panelinde ise; İstanbul Bilgi Üniversitesi, Doktor Öğretim Üyesi Umut Keskin söz aldı. Keskin; “İnsanlar rasyonel davranabilir ama kötü hareketlerde de bulunabilir. Sosyal olarak optimal olan sonuçlara odaklanmak istiyoruz. Dikkatli tasarlanmış mekanizmalarla, bu tür davranışları elemek ve sosyal olarak optimal sonuçları serbest piyasa ekonomisinde, insanların optimizasyonu sonucunda elde edebiliriz. Aynı şekilde, vergiler vasıtasıyla refah transferleri sonucunda serbest piyasa toplumsal optimal dağılıma erişebilir. Fakat bu transferlerin ve mekanizma tasarımlarının çok dikkatli yapılması gerekir.” dedi..

Günün son paneli olan “Sırada ne var? -  Etik Ve Uyum Dünyasının Geleceği”
panelinde ise Center for International Private Enterprise (CIPE), Afganistan, Türkiye ve İran Bölgesi Program Direktörü Babak Yektafar, bp p.l.c., Azerbaycan, Gürcistan, Türkiye Bölgesi Etik ve Uyum Müdürü Vagif Ahmadov  ve Ekonomik Kalkınma ve İş birliği Örgütü (OECD), Hukuk Analisti, Yolsuzlukla Mücadele Birimi Vitor Geromel yer aldı.

Center for International Private Enterprise (CIPE), Afganistan, Türkiye ve İran Bölgesi Program Direktörü Babak Yektafar, “TEİD’eteşekkür ederek söze başlamak istiyorum. 10 yıldır bu zirvedeyim çok büyük keyif alıyorum. Uyum ve etik anlayışının derinliği çok arttı. Zorluklar bir çok artıyı da beraberinde getiriyor. Burada TEİD’in hakkını vermek lazım. Yaptıkları çok önemli çalışmalar. Tebrik ediyorum. Bir uyum görevlisinin iniş çıkışlardan haberdar olması gerekiyor. Çok kutuplu bir dünyada yaşarken, bu süreç uyum çalışanlarını nasıl etkileyecek bu çok merak ettiğim bir konu.” dedi. Sürdürülebilirlik itibarla bir arada olduğunla sağlıklı ilerliyor. Pandemi işletmeler için çok güzel bir örnek oldu. Zorlukların üstesinden gelinmek için adımlar atıldı. Uyum ve etik güveni pekiştirmek için çok güzel bir araç.” dedi.

bp p.l.c., Azerbaycan, Gürcistan, Türkiye Bölgesi Etik ve Uyum Müdürü Vagif Ahmadov, “TEİD’e teşekkürlerimi sunuyorum. bp’de şu anda etik ve uyum çalışanı olarak, bölgenin özellikle risk yönetimde bir organizasyon sürecimiz var. Üç adet dayanak var. Üçüncü taraf riskini de yönetirken, işin için de insan var. Bir kağıt dağıtmakla iş bitmiyor. Üçüncü parti risklerini yönetirken, şirketlerin yanı başında olmalı ve destek vermeliyiz. Başlıca işim insanları dinlemek, dertleri nedir anlamak ve çözüm bulabilmek. Farklı seviyelerde çalışıyoruz. Bölgesel liderlik takımının bir parçasıyım. Liderlik ekibini bir sonraki adımlar için adım atmaya teşvik ediyorum. Çevik çalışma yöntemlerini benimsiyoruz.” şeklinde konuştu.

Ekonomik Kalkınma ve İş birliği Örgütü (OECD), Hukuk Analisti, Yolsuzlukla Mücadele Birimi Vitor Geromel de, “Ele alınması gereken bir çok konu var. Rüşvetlerin son bulması için 1997 yılından bu yana çalışıyoruz. 2019‘a kadar muazzam bir evrim gerçekleştirdik. Etkin bir uyum programı rüşvetle mücadelede önemli bir rol oynuyor. Üye ülkelere farkındalık yaratacak çalışmaların yapılmasını öneriyoruz. Geçen yıl OECD araç kiti yayınını gerçekleştirdik. Fark ettik ki şirketlerin tek başına yapabileceği bir şey değil. Paydaşlar da yer almalı.” diyerek sözlerini tamamladı.

Zirvenin ana sponsorluğunu ACTECON, Platin Sponsorluğunu Borusan, Bosch, bp, MG International Fragrance Company, SOCAR Altın Sponsorluğunu ise; Çalık Holding yaptı. Zirvenin Stratejik Ortakları akerman, cbc law, Pera ESG olurken, Silver Stant Moral Kınıkoğlu Pamukkale Kökenek, Bronz Stant ise; Nazalı, Fordefence, Özoğul Yenigün & Partners ve Remed Etikhat tarafından üstlenildi.