BRI ve Reanda Türkiye Stratejisi

Turkishtime Dergi

Yazarımız Tayfun Zaman ile dünyanın ilk yirmi denetim ve danışmanlık ağından biri olan Reanda International’ın Türkiye’ye girişi ve yeni İpek Yolu projesinin Türkiye ekonomisine etkisi üzerine bir söyleşi yaptık.

Tayfun Bey, Türkiye’nin yüzünü Çinli yatırımcıya dönmekte olduğu şu günlerde batı kökenli küresel ağlarla rekabet içinde olan Reanda International’ın Türkiye pazarına girdiğini biliyoruz. Ağın Türkiye stratejisine geçmeden önce Yeni İpek Yolu Projesi “Belt and Road Initiative – BRI hakkında kısa hatırlatıcı bir bilgi verir misiniz?

Belt and Road Initiative (BRI) için bir plan veya proje demek oldukça zor; BRI’ın devasa sınırları olan çok boyutlu bir vizyon olduğunu söyleyebiliriz. BRI dünya nüfusunun %65'ini ve küresel gayri safi hasılanın %40'ını kapsayan 900 ün üzerinde projeden oluşuyor. Bu büyüklüğü ile Marşal Planı ile mukayese edilebilecek ender küresel inisiyatiflerden bir olduğunu söylemek mümkün. Buna mukabil, Marşal Planı’nın günümüz ekonomik değerlerine göre büyüklüğü sadece 130 milyar dolar iken BRI için şimdiye kadar harcanan para bir trilyon dolara ulaştı ve daha yolun da başındayız.

Kimi projelerin BRI isminden de eski olduğu dikkatimizi çekiyor. Bu yönü ile Çin’in 1999’da açıkladığı dışa açılım politikasının bir devamı olduğunu söylemek uygun olur mu?

Bu yorumunuz bir dereceye kadar doğru. Çin ekonomik büyüme modelini hatırlayalım: 1980’lere gittiğimizde önce Çin yönetiminin önceliğinin doğrudan yabancı yatırımı çekmek ve bu amaca ulaşmaktaki aracının ise ucuz iş gücü olduğunu gördük. Buna mukabil, 2000 yılı itibarı ile Çin teknoloji, bilgi ve yatırım gücünü şirketlerini dünyaya açmak üzere kullanmaya başladı. Huawei ve Lenovo gibi şirketler, ICBC ve Bank of China gibi bankalar küresel birer oyuncu haline geldiler. Bu dışa dönüşün ardında ise elbette 1999 Dışa Açılım Politikası (Go Out Policy) var. Malum, Çin devleti uzun vadeli stratejileri ile bilinir. O bakımdan her ne kadar iki farklı inisiyatif gibi de görünse BRI’ın kendisinden önce ortaya konan politikaları kapsayıcı bir tarafı olduğunu yadsıyamayız.

BRI’ın arkasında ekonomik, sosyal ve politik dinamikleri olan bir genişleme politikası olduğu dikkatimizi çekiyor. Geçmişe baktığımızda ise küresel etki yaratan genişleme hamlelerinin ana aktörleri arasında İngiltere ve Amerika olduğunu görüyoruz. Batılı yayılım hamlesi ile Çin’in BRI projesini nasıl mukayese ederiz? Sizce BRI küresel dengeleri nasıl etkileyecek?

Yayılımcı politikaların etkileri özelinde bu ülkeleri karşılaştırmakta çok haklısınız. Ancak yayılımcılık kavramına Çin’in bakışı ile Batı’nın bakışı arasında büyük farklar var. Karşımızda yüzlerce yıldır kendi toprakları dışında savaşmamış, küçücük bir dişlideki çatlağın dev bir makinanın performansını bozacağını iyi bilen politikalarını karşılıklı çıkarların korunması ortak paydasında yapmaya gayret eden bir ülke var. Çin’in Hong Kong’u bile Çinlileştirmeye çalışmadığının kanıtı şehrin İngiliz kökenli kanunlarına müdahale etmemiş olmasında bulabiliriz. Ekonomik, sosyal ve kültürel çeşitliliği yönetmeyi ve karşılıklı faydalar dengesini gözeten bir uyum tesis etmeyi çok iyi bilen bir yönetim ile karşı karşıyaytız. Başkan Jinping’in BRI Forum açılış konuşmasından bir alıntı yapacak olursak “BRI vizyonumuzu ortaya koyarken odağımızda yoksullukla mücadele, kalkınma, katılan her ülkenin kendi potansiyelini gerçekleştirme önceliği olmalıdır. Bu vizyon ülkeler arasında birbirine bağlı bir refah artışının kaldıracı olmalı ve hepimiz için fayda sağlamalıdır” Bizler batılı kulağı ile dinlediğimiz bu sözlerin arkasında gizli ajanda arıyor olabiliriz ancak ahenk içinde birlikte büyümenin Çin’in gerçek stratejisi olduğunu gözden kaçırmamalıyız.

Biraz da Reanda’dan bahsedelim. Ağı kısaca tanıtıp BRI stratejisinden bahseder misiniz?

Reanda 55 yerel ofisi ve dünyada 70'in üzerinde ülkedeki varlığı ile Çin’in en büyük denetim ve danışmanlık ağı. Aynı zamanda dünyanın en büyük ilk yirmi ağı içerisinde olan Reanda dünyanın en hızlı büyüyen ağı ünvanına da sahip.

Ağ, temsilcilik verdiği ülkelerde bu hakkı munhasıran veriyor ve Reanda Turkey ağın Türkiye temsilcisidir. İş geliştirme, vergi, hukuk, yönetim danışmanlığı, denetim ve birleşme satınalma alanlarında hizmet veriyoruz.

İş modelimizi, her iki yöndeki akışa ve ihtiyaca cevap verecek şekilde kurguladık:

  • Çinli şirketleri Türkiye yatırım teşvik ortamından en verimli faydayı almalarını sağlayacak bilgi ile donatmak ve ülkemizin yatırım ortamının cazibesini onlara aktarmak; bu yolla ülkemizdeki Çin yatırımlarının artırılmasına hizmet etmek.
  • Çin pazarına girecek Türk markalarının Turquality gibi programlardan faydalanmasını sağlayarak stratejik güçlerini ve operasyonel etkinliklerini artırmak.

Reanda International Çinli bir ağ olduğuna göre BRI’I göz ardı edecek bir büyüme stratejisi içinde olmalarını bekleyemeyiz. BRI’ın önemli ülkeleri Reanda’nın var olduğu ve ticari hacminin en yüksek olduğu ülkeler. Bu ülkelerin başında ise Hindistan, Türkiye, Rusya gibi G20 ülkeleri var.

Son olarak Türkiye’nin BRI ve Renada için öneminden bahseder misiniz?

Türkiye sadece Modern İpek Yolu için değil Antik İpek Yolu için de önemli bir ülkeydi. Anadolu koridorunun İzmir’den başladığını ve İstanbul’un da Avrupa koridorunun en önemli durağı olduğunu hatırlayalım.

Günümüz Türkiye’si dünyanın en büyük 17. ekonomisi ve BRI ortağı olan beş G20 ülkesinden de biri. Türkiye aynı zamanda, zor bir dönemden geçen bölgesinde istikrarın da kalesi. Yani hem günümüz için hem de gelecekte bölgenin refahına kaldıraç olacağı için Türkiye BRI’ın en önemli ortaklarından biri ve projelerin finansmanı için kurulmuş olan Asya Altyapı Yatırım Bankası’nın da kurucularındandır.

Bu özelliklerinin yanında Türkiye BRI için benzersiz ve diğer ülkelerde olmayan bir özelliğe de sahip. Böyle devasa bir projeye katılan diğer ülkelerin Çin’den yatırım beklentisi olduğu malum ve şu ana kadarki tecrübeler de bu görüşü kanıtlıyor. Buna mukabil Türkiye kendi yaptığı altyapı yatırımları ile BRI’ın sadece destekçisi değil öz kaynakları ile de destekçisi konumundadır. O bakımdan BRI’ın Tükiye Çin ekonomik iş birliği için önemli bir ortak payda olurken güçler dengesinin sağlıklı olduğu bu ilişkiden her iki ülkenin de faydalanacağı sonuçlar çıkacağına inancımız tamdır.