AR-GE 250


“Türk şirketlerine ABD'de pek çok fırsat var”

Ersin Kaplan

BD ve AB arasında planlanan Transatlantik Serbest Ticaret Anlaşması (TTIP), Türk ürünlerine korumacılığın devam etmesine karşın AB menşeli ürünlere yönelik benzer uygulamaların kaldırılacak olması demek. İki ülke arasındaki ilişkiler konusunda uzman bir isim olan DEİK/Türkiye-ABD İş Konseyi Başkanı Şerif Egeli, Türk şirketleri açısından olasılıkları değerlendirdi ve “Türkiye'ye yatırım yapan ABD'li şirketler burada ürettikleri malları, kendi satış sistemleri içerisinde ABD'de dağıtıp satabiliyorlar. Ne kadar çok ABD'li şirketi Türkiye'de yatırım yapmaya ikna edebilirsek bizim Amerikan pazarımız da o kadar çok artacak. Türkiye'de çok güzel imalat yapılıyor. İşçimiz çok kabiliyetli ve çalışkan. Onun için bu mamulleri büyük firmaların organizasyonları sayesinde Amerika'da dağıtabiliriz” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin hali hazırda ABD ile gerçekleşen ticarette gümrük vergilerinin kaldırılması ya da kademeli olarak düşürülmesini düzenleyen serbest veya tercihli ticaret düzenlemesi gibi herhangi bir anlaşması bulunmuyor. Bununla birlikte Transatlantik Serbest Ticaret Anlaşması'ndan ötürü (TTIP) Türk ihraç ürünlerine ABD pazarında korumacılığın devam edecek olmasına karşın, AB menşeli ürünlere uygulanan benzer uygulamaları kaldıracak olması Türkiye’nin AB karşısında haksız rekabete uğramasına yol açacak. Bununla birlikte, Türkiye-ABD ticareti potansiyelini tam olarak gerçekleştirmiyor olsa da gelişmeye devam ediyor. Türkiye’nin ABD’ye ihracatı genel olarak artış eğiliminde. 2000 yılında 3,1 milyar dolar olan ihracat 2014 yılına kadar yaklaşık iki kat artış göstererek 6,3 milyar dolara çıktı. Bu rakam bir önceki yıla göre ise yüzde 12,5 artış artış demek. DEİK/Türkiye-ABD İş Konseyi Başkanı Şerif Egeli “ABD’ye ihracatımızın önümüzdeki yıllarda 10 milyar dolara ulaşması beklentilerimiz arasında” diyor. Egeli, Türkiye-ABD arasında ticaretin gelişmesine yönelik değerlendirmelerini geleceğe dönük senaryoları anlattı…

Türkiye ile ABD arasında siyasal ve ekonomik olarak yakın bağlar olsa da ticaret hacminin olması gereken seviyeye çıkmasının önünde ne tür engeller bulunuyor?

İki ülke arasındaki ticaretin artmamasının çeşitli sebepleri var. Bunlardan birincisi, Türkiye'de ihracat yapan sanayimiz daha çok Avrupa'ya uygun imalat yapıyor. Yani büyük üretim kapasiteleri olmayan, çabuk mal götürmeye uygun bir sanayi. ABD ise bizden uzak bir yerde ve bu durum etkili oluyor. İkinci etken ise ABD'lilerin ürünü görerek alma alışkanlıkları. Bu nedenle Türk sanayicilerinin mallarını ABD'de stoklayarak oradaki insanların görebilmesine imkan sağlaması gerekiyor.

Konsey’in bu konudaki öncelikleri ve önerileri nelerdir?

Ocak 2002’de Türkiye-ABD Ekonomik Ortaklık Konseyi kurulmuştu. Konsey’in ilk toplantısı Şubat 2002’de Ankara’da, 11. toplantısı ise Şubat 2015’te Washington'da gerçekleştirildi. Yenilenebilir enerji, ilaç sanayi ve emlak başta olmak üzere bilgi ve iletişim teknolojileri, fikri mülkiyet hakları, tarım, altyapı ve ulaştırma alanlarında ekonomik, ticari ve yatırım işbirliği fırsatları ve telekomünikasyon dahil birçok konuda işbirliği fırsatları değerlendirildi ve girişimler gerçekleşti. Serbest ticaret anlaşmasının yanı sıra vize alımlarında iş dünyasına yönelik kolaylıklar sağlayacak düzenlemeler de büyük önem taşıyor.

Türk şirketlerinin ABD’de ne tür büyük yatırımları bulunuyor?
Birçok Türk firmasının ABD’de büyük yatırımları var. TAİK Yürütme Kurulu’nda yer alan Eczacıbaşı, Borusan Holding ve EA Havacılık bunlardan bazıları. Eczacıbaşı-Monrol, nükleer tıpta kullanılan radyasyon ölçüm ve korunma ekipmanları alanında dünyanın en tanınmış markası Capintec’in sahibi. Borusan Holding, Teksas Eyaleti’nin Houston şehrine bağlı Baytown’da 250 kişiye istihdam sağlayan kaya gazı sondaj borusu üretim tesisi kurdu. Diğer bir yönetim kurulu üyemiz EA Havacılık; merkezi Albuquerque, New Mexico'da bulunan Eclipse Aerospace Inc.'in kurucu ortağı olarak havacılık sektörüne girdi ve Amerika Birleşik Devletleri'nde sanayi yatırımı yapan ilk Türk şirketi olma unvanını taşıyor. Bunların yanında Ülker, Sabancı, Koç, Sarar, Sarkuysan, Mavi, Oyak, Er-Bakır gibi 30 civarında Türk firmasının ABD’de büyük yatırımları mevcut. Öte yandan çoğunluğu İstanbul’u merkez edinen, çokuluslu çalışan Türk-Amerikan şirketlerinde 10 bin Türk istihdam ediliyor.

ABD ve AB arasında planlanan Transatlantik Serbest Ticaret Anlaşması'nın (TTIP) Türkiye’ye olası etkileri hakkında neler düşünüyorsunuz?
Türkiye’de Transatlantik Anlaşması’na yönelik olarak artan bir endişe bulunuyor. Bu endişenin kaynağı, böyle bir anlaşmanın yürürlüğe girmesi ile Türk ihraç ürünlerinin ABD pazarında, AB menşeli ürünler karşısında aynı şartlarda rekabet avantajını yakalayamayacak olmasıdır. Çünkü ABD ile Türkiye arasında bir serbest ticaret anlaşmasının olmayışı dolayısıyla Türk ihraç ürünlerine ABD pazarında korumacılığın devam edecek; buna karşın TTIP’in AB menşeli ürünlere yönelik benzer uygulamaları kaldıracak olması Türkiye’nin AB karşısında haksız rekabete uğramasına yol açacak. Olası bir Transatlantik anlaşması, AB ve ABD’nin daha önce STA yaptığı ticaret ortaklarının bu pazarlara ayrıcalıklı ve öncelikli giriş imkânlarını olumsuz etkileyecek. Örneğin, AB ile Gümrük Birliği yapmış olan ancak ABD ile STA’sı olmayan Türkiye, Amerika pazarında AB’li üreticilere karşı daha dezavantajlı bir konumda olacak.

ÇİN’İN GİREMEDİĞİ PAZARLARA BİZ HAKİMİZ

ABD pazarında Türk girişimcilerin hangi sektörlerde ağırlıkları bulunuyor?

Çin’in bizimle rekabet edemediği pazarlar... Mesela bugün taş sanayi, mermer, granit Çin'de yok. Buralardaki insanlar, Amerika'yı keşfetmeye başladılar ve büyük çapta mermer, granit satmaya başladık. Aynı şekilde mücevhercilik... Çin'de yok. Bizim mücevher şirketlerimiz ve kapasitelerini artırmaya başladıkça ABD'ye daha çok satmaya başlayacaklar. Bu tip niş pazarlar ortaya çıkacak ve bunları yapanları daha çok göreceksiniz.