Bitcoin, adil ve güvenli ticareti mümkün kılacak mucizevi bir ilaç mı yoksa bizi yeni bir küresel ekonomik krizin eşiğine taşıyan şeytani bir araç mı?
Tayfun ZAMAN
“Bitcoin”, “Kripto para”, “Blockchain” kavramları ile ilgili açıklayıcı, öğretici, aydınlatıcı birçok yazı okudunuz.
Bu o yazılardan biri değil; zira ben Bitcoin’i anlayacak kadar okuduğumu ancak ne olduğunu açıklayabilecek kadar öğrenmediğimi düşünüyorum.
Onca okumadan ne anladığımı soracak olursanız cevabım şu olur: “Bitcoin, para piyasaları ve bankacılıkla ilgili bilmediğiniz her şey, yazılımla ilgili anlamadığınız her şey ve sosyoloji ile ilgili akıl sır erdiremediğiniz her şeyin bileşimi gibi görünüyor.” Dahası, kanun yapıcının bu yeni teknolojiyi anlayıp düzenleyici mevzuatı oluşturmasına da yıllar var.
Birkaç aklı evvel bankacının yeterli yasal düzenlemenin olmadığı bir ortamda alternatif yatırım araçlarını kullanarak dünyayı sürüklediği 2008 küresel krizinin yaralarını hala saramadığımızı da hatırlayarak yeni bir krize doğru yuvarlanıp yuvarlanmadığımızı düşünmeden edemiyorum.
O bakımdan, bu yazıyı Martin Kenney’in bir yazısından aldığım ilhamla, geçmiş krizleri hatırlayan bir risk yöneticisinin perspektifinden yazıyorum.
Gelin ilk önce finans dünyası “Futures”, “Forward” ve “Opsion” kavramlarını keşfetmeden neredeyse dört yüzyıl önce Avrupa’yı sarsan Lale Krizini hatırlayalım.
1630’lu yıllarda tek bir lale soğanı, açtığında çok güzel ve egzotik bir çiçek vereceği vaadi ile nitelikli bir işçinin yıllık gelirinin on katına satılıyordu. 1637 yılının Şubat ayında, geleceğe yatırım yapmayı sağlayan bu spekülatif enstrümanın fiyatındaki dramatik düşüş büyük bir ekonomik krizin tetikleyicisi oldu. Her ne kadar bu kriz Hollanda ekonomisini yaralamamış gözükse de yatırımcıların bireysel ve kurumsal kayıpları büyük oldu.
Sizi bilmem ama bu durum, nasıl çalıştığını, neden değerli olduğunu, değer artışının ardında nasıl bir dinamik olduğunu bilmediğimiz, sadece değeri arttığı için almak istediğimiz Bitcoin’den farklı gibi gözükmüyor bana.
İnternette biraz gezindiğinizde şu günlerde gündemimizi meşgul eden başka bir yatırım aracından çok da farklı olmayan iddialı ilan ve reklamlarla karşılaşıyorsunuz:
“Sıfır riskle yatırım yapmak için Xcoin tercih edin!” veya “Emekliliğinizde rahat etmek için Xcoin’e yatırım yapın!” gibi sloganlardaki vaatler ile “Çiftlikbank” ve benzeri sahte yatırım araçlarının vaatleri birbirine ne kadar benziyor değil mi?
Facebook kripto para reklamlarını yayımlamayacağını duyurmuştu ve Google’da aynı yolu izledi ve her sorumlu mecranın yapması gerekeni yaparak paydaşlarının yanıltıcı reklamlardan zarar görmesine alet olmayı reddetti.
Düzenli geliri düşmüş ancak birikim sahibi olan emeklileri hedef alan bu tür sloganların son derece bilinçli ve kötü amaçlı olduğunu anlamak için dahi olmaya gerek olduğunu düşünmüyorum.
Bitcoin ile ilgili şüpheleri güçlendirecek bir diğer bilgi ise “Last Week Tonight” isimli televizyon programından geliyor. Programın sunucusu John Oliver’a göre Miami’de düzenlenen “Dünya Blockchain Forumu” katılım ücretini Bitcoin ile tahsil etmeyi durdurmuş ve bu kararı Bitcoin’deki değer değişiminin takip edilemeyecek kadar hızlı ve yüksek olduğu ile açıklamışlar.
Sunucu da şu haklı soruyu soruyor: “Eğer Blockchain hakkında global bir etkinlik düzenleyenler Bitcoin’in gerçek değerine güvenemiyorlarsa biz nasıl güvenelim?”
Bence haklı bir soru.
Kripto para o kadar yeni ve öngörülemez bir yatırım aracı ki büyük kazançlara olduğu kadar büyük kayıplara da yakın. Bu alandaki riski iyi anlatmak için şu benzetmeyi yapacağım: “Bitcoin’e yatırım yapmak sizin olmadığınız bir odada atılan yazı turaya para yatırmak kadar riskli”
Peki bu durum bizi günümüzün en inovatif teknolojilerinden biri olan Blockchain’den ve onun ürünü olan Bitcoin’den uzaklaştırmalı mı?
Ebette hayır. Bence yapmamız gereken, her ne kadar okuduğumuz büyük kazanç haberlerine rağmen sabırlı olmak zor da olsa, bu alandaki gelişmeleri tedbirli bir iyimserlikle takip etmek ve mevzuat gelişimini beklemek olacak.