AR-GE 250 DIGIT 250 EN-VERIM 100


Birleşik Krallık ve Türkiye arasında Tercihli Ticaret Anlaşmasında Durum Karışık! Çözüm Zor!

Filiz Özkan

Birleşik Krallık ve Türkiye arasında Tercihli Ticaret Anlaşmasında Durum Karışık! Çözüm Zor!

Mutabakata varılmış bir düzenlemeye AB katılır mı, katılmaz mı?

Birleşik Krallık ile Türkiye Arasındaki Tercihli Ticaret Anlaşması’nın İngilizce metnini Dr. Kenan Güler Turkishtime için değerlendirdi.


İngilizce dokümanı incelemek için tıklayınız.


Bir önceki sohbetimizde Birleşik Krallık ile Türkiye Arasındaki Tercihli Ticaret Anlaşması’nda menşe kümülasyonu sağlanması konusunun çok önemli olduğunu vurgulamıştınız, nedir bu konudaki bulgularınız? 

Anlaşmanın Türkçe metnini henüz bilmiyoruz. Birleşik Krallık  tarafından yayınlanmış olan İngilizce metnindeki Menşe Protokolü’ne göre, Birleşik Krallık’ta veya Türkiye’de üretilen ürünler eğer İsviçre (Liechtenstein dahil), İzlanda, Norveç, Avrupa Birliği (AB), Protokol Ek 4'te listelenen herhangi bir ülke (Pan-Avrupa Akdeniz Menşe Kümülasyon (PAAMK) Sistemine katılan ülkeler de dahil) veya birbirleri menşeli girdiler içeriyorsa, Birleşik Krallık'ta veya Türkiye’de yürütülen işçilik veya işlemin Protokolde yetersiz sayılan işçilik ve işlemlerin ötesine geçmesi şartıyla karşılıklı olarak Birleşik Krallık veya Türkiye menşeli olarak kabul edilecektir. Bu tür girdilerin yeterli işçiliğe veya işleme tabi tutulması gerekmeyecektir.

Armonize Sistem 50 ila 63. Fasıllar kapsamına giren ürünler hariç olmak üzere, İzlanda, Norveç veya AB'de yürütülen işçilik veya işlemler, ürünler Birleşik Krallık’ta veya Türkiye’de daha sonra yetersiz sayılan işçilik ve işlemelerin ötesine geçen işçilik veya işleme tabi tutulmuş ise, Birleşik Krallık'ta veya Türkiye’de gerçekleştirilmiş olarak kabul edilecektir. 

Kümülasyon için, Birleşik Krallık'ta veya Türkiye’de yürütülen işçilik veya işlemin yetersiz işçilik ve işlemlerin ötesine geçmediği hallerde, elde edilen ürün, yalnızca katma değerin daha önce saydığım diğer ülkelerden herhangi biri menşeli girdilerin kıymetinden daha büyük olduğu durumlarda Birleşik Krallık veya Türkiye menşeli olarak kabul edilecektir. Aksi taktirde, elde edilen ürün, Birleşik Krallık'ta veya Türkiye’de üretimde kullanılan menşeli girdilerin en yüksek kıymetini katmış olan ülke menşeli olarak kabul edilecektir.

Ancak, öngörülen menşe kümülasyonunun uygulanabilmesi bazı şartlara bağlanmış durumda:

AB ile kümülasyon için: (1) Birleşik Krallık, Türkiye ve AB'nin kümülasyon kurallarının doğru bir şekilde uygulanmasını sağlayacak idari işbirliği düzenlemeleri yapması; (2) Girdilerin ve ürünlerin, bu Protokoldekilerle aynı olan menşe kurallarına göre menşe statüsünü kazanmış olmaları; ve (3) Kümülasyonu uygulamak için gerekli şartların yerine getirildiğini gösteren bildirimlerin Birleşik Krallık, Türkiye ve AB tarafından yayınlanmış olması gerekir. AB dışındaki ülkelerle kümülasyon içinde, bu ülkeler arasında bir tercihli ticaret anlaşması bulunması ve diğer iki şartın yerine getirilmesi gerekmektedir.

Birleşik Krallık veya Türkiye istedikleri taktirde 50 ila 63. Fasıllara giren ürünlerin ithalatına ilişkin uygulamayı tek taraflı olarak bu hükümlere dahil edebilirler. 

Peki, nasıl yorumlamamız gerekir bu hükümleri?

Önceki söyleşimizde “çapraz kümülasyon” imkanının çok önemli olduğuna değinmiştim. Ancak, bu hükümlerden anlaşılıyor ki, Anlaşma ile öngörülen kümülasyon sadece Birleşik Krallık ile Türkiye arasında “ikili kümülasyon” şeklinde sağlanmıştır. Hatırlarsanız, 31 Aralık 2020 tarihinde yayımlanan bir yönetmelik değişikliği ile, 20/10/2017 tarihli ve 30216 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Pan Avrupa Akdeniz Tercihli Menşe Kurallarına Dair Bölgesel Konvansiyon Kapsamı Ticarette Eşyanın Tercihli Menşeinin Tespiti Hakkında Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “İngiltere,” ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır. Yani Birleşik Krallık artık bu bölgesel konvansiyon içerisinde değil.

Dolayısıyla, öncelikle Birleşik Krallık ve Türkiye arasındaki Protokolün kümülasyonun uygulanabilme şartlarının birincisine baktığımızda; Birleşik Krallık ve Türkiye’nin ikisinin birlikte AB ile veya sayılan diğer ülkelerle Anlaşmada yer verilen menşe kurallarını kabul ettikleri bir “çapraz kümülasyon” düzenlemesi, yani üzerinde topluca mutabakata varılmış bir anlaşma veya protokol yahut deklarasyon henüz mevcut değildir. Birleşik Krallık ve Türkiye arasında mutabakata varılmış bir düzenlemeye AB katılır mı, katılmaz mı bilemiyoruz. Eğer iyi niyetli ise katılır, ama böyle olsa bile bu kez de ikinci şarta bakmamız gerekiyor.

İkinci şart çok daha tartışmalı bir durum arz ediyor. Yapılacak yeni düzenlemede girdilerin ve ürünlerin, Birleşik Krallık ve Türkiye arasındaki Protokoldekilerle aynı olan menşe kurallarına göre menşe statüsü kazanmaları gerekiyor. Ancak, önceki söyleşimizde ifade ettiğim gibi Birleşik Krallık ve Türkiye arasındaki menşe kuralları özellikle kullanılan girdilere uygulanması gereken işçilik ve işlemler bakımından PAAMK Sistemi menşe kurallarından ciddi ölçüde farklılıklar gösteriyor. 

PAAMK Sisteminde “menşeli olmayan maddelere uygulanarak menşe statüsü veren işçilik ve işlemler” sütunu altında birçok ürün için iki seçenek olarak verilmiş olan işçilik ve işlemler Birleşik Krallık ve Türkiye arasındaki Protokol’de teke indirilmiş durumda. Bazı kurallar PAAMK Sisteminden alınarak aynen muhafaza edilmiş, bazı kurallar Birleşik Krallık ve AB arasındaki Anlaşmadan alınarak bazen daha da yumuşatılmış, bazen de daha katı hale getirilmiş, kısacası, eskilerin deyimi ile “nev’i şahsına münhasır”, yani kendine özgü bir işçilik ve işlem listesi oluşturulmuş. Örneğin, dericilik sektörüne baktığımızda, ham postları, derileri ve köseleleri kapsayan 41. Fasılda ve deriden mamul eşyayı kapsayan 42. Fasılda önemli kolaylaştırmalar var. 64. Fasıla giren ayakkabılarla ilgili kurallar değişmemiş. Veya elektrik motorlarını ve jeneratörleri kapsayan 85.01 ve elektrik enerjisi üretim gruplarını ve rotatif elektrik konvertörleri kapsayan 85.02 pozisyonları birleştirilerek daha toleranslı işçilik ve işlem şekilleri belirlenmiş. Yahut otomotiv sektörünü ilgilendiren 87. Fasıl için genel kural da daha toleranslı hale getirilmiş, 87.09 için mevcut özel kurallar kaldırılmış, ama öte yandan parça ve aksesuarları kapsayan 87.08 pozisyonu için kurallar getirilmiş.

Bu durumda, nereye gider bu işin ucu?

Benim gördüğüm kadarıyla durum bugün için çok karmaşık ve çözümü de çok zor. 

AB, Birleşik Krallık ve Türkiye arasında bir çapraz kümülasyon sistemi oluşturabilmek için Birleşik Krallık ve Türkiye arasında kabul edilen kuralları AB’nin de kabullenmesi gerekiyor. Gerçi bu kurallara AB aşina, zaten o hazırlamış ve STA imzaladığı ülkelere (yeni olanları Birleşik Krallığa) kabul ettirmişti ama, böyle bizimki gibi karma bir liste ile ilk defa karşılaşmış olacak. Belki de haberi var ama biz bilmiyoruz. Bu karma listeyi AB ülkeleri kabul eder mi bilemiyorum.

PAAMK Sistemine dahil ülkeler açısından durum daha da problemli görünüyor. Birleşik Krallık Brexit işi kesinleşince bu ülkelerin çoğu ile STA’lar imzaladı ve AB’nin çapraz kümülasyona katılacağı varsayımıyla EUR.1 ve EUR.MED Dolaşım Belgeleri kullanılacağını dahi bu anlaşmalara dahil etti. Türkiye’nin bu ülkelerin çoğu ile STA’ları var ama, bu ülkeler kendi üretim teknolojilerini PAAMK kurallarında sağlanan seçeneklerden birine göre oluşturdukları için, eğer kurallar değişmiş ve zorlaştırılmış ise, Birleşik Krallık ve Türkiye arasında kabul edilmiş olan yeni listeyi kanımca kolay kolay kabul etmeye yanaşmayacaktır.

Peki çözüm nasıl olabilir?

Problemleri Brexit kararı ile Birleşik Krallık yarattı, son anlaşma ile Türkiye’yi de bu problemlere dahil etti, ama bana göre siyasi olarak çözümler güç dengesi itibarıyla AB’nin olumlu tutumuna ve acil müdahalesine bağlı görünüyor. Tek başlarına veya birlikte Birleşik Krallık ve Türkiye’nin yapabileceği fazla bir şey yok.