AR-GE 250 DIGIT 250 EN-VERIM 100


Turkishtime'ın Mart sayısından... Kazançlı tarım fırsatları!

Turkishtime Dergi

İhracatta kirazdan siyah incire, elmadan nektarine birçok ürüne yoğun talep var. İç piyasada da kivi, badem gibi ürünler iyi kazandırıyor. Meyveciliğin önde gelen isimleri ve büyük şehri bırakıp Anadolu’da üretime başlayan girişimciler, en çok hangi ürünlerin kazandırdığını Turkishtime’a anlattı.

YAZI RAHİME BAŞ UÇAR

Son yıllarda meyve suyu endüstrisinin gelişimi ve taze meyve ihracatı olanaklarının gelişmesi, meyve bahçeciliğinin önünü açtı. Birçok yatırımcı 400 dönüm ve üzerindeki kurdukları meyve bahçeleriyle bu alana adım attılar.

Meyve bahçesi kuracaklara devlet önemli destekler veriliyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık bakanlığı tarafından en az 5 dekar bahçe kurumu için özellikle sertifikalı bodur meyve fidanı kullananlara dekar başına 400 TL, yarı bodur fidan kullananlara 350 lira destek verilirken, diğer sertifikalı meyve fidanları için 280 lira destek sağlanıyor. Standart fidan kullanımlarında ise dekar başına destek 100-150 TL… İyi Tarım Uygulamalarında ise desteğin dekar başına 50 TL olduğunu belirtelim. Bu desteklerin tümü hibe şeklinde olurken Çiftçi Kayıt Sistemi üyeliği, alınacak meyve fidanlarının sertifikalı olması ve fidan alımında faturalandırmanın doğru şekilde yapılmasına dikkat edilmeli. Bu arada Aroma, Dimes gibi firmaların özellikle kendi yörelerinde çiftçiye meyve fidanı hibe ederek meyveciliğin gelişimine katkı sağladıklarını da vurgulamakta fayda var.

Peki büyük şirketlerin soyunduğu sanayi tipi meyve bahçeciliğini küçük işletmeler de yapabilir mi? Sanayide halen en çok kullanılan meyve olan şeftali, vişne, kayısı, elma ve narı her çiftçinin yetiştirmesi mümkün ama 5-10 dönümlük alanlarla para kazanmak zor. Çünkü sanayi, istediği kalitedeki meyveyi en uygun fiyatla almayı hedefliyor. Bu modelde çiftçilerin kooperatif modeliyle, 500-1000 dönümlük arazilerde ortak üretim yapmaları öneriliyor. Geri dönüşümün en az 4-5 yıl olacağı bu yatırımlarda doğru fidanlarla, tarım danışmanlarından destek alarak yetiştirme süreci sürdürülmeli.

Sofra tipi meyveye talep çok

TÜİK verilerine göre Türkiye’de üretilen meyve 2016 yılında yüzde 6.8 artarak 18 milyon 972 bin tona ulaştı. Bunun yüzde 10’nun yalnızca sanayiye meyve suyu olmak üzere gittiği bilinirken, geri kalan sofrada tüketiliyor. Türkiye en çok tükettiği meyvelerden olan elmayı bile ithal eder durumdayken, son yıllarda büyük işletmelerle hem iç tüketimini karşılarken hem de ihracatını artırır duruma geldi.

Türkiye’de en çok üretilen meyve olan elmada yıllık üretim 2 milyon 600 bin tonu buluyor. Türkiye’nin her yerinde meyve üretmek mümkün. En büyük üretim 600 ton ile Karaman’da. Denizli’de de 300 tonluk bir üretim yapılıyor. Elma alanında son dönemde büyük yatırımlar yapıldığına da şahit oluyoruz. Niğde’de de büyük elma bahçelerinin kurulduğunu biliniyor. Örneğin, Özler Tarım Niğde’de 4 bin, İtalyan ortaklı Üni Tarım 4 bin dönüm ve Çekok Grubu önemli büyüklükte elma bahçelerine imza attı. Gülbudak Grubu Isparta’ta 4 bin dönümde yatırım yaparken, İstanbul kökenli bazı yatırımcıların da Çanakkale’yi üs olarak tercih ettikleri belirtiliyor. Konya’nın Kadışehri Kabalı Köyü’nde köylünün 10 bin dönüm arazisini kiralayan Hakmar Tarım’ın Genel Müdürü Fahrettin Aksakal, arazinin 3 bin dönümüne elma diktiklerini söylüyor. Geçen yıl 15 bin ton elma aldıklarını belirten Aksakal, “Bahçemizde hasat haziranda kiraz ile başlıyor; şeftali-nektarin derken ekim sonunda elma ile bitiyor. Ürettiğimiz ürünlerini kendi Hakmar marketlerimizde satıyoruz. Gelecek yıl ihracata başlayacağız” diyor.

Avrupa’nın tek parça halindeki en büyük meyve bahçesi olarak kurulan Konya’nın Ereğli ilçesi’ndeki bahçede ise elma en önemli ürün… Bülent Özler’in sahibi olduğu Baler Ziraat İşletmesi, en büyük meyve bahçesi olarak lanse edilen Konya’nın Ereğli İlçesindeki 7 bin dönümlük bahçede 1999 yılında ekim başlamış. 1 milyon 500 bin ağacın bulunduğu bahçede 12 çeşit elma cinsi yetişiyor. Uçtan uca büyüklüğü 10 kilometre olan bahçeden yılda 20 ton elma alınıyor. Aynı zamanda kiraz da yetiştirilen bahçe içinde 11 bin tonluk bir soğuk hava deposu da mevcut.

Nar out, kiraz in

Son yıllarda Türkiye’de ekimi çok yapılan iki meyve daha dikkat çekiyor. Bunlar nar ve kiraz… 2002 yılında yıllık 60 bin ton olan Türkiye’nin nar üretimi, 2015’te 446 bin tona ulaştı. Ancak narda Türkiye’nin belirli bir doygunluğa ulaştığı ve şimdilerde dikiminin çok da tavsiye edilmediğini belirtelim. Ancak kirazda daha gidilecek yol var. Son 15 yılda üretimi 2.5 kat artan kirazda yıllık 535 bin tona ulaşıldı. Şili bizi geçmeye başlasa da kirazda Türkiye dünya lideri konumunu korumaya çalışıyor. İhracat şansı yüksek bir ürün olan kiraz Kocaeli’nden Tokat’a, Uşak’tan Elazığ’da birçok ilimizde üretiliyor. Sadece kirazdan geçinen köylerimiz bile var. Türkiye’de kiraz deyince ilk akla gelen isim ise birçok büyük ölçekli bahçenin kurulmasına da danışmanlık yapan Alara Fidancılık’in sahibi Yavuz Taner… Yalnızca Türkiye’de değil Arjantin, Şili, Güney Afrika ve İngiltere’de de bahçe kuran ve yatırımcılara yol gösteren Taner, kirazda ihracat hedeflenerek üreticilik yapılması gerektiğini belirtiyor. Dünyada kiraz yetiştiriciliğinin modern bahçelerde yarı bodur ağaçlarla yapıldığının altını çizen Taner, bu işin paketlemesi, boylaması ve dağıtım düzeninin de önemli olduğunu söylüyor.

Yerli kivi ve muzun şansı

Meyvecilik yapmak isteyen girişimcilerin yenilikçi ve Türkiye’de az bilinen ürünlere de yönelmesinde fayda var. Örneğin Türkiye tropikal bir meyve olan kivi ile 20 yıl önce tanıştı ve bu meyve Doğu Karadeniz’de, özellikle de Rize’de çala alternatif oldu. Ege ve Akdeniz’in nemi uygun olan kıyalarında da yetişen kivide Yalova da söz sahibi olmaya başladı. 2002’de 2 bin 500 ton kivi üreten Türkiye 2015’te bunu 5 kat artırarak 41 bin 640 tona çıkardı. İç pazarda tüketimin 50 bin ton civarında olduğu ve ürünün ihracat şansının da bulunduğunu belirtelim.

En az 20 dönümle başlayın

Verita markasıyla tanınan  İdeal Tarım’ın Yönetim Kurulu Zeki Birincioğlu, Türkiye’yi kivi ile tanıştıran isimlerden… 1996’da Rize’de hobi amaçlı başlattığı kivi üretiminin Türkiye’de gelişiminden memnun olan Birincioğlu, “Doğu Karadeniz’de çok arazi olmadığı için Yalova, İznik gibi bölgelerde daha fizıbıl üretilmeye başlandı. Kivi üretenler iç pazarı hedeflemeli, çünkü ithalatında aynen muz gibi yüksek vergi olduğu için ürün yüksek fiyata alıcı buluyor. Zaten Türkiye’de tam ihtiyacı karşılayacak kadar da üretim yok. Özellikle kaliteli kivi üretimine ihtiyaç var” diyor. Kivi üretenlerin de devletin genel tarım desteklerinden yararlanabildiğinin altını çizen Birincioğlu şu bilgileri veriyor: “Kivi üretimine başlayacaklara en az 20 dönüm ile başlamalarını tavsiye ederim. Dönüm başına 4 ton meyve alınabilir. İyi kivinin kilosu 2.5 liraya alıcı buluyor. Dönüm başına 10 bin lira gelir demek. Kivi hasadı genellikle kasım ayında bir kere yapılıyor. Depolamaya da gelen bir ürün. Biz her ürünün üstüne Verita markamızı koymuyoruz. Kivi alırken seçici davranıyoruz. İyi tarım uygulamasıyla üretilen ve sertifikası bulunan ürünleri alıyoruz. İyi tarım hijyenden tutun da gübrenin verilmesine kadar her aşamayı kontrol eden bir uygulama… Türkiye’de üretici kaliteli ürün yapmaktan ziyade volüm ile ilgileniyor. Biz kaliteli ürüne alım garantisi de veriyoruz. Yılda 4 bin ton kivi alıp satıyoruz.”

Starfruit, pepino, guava…

Verita, kendi markasıyla yalnızca kivi pazarlamıyor. Egzotik birçok meyveyi de Türkiye’ye ithal ediyor. Zeki Birincioğlu ithalatı yapılıp Türkiye’de pazarı oluşan meyvelerden bazılarının artık içeride yetiştirilmeye başlandığını söylüyor. Örneğin avokado bu sınıftaki bir meyve. Türkiye 4 bin 320 ton avokado üretimine ulaşmış durumda. Zeki Birincioğlu, Türk girişimcilerinin bu yeni türler konusunda cesur davrandıklarını belirterek şu bilgileri veriyor: “Türkiye coğrafi konum itibariyle farklı iklim tiplerine sahip. Tayland’ın dragon meyvesi de Türkiye’de üretilmeye başlandı. Pepino üretimini deneyenler bile var. Çarkıfelek olarak bilinen Brezilya meyvesi Passion Fruit, yıldıza benzeyen yapısıyla starfruit (yıldız meyvesi) yani karambola, mango, çin meyvesi olan guava da Türkiye’de üretiliyor. Girişimciler bu tür yenilikçi ürünlere yönelmeli. Avrupa’ya ihracat da mümkün çünkü navlun avantajımız var. Bu ürünlerle ilgilenenler üniversitelerden destek alıyorlar. Üreticinin bir şey üretmeye cesaret etmesi için önce pazarın oluşması lazım. Bunlar önce ithalat yoluyla geliyor; pazarı oluşuyor.”

Araştırmanın tamamını Turkishtime'ın Mart sayısında okuyabilirsiniz.