Enerjji verimliliğinde devrim yapan 5 teknoloji

Barış Soydan

Turkishtime Özel Araştırma

 

Enerji verimliliğinde devrim yaratacak teknolojiler geliyor. Tesla, elektriğin pillerde depolanmasını sağlayacak teknoloji üzerinde çalışıyor. EnerNOC’un teknolojisi ise kullanılmayan elektriğin satılmasını sağlıyor…

 

İş dünyası için enerji maliyetleri önemli bir maliyet kalemi. Dolayısıyla iş süreçlerindeki maliyetler konusunda iş dünyasının en hassas olduğu kalemlerin başında enerji geliyor. Bu yüzden şirketler enerji maliyetlerini aşağıya çekecek opsiyonları dikkatle takip ediyor. Son zamanlarda enerji alanındaki teknolojik geliştirmelerle şirketlerin bu alandaki opsiyonları da gelişme gösteriyor. Sadece alternatif enerji kaynakları değil etkin enerji yönetimine ilişkin yapılan teknolojik geliştirmeler de şirketlerin enerji maliyetleri açısından avantajlı bir ortam yaratıyor. Enerji alanındaki teknolojik geliştirmeler de daha çok enerji verimliliği üzerine odaklanıyor. Bu durum enerji verimliliğine daha çok yatırım yapılmasına da olanak sağlıyor. Uluslararası Enerji Ajansı`nın hazırladığı rapora göre, 11 ülkede hükümetler ve şirketlerin bu alana yaptığı yatırım tutarı 300 milyar dolar oldu. Enerji verimliliği alanında faaliyet gösteren enerji danışmanlık şirketlerinin küresel yükselişi de devam ediyor. The Economist dergisinin verilerine göre diğer şirketlere enerji maliyetlerini azaltma yönünde danışmanlık veren Amerikalı şirketlerin gelirleri 10 yıl içinde yüzde 20 büyüyerek 7 milyar dolara çıktı. Aynı alanda faaliyet gösteren Çinli şirketler 2005`te neredeyse hiç para kazanamazken 12 milyar dolarlık gelir kaydetti. Enerji verimliliğinde teknolojik ürünlerin çeşitlenmesi birkaç başlık altında gerçekleşiyor. Takip eden bölümde son dönemde enerjide öne çıkan teknolojik geliştirme başlıkları ve ürün örnekleri yer alıyor.

 

EnerNOC

Talep fazlası elektriği satmaya imkan veren teknoloji

Dijital mecralar birçok sektörde olduğu gibi enerji sektöründe de yeni iş modellerinin ortaya çıkmasına yol açıyor. Dijital mecraların enerji sektöründe yarattığı son zamanların en dikkat çekici iş modellerinden birisi "talep fazlası enerjinin satılması" olarak öne çıkıyor. Bu iş modeli tüketicilerin elektrik kullanımlarından yaptıkları tasarrufları, elektrik şebekesine ücret karşılığı satabilmeyi sağlıyor. Bu model daha çok büyük fabrikalar ve KOBİ`ler gibi kurumsal tüketiciler için önemli avantajlar sunuyor. Modelin temelinde elektrik tüketiminde bulunan tüketicilerin taleplerinin etkin bir şekilde yönetilmesi geliyor. Bu süreç, özel olarak geliştirilen yazılımlarla yürütülüyor. Kabaca ifade etmek gerekirse en pahalı elektrik uygun koşulların olmadığı dönemlerde oluşturulan elektrik enerjisi. Böyle bir dönemde kurumların kendi kullanımlarında tasarruf yapması, kapasitenin elektrik sağlayan firmaya geri gönderilmesi ve tekrar piyasaya dahil olmasını sağlıyor. Bu durumda enerji firmasının kazançlı çıkması söz konusu. Bu modelde bu kazanç tasarruf yapan tüketiciye de yansıtılıyor. Dünyada bu modelin ulaştığı dinamizm dikkat çekici. Bu alanda faaliyet gösteren şirketlerle ilgili ciddi bir konsolidasyon süreci yaşanıyor. Çünkü bu şirketlerin gelirlerinde çarpıcı hacimler gerçekleşiyor. Sektörün en büyük yazılım firması EnerNOC, 383 milyon dolarlık yıllık gelire ulaştı. Bu gelirin yüzde 90`ı yukarıda bahsettiğimiz iş modelinden geldi. Şirketin bu modeli kullanan 6 bin müşterisi bulunuyor. Başka ifade ile şirketin sunduğu yazılımlar dolayısıyla elektrik kullanımından yaptığı tasarrufu satabilen 6 bin tüketici bulunuyor.

 

Siemens Türkiye

Akıllı Şebekeler

Enerji yönetiminde otomasyon katkısı

Siemens Akıllı Şebekeler Bölümü’ndeki OT (Operasyonel Teknolojiler) birimi SCADA, DMS (Distribution Management System), EMS (Energy Management System), OMS (Outage Management Systems) sistemlerini kapsıyor. Bu sistemler, elektrik dağıtım/iletim şirketlerinin, orta gerilim veya yüksek gerilim şebekelerinin şalt sistemleri olarak ifade edilen anahtarlama sistemlerinin uzaktan izlenmesi ve kontrolü için kullanılıyor. DMS modülleri dağıtım şebekelerinin optimum şekilde yönetilmesine yönelik birtakım özel modüller; OMS ise özellikle dağıtım şebekelerindeki kesintileri hesaplayan bir modül olarak konumlanıyor. SCADA, DMS ve OMS içerisindeki bazı modüllerin, özellikle de OMS modülünün çalışabilmesi için kurumların diğer modülleri ve sistemleriyle entegre olabilmesi gerekiyor. Siemens Türkiye Akıllı Şebekeler Bölümü içerisinde yer alan Enerji Otomasyonu grubu ile de gerçekleştirdiği anahtar teslim projelerde kontrol merkezinin tesisi, trafo merkezlerinin sisteme entegrasyonu ve SCADA, DMS, OMS sistemleriyle haberleşmenin kurulmasını sağlıyor. İkinci olarak, Gelişmiş Kontrol Merkezi Çözümleri ile enerji üretim sistemleri, TEİAŞ veya dağıtım şirketleri için standardın dışında, özel modüller sunuyor. Yapılan bir diğer iş de projelerin içindeki sistemlerin diğer sistemlerle IT entegrasyonunu sağlamak. Burada bahsi geçen sistemler, kurumun veya elektrik şebekesinin yönetilebilmesi için saha ekibine ve kontrol merkezindeki operatörlere maksimum düzeyde faydalanabilecekleri çözümler sunuyor. Ayrıca saha ekipleri, çağrı merkezi ve Siemens kontrol merkezinin entegre bir şekilde çalışmasını sağlıyor. Sisteme gelen bilgilerin yanında, çağrı merkezinden gelen bilgiler de derleniyor ve saha ekiplerine yönlendiriliyor. Kullanılan bu IT sistemleri sayesinde şebekede oluşan bir arıza en kısa sürede tespit ediliyor ve dolayısıyla arızanın giderilmesine yönelik çalışmalar en kısa sürede başlayabiliyor.

 

Enefit

Kaya gazında ikinci nesil teknoloji

Kaya gazındaki çevresel etkiler meselesi ve bunun yanında daha verimli teknolojiler konusu dünyada son dönemde daha yoğun bir şekilde tartışılıyor. Bahsi geçen tartışmalar halen kullanılan kaya gazı çıkarma tekniklerinin verimsiz ve çevresel etkileri bakımından olumsuz olduğu yönünde.
Tam da bu aşamada daha temiz ve verimli seçenekler tartışılıyor. Estonyalı enerji şirketi Enefit, oksijensiz imbik teknolojisi ile daha verimli ve daha temiz kaya gazı elde etmeye çalıştıklarını açıkladı. Bu yöntemin aynı zamanda daha verimli olduğu iddiası da var. Çünkü bu yöntemle kaya gazının yakılmasıyla oluşan buhar, elektrik ve doğal gaz üretirken, dizel ve jet yakıtı olarak kullanılabilecek sentetik ham petrol de üretilebiliyor. Bu çabalar karşılığını da bulmuş gözüküyor. Dünyanın beşinci büyük kaya gazı rezervlerine sahip ülkesi Ürdün, Enefit ile kaya gazı santrali kurması için 2,1 milyar dolarlık bir anlaşma imzaladı. Benzer şekilde Avustralya`da Queensland Energy Resources şirketi, mevcut ölçeklerini geliştirmek için ruhsat başvurusunda bulundu. Üretimin 2018`de başlaması planlanıyor. Kanadalı Questerre şirketi ise ABD`nin Utah eyaletinde ticari kullanımlara başlayacağı açıklamasını yaptı. Tüm bunlar uzun süredir tartışılan kaya gazında ikinci perdenin açılacağı yönünde güçlü sinyaller veriyor. Türkiye`de gündeme gelen kaya gazı seçenekleri ikinci perdenin açılmasıyla da farklı bir noktaya evrilebilir.

 

Morgenstadt

Fraunhofer Enstitüsü

Enerjide akıllı şehir konsepti

Birleşmiş Milletler'in projeksiyonlarına göre 2030 yılında şehirlerde yaşayan insanların sayısının 5 milyar civarında olacağı tahmini yapılıyor. Böyle bir gelecek için yarının şehirlerini şimdiden dizayn etmek önemli. Enerji verimliliğinde şehir yönetimlerine sürdürülebilirliği hızlandırmaları konusunda destek sunmayı hedefleyen Morgenstadt projesi enerjide akıllı şehir konseptini gündeme getiriyor. Alman araştırma enstitüsü Fraunhofer Enstitüsü tarafından geliştirilen projenin özgünlüğü şehir teknolojilerinin (enerji, mobilite, bilişim ve güvenlik teknolojileri vb.) dağılımının entegre analizi ve yönetişim süreçleri, insan davranışları ile iş modelleri ve finansmanın arayüzleri üzerinde uzanıyor. Şehirler karmaşık sosyo-teknik sistemler haline geldiğinden bu yana, şehir sistemlerinin birbirlerine bağlılıklarına bakmak için bir yaklaşım tasarlama noktasına gelindi. Bu proje kapsamında şehirlerin sürdürülebilirlik performansları analiz ediliyor ve şehirleri daha akıllı, daha temiz ve daha etkili hale gelmelerine yardımcı olacak bireysel stratejiler ve ölçümler tasarlanabiliyor. Bu proje Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için gerçekten de önemli olabilir. Asya Kalkınma Bankası ve Avrupa Yatırım Bankası gibi uluslararası kalkınma bankalarıyla sürdürülebilir kentsel kalkınma için uygun finansman olanaklarını bulmak amacıyla çalışmalar yürütülüyor. Özellikle çok hızlı yükselen şehirlerde şehrin sürdürülebilir bir şekilde büyümesine yardım edecek ilkelerin uyarlanması ve doğru kararların alınması büyük önem arz ediyor.

 

Tesla

Elektriğin depolanması

Elektrik enerjisi ile ilgili en merak edilen soru şu: "Gelecekte elektriği depolamak mümkün olabilecek mi?" Bu konuda teknolojik geliştirmeler hızlı ilerliyor. Yatırım bankası Morgan Stanley  bu konuyla ilgili bir rapor hazırladı. Rapora göre yenilenebilir enerji ile üretilen enerji daha etkin pillerde saklanacak ve ana şebekeden gelen elektriğe gerek kalmayacak. Dünyada ve Türkiye`de lisanssız üretim örneklerine rastlanıyor. Ama üretilen elektriğin kullanılmadığında etkin, büyük pillerle depolanması yeni yeni konuşulan bir iş. Amerikalı elektrikli araba üreticisi Tesla 2020 yılında bu piller için bir "gigafabrika" kuracağını açıkladı. General Electrics de konuya odaklanmış durumda. Enerji ve elektronik devi Siemens de bu konuda boş durmuyor. Şirket, güneşten üretilen elektriği saklayarak daha sonra kullanabilme imkanı sağlayan yeni bir sistem geliştirdi. Siestorage adlı teknoloji sayesinde Lityum-ion pille 500 kW`ye kadar enerji saklanabiliyor. Bu teknolojilerin geliştirilmesi, konutlara ve ticari işletmelere de önemli katkı sunacak. Tesla`nın ABD`nin Kaliforniya eyaletinde piyasaya sunduğu güneş enerjisi depolama sisteminin yıllık maliyeti 350 dolar. Oysa hane halkının şebekeden aldığı elektriğin faturası yılda 750 dolar. Bu rakamlar sistemin sunduğu katma değerler açısından önemli veriler sunuyor.

 

Turkishtime Özel Araştırma