“Ekonomi ve eğitim birbirinden ayrı tutulamaz”

Ekonomi ile eğitim arasındaki ilişkinin topluma daha iyi anlatılmak zorunda olduğunu söyleyen Bahçeşehir Üniversitesi’nin Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel, ülkenin geleceğine şekil verecek iki alanın sağlık ve eğitim ekonomisi olduğunun altını çizdi.
Her fırsatta eğitim ve ekonominin birbirinden ayrı tutulamayacak iki kavram olduğunu söyleyen Bahçeşehir Üniversitesi’nin Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel, bunun en güzel örneğini geçtiğimiz günlerde Bahçeşehir Fen ve Teknoloji Lisesi'ni öğrencilerinin gösterdiğini belirtti. “Öğrencilerimiz kuyuya düşen küçük köpeği kurtarmak için robot bir kol yapmışlardı. İşte bu robotik kol Stanford Üniversitesi'nin de desteğiyle geliştirilerek itfaiyenin hayvanları kurtarma operasyonlarında kullanılacak” diyen Yücel, geleceği eğitim ve sağlık ekonomisi alanındaki gelişmelerin şekillendireceğini dile getirdi.
Ekonomi ile eğitim arasındaki ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu iki önemli kavramı birbirinden ayrı tutmuyoruz. Bu yüzden de bizim kurduğumuz ve Türkiye'de ilk olan; fen, teknoloji, mühendislik ve matematik kelimelerinin baş harflerinin İngilizce kısaltması olan "STEM" eğitimini uygulayan Bahçeşehir Fen ve Teknoloji Lisesi başarısını, uluslararası ve ulusal yarışmalarda kazandığı ödüllerle tescilliyor. Robotik ve kodlama alanında uygulamalı eğitim veren lisenin "INTEGRA 3646" takımı, Kaliforniya'da düzenlenen liselerarası "FIRST Robotic Competition" isimli yarışmanın en saygın ödülü "Chairman's Award"ı bu yıl ikinci kez aldı. Dünyanın dört bir tarafından yarışmalara başvuran 60 binin üzerinde çocuğun arasından sıyrılmaları tesadüf değil. Biz bu gençleri, "Kuyu Köpek" operasyonundan tanıyoruz. Beykoz'da 70 metrelik kuyuya düşen köpek, bu öğrencilerin 6 saatte geliştirdikleri robotun desteğiyle kurtarıldı. İşitme engelliler için program geliştiren Bahçeşehir Fen ve Teknoloji Lisesi'nden Neval Çam, Stanford Üniversitesi'nden kabul aldı. Bu yıl Çam gibi 18 öğrencimiz de dünyanın önde gelen 55 üniversitesine burslu olarak gidebilecek. Okulda ürettikleri projelerle başvuruyorlar. Ancak topluma, ekonomi ile eğitim arasındaki ilişkiyi daha fazla anlatmalıyız. Ekonomi ve eğitim ilişkisini topluma iyi kavratmak gerek. Türkiye'de üniversitelerde "eğitim ekonomisti" sayısı çok az. Artık dünyanın iki alanda ekonomiyle ilgili önemli sorunu var. Biri eğitim, diğeri sağlık. İkisinin ekonomisi bir ülkenin geleceğiyle yakından ilgili.
Topluma yararlı bir üniversite nasıl olmalı size göre?
Endüstri ile ilişkiyi mükemmel kuran bir yapıya gitmek istiyoruz. Tozlu raflarda kalan araştırmalar yerine; üretime, patente dönüşen araştırmalar yapıyoruz. Tıp fakültemizde bilim adamı yetiştirmek istiyoruz. Örneğin; tıp ile mühendisliği birleştiren bölüm açtık. Biliyoruz ki, dijital dönüşüm anaokulundan başlıyor. 2017-2018 öğrenim döneminde Milli Eğitim Bakanlığı müfredatına kodlama eğitimi girecek. Öğretmenlerin de bu yaz mutlaka eğitimden geçmesi gerekir.
Anaokullarının geleceğin ekonomisine nasıl bir katkısı oluyor?
Keşke liseyi 4 yıla çıkarmasaydık da anaokulu zorunlu olsaydı. Anaokuluna gitme oranımız yüzde 50. Avrupa'da bu oran yüzde 100. 2019 yılında hedef yüzde 100'e ulaşmak. Yapılan araştırmalara göre anaokuluna harcanan 1 dolar, ekonomiye 7 dolar olarak geri dönüyor. Eğitime bütçeden ayrılan kaynak yüzde 20. Karşılığını alabiliyor muyuz, bunun araştırılması lazım. 20 yıldır eğitim politikasında değişim olması gerektiğini anlatıyorum. Eğitimde en önemli zihniyet devrimi son 2 yılda yapıldı. Devlet özel okula gitmek isteyen çocuğa 4 bin lira destek veriyor. Modern devletler eğitimi kendi yapmayacak. Sağlıkta hizmetin yüzde 40'ı satın alınıyor. Eğitimde bu oran yüzde 9'a çıktı. 2023 yılında yüzde 15-20'ler hedeflenmeli. İngiltere'de ortaokul ve liselerin yüzde 70'i özelleşti. Kâr amacı gütmeyen vakıflar öğrencileri alıyor, devlet parasını veriyor. Tabii denetim de müthiş ve kusursuz olmalı.
Eğitim dünyasına taşıyacağınız ne gibi yenilikler düşünüyorsunuz?
Dünyada marka olmayı hedefledik. Washington'da, Berlin'de, Batum'da üniversite açtık; Lefkoşa da bu yıl hizmete girecek. Eğitim dünyasına yenilikleri kabul ettirmek kolay değil. İki yıl önce Microsoft'u ziyaret edip “Bize ne tavsiye edersiniz?” diye sordum. “Veri mühendisliği bölümü açın. Ne kadar mezun olursa hepsi iş bulur” dediler. Açmaya çalışıyorum.
Verdiğiniz eğitimin kalitesini nasıl ölçüyorsunuz?
Eğitimin kalitesini bilimsel olarak ölçüyoruz tabii. Öğrenci başına harcadığımız paranın karşılığını ölçüyoruz. Karşılığını aldığımızı da iyi örneklerle görüyoruz. STEM modeliyle (fen, teknoloji, mühendislik ve matematik disiplinlerinin entegrasyonu modeli) eğitim veren Bahçeşehir Fen ve Teknoloji Lisesi'nden mezun Neval Çam Stanford’da bilgisayar bilimi okuyacak. Söz konusu kolejin öğrencileri kuyuya düşen küçük köpeği kurtarmak için robot bir kol yapmışlardı. İşte bu robotik kol şimdi Stanford Üniversitesi'nin de desteğiyle daha çok geliştirilecek ve itfaiyenin hayvanları kurtarma operasyonlarında kullanılacak.
Suriyeli mültecilerin eğitimi konusundaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Eğitim zenginliktir, özgürlüktür, bağımsızlıktır. Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri Suriyeli mültecilerin eğitimi. Bahçeşehir ve New York Üniversiteleri ortak bir çalışmayla Suriyeli mültecilerin yoğun yaşadıkları Gaziantep, Mersin ve Urfa'da mülteci çocukların eğitim durumunu araştırdı. Bu araştırmanın sonuçlarını hem Birleşmiş Milletler'e hem de UNESCO'ya sunduk. Türkiye’deki Suriyeli mülteci çocukların durumunu bizim aracılığımızla dünyaya duyurdular. Birleşmiş Milletler’den de bununla ilgili ödül aldım.
Suriyeli mülteci çocukların okullaşması nasıl olacak?
Türkiye'nin bir Avrupa deneyimi var. Türklerin yaşadıkları ülkelerde başta eğitim nedeniyle topluma iyi entegre olamadıklarını biliyoruz. Türkiye'deki Suriyeliler entegre olamadıkları takdirde bu hem bizim için, hem dünya için büyük bir sıkıntı yaratır. Beş yılda Türkiye'de dünyaya gelen Suriyeli mülteci çocuğun sayısı 200 binin üzerinde. Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri mülteci çocukların eğitimi. Aslında bu dünyanın sorunu. Bahçeşehir Üniversitesi, bünyesindeki Göç Merkezi aracılığıyla mültecilerle ilgili araştırmalar yaparken, Suriyelilere nasıl Türkçe öğretileceğine ilişkin öğretmenleri eğitiyor. İşe giden Suriyeliler Türkçe bilmedikleri için konuşamıyor. Hastalar dertlerini anlatamıyor, çocuklar akranlarıyla sokaklarda oynayamıyor.