Doğru CEO içeride mi dışarıda mı?

Haber: Selma Şimşek Bektaş
selmabektas@turkishtimedergi.com

Bir anlığına da olsa, Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv'in Vodafone Türkiye'nin başına geçtiğini, “Vodafone, Türkiye pazarında başardı" cümlesini mümkün kılan Serpil Timuray'ın ise Turkcell ile el sıkıştığını hayal edelim... Bu yer değiştirme, Turkcell ve Vodafone için doğru tercihler olur muydu? Her iki şirketin, GSM pazarının dinamiklerinin şekillenmeye başladığı kritik bir süreçte ihtiyaç duydukları stratejileri bu isimlerle hayata geçirmeleri mümkün olur muydu? Kuşkusuz bu konuda net bir yargıda bulunmak imkansız. Ancak sektörün lideri olan Turkcell'in ihtiyaç duyduğu stratejilerle, Türkiye pazarında daha fazla tüketiciye dokunmaya ihtiyaç duyan Vodafone Türkiye'nin stratejileri çok daha farklı olacaktı. Microsoft kökenli Süreyya Ciliv göreve geldiği zaman “Turkcell bir teknoloji şirketidir” sözünde billurlaşan bir politika yürüttü. Serpil Timuray ise tüketicinin nabzını an be an tutan hızlı tüketim sektörü şirketi Danone’den geliyor olmanın avantajlarını Vodafone’a taşıdı.
Liderlerin şirketin kaderini belirlediği gerçeği ile karşıya karşıya olduğumuz günümüzde, kurumlar doğru halef seçimini nasıl gerçekleştirecek? Sorunun cevabı aslında başka sorularda gizli: Şirketin ihtiyaçlarını karşılayacak doğru lider kimdir? Doğru halefin seçimine kim karar verir? Lider değişimi süreci nasıl yürütülmeli? Halefin ideal görev süresi nedir?
Uzmanlara göre şirketlerin lider seçimlerini etkileyen pek çok faktör var. Şirket kültürü, faaliyet gösterilen sektörün dinamikleri ve alışkanlıkları bu sürecin önemli faktörleri arasında sıralanabilir. Bu nedenle kimi şirketler, liderlerini şirket içindeki adaylarına göre belirlerken kimileri de dışarıdaki yönetici adaylarını değerlendirmeyi tercih ediyor.

Türk şirketleri kriz anında lider seçiyor
Türkiye’deki şirketlerde durumun nasıl olduğuna daha yakından bakmak için Egon Zehnder Türkiye CEO'su Murat Yeşildere’ye kulak verelim. Türkiye’de CEO ya da genel müdür atamalarının genellikle kırılmalarla olduğuna dikkat çeken Murat Yeşildere, “Ya mevcut CEO’nun performansı yeterli görülmüyor ve şirket dışından adaylara bakılıyor, ya CEO kendisi bir iş buluyor ve koltuk boşalıyor ya da sağlık ve emeklilik gibi nedenlerle CEO ayrılmak zorunda kalıyor. Türk şirketleri için lider arayışı tetikleyici bir unsurla başlıyor ve birkaç ay hatta hafta içinde atama yapılıyor” diyor. İdeal halef kurum içinden mi, dışarıdan mı olmalı sorusundan önce “İhtiyaç ne?” sorusuna cevap verilmesi gerektiğini belirten Yeşildere, "Uluslararası araştırmalar gösteriyor ki, eğer şirketin radikal bir değişime ihtiyacı varsa yeni ya da kurum dışından bir CEO daha avantajlı. Ama mevcut sistem iyi gidiyorsa ve de şirkette ufak tefek değişimlere ihtiyaç varsa içeriden bir atama doğru tercih" diyor.

Lider seçimi yönetim kurulunun sorumluğunda
İdeal lider seçimi için selef daha işbaşındayken hem şirket içindeki halef adaylarının değerlendirilmesi hem de dışarıdan en uygun adayların yedekte tutulması gerektiğine dikkat çeken Yeşildere, "Buna en yakın örnek Akın Öngör'ün Garanti Bankası'na CEO olarak atanma süreci. Ayhan Şahenk, ajandayı açıklamadan yaklaşık bir yıl Öngör ile dışarıda kahvaltı toplantılarında bir araya gelip bankayı konuştu ve çeşitli ödevleri verdi. Bu süreçte belki de içerideki diğer yöneticileri de değerlendiriyordu."
CEO seçiminde sorumluluğun yönetim kurulunda olması gerektiğinin altını çizen Yeşildere, "Yönetim kurullarının asli görevlerinden biri de üst düzey yöneticilerin sürdürülebilirliğini sağlamak. Lider seçimi ya da ekibin başarısının altyapısının hazırlanması bu görevlere dahil" diye ekliyor.
Peki ideal bir liderin aday olarak belirlenmesi ve hazırlık süreçlerini geçerek o koltuğa oturmasına kadar gereken ideal süreç nedir? Murat Yeşildere'ye göre bu zaman ortalama iki yıl. Kurum içinde belirlenen adayların verilen görevleri yerine getirmesi, yönetim kurulunda performansların değerlendirilmesi ve seçilen adayın hazırlanmasını kapsayan bu süreç Türkiye koşullarında birkaç ay hatta haftaya sığdırılıyor.

Yönetim kurulunda atama komitesi kültürü yok
CEO seçimi bağlamında Türkiye’deki önemli eksikliklerden biri atama komiteleri. Yeşildere Batı'da şirketlerin halka açıklık oranlarının yüksek olduğunu hatırlatarak, tek patron mevcut olmadığı için lider seçimi gibi önemli konuların yönetim kurulları hatta yönetim kurallarına bağlı atama komiteleri tarafından planlandığını belirtiyor. Türkiye'de atama komitesi neredeyse hiçbir şirkette yok. Yeşildere, bu durumun yabancı sermayedarlar ve ortaklıkların çoğalması ile yavaş yavaş değiştiğini vurguluyor.
Lider seçimi konusunda patron mantığının en çok geçerli olduğu yapıların başında holdingler geliyor. Lider seçiminde holdinglerin tercihi genellikle kurum içinde yetişmiş, kurum kültürünü almış, patronun iş yapma biçimini bilen kişilerden yana. Eğer dışarıda uygun bir aday varsa da önce kuruma alınıyor, belli bir süre hazırlandıktan sonra liderlik görevi veriliyor. Holdinglerde lider seçimini belirleyen bir diğer faktör de, o dönem hangi sektör stratejik öneme sahip ise ve gelirlerin büyük kısmı nereden geliyorsa lider seçimini o alandan yapmak. Örneğin, Türkiye'nin en kurumsal şirketlerinden biri olan Koç Holding'de Bülent Özaydınlı, Migros'un en parlak dönemlerinin ardından holding CEO'luğuna getirilmişti. Holdingin son CEO'su sektördeki yükselişe paralel olarak Otomotiv Grubu liderliğini yürüten Turgay Durak oldu. Sabancı Holding'de ise Akbank'ın yükselişiyle Zafer Kurtul Akbank yöneticiliğinden CEO koltuğuna oturdu. Eczacıbaşı Holding CEO'su Erdal Karamercan da kurum içinden... Karamercan, 1977 yılından bu yana Eczacıbaşı’nda görev yapıyor.

Bankalar kendi liderini yetiştiriyor
Bankalar da halef adaylarının kurum içinden ya da sektörden olmasına dikkat ediyorlar. Garanti Bankası'nın tepesindeki isim Ergun Özen 15 yıldır kurumun başında. Özen, Merkez Bankası kökenli... İş Bankası'nın Genel Müdürü Adnan Bali'den önce bu görevi yine Merkez Bankası kökenli olan Ersin Özince sürdürüyordu. Akbank'ın CEO'su Hakan Binbaşgil ise 2000 yılında holdinge katıldı. Binbaşgil, daha önce Pamukbank'ta görev almıştı. Sabancı Holding CEO’luğuna Akbank Genel Müdürlüğü’nden gelen Ziya Kurtul ise 2001'de topluluğa katılmadan önce BNP-Ak-Dresdner Bank, Societe Generale ve Tekfenbank’ta görev yapmıştı.

Yabancılar global network'ü kullanıyor
Çokuluslu şirketler ise genellikle global network'lerini değerlendirmeyi tercih ediyorlar. Ancak bu isimlerin yine kurum içinde yetişmiş, farklı ülkelerde deneyim kazanan adaylardan oluştuğunu belirtmekte fayda var. Şu anda Türkiye'de gereğinden fazla yabancı CEO bulunduğuna dikkat çeken yönetim danışmanı Sabit Tapan, "Global şirketler etik, insan kaynağı niteliği gibi nedenlerle Türk yönetici tercih etmeyebiliyor. Ancak bu durum da son yıllarda değişmeye başladı” diyor.

Telekom liderlerini dışarıdan buldu
Türkiye'nin genç ve gelişmekte olan sektörlerinden telekom ise lider seçiminde farklı sektörlerden transfer yapma yöntemine başvuruyor. Murat Yeşildere, Türkiye’de ancak 20 yıllık bir geçmişi olan sektörün kendi liderlerini ancak bir kuşak sonra belirleyebileceğini belirtiyor. Turkcell, CEO’sunu Microsoft’un ABD merkezinde bulmuştu. Vodafone Türkiye'nin CEO'su Gökhan Öğüt ise eski CEO Timuray gibi Danone kökenli. Türk Telekom'un CEO'su Rami Aslan ise Oger Grubu ile sektöre girmiş ancak öncesinde Metlife ile TD Bank ve en son Citigroup'ta 12 yıldan fazla görev yapmıştı.

Sigortadaki tutuculuk sektöre zarar veriyor
Pedersen&Partners yöneticilerinden Sabit Tapan'a göre üst düzey yönetici seçiminde en tutucu sektörlerin başında sigortacılık geliyor. Sigortacılıkta değişim çok zor gerçekleşiyor. Tapan, teknoloji ya da tüketim sektörlerindeki yöneticilerin sigorta sektörüne çok büyük katkılar yapabileceğini de vurguluyor.