ARGE 250


Lojistik Master Planı'na sektörel bakış

Turkishtime Dergi

Lojistik Master Planı, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Turhan ile Ticaret Bakanı Pekcan'ın katılımıyla tanıtıldı. Turkishtime olarak sektörün temsilci ve kanaat önderlerine görüşlerini sorduk. İşte yorumlar:


Ali Ercan Güleç: "Türkiye’nin Lojistik Performans Endeksi üst sıralara çıkacaktır."

Ali Ercan Güleç

Türkiye Lojistik Master Plan ile Türkiye’nin, bölgesinin lojistik üssü olabilmesi, ana lojistik koridorları uzerinde olması ve ekonomisinde lojistik faaliyetlerin payının daha da arttırılması için lojistik sektör ihtiyaçlarını düzenleyecek bir sistem oluşturulacaktır. 

Böylece , ekonomik, sosyal ve teknolojik olarak lojistik hizmetlerin Türkiye genelinde sunulmasına imkan verilecek, tüm idari ve teknik hamleleri tanımlayacak ve ulaştırma modları ile en iyi şekilde entegre olacak şekilde, lojistik merkezler oluşturulacaktır.

Halen mevcut  olanların da yeniden değerlendirilmesi ve diğer lojistik faaliyetleri de iyileştirmeyi amaçlayan “Türkiye Lojistik Master Plan”  ile Ulaştırma ve Lojistik sektörünün ulusal ve uluslararası alanda gelişmesi ve dolayısıyla da Türkiye’nin ihracat hedeflerine ulaşılmasını sağlanacaktır.

Diğer unsur ise, çok modlu taşımacılık imkanlarına vermesidir. Lojistik merkezlere karakterini veren, çok modlu taşımacılıktır. Çünkü tek taşımacılık moduna dayanan taşımacılık türleri, maliyet etkinliğinin önündeki en önemli engellerden biridir. Yapılan araştırmalar, çok modlu taşımacılığı tek modlu taşımacılık türlerine göre önemli oranda maliyet etkinliği sağladığını ortaya koymaktadır.

Hem çok modlu   hem de kombine taşımalarda ana unsur demiryollarıdır. Ülkemizde yüksek standardlı ve verimli bir demiryolu altyapısı olmadan önemli lojistik koridorlarının geçtiği bir lojistik üssü haline gelmesi zordur. Bu öneminden dolayı  TLMP ında da demiryolu yük taşımalarına önemli bir yer ayrılmıştır. 

Demiryolu kargo taşımacılığının TLMP belirtilen hedeflere ulaşılması için ;

  • Özellikle liman iltisak hatlarının bir an evvel yapılması. Özellikle yoğun olarak dökme yük elleçlemesi yapan limanların bir an evvel iltisak hatları ile ulusal şebekeye bağlanmalıdır
  • Oluşturulacak lojistik merkezlerinin ulusal demiryolları sistemine bağlanmalıdır 
  • Belli bir program çerçevesinde demiryolu agımızın teknik ve geometrik yapısı düzeltilerek demiryolu altyapısının verimi artırılmalıdır
  • Özel sektöre bu alanda verilecek teşvikler ile bu alana yatırım yapması teşvik edilmelidir 

TLMP ayrıca Türkiye’nin Lojistik Performans Endeksine de olumlu etki sağlayacaktır.Bilindiği üzere, Dünya Bankası tarafından hesaplanan Lojistik Performans Endeksi (LPI), ülkeler arasında rekabet ortamı yaratmayı hedeflemekte ve ülkelerin lojistik performanslarını geliştirmeleri için durum tespiti yapmaya çalışmaktadır.Dünya Bankasının açıkladığı 2018 Lojistik Performans Endeksi’ne göre, Türkiye 2018 yılında 13 sıra birden gerileyerek 47. ülke olmuştur. Bu durum Türk ürünlerinin uluslararası rekabet gücünün zayıflaması anlamına gelmektedir.TLMP’ye göre oluşturulacak Lojistik Merkezlerin etkileri ile, Türkiye’nin Lojistik Performans Endeksi üst sıralara çıkacaktır.

Ayrıca demiryolu şu anda en önemli konulardan biri olan karbon salınımı açısından en düşük olması nedeni ile çevreye en az zarar veren taşıma modu olması açısından da önemlidir.

Dernek olarak en önemli iki kriterimizin, önümüzdeki süreçte konumları belirlenecek lojistik merkzlerin kesinlikle demiryolu ağına bağlanacak yerlere tesis edilmesi ve bu merkezlerde tüm demiryolu işlem ve işlevlerinin yapılacağı yeterli alanların ayrılması olacaktır. 

TLPM’nın ülkemize hayırlar getirmesini diliyoruz.

Ali Ercan GÜLEÇ
Demiryolu Taşımacılığı Derneği
Yönetim Kurulu Başkanı


Bekir Sütcü: "Bölgemizdeki üretim maliyetlerinin düşürülmesiyle maddi açıdan katkı sağlayacağı gibi zaman açısından da büyük avantajlar sağlayacağı kanaatindeyim."

Bekir Sütcü

Günümüzde tüm alanlarda olduğu gibi coğrafya alanında da hızlı gelişmeler yaşanmakta ve uzmanlaşmalar artmaktadır. Bu kapsamda sürekli olarak dünyada ekonomik ve lojistik alanda yeni uygulama sahalarına ihtiyaç artıyor. Ulaşım coğrafyasının dünden bugüne seyrini bilmek ve ticaret akışının gelişimini iyi değerlendirmek, ekonomik olarak uygulama sahasında üstünlük elde etmeye yol açmaktadır. Dünyadaki ekonomik değeri olan kaynakların eşit dağılmaması ve sektörlerin farklı yerde farklı oranda gelişmesinden dolayı ihtiyaç duyulan alışverişin kolaylığı açısından lojistik çok önemli bir konudur. En ucuza en çok ürün getirme veya bunları tüketiciye iletme imkânına sahip olan kuruluşlar rekabette ön sıralara çıkmaktadır.

Ulaşım alanındaki hızlı gelişmelere bağlı olarak bir yandan dünyamız küresel bir köy haline gelmekte diğer yandan yerel ve küresel bazda ticaret hacimlerinde gerçekleşen büyüme sonucunda lojistiğe duyulan gereksinim artmaktadır. Dünyanın farklı yerlerindeki üretim merkezleri ile tüketim sahaları arasında bağlantılar kurulmakta ve ulaşım olanaklarına bağlı olarak nakliye gerçekleştirilmektedir.

Avrupa Birliği ülkeleri etkin bir ulaştırma politikası oluşturabilmek adına Beyaz Kitap yayınlamışlardır. Bu kitabın temel amacı, AB içerisindeki endüstri ve sahil bölgeleri, taşımacılık şekilleri, sosyo-ekonomik uyum ve diğer benzeri alanlar için üretilen politikaları geliştirmek ve birbirine destek olacak şekilde bir araya getirerek AB için yön haritası belirlemektir.

Türkiye’nin de tüm ulaştırma altyapısını iyi bir şekilde planlayıp politikalarla hedeflerine en etkili şekilde ulaşması gerekmektedir. Bu durum karayolu uzunluğu kadar demiryolu ya da liman yaparak değil, ulaştırma modları arasında en ideal aktarma merkezleri oluşturularak gerçekleştirilmelidir. Bu sebeple 11. Kalkınma Planı’nda lojistik merkezlerinin oluşturulması ve yaygınlaştırılmasına ilişkin karar alınması konunun makro açıdan ele alınması açısından önem arz etmektedir.

Bir mamulün üretildiği yerin coğrafi şartları kadar depolanma sahasından tüketim bölgesine kadar sağlıklı ulaşması için gerekli olanakların kullanılması da önemlidir. Bir lojistik merkezinin yerinin doğru olarak tespit edilmesi çeşitli faktörlerin ele alınmasıyla mümkündür. Bu merkezler kurulurken ulaşım olanakları, arazi yapısı, enerji, pazara yakınlık, iklim koşullarından işgücü, altyapı, su kaynaklarına yakınlığa kadar birçok faktör dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda Türkiye’nin coğrafi avantajlarından en verimli şekilde faydalanarak modlar arası (intermodal) ve çok modlu (multimodal) uygulamaların geliştirilmesi, demiryolu, karayolu, denizyolu ile birlikte entegre bir ulaştırma sistemi oluşturulması, lojistik maliyetlerin düşürülmesine, ticaretin kolaylaştırılmasına ve dolayısıyla ülkemizin rekabet gücünün artırılması katkı sağlayacaktır.

11. Kalkınma Planı’nda rekabetçi üretim yapısını güçlendirerek verimlilik kazanımı sağlayabilmek adına politika alanları belirlenmiştir. Bu kapsamda lojistik ve enerji altyapısının güçlendirilmesiyle iş ekosistemine zamanında ve uygun maliyetle erişim imkânlarının artırılması hedeflenmektedir. Verilen kararla ülkemizde 10 kentimize lojistik merkezi kurulması planlanmıştır ve bunlardan birinin de Adana’da yapılacak olmasının şehrimize çok önemli bir avantaj sağlayacağı kanaatindeyim. Net bir konu vardır ki, Ortadoğu ülkeleri ve limanlara yakınlığı, önemli demiryolu ve karayolları üzerinde bulunması sebebiyle Adana’da bir lojistik merkezinin bulunması sadece sanayi olarak değil kentsel gelişim ve dönüşüm alanında da birçok fayda sağlayacaktır.

Adana Organize Sanayi Bölgemizde an itibariyle yaklaşık 450 firma faaliyet göstermektedir. Bu 450 firmanın Adana ihracatındaki payı %60 olup 1,2 milyar dolar seviyesindedir. Geçmişten günümüze kadar sanayi kenti olarak adını duyuran Adana son 30 yıl içerisinde kan kaybetmiştir ve bu ihtiyaç olan kan lojistik merkeziyle birlikte büyük ölçüde bulunacaktır.

Lojistik merkezinin bölgemizdeki üretim maliyetlerinin düşürülmesiyle maddi açıdan katkı sağlayacağı gibi zaman açısından da büyük avantajlar sağlayacağı kanaatindeyim. Bütün kurum ve kuruluşlarımız bunun yanı sıra insanımız bu merkezle birlikte yükselişe geçecektir çünkü bir bölgede lojistik altyapının iyileştirilme ve güçlendirilmesi demek diğer bölgelerle arasındaki sosyo-ekonomik farkların kapatılması demektir.

Türkiye'nin sürdürülebilir ihracat büyümesini yakalaması ve ihraç ürünlerinin rekabet gücünün artırılması için lojistik sektörü ve altyapısının gelişmesi adına oluşturulan Lojistik Master Planı kapsamında Adana merkezli oluşturulacak kurul ile birlikte yapılan hamleler sonucunda Adana Organize Sanayi Bölgemizin öngörülen büyüme ve gelişme oranından payını alacağı açıktır.

Bekir SÜTCÜ
AOSB Yönetim Kurulu Başkanı


Emre Eldener: "Sektörümüz için hayati değer taşıyan bir proje."

Emre Eldener

Sektörün güçlendirilmesi amacıyla lojistik sektörünün ihtiyaçlarının doğru belirlenmesi, belirlenen ihtiyaçların giderilmesi için sektör ve kamu idaresi arasında koordinasyon, iş birliği ile ortak anlayışın sağlanması gerekmektedir. Uzun bir süredir beklediğimiz Türkiye Lojistik Master Planı, ilgili bakanlıklarımızın ortak aklı ile oluşacağına inandığımız ve sektörümüz için hayati değer taşıyan bir proje. Çünkü lojistik sektörü için 'bütünsel yaklaşım' sorunların çözümünde etkin rol oynuyor.

Örneğin Ekim ayında Yeni Havalimanı'nın açılmasının sektörümüz için dev bir adım olduğunu biliyoruz aynı zamanda Türkiye'nin transit yük trafiğini arttıracağını da öngörüyoruz. Ancak bu noktada havalimanına ulaşacak karayolu ve demiryolu altyapılarının da tamamlanmış olması gerekiyordu. Tabii bir de mevzuat ve yatırım ortamının iyileştirilmesi konularında önemli yenilik ve değişiklikler bekliyoruz. UTİKAD olarak en önemli beklentilerimiz basitleştirilmiş sistemler kurulması ve uygulanması ile serbest rekabet dinamiklerinin işletilmesidir.  

Türkiye Lojistik Master Planı’nın yaklaşık bir yıl önce yayınlanan yönetici özetinde ve 2019 yılının Aralık ayında yapılan lansmanında lojistik merkezlerin asli unsur olarak konumlandırıldığını görmekteyiz. Lojistik merkezlerin bir ülkenin lojistik yapılanmasındaki önemini her platformda dile getirdik. 2015 yılında Eskişehir Hasanbey Lojistik Merkezi özelinde ortaya koyduğumuz Lojistik Merkezleri Değerlendirme Çalışması ile bulgularımızı sektör paydaşları ile paylaşmıştık. Söz konusu çalışmamız, bir lojistik merkezde bulunması gereken özellikleri, sunulması gereken hizmetleri, lojistik merkezlerin planlanmasında paydaşlar arası iş birliğinin ve diyaloğun önemini ortaya koyar niteliktedir. Belki de tespitlerimiz arasında yer alan en önemli eksikliğin, söz konusu lojistik merkezin intermodal bağlantılarının tamamlanmamış olduğu söylenebilir. Türkiye Lojistik Master Planı ve plan çerçevesinde hazırlanacak mevzuatın bu gibi eksikliklerin giderilmesinde önemli rol oynaması sektörün en temel beklentilerindendir. 

Şu an gündemimizde TLMP kapsamında T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan Lojistik Merkezlerin Yer Seçimi, Kurulması, Yetkilendirilmesi ve İşletilmesi Hakkında Yönetmelik Taslağı bulunmaktadır. Taslakta son dönemde özel sektör işletmeleri tarafından sunulan hizmetlerin kamu idaresi tarafından belirlenecek tarifelere göre sunulması yaklaşımı mevcuttur. Taslağa göre Lojistik Merkez İşleticisi “Ticaret Bakanlığı tarafından onaylanan hizmet, kira ve/veya satış tarifelerini kullanıcılara duyurmak ve tarifelere uygun olarak faaliyette bulunmak” ile yükümlü kılınmıştır. UTİKAD, serbest piyasanın dinamiklerine göre arz-talep dengesinde hizmet alan ve hizmet sunan taraflar arasındaki anlaşmaya göre şekillenen hizmet ücretlerine kamu idaresi tarafından getirilen sınırlamaların ekonomik dengeleri bozacağını değerlendirmektedir. 

Yine aynı taslak yönetmelik ile A, B ve C tipi lojistik merkez ayrımına gidilmiş olmasının uygulamadaki karşılığının belirlenmiş olması gerekmektedir. Bununla birlikte lojistik merkez tiplerinin ayrımındaki kıstasların da lojistik merkezlerden elde edilecek verimin ve lojistik merkezlerin kuruldukları bölgelerdeki etkinliklerinin göz önüne alınarak belirlenmesi uygun olacaktır. Ek olarak, lojistik merkezlerin ülke ve bölgelerinin ekonomilerine katkılarının en üst seviyeye çıkarılabilmesi için taslak yönetmeliğe göre 7 gün 24 saat esasına göre işletilmesi planlanan lojistik merkezlerde yer alan gümrük birimleri de aynı esasa göre hizmet verebilmelidir. Gümrük işlemlerinin belirli bir saatten sonra yapılamaması, 7 gün 24 saat esasına göre işletilmesi planlanan özellikle “uluslararası” lojistik merkezlerin istenen verimi sağlamasında eksikliğe sebebiyet verebilecektir. 

Emre ELDENER
UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı


Turhan Özen: "Türkiye’yi 2023 hedeflerine ulaştırmakla birlikte önemli sorunlarını da geride bırakacak."

Turhan Özen

Türkiye'nin ulaşım altyapısı ve benzersiz stratejik konumu ‘’Lojistik Master Planı’’ ile daha da güçlenecek ayrıca taşımacılık ve lojistik sektörlerinde de önemli bir ivme yakalanacak. Taşımacılık ve lojistik sektörünün hazırlanan master planla Türkiye’yi 2023 hedeflerine ulaştırmakla birlikte önemli sorunlarını da geride bırakacağına inanıyorum.  

Dünya ekonomisinin ve ticaret algısının önemli bir dönemeçten geçtiği ve global ticaret rotalarının yeniden çizildiği günümüzde, küresel ekonominin merkezinin batıdan doğuya doğru kayması ve Çin'in öncülük ettiği “Kuşak ve Yol” projesiyle yeni ekonomik güzergahlar ve yeni lojistik merkezlerin oluşması kaçınılmaz bir gerçeklik olacaktır. Bu güzergahların en önemlisi, Asya ve Avrupa arasında köprü vazifesi gören, doğal mega hub konumuna sahip Türkiye olacaktır. İstanbul ise; Avrupa, Ortadoğu, Orta Asya, Kuzey ve Doğu Afrika’da bulunan 60’tan fazla başkente 7 saatlik uçuş mesafesinde olan benzersiz konumuyla birlikte çok önemli bir lojistik üs, devasa bir aktarma hub’ı ve dinamik bir ticari merkezdir.  Turkish Cargo olarak operasyonlarımızı bu önemli merkezden yürütüyor ve hava lojistiği anlamında üzerimize düşen yükümlülükleri yerine getiriyoruz. Geride bıraktığımız 2019 yılında 1.5 milyon tondan fazla hava kargosu taşıyarak istikrarlı büyümemizi sürdürdük ve global hava kargo pazarında 7. sırada yer aldık.  

Dünyanın en büyük havalimanlarından biri olan İstanbul Havalimanı'nda sahip olacağımız otonom altyapıya ve 300 bin m2 alana sahip ‘’SmartİST’’ tesisimizle, kargo süreçlerinde modern teknolojiyi kullanarak yıllık 4 milyon ton kargoyu taşıma kapasitesine sahip olacağız. SmartİST tesisimiz endüstri 4.0, yapay zeka teknolojileri ve dijitalleşmiş süreçlerin ağırlıklı olduğu operasyonel süreçlere uygun olarak tasarlanmaktadır. Dual Hub olarak Atatürk ve İstanbul Havalimanlarında devam ettiğimiz hava kargo operasyonlarımızı 2021’in ilk çeyreğinde taşınmayı planladığımız SmartİST tesisimizde sürdüreceğiz.   

Global hava kargo markası Turkish Cargo olarak 24'ü kargo olmak üzere 351 uçaktan oluşan filomuzla dünyanın 126 ülkesinde 300'den fazla destinasyona hava kargo hizmeti sağlıyoruz ve 2023 yılında dünyanın ilk 5 hava kargo markasından biri olmayı hedefliyoruz.

Turhan ÖZEN
Türk Hava Yolları Genel Müdür (Kargo) Yardımcısı