Çin, 'Sür Rölans' Diyor (2)
TAYFUN ZAMAN
Yazı dizimizin ilk bölümünde Almanya kaynaklı Endüstri 4.0a karşı sür rölans deme hazırlığındaki Çin’in sosyo-ekonomik dinamikleri ve kültürel yapısını mercek altına almış, anlamaya çalışmış ve Batı ile karşılaştırmıştık.
Gelin bu ay 1700'lerin başına dönelim ve Batı’nın endüstri hamlelerini hatırlayalım ve endüstri 4.0 yolculuğunun ana uğrak noktalarını inceleyelim.
Dünya tarihi devrimler ve karşı devrimlerle dolu; ancak endüstri devrimleri sadece doğduğu topraklardaki yaşamı değil tüm dünyayı etkileme gücüne sahip kilometre taşları oldular. Her devrim gibi endüstri devrimlerini de sebepleri ve sonuçları ile incelemek gerek. Gelin bu sorgulamaya ilk endüstri devriminden başlayalım… İngiltere’de 1712’de buhar makinasının icadı ile ortaya çıkan ve öncesindeki binlerce yıllık tarım toplumunu sadece ekonomik açıdan değil sosyal ve kültürel olarak da değiştiren, şehirleşmeden eğitime, hatta toplum hayatının temel dinamiklerine kadar her alanda değiştiren ilk endüstri devrimi.
Rönesans’ın dünyanın herhangi bir ülkesinde değil de İtalya’da filizlenmesinin ardında olduğu gibi endüsri devrimlerinin de ardında doğduğu toprakların sosyal, kültürel ve ekonomik dinamikleri olduğu aşikâr. O bakımdan ilk endüstri devrimini anlamlandırmak için şu temel sorulara cevap bulmanın önemli olduğunu düşünüyorum:
• Dünyayı endüstri devrimine hazırlayan dinamikler nelerdi?
• Endüstri devrimi neden 18. yüzyılda oldu?
• Endüstri devriminin beşiği neden İngiltere oldu?
Her devrimde olduğu gibi endüstri devriminde de bir kıvılcıma ve değişim ateşini canlı tutacak bir enerji kaynağına ihtiyaç vardı. İngiltere’nin kuzey kıyılarındaki yüzeye yakın, kolay işlenebilir zengin kömür kaynakları bu enerji kaynağı ihtiyacını karşıladı ve İngiltere’yi dönemin süper gücü haline getiren sürecin başlangıcı oldu.
Daha önceleri temel enerji kaynağı olan odunun yerini alan kömürün enerji verimi üç kat daha fazlaydı, taşınması ve muhafazası ise daha kolaydı. Endüstri devriminin yakıtı olan kömürün kullanımı bile bir devrim niteliğindeydi. İnsanlık ilk defa dünyanın mineral enerji kaynaklarını kullanmayı denemiş ve başarılı olmuştu. Elbette Batı’nın diğer ülkelerinde de kömür vardı ancak denize, yani limana en yakın kaynak İngiltere’nin elindeydi. Denize yakınlık büyük bir lojistik avantaj sağlarken bir zorluğu da beraberinde getirdi: Madenleri basan deniz suyunun pompalarla dışarı atılması mecburiyeti. Atların gücü ile çalışan ilkel pompa düzeneklerinin sınırlı pompalama yeteneği bu devasa zenginlik ile insan arasındaki en büyük engel olmaya başladığında ekonomik verimlilik ve kazanç ile arasındaki her engeli kaldırmaktaki kararlılığımız bizi buhar gücüyle çalışan verimli ve güçlü pompalar yapmaya doğru sürükledi. Böylece nispeten küçük bir soruna çözüm ararken yepyeni bir dünyanın perdesini aralamış oldu batı dünyası.
Dünyayı değiştirecek bir devrimin tek itici gücü zengin kaynaklar olamazdı elbette. Avrupa’nın geri kalanındaki kilise ve devlet baskısının olmadığı 17 ve 18. Yüzyıl İngilteresi bilim ve akılcılığın da beşiğiydi. Bilimsel kapasite ve doğal kaynak zenginliğinin kesişim noktasından ilk endüstri devrimi çıktı.
Üretimde elektriğin kullanımı ve böylece gece de üretimin sürdürülebilmesi, demirin yerini çeliğin, kömürün yerini petrolün alması, telgraf ve telefonun icadı, üretimde otomasyona geçiş gibi yeni kaynaklar ve o kaynakların verimli kullanımına olanak sağlayacak bilimsel gelişmeler birinci dünya savaşına kadar sürecek olan ikinci endüstri devriminin ardındaki itici güçler oldu.
İlk ikisinden hiç te farklı olmayan dinamiklerle hayatımıza giren üçüncü endüstri devriminin ardındaki itici güçler ise dijitalleşme ve otomasyon oldu. Etkisi ilk iki devrime nazaran çok daha büyük olmasına rağmen kısa süren üçüncü endüstri devrimi üretimi ve küresel gayrisafi milli hasılayı nüfus artışının gerektirdiği oranda yükseltmekte ve işsizliği önlemekte yeterli olamadı zira çok önemli bir bileşeni eksikti: VERİM
Ve sonunda yüksek verim arayışımız bizi endüstri 4.0 ile karşı karşıya getirdi.
Birçok kaynak endüstri 4.0’ın dünyaya olan etkisinin ilk endüstri devriminin etkisi kadar dramatik olacağını öngörüyor. Zira bu yeni eşik, üretim, kaynak kullanımı, insanın üretimdeki rolü gibi birçok alandaki paradigmaları değiştirecek ve beraberinde tarım 4.0, eğitim 4.0, hukuk 4.0, eğitim 4.0 hatta vatandaş 4.0 gibi kavramların da hızla evrilmesine sebep olacak gibi gözüküyor.
Bu yazı dizisinin üçüncü bölümünde endüstri 4.0’ın ardındaki itici güçler, dinamikler, beklenen sonuçlar ve hayatın diğer alanlarına etkisi üzerine yapacağımız fikir egzersizinde yeniden buluşmak üzere…