Enerji Sektöründe İnsan Kaynakları Stratejileri

Türkiye’de enerji sektörünün gelişimine bakıldığında, 1960’lardan sonra önemli adımların atıldığı görülmektedir. 60’lardan 80’lere gelindiğinde kurulu gücün 4 katına çıktığı görülürken, 2020 verilerine bakıldığında 1960 yılına kıyasla bu oranın 75 katına çıktığı dikkat çekmektedir. Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) Aralık 2020 Kurulu Güç Raporu’nda, Türkiye’de kurulu santral sayısının 9.402’ye ulaştığı belirtilmektedir.
Dinamiklerin hızlı değiştiği, enerji yatırımlarının arttığı ve birçok yeni oyuncunun girdiği enerji sektöründe, insan kaynağı ihtiyacı özellikle mühendislik, teknik yüksek okul ve teknik liselerden mezun olan adaylarla karşılanıyor. Ancak sektörün dinamizmi göz önünde bulundurulduğunda, ihtiyaç yeterli oranda karşılanamadığından, yeni insan kaynağı ağırlıklı olarak tecrübe kazanmış uzmanlar tarafından yetiştirilerek mesleki ve teknik eğitimlerle destekleniyor. Üniversite, yüksek okul ve liselerde alınan teknik eğitim sektörün ihtiyacını kısıtlı seviyede karşıladığından, bu alanı gelişmeye açık bir konu olarak görüyoruz.
Çözüm odaklı bir bakış açısıyla dinamiklere ayak uydurmak adına, yetişmiş kadroların tecrübesinin mesleki ve teknik eğitimle buluştuğu bir formasyon bugün için yeterli olabilir. Ancak nitelikli insan kaynağı yatırımı için üniversite–sektör iş birliği esasında, spesifik eğitimler/dersler üzerinden bir sistem arayışına ihtiyaç duyulduğu açıktır.
Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) verileri incelendiğinde, 2020-2021 öğretim yılı istatistiklerinin 200 üniversitenin aktif olarak eğitim verdiği, bu üniversitelerde kayıtlı olan öğrenci sayısının 8 milyonun üzerinde olduğu görülmektedir. Üniversite öğrencilerinin yanı sıra lise sonrası eğitime devam etmeyen, iş hayatının dinamiklerine uyum sağlayan insan kaynağını da hesaba kattığımızda, insan kaynağı arzı yeterli olarak görülse de detay rakamlar paralel bir sonucu ortaya koymuyor.
TÜİK verilerini incelediğimizde Nisan ayı verilerinde bir önceki yıla kıyasla işgücüne katılım kişi sayısında yaklaşık 2 milyon artış olduğunu, oransal olarak da %17 civarında bir orana denk geldiğini görüyoruz. Enerji sektörü özelinde bakıldığında ise, %4,7’lik bir artış olduğu görülüyor. Tüm sektörler içerisinde kıyaslandığında ise işgücü sayısındaki bu artışın en az olduğu sektörün enerji sektörü olduğu görülüyor. Ancak yukarıda bahsettiğimiz Türkiye’de kurulu santral sayısının 2020 sonu itibari ile 9402’ye ulaşmış olması, sektör özelinde doygun insan kaynağı açığı olduğuna işaret ediyor.
Enerji sektörü özelinde insan kaynağı yapılanmasına yönelik, teknik liseler ve teknik üniversitelerle iş birliği içerisinde etkin bir strateji geliştirilmesinin ve hızlıca uygulamaya geçilmesinin önem arz ettiğini düşünüyorum.
Davut Doğan
Doğanlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı