AR-GE 250


‘Pazarlamanın babası’ndan girişimcilere tüyolar

Turkishtime Dergi

"Modern pazarlamanın duayeni" olarak anılan ünlü pazarlama Profesörü Philip Kotler'in kurucu olduğu Dünya Pazarlama Zirvesi (World Marketing Summit), ilk kez İstanbul’da İTO ev sahipliğinde düzenlendi.

Pazarlama gurusu Philip Kotler'ın öncülüğünde 7 yıl önce kurulan World Marketing Summit (WMS), Japonya, Kanada, Bahreyn, Hindistan gibi dünyanın çeşitli ülkelerinin ardından bugün İTO ev sahipliğinde İstanbul'da düzenlendi.

Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen Dünya Pazarlama Zirvesi'nin teması, ‘Pazarlamanın geleceği İstanbul’da tasarlanıyor’ olarak belirlendi.

3 binden fazla kişinin katıldığı Dünya Pazarlama Zirvesi'nde konuşan "Modern pazarlamanın duayeni" olarak anılan, dünyaca tanınmış yönetim ve pazarlama gurusu Profesör Philip Kotler, zirvenin açılışında yaptığı konuşmada, pazarlama ve satışın birbirine karıştırılmaması gerektiğini belirterek, pazarlamanın bir bilim olarak son 110 yıldır var olduğunu söyledi.

Pazarlama olmadan satış olmayacağını vurgulayan Kotler, "İnsanların problemlerini çözmek için fikirler geliştirmelisiniz. İnsanların ihtiyaçları var ve bu ihtiyaçlar her zaman karşılanmıyor. Girişimci bir kişi bir fırsat görür ve çözüm yaratır. Eğer bu çözüm iyiyse, insanlar bunu almak için sıraya girer. Arada bir satıcı olması gerekmez. İnsanlar için iyi bir çözüm üretirseniz, satışa gerek kalmadan insanlar o çözümü satın alacaktır." diye konuştu.

Kotler, şirketlerin ürünlerinin fiyatlarını belirlemeden iyi düşünmesi gerektiğini belirterek, bir marka kurmak için belli ölçülere dikkat edilmesi gerektiğini anlattı.

"Markanın bir amacı olmalı"

Konuşmasında "Marka aktivizmi" kavramının önemine değinen Philip Kotler, "Markaların tercihleri vardır. Bir marka, ne olduğunu herhangi bir pozisyon olmadan söyleyebilir. Ben bir marka satın aldığım zaman, şirket hakkında çok şey bilmem. Ama dünyada artık daha fazla şirket, başlatacakları markanın bir amacı olması gerektiğine inanıyor. Yalnızca bir marka adı oluşturmak yeterli olmuyor. Bir amaç oluşturarak başlıyorlar. Markanın yalnızca o amaca hizmetle etmekle sınırlı değil, aktif olmasını, insancıl ve topluma değer verdiğinin bilinmesi isteniyor" dedi.
Toplumların açlık, yoksulluk gibi çok sayıda sosyal problemle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Kotler, "Sosyal problemleri devletler çözmeli ama devletler yeterli finansmana sahip değil. Birisinin sosyal problemler üzerine çalışması gerek. Belki de iş dünyasının ülkeyi daha iyi bir ülke haline getirmek için buna bakması gerek. Gittikçe daha fazla şirket, sosyal problemler hakkında çalışması yapması gerektiğini söylemeye başladı." diye konuştu.

"Hayranlar, marka için gerekli olan pazarlamayı yapar"

Philip Kotler, işletmelerin kar odaklı olmanın yanı sıra insan ve dünyaya fayda odaklı olması gerektiğine işaret ederek, her şirketin insanlara değerleri olduğunu göstermesi gerektiğinin vurguladı. İnsanların bir şeyi temsil eden markalardan alışveriş yapmak istediğine dikkati çeken Kotler, şirketlerin sosyal aktivizm ve toplumlarla beraber çalışarak topluma katkıda bulunması gerektiğini ifade etti. Toplumun şirketlerin sosyal bir amaç gütmesini istediğini belirterek, şirketlerin hayran kitlesini yaratması halinde, hayranların marka için gerekli olan pazarlamayı yapacağını belirterek, "Sizler, gittikçe daha fazla 2000'li yıllarda doğan insanları işe alacaksınız. Çünkü dijital insanlara ihtiyacınız var. Şirketinize dijital dünyayı iyi bilen insanlar lazım. Görüyorsunuz ki dijital kişiler kolay bulunmuyor. Yeni nesil, yaptıkları işte kendilerini iyi hissetmek istiyorlar. Eğer 2000'li yıllarda doğan nesillerle rekabet edecekseniz bir amacınız olması gerekiyor" dedi. Şirketlerin marka aktivisti olmak için eğitimi veya sağlığı destekleyebileceklerini aktaran Kotler şöyle devam etti:

"Türkiye'yi dünyanın en iyi ülkelerinden biri haline getirmek için çalışacağınız bir amaç seçin. Türkiye’nin güçlü markaları olan bir ülke olmasını istiyoruz. Bazı ülkeler, özellikle İtalya bunu başardı. İstanbul'a geldiğimde havalimanında birçok İtalyan markasını gördüm. Bu, Çin'deki bir havalimanı da olabilirdi. Sizin de dünya havalimanlarında yanından geçtiğimizde gördüğümüz Türk markaları olması lazım."

"20 yılda konvansiyonel sanayi, yeni bir marka çıkaramadı"

İTO Başkanı Şekib Avdagiç de konuşmasında İstanbul iş dünyası için tarihi bir gün yaşandığını belirterek, "Bu kadim şehirde, en az bu şehrin tarihi kadar eski olan pazarlamanın sadece geleceğini konuşmuyor, aynı zamanda geleceğini tasarlıyoruz" dedi.
“En iyi ürüne sahip olsanız bile, eğer onu insanlara anlatacak, onunla bir değer kazanacaklarına inandıracak pazarlama yaklaşımınız yoksa, aslında siz o ürüne sahip değilsinizdir" ifadesini kullanan Avdagiç, "Değerlerinizi bir marka olarak zihinlere yerleştirecek olan şey pazarlama sanatıdır. İşte İstanbul bunu, yüzlerce yıldır değil, binlerce yıldır başarıyla yapıyor. Peki, İstanbul bunu nasıl başardı? Bana göre bunun iki sebebi var. Birincisi İstanbul, Batı’nın en doğusundaki, Doğu’nun en batısındaki bir gizemli şehir olarak Doğu’nun tılsımını, Batı’nın modern ve yenilikçi tarafını tam bir ahenkle sentezleyebiliyor. İkincisi, İstanbul diğer şehirlerden farklı bir özelliğe sahip olması." diye konuştu.
Avdagiç, dijitalleşmeden pazarlamanın da radikal bir şekilde etkilendiğini belirterek, son 20 yılda konvansiyonel sanayinin yeni bir marka çıkaramadığına işaret etti.

"Amacımız, yeni markaların çıkmasını sağlamak"

Yeni teknolojinin kendi markalarıyla öne çıktığını dile getiren Avdagiç, "Youtube'dan Facebook’a kadar birçok yeni markayla tanıştık. Uzmanlar, önümüzdeki 50 yıl daha, teknolojik gelişmelerin belirlediği bir süreç yaşanacağını söylüyor. Öyle ki sürücüsüz otomobiliniz evdeki akıllı buzdolabınızdan eksik malzemeleri öğrenecek. Sonra da bunu alışveriş yaptığınız markete bildirip hazır etmesini isteyecek ve eve giderken de uğrayıp siparişlerini alacak. Böylesine bir dünyada satış ve pazarlama etkinliğini kaybediyor." ifadelerini kullandı.
Avdagiç, pazarlamanın yeni bir çıkış yolu bulmak zorunda olduğunu belirterek, pazarlamanın kendisini değişimlere göre yeniden inşa etmek ve tasarlamak mecburiyetinde olduğunu vurguladı.
Amaçlarının ekonominin her sektöründen, yeni markaların çıkmasını sağlamak olduğunu ifade eden Avdagiç, şunları kaydetti:
"Küresel marka değeri endekslerine baktığımızda maalesef, sıralamaya giren şirketlerimiz yok. Türkiye’yi başarıyla temsil eden birçok markamız var. Ama biz bu markaların zirvelerde olmasını istiyoruz. Bize göre Türkiye'nin artık dünyanın ilk 500 şirketi arasında değil, ilk 100 şirketi arasında da markaları olmalıdır. Çünkü bu şehirden yükselen her marka, İstanbul’a da, Türkiye’ye de büyük değer katacaktır."