...Ve Z kuşağı iş hayatına adımını atıyor
1990’larda dünyaya gelen Z kuşağının ilk temsilcileri stajyer olarak şirketlerde boy göstermeye başladı bile. İlk izlenimler: Yaratıcı ancak sabırsızlar. Çünkü Y kuşağından farklı olarak, internette her şeye saniyeler içinde ulaşmaya alışkınlar.
GÖRÜŞLER
Bülent Kuş - Tatilbudur Genel Müdürü
“Turizm gibi çok hareketli sektörlerde Z kuşağı çok önemli. Online ve eğlenmeyi seven bir kuşak. Gezmeye ve öğrenmeye de asla doymuyorlar.”
Nurgün Yanç - Abalıoğlu Holding -İK Uzmanı
“Şirketlerin X kuşağının çözüm üreticiliğine, Y’nin yaratıcılığına, Z kuşağının da sessizliğine ve hızlı teknolojik hareketine ihtiyacı var.”
Sertaç Yiğit - PageGroup Kıdemli Direktörü
“Z kuşağı genel olarak bireysel performansa çok daha yatkın.”
Yıllar önce Hindistan’da Z kuşağı bebeklere dair bir reklam yayınlanmıştı. Yeni doğan bir bebek hemşirenin elinden telefonunu alıp onunla selfie çekip, sonra internete girerek kordonunun nasıl keseceğine bakıyordu. Ardından kendi işini kendisi yapıyordu. Ayrıca doğuştan sosyal medya hesabına da sahipti. Bu aslında bize Z kuşağını tüm gerçekliğiyle gösteriyor”. Abalıoğlu Holding İnsan Kaynakları Uzmanı Nurgün Yanç’ın reklam filminden yola çıkarak
yaptığı bu değerlendirme, Z jenerasyonuna yönelik en net tariflerden biri...
Z kuşağı 1990’lı yılların ortası ve sonlarında doğan nesli kapsıyor. Diğer bir ifadeyle İGen olarak sınıflandırılan bu nesil çoğunlukla stajyer olarak da olsa şimdilerde iş hayatına girmeye başladı. Türkiye’de Z kuşağı kapsamına giren nüfus 18 milyonu buluyor. Dolayısıyla bizimki gibi genç nesil oranının bu denli yüksek olduğu bir ülkede Z kuşağını anlamak ve onlara hitap edebilmek kritik önem taşıyor. Bugüne kadar yapılan araştırmalar bu neslin sadakatsiz, sabırsız ve zor iletişim kurabildiği şeklinde bir izlenim yarattığını ortaya koyuyor. Yorumlar ne olursa olsun şirketlerin, geleceğin çalışanları ve müşterileri olacak bu neslin hayallerini ve beklentilerini anlayabilmeleri şart. Bunun için de öncelikle bu olumsuz algının kökenlerine inmek gerekiyor.
Hızlı teknoloji ve kolay bilginin gölgesinde yetişmiş bu neslin her şeyde aceleci davranması normal bir davranış olarak değerlendiriliyor. Her şeyi, her yerde ve şimdi istiyorlar. Çünkü Y neslinden farklı olarak onlar zihinlerinde merak ettikleri her şeyi saniyeler içerisinde indirmeye ve kullanmaya alıştı.
Diğer jenerasyonlar bunları kullanmak ve anlamak için dönüşmek zorunda iken onlar yaşama bu teknoloji ve araçlarla başladılar. Sınırsızlığı, her yere istedikleri her anda erişebilmeyi normal kabul ettiler. Dolayısıyla sabırlı davranmayı öğrenmeleri için belli ki Y kuşağına kıyasla daha uzun sürecek. “Ben” odaklı yaşayan bu neslin sadakat duygusunun düşük olduğu konusunda herkes fikirbirliği içerisinde. Bunun başlıca nedeni ise değişime olan bitmek tükenmek bilmez açlıkları. Çabuk sıkılmaları onları elde tutabilmeyi daha da zorlaştırıyor. Eski jenerasyonlara kıyasla her istediklerini çok daha kolay elde ettikleri için sahip olduklarına değer de vermiyorlar. Bu olumsuzluğun karşısında yapılabilecek en iyi şey 140 karakterle anlaşmaya alışmış ve sabırsız bu nesille daha kısa ve net cümlelerle konuşmayı denemek. Ya da yüz yüze konuşmak yerine onların en iyi bildikleri yöntemi kullanmak ve çevrimiçi sosyal ağlar üzerinden iletişim kurmak. Sadakatsizlik, sabırsızlık ve zor iletişim kurmak... Z kuşağının olumsuz gibi algılanan bu üç özelliği sağlıklı biçimde yaklaşıldığında iş ortamına pozitif anlamda katkı sağlayabilir. Peki bu değişimin iş hayatına olumlu yansıması için neler yapmak gerekiyor? Onlardan nasıl daha fazla verim alınabilir? Uzmanların tavsiyesi açık. Daha eğlenceli ve risk almaya açık bir ortam yaratmak.
Bu nesil işiyle özel hayatı arasındaki dengeye Y kuşağından çok daha fazla değer veriyor. Her ne kadar kariyerinde başarıyı yakalamayı en az Y kuşağı kadar istiyor olsalar da, özel hayatlarında mutlu olmak onlar için çok daha önemli. Bunun sebebi belki yaş belki de yetiştikleri zamanın değişkenleri, fakat yeni nesil çok sıkı çalışsa bile eğlenmekten vazgeçmek istemiyor. Dünyanın önde gelen firmaları bu anlayışı benimsemeye başladı bile. Şirketler ofis ortamlarını bu bakış açısı çerçevesinde yeniden dizayn ediyor. Örneğin zevkle sosyalleşebilecekleri ve ofis içinde bile olsalar kendilerini rahat hissedebilecekleri ortamlar yaratıyorlar. Belirli aralıklarla ofis içerisinde eğlenceli aktiviteler düzenlemeye çalışıyorlar. Böylece bireysel düşünmeye alışan bu neslin takım çalışmasına adapte olabilmesi için de faydalı bir adım atılmış oluyor. Hiyerarşiye eski kuşaklara kıyasla daha mesafeli durmaları da demokratik yönetim biçimlerinin yükselmesini beraberinde getiriyor.
Farklılığın bastırılmadığı aksine kutlandığı renkli bir iş hayatı ortaya çıkıyor. Böylece iyi ve yaratıcı fikirler de hiyerarşik düzenin içerisinde kaybolup gitmemiş oluyor.
Bu neslin kurumsal hayatı ve iş yaşamını stresli ve sıkıcı bulduğunu söyleyen M-GEN Dijital Ajans Başkanı Ufuk Tarhan, “Şirketlere alerjileri var. Firmadan ve şirkette çalışma hayatından söz ederken en sık kullandıkları ifadeler: ‘çok zor’, ‘çok karışık’, ‘sıkıcı’, ‘acımasız’, ‘vahşi orman gibi’... Kısacası; Z kuşağı için şirket demek stres ve sıkıntı demek. ‘Mecbur olmasam bir şirkette asla çalışmam!’ kafası hâkim” diyor.
Y kuşağının mevcut çalışma modellerinden bunaldığını ve yorgun olduğunu söyleyen Tarhan, bu durumun Z’lerin çalışma hayatına bakış açısını etkilediğini belirtiyor. Z’ler için şirket ve çalışma hayatının asla cazip olmadığını dile getiren Tarhan, “Mümkünse hiç oralara girmeden para kazanmanın yollarını arıyorlar. Y’lerin para kazanmak için ‘kurumsalda çalışmak lazım’ söylemi onlar için ‘girişimci olmak lazım’a dönüşmüş vaziyette” dedi.
Z’lerin iş dünyasında artması ile iş ortamlarında daha çok ekranın olacağını, kâğıdın, prosedürlerin iyice azalıp, esnek çalışma saat ve modellerinin yoğunlaştığı, pek çok yeni görevin ortaya çıktığı, film setlerine benzer ortamlara dönüşeceğini söyleyen Tarhan, “Bölümlerin yerini proje grupları, geçici ekipler, uluslararası takım üyeleri alacak. Farklı kültür, cinsiyet, inanç taşıyan rengarenk insanlar, kadın-erkek eşitliğine doğru giden bir ivmede çalışmaya başlayacak” diye konuştu.
Abalıoğlu Holding İnsan Kaynakları Uzmanı Nurgün Yanç ise “Şirketlerin X kuşağının çözüm buluculuğuna, Y kuşağının yaratıcılığına ihtiyacı olduğu kadar Z’nin de sessizliğine ve hızlı teknolojik hareketine ihtiyacı var” diyor. Bu kuşakla beraber iş hayatındaki iletişim şeklinin de farklılaşacağını belirten Yanç, “Eğitim ve öğretim hayatında bile kitaplardan daha çok tableti elinde bulunduran bu neslin iş hayatında evrak, kağıt, dosyalama vb. kavramları sevmeyeceğini ve istemeyeceğini, hatta e-posta göndermekten ziyade sosyal medya hesaplarından ya da internet üzerinden karşılıklı mesajlaşma ve dosya gönderebilme programlarını tercih edeceklerini ve sistemler kurarak tüm süreçleri network ile işleteceklerini düşünüyorum” diyor. Yanç, bir tek işi yapmaktansa birden fazla işi yapmayı tercih eden bu kuşağın gençlerinden şu an en çok duydukları sorunun “Sırada ne var? Bana verdiğiniz iş bitti, başka ne yapabilirim?” olduğunu söylüyor. Ayrıca taşıdıkları azim ve hırsın onlara ileride çoklu görev tanımları vermeyi de gerektirebileceğini vurguluyor.
Z kuşağının şimdilik en çok istihdam edildiği sektörlerden biri turizm... Tatilbudur Genel Müdürü Bülent Kuş, “Bizim gibi dinamik ve hareketli sektörlerde Z kuşağı çok önemli. Dijital bir dünyada yaşıyor olmamız ve sektörümüzün dijital platformdaki gelişimi Z kuşağı ile turizm sektörünü kesiştiren en önemli olgu. Bilgiye açlar. Ayrıca online ve eğlenmeyi seven bir kuşak ama en önemlisi gezmeye ve öğrenmeye de doymuyorlar” diyor. Özellikle stajerler ve yeni mezun pozisyonlarında Z kuşağının kendine has özelliklerini çok net gözlemleyebildiklerini söyleyen Boyner Büyük Mağazacılık İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Murat Akgün, “Y’lerden çok daha farklı bir kuşak. Bu kuşaktaki gençlerin iletişim algısı ve hızları çok farklı. Aynı zamanda sosyal konularla da yakından ilgililer. Çevreye, teknolojik ilerlemeye, ekonomiye, sosyal adaletsizlik ve eşitsizliğe daha duyarlılar”şeklinde konuştu.
PageGroup Kıdemli Direktörü Sertaç Yiğit de Z kuşağının genel anlamda bireysel performansa daha yatkın olduğunu belirtiyor ve “Bu nedenle ekip çalışmasına uzak bir kuşak” diyor. Bu jenerasyondaki gençlerin birden fazla işi aynı anda yapıp gerekli önemi de verebildiğini vurgulayan Yiğit, “Analitik zekaları ile ön plandalar ve aynı olaya birden fazla pencereden bakabiliyorlar. En önemli katkılarından biri de kendilerini ifade ederken çok direkt ve adrese giden ifadeler kullanmaları. Bence geri bildirim kavramının iş dünyamızda her geçen gün daha bir önem kazanmasında Z kuşağının katkısı büyük. Teknolojiye yatkınlık konusunda da kendilerinden öğreneceklerimiz var” diyor. _
Z kuşağının olumlu yönleri
- Ne istediklerini biliyorlar.
- Bireysel ve bağımsız olmaları dolayısıyla çok daha yaratıcılar.
- Dürüstler.
- Komplekssiz oldukları için kendilerini rahat ifade edebiliyorlar.
- Kendierinden önceki kuşaklarla kıyaslandığında girişimci ruha daha fazla sahipler.
- Farklılığın bastırılmadığı aksine kutlandığı renkli bir iş hayatı ve daha az hiyerarşi talep ediyorlar.
Z kuşağının olumsuz yönleri
- Sadakatsizlik ve kolayca vazgeçmeleri yetenek tutmada şirketler için sorun yaratabilir.
- Bencil olmaları takım çalışması gerektiren işlerde fazla sorun yaşanmasına neden olabilir.
- Sürekli yükselme beklentisi içinde olmaları rekabeti daha da sertleştirebilir.
- Yaratıcı ve eğlenceli işler yapma beklentisi içinde olmaları standart işleri yaptırmayı zorlaştırabilir.
- Aceleci ve sabırsız olmaları zaman ve emek gerektiren meslek dallarına değer kaybettirebilir.